- 1284 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
171 - MEKTUP
Onur BİLGE
Resim sergisinin açılışında Ahmet’le karşılaşıp, ayaküstü konuşmamızın üstünden bir hafta geçmişti. Öğretmen olmayı tercih etmişti. Bense öğretmen olmayı aklımdan bile geçirmemiştim. Babamın, zil sesinden nefret eder hale gelinceye kadar yaptığı meslekti. Asap bozucu olduğunu söylüyor, başka bir meslek seçmemi istiyor, bankacılığın, bir genç kıza daha çok yakışacağını iddia ediyor, o tarafa yönlendiriyordu. Önce Allah’ın, sonra ana babanın sözü dinlenirdi. Onlara itiraz etmek günah, isyan etmek, Allah’a isyan etmek gibiydi.
Bir teneffüste, ismim anons edildi. İdare binasına çağrıldım. Bana bir paket gelmişti. Kitap kadardı. Sınıfa giderken açtım, baktım ki bir imla kılavuzu ve bir mektup... Bu, pembe kâğıda yazılmış bir aşk mektubuydu. Açıp okumaya başladım. Ahmet, bana ilkokul birinci sınıftan beri âşık olduğunu yazıyor, sevgisinin kuvvetinden bahsediyor, beni aşkına inandırmaya çalışıyordu. Tuhaf bir mektuptu. Özet olarak:
“Hani beşinci sınıftayken, okul müdürü, odasından yakılmak üzere bir takım
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 7
TIRNAK - LİMAN YAYINLARI
KİTAP TEMİN ADRESİ: M. Şerikan KARA : 0 536 275 90 15
YORUMLAR
Her ilde olduğu gibi Antalya ve ilçelerinde de şive değişiklikleri vardı. Bazı sözcüklerin söyleniş tarzları farklılık arz edebiliyordu. Her yörenin ayrı bir üslubu vardı.
evet her yörenin üslubu ayri.
Sevgi, çok değerli bir duygudur. Çok değerli bir kadehe konmalı, layık olduğu şekilde sunulmalıdır. Anlamak veya hissetmek yeterli değildir. Anlatabilmek çok önemlidir!
evet bencede.
ve kalpten dökülenler kalbe ulasir.
yüregine saglik.yine cok sey verebilen bir yaziydi.
sevgilerim sonsuz.
Çocukluk aşkı nasıl unutulabilir ki değil mi sevgili dost. O aşkı unutup bir başka boyuta geçmek ya da anlatmamak bence de çok yanlış olurdu.
Bizi geçmişimize götürdü yazınız. Bir an ilkokul sıralarına kadar gittik ve her birimiz çocukluk aşkımızı hiç unutmadığımızı hatırladık.
Kutluyorum kaleminizi ve sevgiler yüreğinize
İlk Aşk... Çocukluk aşkı... Kim ne derse desin insan hayatının her döneminde onunla birlikte yaşar.Her ne kadar derinlerde bir yerlerde gömülmüş gibi olsa da bir bakarsınız hiç ummadığınız bir anda ortaya çıkıverir.Burnunuzun direğini sızlatır, gözlerinizin dolmasına neden olur. İlk aşk... Bu duyguyu tatmayan nerden bilsin, o çocuk yüreğinin sancılarını? Ve bir ömre bedel etkilerini...
Ailede kullanılan sözcükler yanlışsa, ilerde düzeltilmesi çok zor oluyordu. Her ailede; Türkçe, İstanbul ağzıyla, mükemmel bir diksiyon ve düzgün cümlelerle konuşulmuyordu. Aynı dil içinde; ses, şekil, söz dizimi, sözcüklerin farklı anlamlarda kullanılması, yerleşim bölgelerine ve kültür seviyesine göre farklılıklar gösterebiliyor ve buna ‘ağız’ deniyordu. Bazıları köylü ağzıyla konuşuyor, bu da yazılarına yansıyordu.
Ders alınacak tarafları yine çoktu.Hatta bütünüyle öykünün tamamında vardı...
Yalnız benim klavye bozuk.Halayı yazıyor ama "a"nın üerindeki inceltmeleri yazamıyor.Bilgin olsun...
Yüreğine sağlık üstad...Yine harikaydı...
saygılar...
ayhansarıkaya tarafından 9/26/2009 6:51:15 AM zamanında düzenlenmiştir.