19
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
3419
Okunma
..............................................
Başarılı ol(a)mamanın sıkıntısını çekiyordu, ne zamanki bir eyleme koyulmak istese...
Ne zaman bir işte tam elde ediyorum hayallerimi demeye niyetlense, bir engel, binbir diken çıkıyordu karşısına...
Ne zaman kuş olup uçmaya kanat tutsa, sapanlarla kanatlarından, yüreğinden vurmaya çalışan çocuklarla muhatap kalıyordu...
Küçücük eller, yellerini dağıtıyordu...
Ne zaman genç bir kız gibi davranmaya adım atsa, kapılar bir bir yüzüne kapanıyor ve dört duvarlara hapsolmanın ezasını, cefasını çekiyordu...
Ne zaman, düşlerinin peşinden koşmaya çalışsa, ufuklarına temiz ve (a)pak avuçlarına değdir(e)miyordu...
Ne zaman, basamakları rahat rahat saymaya başlasa, devamını getir(e)miyordu hayat merdivesinin, 17 yaşında ya var, ya yok olan Havin...
Edip edemedi, liseye kaydını yapmasına, annesin onca ısrarına rağmen babası kabul etmedi, izin vermedi kızının okuyup adam olmasını, aydınlanıp geleceğine uzanmasını, bilinçlenip yarın öbür gün ayakları üstünde oturmasını... Bunu çok gördü, canısından olan körpecik yavrusuna...
Zar zor, güç bela ilköğretim eğitimini tamamlamıştı Havin...
Babası:
--- Okuyup da ne yapacaksın, hem kızsın, yarın öbür gün birileri senden kötü bahsetse; ben yerin dibine çıkar, kimsenin yüzüne dahi bakamam deyip, geleceğine son noktayı koymuştu adeta Havin’nin...
Havin:
--- Ama baba...
Babası Ahmet:
--- Sus, sus diyorum sana. Bu sana son söyleyeceğim sözdür. Sana okul mokul yok. Sana yasaklıyorum okulu, anladın mı...
Boynu bükük, karıncaların duyacağı bir sesle ’anladım’ diyebilmişti Havin korka korka...
Havin için, babasının bu fermanı, kurşun gibi delmişti dünyasını. Alt üst olmuştu. Neye uğradığına şaşırmıştı. Çaresiz ve cevapsız kalmıştı isyan etmek yahut karşılık vermek için Babasına...
Kabuğuna çekildi. Günlerce yemek yemedi, su içmedi. Gözyaşlarına boğuldu geceler boyu...Geceler boyu yıldızlar dertleşti durdu, geceler boyu ayla sırdaş kaldı...
Tüm girişimlere rağmen, baba setini geç(e)medi. Kendini zavallı hisseti. Bir sapa balta olmaz, kız gibi kendini gördü...
Sağır sultan bir suskunluğunun, derin bir sessizliğinin kollarına bırakmakla geçirdi günlerini. Hep ezik, hep moral bozuk dolaştı insanlar arasında. Liseye devam eden genç kızları gördükçe, acısı katlanıyordu, hıçkırıklarına boğuluyordu bir köşeye çekilip...Bir köşeye çekilip, düştüğü durumu içli sözcüklere ajandasına kaydediyordu...
Oysa,evet oysa Havin ne düşler kurmuştu...
Oysa Havin, doktor olup, yıllardır felç olan babasını iyileştirmenin hesaplarını yapmıştı kafasında...
Oysa havin, fakir olan ailesini yanına alıp, mutlu bir hayat bahşedecekti onlara. Başlarında inci çiçeği duracaktı. Yanlarında meyva gibi yeşerecekti...
Oysa Havin, okumayı söker sökmez sarıldığı şiirlere, bir peri masalı gibi dalacak, şiir kitapları en çok okunan şaire olacaktı edebiyatta...Literatüre geçecekti lirik mısraları...
Oysa havin, yaşanılır bir dünya için çırpınıp elinden ne gelse insanlığa sunacaktı...
Oysa havin, haksızlıklar karşısında göğsünü siper edip, kardeşlik türküleri haykıracaktı meydanlarda...
Oysa Havin, zemheri kışların sıcak ismi gibi baharları renklendirecek, yazları serin tutacaktı varlığıyla...
Oysa Havin, oysa....
............................................
MESELCİ
24 Eylül 2009,,,
Mardin