bugünler de
Konuşuyorum
konuşuyorsun
konuşuyor
susuyoruz...
Anlatamıyorum. Geçip, gidiyor suskunluğum, kalabalığa karışıyorum, insanlar geçiyor, sonra deniz kızları, ben kalıyorum, anlatıyorum; ne olduğunu bilmek dahi istemeyeceğin, çağlara yaygın aristokrat hallerimden bahsediyorum, salon kadınına yaraşır edalı ses tonumla şuh kahkahalara boğulurken, hıçkırığımla irkiliyorum. Her şey geçip, gidiyor.
Tortu,
senin tortun mu bu; un ufak, ezik, bilemediğim senin kalıntıları... Bilememişliğimin, inancımın yansıması, küçük hayal kırıklıklarım, kime yahut bana ne faydası var ki, üflesem geçecek, içimdeki hakimiyetin, hanedanlığına son vereceğim. Gücüm yok, hiç yok, bugünler geçiyor işte; biraz daha kahve içiyorum, bir kaç fotoğraf daha çok çekiyorum, hiç beğenmiyorum, yazıp, karalayıp, düğümleniyorum, bugünler geçiyor işte, gerisinin ne önemi var ki;
önemli olan geçebiliyor olması değil miydi...
Acı bir tadı kalıyor, geçmişin izleri kazandığım tecrübelerin izohipsi; tükürmek istiyorum bu hayatın ortasına... O kadarına bile değmez bugünlerde her şey...
sonra bir şair geçer*
hey bir zaman bir zaman bakıp bakıp
seyrine doyamadığım!
şimdi gurbette bırakıp
sesini duyamadığım!
nasıl vurgunum bilirdin,
niçin benden yüz çevirdin?
kimlerin koynuna girdin?
öpmeğe kıyamadığım!
, der.
Yıkılırım.