VE BAHAR GELECEK
“Anne, hani bahar gelecekti...
Bu kara bulutlarda ne,
Bu yerdeki soğuk beden de neyin nesi...
Her bahar koşan, gülen,
Sıcacık bakışlarıyla içimizi ısıtan
Bu beden şimdi neden soğuk,
Niçin kıpırtısız, sessiz...
Ve ONLAR neden HİSSİZ!”
........
Hani bahar gelecekti, hani Ferhat dağı delip, güneşe merhaba diyecek, Mecnun yanan yüreğini kızgın çöl kumlarında söndürecekti. Çocuklar babasız, analar oğulsuz, babalar yavrusuz kalmayacak, hani çocuklar ölmeden mezara konulmayacaktı...
Hani bahar gelecekti, hani kara topraklarda, kara yüreklerde renk renk çiçekler açacaktı!
Dinle! İşte orada yanı başında bir yürek yanmakta, bir beden toprağa düşmekte, bir yerlerde kıyametler kopmakta, kara toprak kızıla boyanmakta, bedenler soğumakta, minicik bedenlerden kanlar sızmakta, minicik yüreklerde kıyametler kopmakta...
Dinle! Uzaklardan bir ses gelmekte, babasını istemekte, annesini aramakta, seni çağırmakta. DUY! seni çağırmakta, yüreğiyle yüreğine seslenmekte, DUALARIMIZI beklemekte... Haykırmakta belkide! Senin yüreğine, benim yüreğime dahası ONLAR’ın yüreklerine “BARIŞ” diye haykırmakta...
Duyuyormusun? Yüreğin ağlamakta, yürekler ağlamakta, bedenler yanmakta, yürekler AĞLAMAKTA...Ya gözler! gözler niçin ağlamıyor?...
Duyuyormusun? yüreğinden sesler geliyor, dinle...Orada bir yerlerde bir şeyler haykırıyor, ellerini kaldırmış dua ediyor...
Hani bahar gelecekti!
Duydum, sizin memlekete bahar gelmiş. Kar altındaki kardelenler boy göstermiş, yüzünüzü, saçınızı, gülebilen dudaklarınızı, yüreklerinizi serin rüzgarlar okşar olmuş. NEDEN Halepçe’ye, Bağdat’a, Filistin’e, Deyr Yasin’e bahar bir türlü gelmek bilmez...
Hani bahar gelecekti! Hani sıcak bedenler , soğuyup toprağa düşmeyecekti. Nerede, hani nerede verdiğiniz sözler? Ve bahar yine gelmedi. Ve ben, hiç bir zaman baharı doyasıya ciğerlerime çekemedim...
Umutlar, sıcacık yeni umutlar, beni her geçen gün daha hızlı terk ediyor...
Bu bir sesleniştir yüreklere! Bir haykırış belkide... Ak gömlek üstündeki al kanın, bedenlerdeki izlerin, yüreklerdeki yaraların haykırışıdır.
Bu bir sesleniştir yüreklerinize, dahası yüreklerimize velhasıl ONLAR’ın yüreklerine. Hiç bitmemek üzere!
Görmüyor musun? Bir yerler yanmakta, yürekler yanmakta. Ve oralarda bir yerde minik bedenlerden kanlar sızmakta. Yürekler yanıyor, bedenler soğuyor. Ve oralarda bir yerlerde kıyametler kopuyor!
Korkma! Dua et... Korkma, bunca yıl boşa yaşamışlığını hiçe say, yeni bir yol çiz kendine, oralarda acı çekenler için kaldır ellerini YARADANINA...Duyuyor musun? Onlar yürekleriyle, yüreğine seslenmekte, senin dualarını beklemekte...
Dinle! yüreğinden sesler gelmekte! Bu uyanışın seesidir. Yıllarca uyuduğun YETER. Vakit uyanma vaktidir. Uyandır tüm uyuyan duygularını, uyandır tüm beşeriyat’ı...
Ne o, yoksa ağlıyormusun?
Ağla, ağlaki uyansın beşeriyat! ağla, ağlaki utansın...
Hani bahar gelecekti! Yine gelmedi...
YORUMLAR
Erkeklerin ağlaması neden yadırganır,bu coğrafyada,M.İkbal in dediği gibi,gemi İstanbul da karaya oturmadı mı?Bu gemiyi kanlarıyla tekrar yüzdürecek yiğitler,ne zaman yetişecek,Kudüs te,ırakta ,Afganistan da,Doğu Türkistan da tecavüze uğrayan mustazafların çığlıkları ne zaman işitilecek bu coğrafyada,yoksa;Endülüste olduğu gibi erkekçe mücadele edemiyenler...Yüreğimizi yaralayan gerçekleri bir tokat gibi yüzüme çarptı yazın,duygulandım,içim kabardı,sahip olduğu gücün farkına bu millet, ne zaman varacak,umarım üzerimizdeki ölü torağını bir kutsal nefes alırda,kendimize geliriz duasıyla,yakın olan baharları görür,aynı dağın rüzgarlarıyla kendimize geliriz inşeallah....