"ELESİNE...(1)" Ağlama!...
ELESİNE...(1)
AĞLAMA…
Duygularım uzun cümlelere ilham veriyor kaldırımlarında ölümlerin gölgesi sinen bu puslu şehirde, Peki, neden hala sessiz bu yürek? o yürek!, Yo, hayır! Susmuyorum, geceye bakıyor pencerem sadece. Mezopotamya kokuyor yağmur, tenin kokuyor Mezopotamya, yani özgürlük, yani barış, yani yürek dinginliği ve yokluk ve hüzün ve sessiz bir çığlık…
Çırılçıplak yağmur damlaları ilişiyor resmime. resmine… Gözlerime sorsan yine "hiç susmadım ki" diyecek. bu elemli seher deminde doğu akşamlarında..
Saatin sesini kıskanıyor kalbim.yokluğunda yokluklarında… Düşünürken sende newruz kokan baharları, Bir kez olsun titreseydi, depremler olmadan içimde. Bir kez olsun hızlanan adımlarıma eşlik etseydi, kırmızısı yüzümün ve sekseydi kalbim upuzun koridorlarında aşkın. ahh sevgili….
Gece bakıyor pencereme. Arsız sessizliği ve karanlığı, biliyor merdivenlerimdeki bos basamakları. Biliyor da söylemiyor. Ve böylece mahkûm ediliyor zihnim anlık tereddütlerde tökezlemeye. birden küle dönüşüyor ateşlerim… Öksöz kalıyorum ve üşüyor yetimliğim. Sen göremedin ya…
Bir bulabilsem kendi dilimi hiçbir dil ailesinden gelmeyen sözcüklerimi, kimsenin bilmediği, ele geçirmediği, kirletmediği. Ama kalbim tutmuyor ki ellerimden ve ben de düşüyorum, zihnimin prangası diplere. Düşünürken zülfünü, zülüflerini, gül gülüşlerinde ülkemin sokaklarında korkusuz oynaşmaları çocukların…
**
Göğsümün kirişlerine yaslanmış haykırıyorken hasretin, kurumuş bir çınar yaprağı gibi düşüyor gözlerin nehrime. Seni düşünürken alnımın damarı çatlıyor bir çıkış yolu bulamıyorum kahrıma.
Dicle’ye haykırıyorken sessizliğim, hayalin süslüyor suyunda berrak bir Botan deminde uyumuş gibi yorgun kirpiklerine. Gönlünün barikatlarını bir bir yıkıyor damlalar. Ağlıyorsun...
Ağlamak kavuştursaydı, kim sevdası uğruna ölümü göze alırdı ki!
Zin’in isyanı şehri Cizre’yi yakardı olmasaydı ihanet ve aşkı yüreğinin damına çıkıp aklını aldığı vakit.
Veya bir martı, derin dağ koyaklarından bağrına yüklediği rüzgarı iskelede bir karanfilin saçlarına bağlamak için deli divane olup yollara düşer miydi hiç?.
Ve Feki Teyran, bir ömür boyu, bir kuşun aşkına yolllarca ve dergahlarca ve yorulmadan mutluluklar tükenir miydi hiç!
Ağlama.
Kavuşmak için ağlamak yetmez...
Kavuşmak varsa kaderde, eğer yüreğinde yürekse adam gibi, bir kar tanesi gibi ulaşırsın denize. Önce bir kar tanesi gibi konarsın garip bir dağın yücesine.. Varsa içinde bir iş görmenin mutluluğu sevda güneşin eritir seni. Dağları taşları aşarsın, nehirler yol verir sana... Gün gelir ağaçların gölgesinde dinlenirsin. Belki kurumuş bir çınar yaprağı düşer üstüne. Sırtında taşırsın taşıyabildiğin kadar. Ona sevgini verirsin, paylaşırsın hayatı. Sen nereye o oraya. Kaç mevsim geçer bilmezsin. Hem sevgi değil mi mevsimleri unutturan... Yıllar geçer bir de bakarsın ki ulaşmışsın denize.
Kavuşmak; karanlık bir tünelin ucundaki ışığa ulaşmak gibidir. Sabır ister. Yürek ister. İnanarak attığın adımların seni ışığa kavuşturur, bir de bakarsın ki o ışık seni bir zamanlar dağ başında eriten sevda güneşindir.
Ağlama.
Kavuşmak için ağlamak yetmez..
Mesela, nasıl bir sarmaşık sert bir kayanın bağrını delip çıkarsa günyüzüne, sen de istersen eğer gerçekten istersen kavuşursun sevdiğine.
Mesela, nasıl bir avcı ayışığını yükleyip teknesine geleceğini bile bilmediği bir balığı sabırla bekliyorsa sen de öyle bekle. Eğer gerçekten sabredersen kavuşursun kısmetine.
Düşün ki bir deniz kıyısındasın. Dalgalar sahili okşayıp gidiyor. Büyük dalgalar sahile kavuşurken küçük dalgalar yarı yolda kalıyor. Dalgaların büyüklüğü belki sahile kavuşma inançlarının daha güçlü olmasındandır. Gece dalgaların ağlama seslerini duyarsın. Yakamozlardan hissedersin bunu. Ama ağlasalar bile eğer sahile kavuşmaya yürekleri yetmiyorsa bir yerde tıkanıp kalırlar, tıpkı bir insan gibi...
Ağlama.
Kavuşmak için ağlamak yetmez..
Kavuşmak yürek ister.
Toprağın tohumu çatlatması gibi insanın da alnının damarını çatlatması gerekir.
Çatlamayan tohumun ağacı olmaz.
Ağaç gibi ağaç olmayana toprak da sahip çıkmaz.
Seveceksen tohumun toprağı, toprağın tohumu sevdiği gibi sev.
Sevmeyeceksen ağlama.
Kavuşmak için ağlamak yetmez..
Sevgi ve Barışla Kalınız...
YORUMLAR
Yüreğime ılık ılık işledi bu güzel cümleler.Evet güzel günler için birlik beraberlik ve yürekten sevmek lazım.Sevgi tohumlarının yürekte çatlaması ve dal budak salması lazım.Sevgiler öyle bir sarmalı ki yüreği o yüreklerin dostluğu şan vermeli dünyaya.Eller dostluk adına kenetlenmeli, omuz omuza yürünmeli atiye...Ancak o zaman güzel ülkemizde kan ve barutun hükmü sona erer ve güneşler büyük aşkların ve sevdaların üzerine doğar.Işıl ışıl olur her şey yer yüzünde gök kuşağının yedi rengi gibi ...Ağlamalarımız ; sevinçlarimiz ve sevdalarımız için olmalı.Sevinç göz yaşları dökmeliyiz.Dilimizde her dilden şarkılar el ele, kol kola halaylar çekip horonlar tepmeliyiz.Biz kardeşiz.Mezopotamya'dan, Çukurova'dan, Erzurum Yaylası'ndan, Van diyarı Akdamar Adası'ndan, Munzur'dan, Trabzon Sümela'dan, Artvin'den, Kara elmas Zonguldak'tan ,Sinop'tan, Sultanların Şehri İstanbuldan; İzmir'den, Aydın ovasından, Mendereslerden, Edirneden, Antakya'dan , Mersinden, Konya'dan, Elazığ'dan çaydaçıra alalım elimize sevdiklerimize yol gösterelim, sevgi yolunu , barış yolunu adımlayalım hep birlikte.Sivas'ta sevgi tohumlarını yeniden yeşertelim.Samsun'a çıkalım yeniden.Amasya'da Şölen tutalım.Çanakkale'de türküler söyleyelim bir ağızdan.İşte biz buyuz.Biz kardeşiz.Biz birbirini seven ülkesi için gerekirse canını seve seve veren alnı açık, başı dik, yüreği sevgi dolu kardeşleriz.Bahar dallarıyız.Her baharda açacak dalında sevda bülbülleri şakıyacak gülistanlardan müteşekkil yürekleriz.Ve değerli yazarın kaleme aldığı gibi.
''Ağlama.
Kavuşmak için ağlamak yetmez..
Kavuşmak yürek ister.
Toprağın tohumu çatlatması gibi insanın da alnının damarını çatlatması gerekir.
Çatlamayan tohumun ağacı olmaz.
Ağaç gibi ağaç olmayana toprak da sahip çıkmaz.
Seveceksen tohumun toprağı, toprağın tohumu sevdiği gibi sev.
Sevmeyeceksen ağlama.
Kavuşmak için ağlamak yetmez..
Sevgi ve Barışla Kalınız...
Saygılar değerli yüreğe.
Ağlama.
Kavuşmak için ağlamak yetmez..
Kavuşmak yürek ister.
Toprağın tohumu çatlatması gibi insanın da alnının damarını çatlatması gerekir.
Çatlamayan tohumun ağacı olmaz.
Ağaç gibi ağaç olmayana toprak da sahip çıkmaz.
Seveceksen tohumun toprağı, toprağın tohumu sevdiği gibi sev.
Sevmeyeceksen ağlama.
Kavuşmak için ağlamak yetmez..
SEVMEK ,KAVUŞMAK, ÖZLEMEK, HASRET ÇEKMEK .İÇİN AĞLAMAK YETMEZ,YETMEZ BE ÜSTADIM
DAHA ÖNCE DE GAZETE DE OKUDUĞUM YİNE GÖZLERİM DOLMUŞTU ŞİMDİ YİNE AYNI SAHNE
KUTLUYORUM SAYGI DEĞER ÜSTADIM BENİ BU GÜNLERE GETİREN VE BANA BOTAN AŞKINI ŞİİRLERİYLE KİTAPLARIYLA YAZILARIYLA ANLATAN SAYGI DEĞER ÜSTADIM SANA SONSUZ TŞK EDERİM ...YÜCE ALLAH ŞIRNAK BAŞINDA DÜNDAR SANSUR'LARI EKSİK ETMESİN ...AMİN