Köpekler ve Nezaket
Çocukken amerikan filmlerindeki köpek vurgusuna bir anlam veremezdim. O zamanların meşhur köpek filmi Lassie’ydi. Bir köpeğin neler yapabileceğini, ne kadar candan ve sadık olabileceğini anlatmaya çalışıyorlardı. Bu amacı aşılamaya çalışan bir yığın köpek filmi izlediğimi hatırlıyorum. Olay neredeyse bir köpek propagandasına dönüşmüştü.
Köpek milletinin ne kadar sadık olabildiğini elbette biz de biliyoruz. Ama Amerikalılar, sanki ülkeleri insan kılığına girmiş köpekler tarafından ele geçirilmiş gibi davranıyorlardı.
Hijyen konusunda fevkalade hassas olduğu her halinden belli orta yaşlı bir Amerikalı kadının, yolda yürürken pisleyen köpeğinin dışkısını poşetler yardımıyla yerden toplamasını açıklayın açıklayabilirseniz. Bu manzarayı, sözgelimi uzaylılar analiz etselerdi aynı sonuca ulaşırlardı: Dünyanın gerçek efendileri itlerdir.
“Ama bu çok kaba bir yoruuuuuuuuum. Çocuklara hayvan sevgisi aşılamak için bu filmleeeeeeer.”
“Yaa…Demek öyle.”
“Eveeeeeeeeet.”
“Harika!”
“Hayvan sevgisi olmayanın insan sevgisi hiç olmaaaaaaaaz.”
“İşte orda dur! Neden bütün pislik seri katiller Kuzey Amerika’dan çıkıyor? Neden sadece beş dakikalık bir elektrik kesintisinde bu ülkedeki insanlar birbirine giriyor? Olmadık rezaletler yaşanıyor? Fazladan Lassie izleyerek yürekleri sevgiyle dolduğu için mi?”
“İşte onlar Lassie izlemeyenleeeeeeeer. İzleselerdi öyle olmazlardııııııııı…”
“Öyyöyyyööööööö…!!!”
“Bak senin ağzını yırtarım tamam mıııııııı!!!”
YORUMLAR
işte bu yüzden ülkenin AB ye girişine karşıyım.
alabildiğine monoton ve disiplinli hayatları bir on ya da yirmi yıl çekilmediğinden psikologlara tonlarca para döküyorlar.
bir kaç kuşak sonra onlar gibi kabız bir topluma dönüşmekten endişeliyim.
bizim ülemiz gibisi yok.
zaten emekliliklerini bizim güney sahillerinde geçiriyor avrupalılar. inanılmaz olanı bizleşiyorlar, dönüşüyorlar. hatta bir çoğu müslüman oluyor, alanya fethiye gibi yerleri tanıyanlar bilir.
zaten bizi belki bu nedenle AB ye almakta ayak sürüyorlar.
bizim onlara dönüşmeyeceğimizi gurbetçiler ıspatladı. AB ye girersek tüm Avrupanın bize dönmesinden korkuyorlar.
bir arkadaşım ballandıra ballandıra anlatıyordu: "almanyada hayvan sevgisi öyle bir had safhaya ualşmış ki bir göreceksin. pazar günü parklara bakıyorsun kimisinin elinde yedi sekiz köpek dahi görebilirsin."
"napıyorlar köpekleri?" diye soruyorum.
"abi müthiş bişey ya. köpekleri parklarda gezdiriyorlar, oynuyorlar, eğleniyorlar... bir göreceksin bayılırsın."
"neden bayılacak mışım?"
"adamlarda hayvan sevgisi var abi ya, bizim gibiler mi? biz sokaktakileri tekmeliyoruz, zehirliyoruz... öyle işte."
"peki, köpekleri gezdiren o köpek sahiplerinden kaç tanesi birbirine merhaba verdi? hiç dikkat ettin mi?"
arkadaşım burda biraz şaşırıyor:
"yooo, hiç dikkat etmedim." sonra cılız bir savunmaya geçti:
"vermişlerdir abi ya, o kadar da değil."
"vermezler canım kardeşim, vermezler. çünkü onlarda bizim gibi insan sevgisi yok, çünkü onlarda insanın insana merhaba vermesi yok. çünkü onlarda her şey bireysel ve madde. mana yok onlarda. eee? sevgiyi kimde görecek? muhatap olmadığı insanlardan değil herhalde değil mi? elbette hayvanda arayacak. ya kedi, ya köpek, ya kuş, ya balık, ya yılan, ya domuz... artık bulur bir hayvan ve onunla yaşar. neden? çünkü insanlık yok."
sanırım arkadaşım duyduklarından dolayı hala kafasını kaşıyıp düşünüyordur. :)))
aynen öyle efendim. haklısınız.