- 6546 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kol Düğmeleri
Boş bir parkta ilerliyorum
Kulağımda kulaklıklarım
Çalan müziğin ritmine kaptırıyorum kendimi
Ne yanımda park boyunca çağıldayan dere
Ne de sen umurumdasın
Tamam, yalan bu
Sen gerçekten umurumdasın.
…
Yürüyorum boş parkta,
Sonuna gelene dek.
Oturuyorum boş olan banklardan birine.
Seni, beni, bizi düşünüyorum.
Yokluğunu düşünüyorum.
Şebnem’in dediği gibi varlığınla yokluğun bir
Git gide yok olan hayatımda.
…
Sonra birden kol düğmelerin geliyor aklıma.
Sana aldığım ama verme fırsatımın hiç olmadığı.
Çantamdan çıkarıyorum hemen kutusunu
Yavaşça açıp özenle tekrar bakıyorum onlara
Ellerimle okşuyorum onları sonra
Eskiden saçlarını okşadığım gibi
Öylece kalıyorum bir süre
Gözlerim kapalı
Birden o şarkı çalıyor açıyorum hemen gözlerimi
…
Barış Manço – Kol Düğmeleri
Hatırlarım bugün gibi sessiz geçen son geceyi
Başın öne eğik bir suçlu gibi bana verdiğin hediyeyi
İki küçük kol düğmesi bütün bir aşk hikayesi
İki düğme iki ayrı kolda bizim gibi ayrı yolda
Akşam olunca sustururum herkesi her her şeyi
Gelir kol düğmelerimin birleşme Saati
Usul usul çıkarır koyarım kutuya yan yana
Bitsin bu işkence kalsınlar bu arada
Heyhat sabah Gün ışıldar yalnız gece buluşanlar
Yaşlı gözlerle ayrılırlar düğmeler gibi
Bizim gibi bizim gibi ayrılırlar bizim gibi ayrılırlar
…
Ellerimde kol düğmelerin
Gözlerimde durduramadığım yaşlarım
Kulağımda Barış ağabeyim.
Gözlerimi daha da sıkı kapatıyorum hayata şimdi
Yavaş yavaş akıyorum düş âlemine.
Ruhumu yavaş yavaş sokuyorum düş âleminin kapılarından.
Gözlerimi aralıyorum yavaşça.
Hala aynı banktayım.
Ama bu sefer ne karşımda dere,
Ne de ileride siteleri görebiliyorum.
Bu bank bir garda.
Bir tren garı.
Bu gar sanki bulutları üzerinde.
Etrafı bembeyaz bulutlarla kaplı.
Sonsuz beyazlık
Ama burası değil ki düşümdeki yer.
Nerede düşlerimin başrol oyuncusu?
Yoksa düşümde değil miyim?
Değilsem neredeyim?
…
Birden yanıma biri oturuyor.
Dönüp bakıyorum.
…
- Ba-barış ağabey?
En sıcacık gülümsemesiyle bakıyor bana.
Eskisinden çok daha iyi görünüyor.
30 yaşında delikanlı gibi.
- Ama sen, nasıl?
- Sakin ol küçüğüm.
- Be-ben tamam, sakinim.
Anlamlı bakışları var bana bakarken.
Söze gerek duymuyoruz.
Anlıyorum ne demek istediğini.
Gözleriyle anlatıyor bana duygularını.
Bana benim hikâyemi bildiğini söylüyor.
Nereden diyecek oluyorum ağlamaklı halde.
Ben bilirim, ben bilirim, diyor.
O anda gülüyoruz.
Sonra tekrar göz iletişimine giriyoruz.
Anlatıyor bana yaşadıklarımı.
Garip
Benim ona anlatmam gerekirdi oysa.
Oysa benim hayatımı bana anlatan o.
Üstelik tüm hatalarımla, yanlışlarımla
…
Hayatımı anlatmayı bitiriyor.
Son cümlesi:
- Seni hak etmiyor o adam küçüğüm, oluyor.
- Nereye gidiyorsun beni burada bırakıp?
- Evli evine, köylü köyüne. Ayrılık vakti geldi.
- Olmaz, bırakmam seni. Ben de geliyorum.
- Daha çok küçüksün benimle gelmek için. Zamanı gelince sen de geleceksin yanıma.
- Ben şimdi geleceğim seninle.
Ben bunu söylerken bir tren yaklaşıyor gara.
En az gar kadar garip bir tren bu.
En az gar kadar muhteşem.
Bembeyaz, güllerle, çiçeklerle bezeli.
- İster izin ver, ister verme. Geleceğim.
Ben bunu söylerken trenin açık kapısından içeriye doğru yürüyor.
Hemen hızlanıp yakalıyorum onu.
Tren tam hareket edecekken kendimi zar zor içeri atmayı başarıyorum.
Sesi garda son kez yankılanıyor.
- Ne yaptın sen küçüğüm
…
Ertesi gün tüm gazetelerde çıkan haber:
Genç kız tek başına oturduğu bankta ölü olarak bulundu. Ölüm nedeni tam olarak bilinmiyor. Ancak genç kızın cüzdanıyla birlikte çantasının ve tüm takılarının çalındığı biliniyor.
Polis otopsi sonuçlarını bekliyor. 19 yaşındaki F.Y. ‘yi hırsızlığı yapan şahıs mı öldürdü sorusu hala gündemde. Hırsız 1 numaralı şüpheli olarak aranıyor.
Üzücü bir olay. Allah’tan rahmet, sevdiklerine ve yakınlarına baş sağlığı diliyoruz.
…
Bir ay sonra:
Çetin ölen kız arkadaşı için üzülmüştü. Bir gün yas tutmuş, karalar giymişti. Ancak daha fazlası ne elinden geliyordu ne de içinden.
Üzücü olaydan bir gün sonra soluğu barda aldı.
Ölen sevgilisinin yasını tutmak için değil
Arkadaşlarıyla felekten bir gece çalmak için.
Bir hafta sonra yeni bir kız arkadaş edindi.
1 hafta beklemişti.
Yeterliydi ona göre bu süre.
- Çetin’in ağzından-
- Hayatım!
- Duştayım canım geliyorum şimdi. Kahvaltın hazır. Sen başla.
- Tamam canım.
Arzu geceliğiyle mutfağa girer.
- Dün gece muhteşemdi hayatım
Der ve Çetin’in yanağına bir öpücük kondurur.
- Eğlenmene sevindim. Benim içinde öyleydi. Özellikle ilk gittiğimiz barda muhteşemdin.
- Ah, sen olmasan o kadar iyi dans edemezdim.
- Yapma, mütevazı olmana gerek yok. Herkes bayıldı. Seninle gurur duyuyorum.
- Canımın içi. Ben de seninle.
Sessizce kahvaltıları yaparlar.
- Hayatım hani bugün sana hediye alacaktık?
- Ama bugün bir toplan…
- Aa hayır anlamam ben toplantı falan. Sana bir hediye almak istiyorum.
- Tamam tamam. Gidelim.
- Ne zaman?
- Şimdi çıkalım mı?
- 10 dakikaya hazırım.
- Kesin hazır olursun 10 dakikaya.
- 10 dakika dedim.
- Tamam, öyle olsun.
Hazırlanıp evden çıkarlar. Gittikleri alışveriş merkezindeki tüm kuyumcuları gezmelerine rağmen Arzu’nun beğendiği bir hediye bulamazlar.
Alışveriş merkezinden çıkıp vitrinlere bakarak caddelerde yürümeye başlarla.
Arzu bir vitrinin önünde çakılı kalır.
- Neyin var hayatım?
- Çetin şuna bak.
Çetin Arzu’nun gösterdiği yere bakar.
- Hangisi?
- Bak şu. Kol düğmeleri. Onları almalıyız. Ben onlara bayıldım.
- Hmm. Gerçekten güzeller. Hadi alalım.
- Evet, onu almalıyız.
Çetin ve Arzu kuyumcuya girip kol düğmelerini satın alırlar.
Hem Arzu hem Çetin kol düğmelerini çok beğenmişlerdir.
Dükkândan çıkarlar evlerine giderler ve hayatlarını yaşamaya devam ederler.
Bir yıl sonra evlenirler.
Ondan sonraki yıl bir çocukları olur.
4 yıl sonra bir tane daha.
Ve kol düğmeleri hep Çetinledir.
…
Çetin o kol düğmelerinin aslında zaten kendisinin olduklarını hiç bilmedi.
O gün Ferda öldükten sonra onun kol düğmelerini çalıp satın aldığı kuyumcuya satan kişi hırsızdı.
Bunu bilmiyordu o.
Kol düğmelerinin varlığından bile habersizdi.
Ama kader oyununu oynamıştı yine.
Kol düğmelerini onun yoluna çıkarmıştı.
O bilse de, bilmese de.
YORUMLAR
Çetin ve Arzu kuyumcuya girip kol düğmelerini satın alırlar.
Hem Arzu hem Çetin kol düğmelerini çok beğenmişlerdir.
Dükkândan çıkarlar evlerine giderler ve hayatlarını yaşamaya devam ederler.
Bir yıl sonra evlenirler.
Ondan sonraki yıl bir çocukları olur.
4 yıl sonra bir tane daha.
Ve kol düğmeleri hep Çetinledir.
…
Çetin o kol düğmelerinin aslında zaten kendisinin olduklarını hiç bilmedi.
O gün Ferda öldükten sonra onun kol düğmelerini çalıp satın aldığı kuyumcuya satan kişi hırsızdı.
Bunu bilmiyordu o.
Kol düğmelerinin varlığından bile habersizdi.
Ama kader oyununu oynamıştı yine.
Kol düğmelerini onun yoluna çıkarmıştı.
O bilse de, bilmese de.
.............................
doyumsuzdu.
saygımla.