- 744 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Anne Yüreği (4)
Kadın adamın yüzüne baktı. “Ağam bizim kaderimiz neden böyle hep kara yazılmış?
Adam acı acı gülümsedi kadının yüzüne.
“Bunlar yazı değil bacım. Bunlar kör cehaletin ta kendisi. İnsanlar kendi işlerine geldiği için töreleri hortlattılar. Ve töre denen bu geri kalmış düşünceleri de bir tek kadınlar üstünde uyguluyorlar”
Kadın adamın bu dediklerinden çok fazla bir şey anlamamıştı ama bildiği bir şey vardı. Cahil olmak, kör kuyuda kalmak gibi bir şeydi. Bunu biliyordu.
Adam kolundaki saate baktı. Saat sabahın dokuzu olmuştu. Eşi iyice merak etmiştir kendisini bunu biliyordu. Çocuklarla kadını burada mahalleli görürse farklı algılayabilirlerdi. Hemen eve gidip durumu eşine anlatmalı ve bu kadın ile çocuklara yardım ellerini uzatmalıydılar. Adam kadına döndü.
“Bacım, şimdi ben eve gediyorum ama geleceğim. Siz biraz dinlenin burada. Tamam mı? Bu saatte kimse gelmez merak etmeyin “
“Tamam ağam”
Ve adam çıkıp gitti dükkândan. Önce kız kardeşinin kapısını çaldı adam. Kardeşine “hemen bize gel” deyip onu hazırlanana kadar bekledi kapıda. Kardeşi hazır olunca onu yanına alıp, doğru diğer kardeşlerinin kapısını çaldı.. Dört kardeş eşleri ile beraber ağabeylerinin evine vardılar. Herkes çok merak ediyordu. Neden toplanmışlardı bir araya. Dün akşam dönmesi gerekirken eşi neden dönmemişti eve. Bu sorular dolaştı kadının beyninde ama bir şey sormadı. Kahvaltı masasını hazırlayıp kahvaltıya oturdular. Sekiz kişi bir masanın etrafında toplanırlardı ama bu sabah daha farklı bir şey vardı.
Adamın kız kardeşi “ ne oldu abi. Neden topladın bizi buraya. Kötü bir şey yok değil mi?
“Yok kardeşim. Ama sizinle konuşmak istediğim bir konu var ve çok önemli. Hiç sözümü kesmeden beni dinleyin. Dün akşam köyden gelirken dört kişilik yolcum vardı arabada ve şu anda o yolcularımın hepsini işyerime bırakıp eve geldim. Köyden, kızının hayatını kurtarabilmek için çocuklarını alıp kaçmış genç bir kadın. Gece yarısı dağ başında çıktılar karşıma ve ben de alıp buraya getirdim. Onların başına gelen bir zamanlar bizim annemiz ve ablamızın başına gelenlerle aynı. Ne bir eksik ne bir fazla. Genç bir kadın ve üç çocuk. Yol bilmez, iz bilmezler. Hepimiz lanet olası törelerin bizlere neler yaptığını biliyoruz. Elimizden annemizi ve ablamızı aldı kadına mal gibi bakan ve yok sayan düşünceler. Bu kadın bir yola çıkmış tüm gücünü toplayarak. Bizim annemizin karşısına kimse çıkmadığı için kaçamadı köyden. Ama bunların karşısına ben çıktım ve onların yakalanması güç oldu. Kendi kaderlerini yenmek için yola çıkmış bu kadın ve çocuklarına yardım elimizi uzatmalıyız. Bu dört kişilik aileyi kendi kaderlerine bırakmayacağız değil mi?
Adam sustuğunda masadaki sessizliği adamın kız kardeşinin hıçkırıkları bozmuştu. Annesinin ve ablasının başına gelenleri hayal meyal hatırlıyordu. Yerinden kalktı “ Bizi dükkâna götür abi”
Adamın karısı,
” Yok, olmaz dükkâna gidemeyiz. Bizi bu kadar kalabalık görürlerse korkuturuz çocukları. Ben kahvaltı hazırlıyorum tekrar. Sen kardeşinle birlikte gidip onları buraya getir”
Diğerleri bir tek kelime konuşmadı. Adam kız kardeşini alıp dükkâna gitti. İki kardeş içeri girdiler. Gördüğü kadının yüzünde morarmamış bir tek yeri kalmamıştı. Yüzü belli olmuyordu morartıdan. Adamın kız kardeşi kadının yanına yaklaştı “ hoş geldiniz” dedi. Gözlerini kanepenin üstünde uyuyan çocuklara çevirdi. Daha çok küçüklerdi üçü de. Ve kızın yüzünde de morluklar çok net görünüyordu.
Adam, kadına döndü,
” Bu bayan benim bacım, sizi almaya geldik. Eve gidiyoruz, çocukları uyandır, burada sefil oldular”
Kadın hiç tanımadığı bu adama nedense güvenebileceğini hissetmişti. Zaten başka da bir şey yapamazdı. Onun yardımını kabul edecekti. Uyuyan çocuklarını uyandırdı. Adamın kız kardeşi ve çocukları ile birlikte adamın evine doğru gitmek için yola koyuldular.
Bahçe içinde iki katlı bir evin önünde durdu araba. Hep birlikte arabadan indiler. Bahçede bir sürü insan vardı ve onları bekliyorlardı. Kadın ürkek bir şekilde çocuklarını koltuğunun altına almış, bilmediği bu evin bahçe kapısından içeri girmişti. Kapıda orta yaşta bir kadın” hoş geldiniz” deyip kadını ve çocukları içeri davet ediyordu. Kadın “Hoş bulduk” deyip içeri girdi çocukları ile birlikte. Kapıda kadını gören herkes gerçek anlamda şok yaşamıştı. Kadını bu hale getirirken hiç mi acımamıştı kocası. Hiç kimse bir şey konuşmuyor, herkes birbirine bakıyordu.
Kadın çocuklarının elini yüzünü yıkadı. Yanında getirdiği çantasını açıp, çocuklarının kirlenmiş olan elbiselerini değiştirdi ve holde hazırlanmış olan masaya oturdu. Evin hanımı ve görümcesi vardı yanlarında. Onlar dışarı çıkmamışlardı. Kadının diğer eltileri de bahçede oturuyor, hep birlikte bir şeyler konuşuyorlardı ama konuşmaları içeriden duyulmuyordu.
Hep birlikte karınlarını doyurup masayı kaldırırken, gelen misafirde yardımcı olmuştu toparlanması için. Sonra bahçeye çıkıp diğerlerinin yanına katıldılar. Kadın mahcup yüzünü yerden kaldırmadan sorulan sorulara cevap veriyordu.
Muhtarın hanımı” Bey bizim yan tarafımızdaki ev boş. Kiracı yeni çıktı evden. Orayı kaçırmayalım. Küçük ama yeter çocuklara. Sonra hep birlikte evi döşeriz. Hepimizin evinde kullanmadığımız eşyalar var. Ne dersin, Gidip hemen ev sahibi ile konuşsan. Biraz ucuz versin”
“Evet, iyi düşündün hanım. Hemen tutalım orayı. Çocuklar dışarıda kalmasın bu akşam”
Muhtar evden çıktı, hemen o boş olan evin sahibini bulup evi tutup geldi. Evdeki hanımlar tutulmuş olan eve gidip evi temizlediler. Komşular kadının halinden bir şeyler olduğunu anlamışlar, evde fazla olanları eve taşımaya başlamışlardı bile. Bir gün içinde ev temizlenmiş. Eşyalar yerleştirilmiş, her taraf pırıl pırıl olmuştu.
Bir gecede hayatları değişmişti bu ailenin. Şimdi, kendi evleri vardı ve artık tek başlarına yaşamlarını sürdüreceklerdi. Çalışmalıydı kadın ama ne iş yapacaktı bilmiyordu. Muhtarın hanımına.
“Hanımım, benim çalışmam gerek çocuklarıma bakmam lazım. Temizlik, hamallık ne olursa yaparım”
“Tamam kızım, sana evlerde temizlik işleri ayarlayacağız. Konuştuk bizimkilerle merak etme. Burası güvenli bir mahalledir. Herkes birbirine sahip çıkar. Kimse gözünün üstünde kaşın var demez. Rahat edeceksin. Zaten evlerimiz çok yakın. Bir şeye ihtiyacın olursa seslenmen yeterli.
“Hanımım bir sorunum daha var. Bizimki bulur bizi. Bundan eminim. Zaten deli olmuştur kaçtığımız için. Burada nasıl saklanacağız”
“Sen merak etme kızım onu da halledeceğiz. Bu gün, komşularımızın çoğunluğu senin başına geleni duydu. Yarın da duymayan kalmaz. Bizim bey mahalleyi toplantıya çağıracak ve o toplantıda seni arayan veya soran birisi olursa hemen birbirlerine haber verip sana ulaştıracaklar. Kimse bu mahallede yaşadığını söylemeyecek. Kimseden ses çıkmaz burada Yeter ki muhtar konuşsun mahalleliyle. Haydi, şimdi ben gidiyorum. Sana Allah rahatlık versin. Yarın sabah görüşürüz” deyip gitti evden.
O gece ilk defa bu kadar rahat uyku uyuyacaklardı. Kendini bu mahallede güven içinde hissediyordu. Kimseyi tanımıyordu ama bilmediği bir huzur vardı içinde. Çocuklarının yanına uzandı ve gülümseyerek uykuya daldı.
Devam edecek
YORUMLAR
Sevgili Türkan, ne güzel dile getirmişsiniz bizim yardım sever insanlarımızı.
Aynı zamanda çaresiz kadınlarımızı,
Kaç kadın yapar kahramanınızın yaptığını?
Bir çoğu dayağı yiyip sineye çekiyor.
İnşallah diğer çaresiz kadınlarımızda kurtulur.
Kutluyorum güzel yazınızı...
Selam ve sevgiler...
Öyküyü okurken içeriğine; hem çocuklarıyla birlikte kaçan kadının penceresinden hem de şoför arkadaşın penceresinden baktım.
Bir tarafta mağdur olan zavallı durumundaki kadın,diğer tarafta çevresindeki akrabalarıyla yardım etmeye çalışan bir şoför.Babam da kamyon şoförüydü sağlığında.Hemen onunla ilgili anılarım aklıma geldi.
Şoför imajını çok güzel vurgulamışsınız yazınızda.
Yine sürükleyici bir bölümdü.Kutlarım arkadaşım.selamlar...
ayhansarıkaya tarafından 9/14/2009 5:15:20 AM zamanında düzenlenmiştir.