- 964 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Şair ve Şiir Hakkında Birkaç Söz
BAKIŞ
Mürsel Adıgüzel
İl Genel Meclisi Üyesi
[email protected]
[email protected]
Toplumu Yöneten ve Yönetilenler
Şair ve Şiir Hakkında Birkaç Söz
Sevgili okurlarım. Bu yazımda şair ve şiir hakkındaki düşüncelerimi, sizlerle paylaşmak istedim.
Düşündüklerimizin içinde insan, hayvan ve doğa sevgisi veya onun hüzünlü oluşunu anlatan sözler varsa, bu denli çalışmalara şiir denir. Bu gibi algılama ve duygu yansıması yoksa, o tür yazım şekline ve dizeler topluluğuna şiir denmez. Nesir bir yazı türü olarak düşünülmelidir.
Şiir, insanın beyniyle yüreği arasında gidip gelen, bir akıştır. Hatta; kimi zaman dukalardan kaleme akan ve kimi zamanda, yüreğin derinliklerinde kendini zincire vuran duyguların tamamıdır.
Şairin duyguları, zaman olur bir sevdaya kapılır ve zaman olur acılarla yanar tutuşur. Zaman olur şahlanır, kükrer ve sesi dağları aşar ve olabildiğince bütün dünyaya yayılır. Kimi zamanda yüreğin derinliklerin de, kendini zincirler. Bu izler ve bu sesler, şairin yüreğinden kopup gelen nağmelerin sesidir ve onun seslendirişidir. Kimi zaman da, yüreğinin derinliğinde duyduğu hislere ağlar. Kimi zaman, düşündüklerini anlamayan sevgiliye, iki gözü iki çeşme olur. İşte, şiir dünyasının içinde olan şairlerimiz, bütün bunları yaşamış olanlardır.
Zaman zamanda, yüreğimizi saran bir telaşla şairi ve şiiri tanımlamaya kalkarız.Gidip şairin kapısından içeri girmeye çalışırız. O kapıdan içeri girmek adına, yıllarca bekleriz. O bekleyişte, birileriyle dost ve dert ortağı oluruz. Hatta bu bekleyişten, teselli bulmaya çalışırız. Şairliğin ne olduğunu, şiirin ne anlama geldiğini öğrenmek isteriz. Bir bakarız ki şiirlerden dolayı, zincirlenmiş ve dört duvar arkasında bedel ödemekte olanları görürüz. Şairin bütün sucu düşündüklerini yaşadıklarıyla paylaşmasıdır. Bir seslenişin ve bir haykırışın ifadesini kullanmasıdır.
Şair içinde duyduklarıyla örtüşen, aynı zamanda “Kerem ile Aslı” gibi yanan, kimi zamanda “Ferhat ile Şirin” gibi dağları mesken tutandır. Kimi zaman, “Leyla’sı için dağları delen Mecnun’un,” çektiği çileyi anlatandır. Hatta; Yunus Emre’nin çağrısına kulak verirken, haksızlığa boyun eğmeyen, Dadaloğlu’nu ve Köroğlu’nu unutmamak adına, Pir Sultan Abdalın, vatan severliğine karşın, taşlanarak öldürüldüğünü, unutmayandır.
Bu itibarla, yüreğimizde hissedilmeyen bir duygu yoksa, ne yazılırsa yazılsın, o yazılan şiir olmaz. Yazılanlara baktığımızda, o tür çalışmaların bir teşebbüs olduğuna kanaat getirmiş olmamız yeterlidir.
Bu nedenle, bir gerçeğin altını çizmem gerekir. Şiir okurlarıyla bütünleşen olmalıdır. Şiir, okuyucunun yüreğini titreten ve onu kendi içine alıp çeken ve dillerde destan olarak kalmalıdır. Kuşaktan kuşağa yaşamalıdır. İşte şiir bu olmalı.Yaşamalı ve yaşatılmalıdır.Ben şairim, yazdığımda şiirdir denilmemelidir.
Şair dediğimiz zaman, akıllara şöyle bir soru takılmalıdır. Yazdıklarını kendine değil, okuyucu yüreğinin bir köşesinde yerini alacak şekilde olmalıdır. Hatta okuyucusu, şiirin kendisi için yazıldığını düşünmeli ve okunuşunda da dinlemelidir. Şairin yazdıkları dilde destan olup, tellerde anlam bulmalıdır. Efsane bir öykünün yaratıcısı, hatta yazarı ve kahramanı diye anılmalıdır. Her kesimin yüreğinde yerini almalıdır.
Ben, şairi ve şiiri böyle anlamaktayım. Şair ve şiir hakkında böyle düşünüyorum. Bu düşüncemin ışığında yürümekteyim. Bu bağlamda, yürüdüğüm yolun aydınlığa giden yol olduğuna ve karanlığı yok saydığına inanmaktayım. Bu düşüncemin hedefini bulması içinde, ne gerekirse onun gayret ve çabasını sarf etmekteyim. Bu yönelişten geri durmamda söz konusu değildir.
Bu nedenle, şairlik sorumluluğunu üstüne vazife sayanlar, mutlaka şiirleriyle gönüllere ferahlık veren bir anlayışı sergileme azim ve gayreti içinde olmalılar. Aynı zamanda, yol gösterici bir birikimin öncülüğünü sergilemeliler. Bu anlayışla, çağdaş bir kimlik taşınmalıdır. İşte, anladığım şair ve şiir böyle olmalıdır diye, düşünmekteyim.
Ben hiçbir zaman kendime şair oldum diyemem. Bu yolda büyük bedel ödemiş değerli üstatlarıma haksızlık edilmesinde istemem. Bu nedenle, şairinin düşüncesini paylaşan halk kitleleri, onun tarih deki yerini tayin eder diye, düşünüyorum.
Şair ve şiirle ilgili düşüncemi sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşarken, bu düşüncemi paylaşan veya paylaşmayan bütün okuyucularıma teşekkür eder, en derin saygı ve şükranlarımı sunuyorum.
Mürsel Adıgüzel