- 502 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
HİDDET VE HİDAYET
KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
HİDDET VE HİDAYET
Hidayete ermek için güzl bir ayın, eşşsiz bir gecesindeyiz.
Bu gece kutsal ayın mübarek gecesi "Kadir Gecesi’dir." Rahmet kapılarının açık olduğu, isteyene ilmin verileceği gecenin nur şafağına ererken; temennimiz odur ki; şiddet, hiddet, vahşet son bulsun. Vahdet, hidayet bunların yerini alsın.
İftiralar son bulsun, gönülden muhabbetlerin yaşandığı; gönül sofraları kurulsun.
Her ramazan geldiğinde bunları temenni ediyoruz. Ancak; gün be gün şer ve şiddet katmer katmer yükselmekte. Müfteriler prim kazanmakta, vahşet müsebbipleri korku salmaktadır.
Demek ki; güzel dilekler söylemekle gerçekleşmiyor. Bir yerlerde hata üstüne hata yapıldığı muhakkak. Tevekkeli Taalllah gerçeği var iken; dileklerimizi söyleyip, tembellik etmeyi yeğlediğimiz muhakkak. Eğer tembelliği seçmemiş olsa idik; şimdiye bir tane hırsız, arsız, şerefsiz kalmazdı. Eğer ki; bizler inançlarımızın yüzde onunu yerine getirseydik, eğer ki; bizler dileklerimizin yüzde onunu yerine getirebilseydik; bir tane yalaka, nemelazımcı, düzen bezirgânı, sahte mümin, müfteri romancı, zifir projesi uzmanı, vatan haini kalmazdı.
Her insanımız da; kapısına kilit vurmazdı. Kapılar kilitlendikçe; yüreklerde kilitli kapılar ardında kalmaktadır.
"Sel baskınlarından koru bizi Ya Rabbim." Duasına yetmiş milyon, milyon kere "Amin." Desin.
Eğer ki, biz servis araçlarının içinde, dere yatağının önünde insanların yatmasına zemin hazırlıyor isek; bu duayı etmek de amin demek de ne kadar geçerli olur.
Çalışmak... Sonra da Allah’a bırakmak en iyisi değil mi?
Konya’nın Taşkent ilçesinde gencecik çocuk denecek yaşta evlatlarımız çöken binanın altında kaldı. Sonra biri kalkıp; "Onlar Cennet’e gitti. Aman ha, sakın bu hususta çok konuşmayın. Aksi halde "Şehit olan bu evlatlarınız sizlere şefaatçi olmayacaktır." Diye; densizlik, dengesizlik gösterebildi. O mevzuu kapanıp gitti.
Halbuki orada yaşanan bir vahşetti. Göz göre göre müteahhitinin hırsızlık yaptığı belli olan yerde bina çökmüştü. Sonuç genç bedenlere mezar olan bina. Fetva veren cuhela.
İstanbul’da sapık yakalanıyor. Hakkındaki iddia "Elli çocuğa tecavüt etti. Onbir çocuğa tecavüz ettiği kesinleşti. "Deniliyor. Bu adi şerefsiz kameralar sırıtıp; "Bu bende hastalık elimde değil." Diyor. Sonra akıl hastanesine sevk, sonrası bilinmiyor.
Beş - altı yaşındaki çocuğu sobada yaktı, kokmasın diye de cesedine parfüm döktü. " Haberi daha yeni bir haber.
"Kapkaç çetesine yüzlerce polis baskın yaptı, kapkaç çetesinin elebaşı ele geçirilemedi." Habere bak hizaya gel niteliğinde muhteşem bir haber.
"Yeğeninin kafasına kurşun sıktı, sonra parçaladı, etlerini kızarttı bir kısmını yedi, kalanını çöp kutusuna attı." Haberine ne dersiniz?
"Organ çetesinin eline düşen zavallının böbreğini çalmışlar, yol kenarına atmışlar."
"Bakırköy’de uyuşturucu operasyonu esnasında 16 yaşında bir kız yatakta çırılçıplak bulundu, aynı evde 16 erkek vardı." Haberine ne buyurusunuz?
"Barbi bebekleri görünce tahrik oluyorum." Diyen; alim ilan edilmiş şerefsize ne dersiniz?
"Seksen yaşındaki nineye tecavüz edip, altınlarını almış, sonra da öldürmüş, bunu yapanın da komşusu çıktığı anlaşılmıştır. " Bu habere ne diyelim.
İDAM YOK, İNAÇ YOK. YALAKALIK YALANCILIK GIRLA. AHLAK DİBE VURMUŞ. MEDENİYET Mİ?
BİZ İTHAL MEDENİYET PEŞİNDE KOŞARSAK DAHA ÇOK MEDENİYET ARARIZ.
MEDENİ DÜNYA BİZDEN İDAMIN KALKMASINI İSTEMİŞ DE ONDAN İDAMI KALDIRMIŞIZ.
AYNI MEDENİ DÜNYA YILLAR ÖNCE FETHİYE’DE ALMAN KIZ İLE ANASINA TECAVÜZ EDEN BİR REZİLİN İDANIMI İSTEMİŞTİ ASMIŞTIK.
BİZ NE ZAMAN KENDİ KARARIMIZI KENDİMİZ ALACAĞIMIZ İRADEYE SAHİP OLACAĞIZ?
İŞTE O ZAMAN MEDENİ OLURUZ...
YANİ BİZ ÖNCE BİZ OLMAYI BİLECEĞİZ. BİZ BİZ OLUR İSEK; ZATEN MEDENİYİZ DEMEKTİR...
...
Yalan makinesinden hızlıyız;
Ekonomi iyi gidiyor, herşey güzel, işsizlik aşılacak, istihdam sağlanacak. (İşsizlik had safhada değil mi?)
Asayişi temin ettik. İstanbul pislikten temizlendi. (İstanbul’da sel baskınlarında ölümlere sebebiyet vermek bile başlıbaşına pisliğin daniskası değil mi?)
İhtiyaç sahiplerini tesbit edip; ramazan paketlerini dağıttık. (Kim nasıl ihtiyaç sahibi belirlemiş, şehit evladını göreniniz oldu mu?)
Şehit ailelerine her türlü desteği veriyoruz. (Şehit yakının evinde buzdolabı yok, hava kararınca çöpten karton kutu, pazardan yarısı çürük sebze meyve toplayan, fırından bayat ekmeği yarı fiyatına alan şehit yakını bu yaşantısı ile size "Yalancısınız." Diye haykırmıyor mu?)
Her vatandaşımızın cebinde şu an 10 bin doları vardır. (5 milyon ailenin ayda 500 liraya geçinmeye çalıştığı gerçeğini nereye saklıyorsunuz?)
Bakıyorsunuz; yerden mantar biter gibi, şeyhler türemiş. Bakıyorsunuz; olayların ardı arkası gelmiyor. Asayiş dibe vurmuş.
Birileri; eğitim kalitesinden söz ediyor. Okuma oranının katlanarak arttığından söz ediyor.
Suçtaki artış oranlarına baktığınız zaman dehşeti görüyorunuz. Bu nasıl eğitim ki; okumuş insan arttıkça suç oranı katlanıyor?
Bir kesim yerde kuruş elektrik parası ödemeyen insanlar var. Bunun yükü diğer insanların sırtına yükleniyor. Yani şerefsiz elektirk parasını vermiyor. Şerefliye cezası kesiliyor. Buna nasıl sosyal denge diyeceğiz?
Bir kesim yerlerde hangi köye gitseniz ikişer, üçer şeyh var. Bu şeyhler ne derse; Allah^’ın kanunu sanki; aynen doğrudur. Kayıtsız, şartsız itaat söz konusudur. Sorsanız bu şeyh denen kişilere; Fatiha’yı baştan sona okuyamazlar.
Sünnetsiz namaz kıldırana da rastlamak mümkün.
O halde; sadece dua edip"Amin." Demek; problemleri çözmüyor.
Ahlaklı olmak zorundayız. Ahlaksızlık gırla giderken; "Biz hazreti Muhammed’e (S.A.V.) ümmetiz." Derken utanmamız lâzım.
Bunlara neden olanlar ise; yine şu her sözü her sözün üstünde kabul edilen "Şeyhim." Diyen zavallılardır.
Nedeni ise; "Sen her türlü suçu işle, sonra af dile affolursun." Diye fetva vermeleri işi çığırından çıkaran nedenlerin başında gelmektedir.
Doğru bi tanedir. Ahlaklı olmak; doğru davranışın ta kendisidir.
Ahlaklı olan kimseye zarar veremez. Yalan söyleyemez. Yalakalık edemez, Nemelazımcı olamaz. Kula kulluk edemez. Rüşvet alıp, veremez. Tefecilik yapamaz. Haksızlık karşısında susmaz. Vatan sevgisinin imandan bilir. Kadınları en kutsal değerler olarak kabul eder. Beyaz zehir ticareti yapamaz. Beyaz kadın işi ile uğraşmaz. Ahlakı insan bir millet adına karar verirken kapalı kapıların ardında durmaz. Bütün bir millete kararlarını açıklar ve milletin tamamından onay alır, öyle karar verir.
En kötüsü de; insanların umudunu çalmaktır. Sen kalkıp liste alacaksın. Ben şehit evladının evinde ne eksiği varsa gidereceğim, diyeceksin. Aylarca bekleteceksin. Defalarca kapına gelinecek, sen umut vereceksin. Sonra da oralı bile olmayacaksın. Bunun adına umut hırsızlığı denir, kesinlikle bunda kul hakkı vardır. Bu şehit yakının evlatları sana güvenecek ve evlerinde buzdolabı olacağını hayal edecekler. Sonra unutacaksın.
Bunun adını da siz belirleyin...
Siz şehit torununa şiir okutacaksınız, ben senin giysilerini aldırcam, iaşeni temin edeceğim diyecesiniz, tv lerde haber yapılacak, basın senden bahsedeck. Sonra ebedi dünyaya gideceksin. Kul hakkı doğdu mu? Elbet ki doğdu. Helallik aldın mı? Ne helaliği o oradaydı. Unuttun gitti. Bunun adı da umut hırsızlığı değil miydi?
Geçenlerde; Göztepe - Fethiye maçı sonuda kırılan camların bir kısmın hala yapılmadığını görmek eksilerden birisidir. O olayın olmamasını temin etmek işten bile değildi. O olay hiç yaşanmayabilirdi. Fakat yaşandı, o halde o camlar halen niye yapılmadı? Fethiye’ye; koskoca dükkanların camlarının kırık dökük olması yakışıyor mu?
Kimse kimseye top atmasın. Üstüne vazife olan kurum beden terbiyesidir. Hem bütün zaraları tediye edecek, hem de eski haline döndürmeyi sağlayacak kurum gereğini yapmakla mükelleftir. Sonra zararı kalkıp olaylara neden olan kulübe rücu edecektir.
Sebep sonuç;
Sebep cehalet; sonuç vahşet.
Yukarıda bahsettiğim eksileri unutmamak kaydı ile; artıları da söylememek haksızlık olur. Fethiyedeyim. Gördüklerimi elbet ki yazacağım.
RAMAZAN AYI VE MÜBAREK GÜN VE GECELERİ HİÇ AKSATMADAN GÖREVİNİN DE ÖTESİNE GEÇEREK YAPANLARI DA YAZMAK BOYUN BORCUMUZDUR.
GÖREVİNİ YAPAN İŞİNİ YAPIYORDUR. ELBET YAPACAK Kİ; MAAŞINI HAK ETSİN. GÖREVİNİN ÖTESİNDE GAYRET EDEN İSE; ÇALIŞKAN OLANDIR. ONU TAKDİR ETMEK DE HEPİMİZE VAZİFEDİR.
FETHİYE SARUHANLI CAMİİ İMAMI MUSTAFA ERTAN VE ARKADAŞLARI MAHALLELİ İLE BİR BÜTÜN OLMUŞLAR. GELENEKSEL OLARAK KADİR GECESİNDE; TERAVİHDEN SAHURA KADAR PROGRAM YAPMIŞLAR. 1200 KİŞİYE SAHUR YEMEĞİ VEREREK GÖNÜLLERDE TAHT KURMUŞLADIR. YAZ KURSLARINDA KUR’AN-I KERİM ÖĞRETEREK BÜYÜK BİR GÖREV İFA ETMENİN ONURUNU TAŞIMAKTADIRLAR.
YİNE FETHİYE’DE MERKEZDE BULUNAN İMAMLARDAN OSMAN MUSLUK FETİH GECESİ PROGRAMLARI İLE İSTANBUL’UN UNUTULMAMASI, HAZRETİ FATİH’İN UNUTULMAMASI İÇİN GAYRET SARFETMİŞTİR.
MÜFTÜLÜK KUTLU DOĞUM HAFTASINDA PROGRAMLAR TERTİPLEMİŞ, MÜTEVAZİLİKLERİ İLE HİZMETLERİNE DEVAM ETMEKTEDİRLER.
RAMAZAN ŞENLİKLERİ DÜZENLEYEN FETHİYE BELEDİYESİNİN YAPTIĞI DA RAMAZAN AYINDA İNSANLARIMIZA HOŞ ZAMAN GEÇİRMEYİ TEMİN ETMEK OLMUŞTUR.
BU ARADA DENSİZİN BİRİSİ BELEDİYE BAŞKANI BEHCET SAATCI’YI VE YARDIMCISI MEHMET CESUR YILMAZ’I BIÇAKLA SALDIRIDA BULUNARAK YARALAMIŞ, ÇOK ŞÜKÜR BU ELİM HADİSE SONUNDA TEDAVİLERİ YAPILAN BAŞKAN VE YARDIMCISI EVLERİNE SAĞ SALİM DÖNMÜŞLERDİR.
GEÇMİŞ OLSUN DİYORUZ HER İKİ İNSANIMIZA.
AHLAKI İLE KENDINDEN EMİN OLANLARIN MÜBAREK KANDİLİNİ KUTLUYORUM
GECENİZ NURLU ŞAFAKLARIN HABERCİSİ OLSUN. GÜL YÜREĞİNİZ PÜRNUR OLSUN.
YORUMLAR
Doğru bi tanedir. Ahlaklı olmak; doğru davranışın ta kendisidir.
Ahlaklı olan kimseye zarar veremez. Yalan söyleyemez. Yalakalık edemez, Nemelazımcı olamaz. Kula kulluk edemez. Rüşvet alıp, veremez. Tefecilik yapamaz. Haksızlık karşısında susmaz. Vatan sevgisinin imandan bilir. Kadınları en kutsal değerler olarak kabul eder. Beyaz zehir ticareti yapamaz.
Kutluyorum...
Selam ve saygılar...