- 479 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Danışarak Gelişen Yönetici
DANIŞMAYI SEVEN YÖNETİCİ
Sevgili dostum,
Danışmak , insanların fikirlerini alarak , onlara sevgi ve ilgi göstermek ilk olarak asli insanın görevidir. İnsanın ailesine değer vermesi ,eşini dinlemesi, çocuklarının da bir insan olduğu bilincini hiçbir zaman unutmayarak , onların fikirlerini de alarak aile arasında sevginin kuvvetlenmesi ne kadar güzel duygudur. Bunu ailesini seven insan olarak sen benden daha iyi bilirsin.
Sevgili Kardeşim, genç yönetici dostum,
Günümüzde , şöyle bir baktığım zaman , bir köy muhtarından , bir belediye başkanına , bir kaymakama kadar çok insan , kendisini çok akıllı sanarak kimseye danışmamakta , kendisine mektup yazanları küçümseyerek cevap verme nezaketine bile katlanmamakta. Güya bu davranışları ile yönetici olmaktalar ve küçümsedikleri insanların görüşlerini önemsemekteler. Halbuki asli yöneticinin en büyük görevi dinlemek , sormak , değer vermek , mektuplara cevap yazmak , insana değer vermekten geçer. Derler ki atalarımız “ Danışan dağ aşmış, danışmayan düz ovada yolunu şaşırmış” Ne kadar güzel söz. Danışmayan, kendisine yazılan mektupları, mektup yazan gerçekleri yazsa bile cevaplamayan , kendisini ziyarete gelmek isteyen insanları hakarete varan sözlerle ret eden insanlara acımaktayım.
Sevgili Kardeşim güzel dostum ,
Senin bu mektupları okuyarak her mektuptan sonra bana teşekkür etmen ve mektupları çevrene de okuman ve okutman , hatta bunları dosyada saklaman benim sana olan sevgimi artırmakta ve geleceğe olan ümitlerim artmakta. Zaten ümitli olmasam sana yazmam . Anlamayan adama ne yazacak, kulakları olan ama beyni ile duyamayan insana ne hissettireceksin ki ?
Canım dostum, sevgili Kardeşim,
Peygamberin bile müşavere ile iş yaptığını , şanlı Osmanlının şanlı padişahlarının bile işlerini hep divanda danışarak görüşerek hallettiklerini benim kadar sende bilmektesin. Bunları danışmaya önem vermeyen yöneticilerde adı gibi bilmelerine rağmen neden uygulamazlar. Dedim ya sana bilmek başka uygulamak başkadır. İşin esası uygulamakta yatar. Uygulanmamış , teoride kalmış bir iş hiç yapılmamış demektir.Bu yüzden okuduklarını , seminerde duyduklarını uygulamak için çaba sarf etmek en güzel yönetici eğitimi olur. Bence okuduğunu uygulayan ile uygulamayan yönetici arasında fark ölü ile diri arasında fark kadardır. Okumak , okumak , okumak ama okuduklarını uygulamak hem çağdaş , hem de bilime önem veren insanın görevidir. Bunu sen daha güzel bilmektesin.
Can dostum , sevgili Kardeşim,
Bugün çok yöneticimiz , ya seçilmiş olmanın , ya da seçkin okullarda okumanın , ya da yurt dışında eğitim almış olmanın şımarıklığı ile her şeyin en iyisini bildiklerini sanmaktalar. Ama Yurt dışına çıkmamış olsalar da, seçilmiş insan olmasalar da , engelli olsalar da , okumayı seven , yazmayı seven , okuduklarını ve yazdıklarını özümseyen, insanlara da danışman , onların mektuplarını özenle okuyarak gücün nispetinde gereğini yapman , gereğini yapamadığın zamanda vereceğin cevapla onu tatmin etmen , insanları senden uzaklaştırmaz. İnsanların seni anlamasını , sevmesini sağlar. Sen nasıl ki , senin dinlenmemen, ciddiye alınmaman durumunda canın sıkılırsa , sıradan insanın neden sıkılmasın. Onların ki can değil mi ?
Sevgili genç yönetici dostum ,
Şunu bilmek lazım ki , insan ibret almasını faydalanmasını bilirse bir taştan, bir karından bile ibret alır. Hani derler ya “ Anlayana sivrinsek saz , anlamayana davul zurna az “diye o hesap yani. Bu durumda senin bana danışman ve başkalarına da danışarak danışmanın önemini anlaman beni sevindirmekte . Bu yüzden de sana yazmaya devam etmekteyim. Daha önce pek çok yöneticiye internetten olsun , mektupla olsun mektuplar yollamamıza rağmen cevap bile vermediler. Ama bazı mektubun önemini anlayan işin duayeni insanlar mektuplarla bizleri sevindirdiler. Bizlerde onlardan ilham alarak sizlere yazmaktayız. Umarım sende sana gelen mektuplar cevaplayarak sevgi halkasını genişletmektesin. Bu da senin sevilmene , insanları ciddiye aldığına inanmalarına ve senin etkili olmana , gelecekte bile o insanların seni unutmamasına sebep olacak. “ At ölür semeri kalır , yiğit ölür namı kalır “ gibi senin namın da yürüyecek , çünkü danışmak ile neler kazandığının bilincindesin.Bilinçli insanlarda her zaman bilinçli olmayan hava atmayı marifet sana cahil insana nazaran her zaman öndedir.
Canım kardeşim , sevgili yönetici dostum,
Bazı insanlar vardır. İnsanı hakikaten sever anlarlar. O insanı başkalarına tavsiye eder ve onların da gelişmesine sebep olurlar. Öyle insanlar vardır ki , karşısındaki insanı önemsememek , ona değer vermemek ile neler kaybettiklerinin farkına varmazlar. Bunu da marifet sanırlar ama cahilliğin özelliği de cahilliklerinin farkına varamaması değil mi ? Bil ki mevki ve makama sahip olmak alim olmak demek değil ama her güzel makama alim insan daha güzel yakışır. İnsan bilgisi ile mevkisine değer katamazsa , o makamı insan sevgisi ile süslemezse sadece kendisi değil makamı da yıpranır.
Can dostum sevgili Yönetici Kardeşim,
Öyle insanlar var ki , öldüğü zaman sadece insanlar değil , insanlarla beraber evren ağlar. Bizlerde öyle izler bırakalım ki , bizim namımız kalsın. Bu da danışmakla , iştişare ve müşavere ile olur. Bunu yapmayan mevki makam sahibi olsa bile yalnız kalır. Çünkü çevresini dalkavuklar sarar ki , o onların dalkavuk olduğunun farkına bile çok zaman varamaz.
Canım dostum, sevgili Kardeşim,
Zamanın birinde biz de bir kasabada doğduk. Daha sonra büyük şehirlerde okuduk , sonra kasabamızda ekmek bulamayınca gene büyük şehre geldik. Okuduk . Yazdık . Kasabamızın gelişimine çaba harcadık. Kasabamızı tanıttık. Kasabanın gelişimi için yöneticilerine mektuplar yolladık. Telefonlar açtık. Ama okumayı sevmeyen insanlar , okumayı seveni sevmediğinden diyalog kurmaktan bile çekindiler. Bizlerde üstelemedik. Ama bizi anlamayanlar o kasabayı sevmediğimizi bile iddia ettiler. Sevgiyi bile anlamayarak sevgisizlik sergileyen , danışmayan , kendine bir adım gelene iki adım gitmek yerine onun kendisinin yanına gelmesini istemeyen insan geri kafalı değil de nedir ama ? Sen böyle yapma kucakla insanları. Eski hataları tekrar etmeyerek barış ile sana gelene sen barış ile gitmeye bak. Eski şeyleri kin vesilesi yaparsan , başkaları da sana kin besler. Hoşuna gider mi ? İnsanları severek onlara danışırsan insanlarda seni sever işte.
Canım dostum, sevgili arkadaşım,
Bazı insanlar vardır. Yaşlandıkça tecrübe sahibi olduklarını sanırlar. Halbuki yaşlanmakla tecrübe elde edilmez. Yaşlanmak biyolojik şeydir. Tecrübe , insanın yaşadıklarından ders alarak , eski hatalarını yapmaması , çevresine danışması , onların fikirlerini de alarak en güzel kararı vermesidir. Mesela bir yönetici sadece birkaç yakın , çevresindeki yalaka takımına bakarak diğer çalışanlar hakkında karar verirse, o insanları mağdur eder. Mağdur ettikleri insanlarda yılar sonra bile onu unutmaz. Çünkü insanlar kendilerine sevgi ile yaklaşmayanı sevmezler. Sen sevgisi bol , danışan, sadece yakın çevresini değil,şirketinde odacısını , temizlikçisini bile seven , ara sıra onların hal hatırını soran , sorunlarını önemseyerek çözmeye çalışan halka çıkan insanı unutmazlar. Tıpkı Recep Yazıcıoğlunu , Adnan Menderes ‘i ve daha nicelerini unutmadıkları gibi…
Sevgili Kardeşim,
Tarihte büyük komutanlara baktığımız zaman , onlarla alakalı filmleri izlediğimiz zaman görmekteyiz ki büyük insanlar her zaman çevresi, halk , aydınlar ve bilginlerle diyalog halindeler. Ne kadar çok kişiye danışırlarsa hata yapma riskleri az olmaktadır. Bazen oy birliği ile alınmayan kararlar bile geçerli sayılmaz. Bu yüzden iştişare danışmanlık , danışma gibi kavramları ben önemsemekteyim
Seninde danışmanlar ordun olmasını isterim ister resmi olsun isterse gönüllü olsun , danış, konuş ama sakın onları önemsemezlik etme.Her insan sevgiye değer ve fikirleri önemlidir. Bir rektör bile olsan , En güzel okulları da okusan , bir çoban belki de seni fikirleri ile motive eder. İş insanın konumunda değil, beynindedir. Beyni ve kalbi dolu insan , bunları boş insandan değerli olmalı sana
Ne demiştim? Anlayana sivrisinek saz……
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.