- 540 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
KESMECE GARPUZA GEELLL!..GEELLL!...
Vaktimin çoğunluğu pazarlarda geçtiği için,pazarcıların çığırtkanlıkları,kafama öyle kazınıyor ki,akşam eve geldiğim zaman, uzun zaman silip atamıyorum o günün patırtısını,gürültüsünü…Yemeği kotardıktan sonra,demli çayımdan yudumlanıp,şöyle bir sırtımı,salonun zeminine boydan boya uzatarak bir de ayaklarımı duvara doğru kaldırdığım zaman değme keyfime…Pazarcıların çığırtkanlıkları yavaş yavaş belleğimden uçup gitmiş oluyorlar.Tabi kendiminkiler de dahil olmak üzere…
Tezgahımın karşı tarafındaki pazarcı, avazı çıktığı kadar yırtınıyor,
“-Garpuuuzzz kesmmeecceeee…Garpuzzzzaaaaa ggeeellll!..Diyarbakır garbuzuu bunlaarrrrrrrrrrr!...”
Adamcağız da ne yapsın.Satmak zorunda tezgahındaki malları.Benim tezgahımdaki gibi giyim üzerine değil ya.Satılmazsa gerisin geri topla,koy torbasına bir hafta sonra satılsın…Öyle değil işte.Bir hafta da satılmazsa karpuzların sıcaktan içerisi mantar gibi olacak ve satılamayacak.İşte o zaman satıcı,yandı ki ne yandı…
Pazarcı,bu olumsuzlukları gözünün önünden film şeridi gibi geçirdikçe tekrar bağırmaya başlıyor,
“-Garrbuzzaaaaaaaa gelll. Gan gibi maşallahhh.Gıp gırmızı mübarekler..”
Zabıta noktasından sık sık anons yapılıyor,
“-Pazarcı esnafının dikkatine!...Satışa sunmuş olduğunuz emtialar üzerine etiketler koyunuz.Kilogram fiyatı üzerinden değerini belirtiniz.Kesinlikle bağırarak satış yapmayınız.Müşteriye kaba muamelede bulunmayınız.Nazik ve kibar olunuz..Aksi taktirde kurallara uymayanların tezgahları iki haftalığına kapanacaktır…”
Bizim suratı jiletli pazarcı anlar mı yasağı.Önündeki karpuzlardan birini,havaya top gibi fırlatıp geri tuttuktan sonra elindeki uzun ağızlı bıçağıyla “çaarrttt”diye ikiye ayırıp müşterilerin göreceği şekilde üst taraflardaki karpuzun yanına yerleştirip tekrar bağırmaya başlıyor,
“Baaakkkıııınnııızzzz ben de yalan hilaf yok…Nasıl da gan gibi çıktı haa…”
Vatandaş,bu kadar bağırmaya kayıtsız kalmayarak tezgaha yanaşıyor,içlerinden bir tanesine elini uzatarak sağına soluna,kıçına tepesine “tık,tık,tıkkk” diye başlıyor vurmaya.Sonra kulağına götürdükten sonra eliyle sıkıp;”kütür,kütür”diye sesin gelip gelmediğini araştırmaya başlamazlar mı…
Ömrümün yarısı,köylülerle birlikte geçti.Mahsullerin yetiştirilmesini az çok bilir,meyvenin şeklinden ziyade tat alma organım dilimle temas etmedikten sonra bir türlü anlayamam tadının nasıl olduğunu…Kesinlikle yanılsamalarım olur.Şimdiki karpuzlar,eski karpuzların tadında değil ne yazık ki.Ticari gübrelerle değil de hayvanların yanmış,çürümüş dışkıları ile bir nevi organik yetiştirilmiş karpuzların tadını tutar mı,şimdikiler?…Bıçağın ucu,hafiften değmeye görsün,”Çarrrtttt” diye ayrılırdı ikiye.Şimdi yetiştirilenler öyle değil maalesef…Bıçağı,testere gibi sür dur.Niye mi?Her şeyin genini bozduğumuz gibi karpuzların da genlerini bozduk.Karpuzu kesiyorsun ikiye,farklı görüntü çıkıyor ortaya.Dikkatlice bakarsan yarısı kabak görüntüsü ve tadında diğer yarısı ise karpuz.Bu yüzden üç dört senedir karpuz yemekten vaz geçtim..
Bütün tezgahlar geni değiştirilmiş mahsullerle dolu.
Suratı jiletli karpuzcu ne anlar geni değiştirilmiş karpuzdan.Anlamak zorunda mı?O hemen satmasının telaşı içerisinde.İki üç gün daha ağustos sıcaklarında kamyonuyla dolaştırırsa vay haline…
Zabıta noktasından anonslar yapılmaya devam ediyor…Akşam saatlerinde kurallara uyan esnaf var mı doğrusu merak ediyorum…
Ben, tezgahımı toplamış pazardan ayrılmaya hazırlanırken suratı jiletli pazarcı aynı şekilde bağırmasına devam ediyordu:
“-Garbuzzzaaa gggeelll !...Geninde asalet var bunların…Gan gırmızı hepsi de …””
SAHİ YA GENİ BOZULMAMIŞ ÜRÜNLERE HASRET KALDIK.İNSANLARIMIZ BİLE KOBAY OLDU ARTIK!...
AYHAN SARIKAYA
YORUMLAR
Domates: Domates kesildiğinde içi fazlaca boşsa, meyvenin ucunda sivri memeler ve anormal bir şekle sahipse hormonlu olduğundan şüphelenebilirsiniz. Ayrıca hormonlu domateslerde dik kesildiğinde ortasında beyaz ve sert bir tabaka görülür.
Salatalık: Şekilsiz, bir ucu kalın, bir ucu ince veya yan yana yapışık meyvelere dikkat edin. İçleri adeta sünger gibi, çekirdek evi de kof bir yapıya sahiptir. Yenildiği zaman tat vermez.
Biber: Aşırı büyük ve etli bir görünüme sahiptir. Çekirdek evi boş, etli kısımda domatesteki gibi beyaz ve sert bir doku hakimdir.
Patlıcan: Şekli bozuktur. Kenarında meme gibi şişlikler görülür. Yan yana yapışıktır. Etli kısmı sünger gibi kof olur.
Patates: Şekilsiz ve yumruları birbirine yapışıktır. Patateste aşırı gübre ve hormon kullanılırsa içinde kararmalar görülür.
Çilek: Aşırı büyük, çift yapışık ve içleri boştur.
Karpuz: Hormonlu karpuzların çekirdek evleri boştur. Yendiği zaman aşırı nişasta kokusu verir.
................
Bu örnekler sadece bir kaçı. Gerçekten de sağlıkı beslenmek diye bir şey kalmadı hatta beslenebilen oldukça az insan kaldı da denebilir...
Ama ben yine de çok seviyorum pazarları. Ne de olsa bir zamanlar ben de yapmıştım:))) Ama dünyanın en ağır ve en az kazancı olan iştidir pazarcılık...
Sevgilerim çokça Ayhan, ben hala tatildeyim bu arada ve bundan dolayı da yorumlarımı yazamıyorum düzenli :))
Güzel bir yazıydı...
Guldane Dal tarafından 9/25/2009 4:44:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
malesef AYHAN BEY malesef....
kobay olduk sonunda.bizim buralardada karpuzu kabak fidesine aşılıyolarki verim alınsın diye.senelerdir kabak tadında karpuz yiyoruz.
sizinde pazar anılarınızı okumaktan çok keyif alıyorum.çalışma azminize hayranım.rabbim emeklerinizi zayi etmesin.çok zor işiniz variçinizdeki yazma heyacanınız hiç tükenmesin.sevgiler saygılar.
O genleri bozulmuş her şeyi de satın almak ve yemek zorunda kalan bizler acınacak durumdayız usta...
garpuza gel/gel....gel.....
ama ne çok kızsam da bağıran çığıran esnafa o kadar da seviyorum.
-Bazen alış veriş yaptığım tezgahın başında almadan gitmeeeee
gelllll.....gellllll diye bağırdığım olmuyor değil.Pazar işi zevk...
kalemine sağlık dostum