- 471 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN 3-
Gözleri, köşe başındaki camekan içindeki arabasında simit satmaya çalışan simitçiye takıldı. Elinde tuttuğu, maşasını arabanın kenarındaki demire vurarak simit satmaya çalışıyordu. Bir köşede kaldırımın üzerinde karşılıklı konuşan iki yaşlı teyzeye baktı bir müddet. Sanki oracıkta, ayak üstünde, sıkıntılarını ve dertlerini birbirlerine aktarıyor gibiydi hareketleri. Az ilerisindeki orta yaşın üstündeki bir adam yorgun vücudunu taşımakta zorlanan bacaklarına “ Ha gayret az kaldı “ diyordu.
Camın önünden ayrıldı ve masasına oturdu tekrar. Çantasından, cep telefonunu çıkardı. Telefonun tuşlarına bastı ve açılmasını beklemeye başladı. Üçüncü çalınışında, o çok sevdiği ses karşısındaydı.
“ Alo anneciğim. Nasılsın? “
“ Efendim kızım. Ben iyiyim. Sen nasılsın ? “
“İyiyim anneciğim. Kocaeli’ndeyim. Bir iki saat oldu geleli. Göreve başladım. Benim için hazırlanan odamdayım. Haber vereyim dedim. Babam nasıl. Şimdi onu da arayacağım. Sen, işyerinde misin ? “
“ Evet kızım işyerindeyim. İyi yapmışsın. Bir ihtiyacın var mı ? Babanı ara tabii ki merak ediyordur. İlk günün orada. Başarılar diliyorum sana. Kendine güvenini hiç yitirme. Dürüstlüğünden hiç ödün verme. İşin, her şeyden önce gelsin. Haksızlık yapma, adil davran herkese. Kimseyi hakir görme ve saygılı davran. Bunların hepsini biliyorsun zaten. Benim, hatırlatmama gerek yok ama yine konuşuyorum işte. “
Nihal, hafifçe gülümsedi, annesinin bu konuşmasının ardından.
“ Tabii ki anneciğim. Unutur muyum hiç. Bunların hepsini sizde gördüm ve bu şekilde devam edeceğine emin olabilirsin. Anneciğim, sizi çok özledim. En yakın zamanda, yanınıza geleceğim. Seni çok öpüyorum. Bir isteğin var mı benden? “
“ Yok kızım. Kendine iyi bak yeter. Ben de öpüyorum seni. “
Telefonu kapattığında, sanki annesini yanında hissetti. Onu hep gülerken görmüştü. Ona ve kardeşi Nedim’ e hiç bağırmazdı. Onlar için elinden ne gelirse yapardı. Çalışan bir anneydi.Bir önceki akşam, ertesi günün yemeklerini hazırlardı. Buz dolabına yerleştirirdi. İş yeri ile evi uzak olduğu için çocuklarının, öğlen yemeklerini yemeleri için masayı hazırlardı. Onlar da gelince, yemekleri ısıtarak yerlerdi. Yıllar yılı bu şekilde geçmişti. Çok yorulurdu. Ama hiç şikayet etmezdi. Belli bir intizam içinde ev işlerini yerine getirir, yemekten sonra da çocuklarıyla ilgilenirdi. Onlarla vakit geçirir, onlara anılarını anlatırdı. Fıkralar anlatırlar ve kahkahalar ile gülerlerdi. Gazete okuyan babaları, onların gülme sesleri ile gazetesinden bir süreliğine ayrılır ve o da katılırdı.
O, hiç tartışırken görmemişti onları. Babası da öğretmendi Nihal’ in. Öğrencileri, onu çok severdi. Sevgi dolu yüreği ile minik öğrencilerine bilgisini aktarmaya çalışırdı. Her birini ayırt etmeden kendi çocuğu gibi severdi.
Sınıfındaki maddi durumu iyi olmayan çocuklara, hissettirmeden yardımda bulunurdu. Bunun için de bir yöntem geliştirmişti. Aylık olarak maaşından bir miktar ayırıyor ve okul aile birliğinde görevli birine veriyordu. Tek şartı ise kimliğinin açıklanmaması idi. Amacı onları utandırmadan yardımda bulunmaktı. Bu durumu evde kimse bilmiyordu. Nihal, tesadüf eseri öğrenmişti.
Aile olarak elindekiler ile yetinmesini bilen bir aileydi. Sade bir yaşamları vardı. Nihal’ de bu şekilde yaşamaya alışmıştı. Orta okul ikinci sınıftaydı. Arkadaşlarından Gülşen’in evine gitti. Gülşen’in babası bir şirkette müdür olarak görev yapıyor ve maddi durumları da standartların üzerindeydi. Babasının aldığı bilgisayarı gösterdi Gülşen. İlk defa gördüğü, hayran kaldığı bu teknoloji harikası alete hayranlıkla baktı Nihal. İçini çekti ve Gülşen’ e imrendi. O gün epeyce bir süre inceledi. Gülşen onun da oynamasına müsaade etmişti. Başından ayrılamadı.
Eve geldiğinde, büyüsünden hala kurtulamamıştı. Hemen babasının yanına gitti heyecanla.
“ Babacığım! Bugün Gülşen’ e gitmiştim. Babası, bilgisayar almış. Bir görsen, o kadar harika bir şey ki. Anlatamam ben sana. Baba ! Biz de alabilir miyiz ? Çok beğendim. Lütfen ! Baba. Çok istiyorum. “
Mustafa öğretmen, önce ne diyeceğini bilemedi. Uzunca bir süre düşündü. Aslında alabilirdi. Taksitle alınabilecek bir şeydi. Fakat, onu aldığı takdirde başka bir arkadaşında, başka bir şey görecek ve doyumsuzluğu artacaktı. Üstelik çok gerekli bir ihtiyaç olmadığını düşündü. Önlüğü bile olmayan çocuklara haksızlık olacağını düşündü.
“Nihal’ im. Değişik ve yeni çıkan bir şeyin ilgini çekmesi çok normal. Gülşen’in bilgisayarının büyüsüne kapılmanı da anlayışla karşılıyorum. Benim öğrencilerimi okula geldiğinde görüyorsun. Farklı gelir gruplarının çocukları. Fakiri de var, zengini de. Ben öyle bir denge sağlamaya çalışıyorum ki anlatmam mümkün değil. Birinci sınıfta çok sıkıntı çekiyorum. Beslenme getirmelerini istemiştim. Serbest bıraktım. Beslenmelerine baktığımda, aradaki farkı anladım. Kimisi muz getiriyor, kimisi azıcık bir ekmekle, azıcık bir peynir. O zaman da çocuklar arasındaki iletişim kopuyor. Canı istiyor, öbürü düşünüp vermiyor. Ha ne yapmam lazım dedim kendi kendime. Standart yaptım. Herkes aynı yiyeceği getirecek dedim. Ve sorun kalmadı. Kimse bilmiyor kızım. Annen bile bilmiyor. Ben, maaşımdan aylık Yüz lirayı durumu iyi olmayan çocuklara ayırıyorum. Okul aile birliğinden bir veliye veriyorum. Tek şartım, kimliğimin açıklanmaması. Yavrularım mutlu oluyor. Hem mahçup olmuyorlar, hem de ihtiyaçları karşılanıyor. Bu şekilde yapan bir sürü insan var. Bir öğrencim, okuyup istediği yere gelse, o yeter bana. Çok istiyorsan alırım o bilgisayarı. Ama o zaman da, öğrencilerime o yardımı yaparken zorlanacağım. Karar senin. Sana bırakıyorum kararı. “
Nihal, öğrendiği bu gerçek karşısında duygulanmış ve babasının değeri bir kat daha artmıştı gözünde. Hemen babasının yanına gitti ve ona sarıldı. Yanaklarından öptü.
“Babacığım benim. Sen dünyanın en iyi babası ve en iyi öğretmenisin. Seninle gurur duyuyorum. Özür dilerim. Bilgisayar istemiyorum. O çocukların benden ne farkları var ki. Lütfen babacığım, yardım edelim onlara. Seni çok seviyorum. “
Nihal, bir daha zorunlu ihtiyaçları dışında talepte bulunmadı anne ve babasından
DEVAM EDECEK !
YORUMLAR
Nihal'in ve babasının duyarlı yüreğini kutlarım doğrusu.Örnek bie öğretmen olarak düşünüyorum,okul içindeki gizli olarak yapmış olduğu yardımdan dolayı...
Nihal de mazbut bir ailede yetiştiğinden nasıl davranılması gerektiği hakkındaki uyarıları dikkate alarak,babasına "mızmızlanmamış"...
Bu bölüm bence harika...Günün yazısı seçilmeye aday...
saygılar efendim...