- 1150 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
GÖNDERİLMEMİŞ MEKTUPLAR. (BU ONİKİNCİ MEKTUPDUR)
Fıstığım...
Hangi şarkıda saklı gözlerin? Hangi şiirde saklı sözlerin? Hangi takvimde kaldı ilk yaz? Hangi gümüş çerçevede şimdi kimbilir çocukluk resmin? Hangi mutfakta kaldı ilk aşk ateşi? Hangi kumsalda Babil’in asma bahçleri? Hangi sokakta kaldı örgülü saçların? Hangi sıralarda ilkokul sınavların? Hangi odada vuruyor acaba mavi guguklu saatin? Hangi gönüldedir Tanrım ilk gençlik ümitlerin? Yıllar mı aldı götürdü herşeyi? Yoksa sen mi terk ettin birşeyleri? Bu soruları cevaplarken beni hatırla....
Fındığım...
Balıklar üşümüştü bir kez, beni salladığın oltanın ucunda. Artık ne çıkarırsın bilinmez. Bilinmez duygularımın omurgasında neler olduğu. Benden sonra sana hayır yok. Anladın mı? Oltanın ucunda kurşun olsam nafile. Ben ağırlığımı çoktan bıraktım pişmanlık okyanusunda. Bunu sakın unutma... Biliyorum dertlere isim bulacaksın. Bulduğun isimlerle oyalanacaksın bir zaman. Seneler geçecek isimleride unutacaksın. Geride bir avuç kömür karası anı kalacak sisler altında. Gökyüzüne baktıkça maziye uzanacaksın. Mazi mavi olsun isterdin. Maviler geliyor, alalım hadi diyeceksin. İşte o an beni hatırla
Bademim...
Şehrin varoşlarında saklıydı en acı türküler. Acılar büyütürdü sevgileri eğri büğrü yollarda. Arabesk geceleri saklardı ucuz fıçı biralar. Sonra sen gelirdin aklıma. Yıkılırdım, yok olurdum yaptıklarına. Duygularımın biri gider biri gelirdi. Ölüm yatağına son nefes gibi. Sokaklara dönerdim yeniden. Seni arardım çeyizci vitrinlerinde. Beyaz ve masum evlendiğimiz günkü gelinliğinle. Hangi sonun başlangıcında olduğumuzu unuturdum. Unuturdum zamanı, selamı, sabahı. Çok sevdiğim şehirleri, insanları unuturdum. Kaybolup giderdim kendi karanlığımda.... Eğer sende kaybolursan bir gün beni hatırla....
Kestanem...
Unutmak en güzel oyunumdu büyümüş çocukken. Beş taş oynamaktan, tel araba sürmekten hiç vazgeçmedim rüyalarımda. Ama uyanınca unuturdum... Unutarak kaçardım maziden bir solukta; yeşil gözlerinin hüznünden ve gözyaşlarının rahlesinden. Oysa şimdi hatırlamak istiyorum. Yazarken hatırlamak ve en küçük ayrıntıyı kaçırmamak.O zaman bir sarı deniz giriyor araya, mavilerimi özleten bir sarı deniz. Çöl desem değil. Göl desem değil. Ama bir sarı deniz ki Çin denizinden daha büyük ve yüreğimdeki sızıdan daha küçük, unutulmayan. Ben unutmak istemiyorum artık ne sevgini, ne anılarını, ne de varlığını. Unutursan eğer beni hatırla.....
YORUMLAR
mükemmel bir yazı idi arkadaşım 32 yıl mutlu kalıp evlat acısının verdiği bunalımlarla ayrıldığım eşim yazmış gibi oldu yazınız okurken ağladım....ne güzel ifade etmişsiniz duygularınızı eşimde muhakkak bu şekilde düşünüyordur biliyorum ama gururundan yazamaz onu da biliyorum elinize sağlık size mutluluklar diliyorum selamlarımla