- 898 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ahırda doğan (doğuran) inek / ardahan öyküleri 58... kitap 48
- birinci kısım -
" - Koş Dudum’u çağır!"
" - Kapılarında it var!"
" - Bacalarından bağır! Puğharıdan..."
Ambarın ordan geç! Pencerinin camını dıngıldat!
Tamam... bu tamam etti.
Vaveyla bitti.
Kimse kalmamıştı odada.
Sıcaklık, sofra-masa’nın başında ki ben ve eşyalar. Lüks (lamba) tepe de şeylerin üstünde dolaşıyor. Nazar boncuğun renk; koyu mavi; odanın kapısını boyamıştı. Odaya soğuğun ve körlüğün girmemesi içinse kapak vazifesi görüyordu.
Sıcağı tutuyordu; kapı.
Soğuğu koymuyordu!
Sıcak sıcaktı; soğuk tarifatsız bir şeydi.
"Sanat sanattı; öbür şey başka bir şeydi!"
Pencereyse aynı renkle boyanmıştı. Pencerenin kavağı yarım metre bir boşluktu.
Saksı ve serilmiş gazete havayı alıp veriyor... Gazete güneşten sararmıştı. Serildiği gibi serilmemiş; yerinden oynamıştı. Peleş kağıt uzaktan adamın gözünü rahatsız ediyordu. Kunçları kalkmış; aşağı sarkmıştı.
Saksıya tırmanıyor sanki dengeyi kaybeden gazete cırığı.
Pencere camı dört taneydi: Defter büyüklüğünde. Beyazlık camın renk özü; ama şimdi bir eser kalmamıştı aklığından.
Zifir-i karanlıkta: Camlardan sıcağa giremiyordu. Camlar kararmış ki kara olmuş.
Bu tasvir ancak izah-ı kabildi.
Pencerenin camları gecenin laciverdine nakşedebilmişti.
Lacivert tonlar ve nüanslar cam yüzünde açılıyor, kararıyor, bozarıyor, bulanıyor, gölge de gölgeleniyordu.
Kıymet Ablagilin ordan biri geçince ton, nüans, valör... laciverdin hudutları dahilinde değişiyor meğişiyordu!..
Mark Rothko’nun tek ton; tek renk resimlerine camların benzer tarafı yalınızca kare sahanlığı tarafıydı. Ala bulalığıyla "Ad Reinhardt"ın monokolor, çok ton karelerine benziyordu.
Geçen sene odanın yer zemini topraktı. Bu sene döşendi. Tahta döşemeye; kilim ve muşamba çekilmişti. Alay Geler’in sattığı muşambalardan..!
Ahırın duvar önüne: Seki ve sofra-masa koyulmuştu. Yirmi dört saat zaman zarfında; sofra kalkmaz ve yenir-içilirdi.
Hizmetkarlar, konaklar (misafir), biz hane halkı kalkmazdık.
" Ne yiyelim bundan sonra ne yiyelim?"
...
Çaynik ve çaydanlık sobada kaynıyordu.
Sıcak:
" - Ben olmamışım kalkmam."
Soğuk:
" - Yerimden hiç oynamıyorum."
Üşümekle kim eğleşirmiş ki..?
Aklı olan, uzak kalır soğuk ve ondan!
Oda sıcak,
Ilık boşluk,
Issız ve terkedilmiş,
Sahanlıktı.
- Aklına insanın dam(lay)an fikirlerin hepsi: Tembellik.
Şeytan fikrime sokup duruyor: Kalkmamayı, dinlenmeyi, uyuşup kalmayı...
Değişebilen duygular ve hayallerim kendilerine inanamıyorlardı!
Ot tepili uzun yastıklarla çevrili seki bunlarla dizilidir.
Şilte ve minderle, seki üstüne sergiyi bunlarla açmışlardı. En rahat minderi arıyordum. Deniyorum: En rahatını onu buluncaya değin değiştiriyorum bulduklarımı. Bir ata binmişim uçacakmışım gibi. Basma ve şekilli minderi hayvan gibi değerlendiriyorum. Çok munis, çok candanlar...
Eşya ve hayvanlar?
Yastığım tayımı ters çeviriyorum. Ön yüzündeki motiflerin arka yüzünde olmadığını görüyorum.
Keten kahverengini bir şeyle anlamlandıramıyorum.
Yastıkların ön halılı yüzeyi hanada dokunmuştu. Önü ve arkasının umursamazlığı karşısında kafam durdu!
Yastığım, hayvanım...
Güzellikliği ve ilgisizlikliği ön ve arkası arka arkayaydı!
Y.YILMAZ
20/09/2009
LAPSEKİ
YORUMLAR
Aklına insanın damlayan fikirlerin hepsi: Tembellik.
Şeytan fikrime sokup duruyor: Kalkmamayı, dinlenmeyi, uyuşup kalmayı....
Değişebilen duygular ve daman fikirler kendilerine inanamıyorlar!....
Ot tepili uzun yastıklarla çevrili seki, bunlarla dizili. Şilte ve minderle de seki üstüne sergiyi bunlarla açmışlar. En rahat minderi arıyorum. Deniyorum.
En rahatı, onda buluncaya değin değiştiriyorum. Bir at ’a binmişim de uçacağım gibi. Basma ve şekilli minderi hayvan gibi değerlendiriyorum. çok munis, çok candan. Eşya ve hayvanlar?...........
Yastığımı, tay’ımı ters çeviriyorum. Ön yüzündeki motiflerin arka yüzünde olmadığını görüyorum.
Keten kahverengini bir şeyle anlamlandıramıyorum. Yastıkların ön halı yüzeyi halı hanalarında dokunmuş. Ön ve arka yüzeyleri arasındaki bu yüz de yüz umursamazlık, karşısında kafam duruyor!
Yastığım, hayvanım...
Güzellikli ve ilgisizlikliği ön ve arka arkayaydı!.....
...................
değişik
ama
mutlu bir öyküydü.
saygımla.