- 882 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Bir mektup sadece...
Birbirimizden uzaktayken ikimizde bir yarımızın eksik olduğunu biliyoruz...Uzun ayrılıklar girmemesine rağmen aramıza bu sözü yürekten söylemenin ne demek olduğunu iyi bilenlerdeniz...
Biz birbirimizin canıydık,kanıydık,kardeşiydik...Biz amcaoğluyduk.Yeri geldi vatani görevi olduk birbirimizin...Yeri geldi kırmızı halılar serdik birbirimizin önüne...Yeri geldi uzun yürüyüşlere çıktık... Yeri geldi tenimizi yakan güneşlerde afilli afişler yapıştırdık...
Biz 20 yılı beraber geçirenlerdendik.20 yılı 50 yıl gibi yaşayanlardan...Unutulmazlar listesini dolu dolu yaşamla dolduranlardan...Sen komiktin ben duygusal,traji komediydi hayatımız....(bence bizi anlatan en iyi kelime bu)
Bir artı bir eşittir birdi.Kendine bölünemeyen tek sayıydı o unutmamıştık.... Biz birdik.Bir artı bir hem de.
Biz 2 ciltli bir kitaptık...Biri yokken diğerini okumanın anlamsız olduğu kitaplardan...
Biz ekmeğimizi beraber çıkaranlardandık...Suyu beraber içenlerden, aşkı beraber yaşayanlardan...Beraber aynı cümlelerle kız tavlayanlardan...Beraber hayal kuranlardan,beraber film izleyip çocuk gibi o filme beraber ağlayanlardan...
Neden bahsedebilirim ki sana?Buraların tadı kalmadığından mı? Anıların hiç uyumadığından,ağlamadığından sadece özlediğinden mi? Karşılıklı kahkalardan, bitmek bilmeyen kız maceralarımızdan,yediğimiz ekmeklerden mi yoksa içtiğimiz şaraplardan mı?Yoksa o eski fotoğraflarda bulduğumu şimdi bulamamdan mı? Bu ayrılık çok uzun...
Arkada çalan fon müziği dinlemenin bende bıraktığı izleri uzun süre silemeyeceğinden eminim... Gözlerimde geçmiş günlerin geride kalma hüznü var... dudaklarımda ise beraber söylediğimiz şarkılardan kalan tebessüm...
Olmasa mektubun yazdıkların olmasa Kim inanır senle ayrıldığımıza Sanma unutulur kalp ağrısı zamanla Herşeyi unutarak yaşanır sanma Neydi bir arada tutan şey ikimizi Birleştiren neydi ellerimizi Bırak bana anlatma imkansız sevgimizi Sevmek birçok şeyi göze almaktır Olmasa mektubun yazdıkların olmasa Kim inanır senle ayrıldığımıza Baksana geçmişe ne çok anıyla yüklü Nerde o taverna nerde sinema Harcanmış zamanlar yeniden yaşanmazki
Belki bu ayrılık için yazılmıştır be amcaoğlu bu şarkı...Kim bilir....
Seni çok özlüyorum...Bugün burada,bu şarkıyı dinlerken,bu mektubu yazarken o eski anıların hafızasını silmek için elimden geleni yapmadığımı biliyorum... Buralarda ki herkes seni soruyor bana...Belli ki hepsi seni çok özlemiş.Askerde diyorum...Gaziantepte... Hadi ya diyorlar... Üzüldükleri yüzlerinden belli ama cümleyi söylerken "askerde" derken içimin yandığından haberleri yok... Onlara kızmıyorum...Kendime de sana da... Sadece neye kime nasıl kızmam gerektiğini bilmiyorum... Ne yazacağımı ve ne söyleyeceğimi bilmediğim gibi...Gözlerimden dökülen yaşlar parmaklarımı hareketlendiriyor o kadar...
Fotoğraflardaki herkes uzaklarda... Alican ve Faruk çeşme, Yalçın Antalya zaten sen uzaklarda.Buralarda tek başımayım,yorgunum...Beraber olacağımız günleri bekliyorum...
Senin yerini dolduramayacağını yüzde yüz bildiğim halde bir çocukla takılıyorum.Ona diyorum ki bak, Gökhan gibi olmalısın... Açık,cesur,kışkırtıcı... Benim ne yapmak istediğimi gözümden anlayan, kaçmak için kolay bahaneler bulan, Beni ölümcül kahkalara boğan,yaratıcı,zeki,eline her iş yakışan... Verdiği cevabın seni güldüreceğine eminim. Gökhan; göklerin hanı demek değil mi? Güldüğüne eminim,çünkü bende çok güldüm:) :) Yani seni öyle bir anlatmışım ki oda seni;senin,benim ve herkesin tarif ettiğin gibi tarif etti... Göklerin hanı....
Her tarafta sen varsın be amcaoğlum inan bana...Alsancak’a iniyorum sen,Kordonda çay içiyorum sen.... Kurduğum hayallerde sen, inciraltında sen...Sakatlanan futbolcunun ayağında sen, adamın küfüründe,sakalında sen... Aynada sen.... Her yerde sen....
Bak aklıma yine geldi:) fotoğrafçılığa hazırlanıyorum ya,hep aklıma senin dediğin geliyor.Hani sen demiştin ya bana, hadi bakalım açarsın artık bi dükkan.Foto Ahmet fotoamo :) Aklıma bu söylediğin geldiğinde yolda tek başıma yürürken nasıl kahka attığımı görmeni isterdim:) şimdide atıyorum:)
Çok güzel günlerimiz oldu,çok fazla.... Şimdi o güzel günlerin bir videosunu izlemek isterdim seninle.Bunu bir düşün,gözlerini kapa ve canlandır.... Kapadım gözlerimi ve 10dakika kadar bunu düşündüm şimdi:) Gözlerimi kapadığımda gördüğüm şeyleri tek bir kelimeyle sadece tek bir kelimeyle anlatmam gerekseydi onu "harika" kelimesine sığdırmaya çalışırdım...
Çok büyük acı bu....O günlere bir daha geri dönememek.. Dünyanın en güzel kelimelerini seçsek bile seninle beraber yaşadıklarımızın güzelliğini anlatamayız heralde... Ne yapmamız gerekir?Ne etmemiz gerekir? Bunun böyle yürümeyeceği çok açık.Yani anlatmaya çalıştığım aramızdaki mesafeler....
Beni anladığını çok iyi biliyorum... Beraber yaşadığımız günleri ve özlemi...Yaşanılması gereken güzel şeylerin hayallerini...
Buradaki yalnızlığım beni iyice duygusal yaptı,bilirsin zaten duygusaldım daha da acayip oldum… Sürekli bir şeyler okuyorum ve izliyorum...
Bazen de tek başıma sahile inip,bir sigara yakıyorum...Uzaklara bakıp oralarda bir yerlerde olduğunu düşünüyorum.Beni izlediğini ve duyduğunu...Beraber okuduğumuz şiirlerden birini sana adayarak okumaya başlıyorum.Orada oluyorsun demi? Beni duyuyor ve görüyorsun? Benim yanımda oluyorsun? Söyle!!!
O sahillerde oturduğum günlerin birinde senin için bir şiir yazdım;
Ey Gökhan’ım;
Sen esti yine güzel İzmir’in eşsiz rüzgarı...
Ne o dalgalar seni mi fısıldıyor???
Yoksa sen misin yıldızlar da gördüğüm?
Sen misin; kuşlar,ağaçlar,sahildeki yalnız banklar?
Balıkçı hasan yine çekiyor oltasını...
Çırpınıyor ucunda yüreğim.
İçiyor yine Ayşe Teyze demli çayını,
Şeker diye seni katmış meğer...
Senmişsin meğer bütün tatlılar,
Karşı sahildeki bütün ışıklar...
Eyy ömrümü aydınlatan ışığım;
Hiç sönme emi.... =)
Ya böyle işte Gökhan’ım.... Aradaki uzun denizlere alışkın ve dayanıklı değilmiş yelkenlerimiz...
Deniz tuzunun ağızda kaldığı hissi bilirsin...Tatsız,acı,beter bir şeydir... Üstüne su içmek istersin ve bir daha denize girmemek, gene o tadı alacağın için ilerlememek istersin.Biri gelir sırtına vurur,unut der tuzu,acıyı...Sadece berrak suyun tadını çıkar...Yani anlaşılması kolay olanı söylemem gerekirse; sen benim sırtıma vururdun,ben ise güzellikleri gören olurdum.Ben senin sırtına vururdum sen ise güzellikleri gören olurdun.Karşılıklıydı deniz-tuz-yaşam ilişkisi... Şimdi ne tuz var,ne yaşam ne de o sonsuz bucaksız deniz... Geri dönmeni bekliyorum süslü püslü yelkenler içinde... O yelkenlerle beni almanı,uzaklaşmayı kaldığımız yerden devam etmeyi...Eski yılları...
Yılların verdiği birikinti konisinde ilerledik... İçinde mutluluk,acı,hüzün,kahka,mücadele... Bu koni ki yıllarca içinde şaraplar saklanabileceklerden,acıları öğütebileceklerden,yaşamda birlikte tutunmayı anlatacaklardan... Neden bu konideydik? İleride hiç kopmayacağımızın sinyal seslerini çıkıyordu belki,belki de dolu dolu yaşanılacak hayatların kahkasını... Neydi bizim için,yani ikimiz için üstüne basa basa söylüyorum ikimiz için yaşanılabilecek yaşam? Siyah beyaz bi fotoğrafdaki sisleri ayırt edebilme yeteneğimi,düşlerdeki yenilmez güçleri yenebilme yetisi mi?
Bende ki yerini anlatamama kırgınlığıdır belki de hüznüm... Ne olursa olsun kelimeler çıkmıyor ağzımdan...Eksik yazı var bir askere mektupta...Sanırım büyünün,yazının,anlatılması gerekenlerin,yalnızlığın etkisini eksik ciltli bir kitap anlatamıyor... Eksik ciltli bir kitap nasıl anlatsın hikayeyi,yalnızlığı,adanmış şiirleri...Karşı cilt hikayeyi bilir ne de olsa.O yüzden sadece yapması gerekeni yapıp bir şarkı tutması gerekiyor içinden;
Olmasa mektubun...Yazdıkların olmasa...Kim inanır seninle ayrıldığımıza.....
Mektubuma son verirken sana eski anılardan birkaç tane fotoğraf göndereceğimi söylemek istiyorum... Bir gün gelecek o fotoğraftaki kareler daha iyi karelerle dolacak... Fotoğraflar biliyor ki biz hayatın karesinde beraberiz... Gönlünü temiz tut,korkun ne 15 ay olsun ne unutulmak.... Herkesin hafızasında, anılarında yüreğinde olan biri nasıl unutulabilinir ki? Özelliklede benim...Sanırım hoşça kal deme vakti yine geldi çattı...
Biliyorsun sende hem de benden daha iyi biliyorsun....Gerçekten sevenler iki kez hoş çakal dermiş bir yazar sözüyle…
Hoşça kal kardeşim hoşça kal...
KırmızıKurbağa