YÜKSEK RUHUN MERKEZİ ÇANAKKALE
ÇANAKKALE.. yüksek rütbeli, askeri erkan ile Kuva-yı Milliye’yi teşkil eden iman ve inanç gücünün birleşerek savunduğu şüheda yatağı bir mukaddes şehir..
İngilizler’in 119 bin, Fransızlar’ın 47 bin ölü verdikleri, Anzak ve dahi kuvvetlerin telefi yanında, davanın ve mücadelenin asli sahibleri Türkler’in de 253 bin şehid bırakarak ’altı da üstü de bir’ yeri çiğnetmedikleri ÇANAKKALE..
"Asımın nesli diyordun ya nesilmiş gerçek
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.!" diyerek mücadeleyi esaslıca tarif eden Milli Şair Mehmet Akif Ersoy ile özdeşleşmiş, haslet ve hasret diyarı ÇANAKKALE.. Öyle ki;
"Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müthiş tipidir, savrulur enkaazı beşer..
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el-ayak
Boşanır sırtlara, vadilere sağnak, sağnak.."
Velâkin;
"Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman
Hangi kuvvet onu, haşa edecek kahrına ram?" güçlülüğünde, kendisinden sayıca fazla, teknikce üstün bir düşman kitlesine aman vermez, yol tanımaz ÇANAKKKALE..
"Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i
Bedrin Arslanları ancak bu kadar şanlı idi.." methiyeleriyle kahramanlığı, askeri dehası, mücadele taktiği ve stratejisi dile getirilen mefkûreler ocağı ÇANAKKALE..
Çanakkale Şehidlerine namıyla, Mehmet Akif’in kaleme aldığı mükemmel ve yazılması bir daha mümkün olmayacak mihenk ve ahenkteki şiiriyle, değer üstü değerlere oturtulan Arslanlar Beldesi, Anıtlar Mekânı ÇANAKKALE..
Ki, Yahya Çavuşlar’ın, Ali Onbaşılar’ın, Habeş Hacı Mesudlar’la Ladikli Gazi Ahmetler’in; Bekir Çavuş, Mehmet Çavuş ve Edirneli Salih Onbaşılar’ın kanından, canından, sabrından, sevdasından ve asaletinden hayatiyetini bulmuş, Emin Eller’de bir gül gibi narin ve nazik korunup, Hilal’le Yıldız’ına halel gelmemiş, getirilmemiştir.
Savaşın en şiddetli ve son anlarında Anzak Suvla Koyu 60. Tepe’de, 4. Norfolk Taburu’ndan 267 İngiliz askerini içine alıp, halâ bugün sırrına erilememiş meçhuliyeti ortaya koyan bulut kümelerinden, yeşil sarıklı nurani ve ruhanilere kadar binlerin, küfür karşısında direnen ordumuza yaptıkları yardımlar; işte bu mukaddes şehir ÇANAKKKALE’nin çizdiği hudutların küfür eline düşmemesi içindi..
Kendisinden çok emin olan İngiliz Başbakanı Churchill (Nam-ı Türkçe Çörçil)’e, kabinesindeki konuşma esnasında uzatılan kâğıda bakarak, "Zafer bizim"i peşinen terennüm ettirip, sonra da okuduğu kâğıtta: "mağlup olduk. Çanakkale bizi mahvı perişan etti" ifadeleriyle yıkılmasına vesile olan Çanakkale Zaferi gerçeği şu ki;
"459 bin İngiliz, 80 bin de Fransız askerinden 250 bin kadarının öldüğü, Türk Milleti’nin de 253 bin şehidi verdiği ÇANAKKALE’de, Türk’ün Nusratı’yla düşmanın mayınlar yatağında gemilerini batırmış, kibir abidesi, askerinin "karaya çıkmanız imkânsız komutanım!" diye uyardığı İngiliz Generali Napier’i alnından vurup öldürmüş bir istidat vardı.. Hele orada 26. Alay’dan bir Ezineli Yahya Çavuş vardı ki, 63 eriyle savunduğu Seddülbahir mevzilerini topa tutan Albion adlı zırhlıya kafa tutmuş, 29. İngiliz Tümeni’ni Ertuğrul Koyu’nda perişan ederek Türk’ün Gücü’nü Dünya’ya göstermiştir.
Hele orada 27. Alay’dan bir Mehmet Çavuş vardı ki menkıbelere kaynak olacak kahramanlıkla küfür erlerinin burnundan getirmiş ve anıtlara namını nakşettirmiştir. Hele orada bir Bekir Çavuş vardır ki, düşman kurşununun kangren ettiği, diz üstü kesik sağ bacağının bütün azabına aldırmadan "Komutanım emretti, kalkmalıyım, gitmeliyim!" diyerek şehidlik aşkıyla ayağa kalkmış, ama, daha alınacak öçlerin hayıflığı içinde ruhunu teslim etmiştir. Hele orada, 276 kiloluk top mermisini sırtlatan ve Ocean Zırhlısı’nı yerin dibine batırtan gücü, ancak orada bulabilen bir Seyid Onbaşı vardı ki "Ya Allah, Bismillah, Allah-ü Ekber" nidasının verdiği kuvvet ile Çanakkale mucizesine imza atmıştır. Hep ileriye, ileriye koşup, şehid düştükçe iman tazeleyip güç kazananların yanında da bir Mustafa Kemal vardı ki, bu yüksek ruh onlara daima cesaret ve metanet kaynağı olmuş, onlara hep şöyle emretmiştir: "Cephaneniz yoksa süngünüz var. Derhal yere yatınız. Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Siz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir. (Geçebilir)" (*)
"Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor
Bir Hilal uğruna Ya Rab, ne güneşler batıyor" diyerek Çanakkale’yi Çanakkale yapanların ulviyetini dile getiren Akif gibi, Necmettin Halil Onan da;
"Dur yolcu! bilmeden gelip bastığın
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.." manzumesiyle tarihi gerçeklere ışık tutmuştur.
1914’ün meşum bir tarihinde başlayıp 18 Mart 1915 günü Türk’ün Zaferi’yle sonuçlanan Çanakkale Savaşları, hem İstanbul’u bir günde işgal edeceklere 8.5 ay bir cehennemi azab yaşatmış, hem de Milli Kuva-yı ruhunun dalga dalga yayılıp cepheye çektiği halkına, Anadolu’yu hür ve müstakil vatan olarak aynen iade etmiştir. Bu itibarla Çanakkale’deki o nurani ve ruhani mücadelenin, bugünün insanlarınca çok iyi anlaşılması ve harfiyen okunması gerekiyor.. Bütün dua ve şükranlarımız Dardanel’de Şehit düşen ve kalmışsa Gazi kalanların üzerinedir..
(*) Mehmet İhsan Gençcan/Kültür Bakanlığı-1198 Gençlik ve Halk Kitapları/50