- 1179 Okunma
- 7 Yorum
- 1 Beğeni
Başka bahara...4
6 ay sonra....
özel bir hastane.koridorlarda kalbalık doktorlar...
saat 9:00...
çok saygın olduğu diğer doktorların hareketlerinden belli olan bir doktor...
önde ilerlerken,diğerleri el pençe divan misali ağzına bakıyolar.her kelimesini yutacaklarmış gibi.herkes pür dikkat....
bir özel odaya giriyor.diğerleri etrafında halka oldu bile...
başında ve ayağında sarıklar olan bir genç...
diz kapaklarına kadar sarılmış...yüzü yara bere içinde.bellik çok olmuş hastanedeki günleri...
-tolga....nasılsın yavrum?!
-Nasıl olabilirim doktor bey...birbuçuk aydır burdayım.
kafayı yiyeceğim...yeter artık çıkarın beni..çıldıracağım.
hem ne zaman yürüyeceğim ben...?
-Sakin ol yavrum...merak etme yarın taburcu edeceğiz seni...
hastane ortamı sıktı seni biliyorum.eve gidersen kendine gelirsin...
-Babam nerde?
-az önce burdaydı.sen uyuyordun uyandırmadı..biz görüşdük kendisiyle.
yanındaki bir doktora tıp dilinde birşeyler sordu.o da cevap vermeye çalıştı.
son test sonuşları bunlarmı?
-evet hocam
-başının yaraları nasıl durumda..bugün çıkarın.yeter artık.
-tamam hocam...
-hocam,lütfen biraz dışarı çıkmak istiyorum...
-tamam tolgacığım...
-hemşire hanım!
-buyrun hocam.
-hastamızı arabasına bindirsinler,sen de rafakat et..gezsin, hava alsın bahçede
-tamam hocam...
doktor dışarı çıktı.peşinden asistanlar,doktorlar,uzmanlar takip etti.
biraz uzaklaşınca etrafındakilere.
-tolganın dosyasın getirin bana...son kez inceliyeceğim.
babasıda çıkmasını istiyor artık.
doktorlardan biri.
-yürüyecekmi hocam..!?
-doktor selim uyar...doktor selim uyar...lütfen acilen amaliyathaneye geliniz..
diye bir anons geldi hastane mikrofonundan...
-beni çağırıyorlar...siz işinize bakın,viziti tamamlayın dedi.
hocam diye hitap edilen doktor...
tolganın durumunu tam bilmeyen bir asistan sekreterden bilgi alıyor.
ne zaman kaza yaptı...nasıl olmuş?
-bağdat caddesinde süratli araba kullanırken direksiyon hakimiyetini kaybedip-
direğe bindirmiş efendim.yanında bir kadın varmış.sevgilisimiymiş ne.
onun burnu bile kanamadı diyorlar.hastaneye bir kez geldi.tolganın durumunu öğrenince uğramaz oldu. babası çok zenginmi hastanın.tüm doktorlar seferber
6 aydır...valla hocam iyi toparladılar çocuğu...
................................
hemşire tolgayı dışarı çıkarmıştı..
-çıkarsınlar şu sargılarımı...yürümeyi özledim.babam nerde ya.
telefona sarıldı.aradı bir numarayı
-baba...babacığım.nerdesin.çıkar beni.bunaldım artık.yürümek istiyorum.
-tamam yavrum.doktora söyledim.çıkaracaklar artık.yarın evdesin inşaallah.
geçti yavrum.tamam.ben az önce ordaydım.acil çıkmam gerekiyordu.öğlene
geleceğim çocuğum.....vs.dedi.
tolga biraz rahatlamıştı.
bir ağaç altına geldiler...havadan sudan konuşarak gönlünü almaya çalışı-
yordu hemşire..inşaalah yarın sargılarınız çıkar yürüyerek çıkarsınız burdan...
bizi de unutmazsın değilmi tolga bey...
-unuturmuyum aysu hanım.bana çok emeğin geçti.hakkını ödeyemem .dedi.
birden gözleri bir arabaya takıldı.dikkatli dikkatli baktı...baktı..
-bu araba..!?
-doktor filiz hanımın dedi hemşire..
-bana yabancı gelmedi nedense.
biraz daha yaklaştı arabaya...
-evet o...o araba eminim dedi.
-hangi araba.?
-ayşe nin arabası.
-ayşe..!?
-bir hastanede sekreter olduğunu biliyorum sadece.sarışın.mavi gözlü.gerdanında
hafif bir ben var..
-hemşire gözlerini kıstı...sonra açtı...hatırlamış gibi;
-haaa,ayşe fırat ablamı mı diyorsun.sen nerden tanıyorsun onu?
-soyadını tam bilmiyorum.bir şekilde tanıştık...şairdi kendisi.
-eveeet.tamam şimdi inandım.ayşe ablamdan bahsediyorsun sen.çok güzel
şiir yazar kendisi.....şiir sitesinden değilmi.
-evet işte ordan.ordan tanışmıştık zaten..
-ama araba onun değilki?
-hem sekreter değil ayol.doktordur kendisi.çok aranan doktorlardan
hemde.eli çok iyidir.girdiği tüm amaliyatlardan başarıyla çıkmıştır.
-doktormu...!?doktor..diye mırıldandı. peki bu araba.
-arabayı birkaç kez ödünç almıştı ayşe ablam.arabası yok.
-ablam dedin.?
-manevi ablam yani...çocuk yuvasında birlikte büyüdük.beni hep kolladı.
bu duruma gelmem onun sayesinde.ekmek yiyorsam onun sayesinde dir.
benim hem annem hem babam oldu canım ablam.bu hastaneye de o aldırdı.
amarikadan istiyolardı kaç yıldır.çok ünlü bir hastaneden.peşini bırakmadılar
dün akşamda evindeydim...ha dur işte hastaneden çıkmış gidiyor.
az beklermisin
-ayşe abla..ayşe ablaaa...
koşa koşa gitti.sarıldılar birbirleriyle.konuştular 10 dakika kadar.
tekrar tekrar sarılıp öpüşüyolardı..sonunda ayrıldılar.
hemşire geri geldi.gözleri nemlenmişti.ağlamıştı sanki.
tolganın gözleri donmuştu.sanki dili tutulmuştu.hemşireye bakmadı bile.
-ayşe...ayşe yürüyor...!?
-evet,yürüyor...ne demek istedin yani..
-sakat,yani bedensel engelli değilmiydi.?
-yok ne engellisi.turp gibi.sen başkasıylamı karıştırıyosun.
-yoo.gözlerimin gördüğü oydu.ayşeydi...ben sakat biliyordum...!
-değil.olmadı da hiç.vedalaştık.bu kadar erken gideceğini
beklemiyordum..içim ezildi.annemi kaybetmiş gibi üzüldüm.
yolcu etmemi istemedi..ne zaman gelir..ablacığım...
-nere gitti.?
-amerikaya gitmeye karar vermiş sonunda.pes ettim dedi.
gidip biraz kendimi geliştireyim diyor.sıkılmış buralardan zaten..uçağı
öğleden sonra kalkıyormuş.
tolga ölseydim daha iyi diyordu içinden...demek gidiyorsun...
hem de yürüyorsun...nerde hata yaptım ben dedi içinden...
-evlendi mi...bir sevdiği varmıydı.?
-yok evlenmedi...sevdiği de yok..o öyle şeyleri sevmedi hiç.
hep uzak durdu nedense...dün esrarengiz konuştu..bir hikaye anlattı.
-nasıl bir hikaye.?
-bir güvercin varmış.çok güzelmiş.her gün gönül penceresinden dışarıyı
seyredermiş.bir güvercin konmuş günün birinde...
git gel arkadaş olmuşlar...yine bir gün dışardaki güvercin içerdekine demişki,
hadi gel...çık dışarı.gidelim buralardan.
uzak diyarlara uçalım.yuvamızı kuralım demiş...içerdeki güvercin;
-çok isterim..ama ben uçamıyorum ki demiş.dışardaki güvercin şok olmuş...
birşey diyememiş.içerdeki,
-hadi bana bir gül al da gel nolur demiş...
-tama demiş dışardaki.uçup gitmiş...bir daha da görünmemiş.
içerdeki anlamış kaçıp gitmek istediğini...dışardakine bir fırsat vermiş kaçması için.
kaçmışta.yoksa gül bahane.eğer geri dönseymiş gülle...açacakmış gönül
penceresini ardına kadar...uçacakmış onunla...istediği yere...
ama gelmemiş.aramış.haber salmış...yine gelmemiş.uçmasını bilmiyorum diye
yalan söylemiş.bakalım ne yapacak,sevgisinde samimi mi diye denemek istemiş...
bunu söylerken ağladı ayşe ablam....ben pek anlamadım ama...
tolga kafasını ellerinin arasına almış hüngür hüngür ağlıyordu.
hemşire göremiyordu..
-noldu tolga bey...rahatsızlandınızmı...?!
ses çıkmıyordu.hıçkırıklarından başka...
..............................
doktor camdan tolgayı izlerken içeri vizit gezen doktorlardan biri geldi.
uzman olduğu belli oluyordu.
-hocam,tolganın sargılarını açalımmı...?
-hangi sargılarını?
-kafasındakileri?
-açın...
peki ayağını?..sahi bu gün yürüye bilecekmi hocam açınca sargıyı..?
-sargının altında bişey yokki.!açsan ki ne
-nasıl yok hocam...?
-o formalite sargı.babası öyle istedi.
-anlamadım hocam kusura bakmayın..?
-babası bizim söylememizi istemedi. evde uygun dille anlatacağım ben dedi.
-neyi hocam...
-tolga ömür boyu yürüyemez...!yaşaması bile mücize...omiriliği zedelenmiş.
çaresi yok.ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkum...!
...ayşe 3 gibi uçağa bindi...gözlerinden yaşlar süzülüyordu...
kimse bilemedi...göremedi ağladığını...
uçak birdaha dönmedi geriye....
....................son...
nebi kılıçkaya
12 09 2009
pazar ...04 50..
sivas.
dostlarım kusura bakmayın..bu işlerde acemiyim.bilgisayarda aklıma ne geldiyse birebir yazdım.bu yüzden de kopukluklar oldu.yazım hataları oldu...nolur affedin...
yoksa öykü yazmak ne haddime...kendimi geliştirmeye çalışıyorum...
muhabbetle...
YORUMLAR
aslında çoğu kez kendimiz bile bilmeyiz, tanımayız kimliğimizi yazıdaki delikanlı gibi çok seviyor ama ilk karşısına çıkan zorlukta kaçmayı terçih ediyor.belki bu şekilde değil ama kimbilir hayatımızda kaç kere bizlerde kaçmayı seçtik bu şöyle bir sözü aklıma getirdi.hayat seçeneklerden ibarettir,birazda alışkanlıklardan tebrik ediyorum sizi güzeldi :))