GİTMEK AŞKTI
Kedileri sevmem dedi, kadın.Nankör yaratıklar. Bakışlarındaki uzaklık, yineledi sevgisizliğini. Adam anlamıştı yine, aşkın uzak kalışlarını. Kadına baktı. Kedi olarak gelebilirdik dünyaya, dedi. Doğamızı yaşamaya. Kadın , acıktım dedi birden. Bunlardan bize ne? Hayatın tadını çıkarmalıyız. Kuzuları severmisin dedi, adam. Bayılırım dedi, kadın. Kuzu eti ile pişmiş, kuru fasulyeye bayılırım. Adam, denize baktı. Ne kadar da yalnızdı. Bir dalga olmak istedi birden. Bir küçük beyaz kayığı, karşı kıyıya götürdü, bakışlarındaki hüzün ile.Ve sonra, kadına baktı. Ne kadar da güzeldi.Siyah saçları, gözlerinin mavisi ile karışmıştı. Mavi,siyah dalgalanıyordu. Gözlerindeki boşluk, maviyi griye dönüştürüyordu. Gri bir bulut gibi , akıyordu bakışları. Mutlu görünüyordu. Derinliği olmayan herşeyin sığ,geçici,sıkıcı güzelliği ile mutlu görünüyordu.
Adam, bir küçücük kadını anımsadı birden.Gözlerindeki gülümsemeyi, sıcaklığı, ışığı anımsadı. O ışığı, o gözlerden alıp, karşısındaki kadının mavi- gri bakışlarına yerleştirmek istedi. olmadı, olamadı. Bir düğmeye , can vermeye çalışmak gibi bir şey oldu. Kadın, sıkıldım dedi. Konuşmuyorsun. Demekki, bir ruhu varmış, dedi adam.Sıkılabilecek bir ruhu. Bu da bir şeydir, insani bir kıpırdanış gibi. Kadın ,konuşuyordu. Haksızlığa uğramış, bir çocuk gibi bakıyordu. Pislik adam, dedi.Arabayı yaptı üstüme, evine kıyamadı. Nankörlüğü sevmem ben.
Tanrım, dedi adam. Neden bu güzelliği yarım bıraktın. Ve sordu kadına. Allah-a inanırmısın? Kadın, haşaa diye yanıtladı. Korkarım , Allah-tan ben. Aşk, ne kadar uzaklarda dedi, adam. Yine, ne kadar uzaklarda. Kadının ağzını gördü, sürekli açılıp kapanan. Japon balıklarını anımsadı, birden. Hayret dedi. Boşluğa açılan, nefes almaya çalışan , ne çok ağız var. Kadın, önündeki kitabı verirmisin dedi, adama. Adam, içinde yeşeren bir umutla uzattı kitabı. Varolmanın , dayanılmaz ağırlığı altında kaldı, bir küçücük böcek.Kitabın, arka cildindeki kanıyla. Öffff dedi, kadın. Bu böcekler, neden yaratılmış ki. Ne iğrenç şeyler. Bir devi hayal et dedi, adam. Senin üstüne bastığını düşün. Kocaman ayakları ile, varlığını ezdiğini. Kadın, bilmiş bir edayla yanıtladı. Büyük balık, küçük balığı yutar. Tuhaf , dedi adam. Nıetzsche-yi en iyi anlayanlar, hiç birşey bilmeyenler. Nasılda erdemliler. Yazık dedi, yazık olmuş sana Nıetzsche... Böylesine derin düşünmene gerek yoktu. İşte, bu kadar basitti demek, gücün erdemi.
Su altında kalmış gibi hissetti kendini. Ciğerlerine hava girmeliydi. Ne kadarda güzeldi. Beyaz teni, çiçekleri getiriyordu ,uzaklardan.Kokusu olmayan çiçekleri...Gitmeliydi. Kadın konuşuyordu. Konuşmuyor, söylüyor- söyleniyordu. Çirkinler talihi istiyordu, Allah-tan. Kederliydi... Adam kalktı. Çiçek kokularını özlemişti. Kadına, veda edip etmediğini bilmiyordu. Hayatında belki ilk kez, bu denli kabaydı.İşin garibi, ilk kez bu denli umursamazdı.
Gitmeliydi. Gitmek, kalmaktan erdemliydi. Gitmek, nefes almaktı. Aşk, ne kadar uzaklardaydı. Gitmek, aşktı...