BURUK MUTLULUK(2)
Ali Kemal anlatılanları kaşları çatılmış bir şekilde dinledi ve derin bir nefes aldı. “Ne insanlar var yarabbi” dedi kızgınlıkla. “Böyle de hayırsızlık olur mu?” ...İçi sızlamıştı. Kendisi altı yıl önceki Marmara depreminde biricik karısını ve canından çok sevdiği iki çocuğunu kaybetmişti. Yıllardır içindeki yangın sönmüyor, gün geçtikçe daha da alevleniyordu. Öbür tarafta ise zalim bir adam eşini ve çocuğunu sefil durumda bırakıp, başka bir aşka yelken açabiliyordu.
Ali Kemal yeni emekliye ayrılmış, kendisine her an derin acısını hatırlatan o şehirde daha fazla kalamayarak, bu küçük sahil kentine yerleşmişti.
Bir zaman öylece kaldı, düşünüyordu. Bu perişan anne oğula yardım etmek istedi birden. Eczacı, dertleşecek birini bulmuş olmaktan memnun, konuşmasına devam etti; “ ben ilaçlarını karşılıyorum, çok tok gözlü bir kadın, çok mecbur kalmadıkça ilaç istemiyor, ”
Ali Kemal, İsmail’ e akıl danışmayı düşündü. Çevreden yanlış anlaşılmaktan korkuyordu, netice de çocuğun annesi genç bir kadın, kendisi ise yalnız yaşayan orta yaşlı bir adamdı.
Kararını verdi ve gözlerini tekrar Eczacı İsmail’e çevirdi
“İsmail Bey, bu konulardan hepimiz sorumluyuz, ben bu insanlara yardım etmek istiyorum, ama yanlış anlaşılmak istemem, bana bu konuda yardımcı olur musunuz lütfen?”
Eczacı İsmail duygulanmıştı, bu merhametli adamın aileye yardımı için herhangi bir yanlış anlamaya mahal bırakmayacak bir yol bulmaya çalışacağına söz verdi. Ali Kemal tekrar "görüşmek üzere" diyerek eczaneden ayrıldı. Gazetesini ve fırından yeni çıkmış sıcak bir ekmek alıp evine döndü.
Evden çıkmadan tutuşturduğu soba gürül gürül yanıyordu. Mutfağa gidip çayı demledi, kahvaltısını edip, gazeteyi okumaya koyuldu, fakat bir türlü kendisini gazeteye veremiyordu. Aklı o küçük çocukta, üşüyen ve annesine ilaç yetiştirme derdinde olan küçük Cemil’ de kalmıştı. Ne yapabileceğini düşünüyordu. Gazeteyi katlayıp masanın üzerine koydu, tekrar giyinip dışarı çıktı. Doğruca Eczacı İsmail’in yanına gitti, cebinden bir miktar para çıkartarak uzattı, “Rica etsem bunu Cemil’ in annesine iletir misiniz?” dedi. İsmail adama tereddütle baktı, “ Bayım” dedi, siz kendiniz takdim etseniz?”
Ali Kemal sabahki çekincesini hatırlattığında, İsmail elini uzatıp parayı aldı ve “peki” dedi, bunu bizim hanımla Zeynep hanıma gönderirim” Ali Kemal teşekkür ederek eczaneden ayrıldı.
YORUMLAR
Eczacı İsmail duygulanmıştı, bu merhametli adamın aileye yardımı için herhangi bir yanlış anlamaya mahal bırakmayacak bir yol bulmaya çalışacağına söz verdi. Ali Kemal tekrar "görüşmek üzere" diyerek eczaneden ayrıldı. Gazetesini ve fırından yeni çıkmış sıcak bir ekmek alıp evine döndü.
Evden çıkmadan tutuşturduğu soba gürül gürül yanıyordu. Mutfağa gidip çayı demledi, kahvaltısını edip, gazeteyi okumaya koyuldu, fakat bir türlü kendisini gazeteye veremiyordu. Aklı o küçük çocukta, üşüyen ve annesine ilaç yetiştirme derdinde olan küçük Cemil’ de kalmıştı. Ne yapabileceğini düşünüyordu. Gazeteyi katlayıp masanın üzerine koydu, tekrar giyinip dışarı çıktı. Doğruca Eczacı İsmail’in yanına gitti, cebinden bir miktar para çıkartarak uzattı, “Rica etsem bunu Cemil’ in annesine iletir misiniz?” dedi. İsmail adama tereddütle baktı, “ Bayım” dedi, siz kendiniz takdim etseniz?”
Ali Kemal sabahki çekincesini hatırlattığında, İsmail elini uzatıp parayı aldı ve “peki” dedi, bunu bizim hanımla Zeynep hanıma gönderirim” Ali Kemal teşekkür ederek eczaneden ayrıldı.
....................................
beğeniyle
okudum.
saygımla.