Batı'nın Zulüm Yeli Doğu'muza Eseli
Bunu kaç kişi biliyor acaba?
2002 yılında Müteveffa Papa II. Jean Paul ne demişti; "Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyan’laştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyan’laştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Asya’yı Hıristiyan’laştıralım." ‘Buyurun öyle yapın Papa Hazretleri’ diyesimiz geliyor, ama maalesef elden giden Afrika’dan sonra Ortadoğu’nun hâline baktığımızda Papa’ya hak vermemek elde değil.
Nitekim öyle oldu ve böyle oldu olacak bir dünya var karşımızda. Var da, peki birinci bin yılda Avrupa Hıristiyan’laştırıldı da ne kazanıldı? Engizisyon’lu karanlık bir Ortaçağ.. Sömürgecilikle insanların hakkına tecavüz; zulüm, işkence, kan ve gözyaşı. Haçlı ordularıyla ta Batı’dan kalkıp Doğu’nun huzuruna kılıç kuşanış ve huzursuzluk kaosu. Bunlar Avrupa’nın malı değil mi? ’Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ şiarıyla gittiği her ülkeye adalet taşıyan bir Tevhid yürüyüşüne rağmen, ’ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler’ diyerek alay edilen halkın sahibi Frenk devleti, ikinci bin yılda Hıristiyan’laştırılması hedeflenen Afrika’da ne yapmıştı? Cezayir’deki on bin köyü tarumar, bir milyona yakın insanını katletmeden öte yaptığı bir şey var mı? Kanuni’nin emriyle oynamaktan vazgeçtikleri dansın havasında kalanların, İslâm’ın faziletiyle yoğrulanlar kadar hükmü mü olacak ki, Afrika’ya saadet götürsün, Hıristiyan’laştırdığı Amerika’ya insaf ruhunu yerleştirsin!
Nerede bir insanlık dramı varsa, nerede bir ülkenin kaynakları talân ediliyorsa, nerede bir kardeş kavgası çıkartılıyor ve kardeşler kardeşlerine vurduruluyorsa, baktığınızda; birinci bin yılın Hıristiyan Avrupa’sıyla, onu taklitte üstün başarı sağlayan ikinci bin yılın Amerika’sı karşınıza çıkar.
Ülkemizde çağın Lawrence’leri, Diyarbakır’ın, Kürdistan Başkenti şeklinde telâffuz edildiği zamanlarda boşuna hep bu bölgeye koşmadılar. Üçüncü bin yılda Asya’yı Hıristiyan’laştırmanın yolunun, Diyarbakır’da iç kargaşa zorluğunda, ama Tikrit Sırtlanı Saddam’ı devirme ve Irak halkını kuzuya çevirme kolaylığında olduğunu plânlayan BOP’çular, bu kıtadaki hedeflerinin birinci ayağını, böylece tamamlama aşamasına geldiler. İkinci ayağını İsrail’le birlikte Filistin fedailerinin teşekkülü Hamas ve El Fetih’i birbirine düşürerek kardeş kanıyla, kolayca hâl yoluna koyan ABD, üçüncü bin yıla denk bir istekle, son olarak İran’ı gözüne kestirse de İran’daki milli birlik hassasiyeti gözlerini korkutuyor. Şimdilik beklemede.. Henüz hareket yok. Türkiye’ye bakıyorsunuz kardeş kavgası.. Avrupa’nın entrikalarıyla varlığını sürdürüyor ve PKK, terör örgütü listelerinde ‘bir var bir yok.’ Irak’a bakıyorsunuz kardeş kardeşten uzak ve işgâlin en çirkin yüzüne rağmen milli bir duruş, davranışları yok. Elbette ki Batı’nın, hedefine en zalimane ilerleyişi bundandır. Fakat çeyrek asrı geçen bir terör belâsıyla kardeşler arası fitne çıkartmaya ve üçüncü bin yılın Hıristiyan’laştırılmak istendiği Asya’nın, en stratejik köprüsü Türkiye’de Haçlı maksadına imkânı bir türlü elde edemeyen Papa Hazretleri’nin kulak misafirleri, milli şuurdan uzak Irak’ta istedikleri derebeyliğini elde ettiler. Filistin; gerçekten seyreden insanlığın yüzüne vurmuş bir vicdan karası amma, ne yazık ki, içine siyasi, ya da tarifi bize zûl gelecek başka sivil kargaşalar düşmüş bir lider ülke Türkiye dahi, Siyon ateşinin yaktığı o masumları göremiyor.
Bizim, Cezayir dahil, mevzuubahis bu ülkelerle, kader ve hüküm birliğimiz varken, şu içine düştüğümüz hale bakınız.. Şayet Hıristiyanlık, bütün dinlerin ortak amaç ve felsefesini açıklayan tek maddelik anayasaları itibariyle; "İnsanların senin için yapmalarını istediğin her şeyi sen de onlar için yap" diyor ve bunu da, "bu peygamberler kanunudur" tenbihiyle önümüze getiriyorsa, ya bir Hıristiyan’da, ya ilâhi inanç kaynağında zıtlık var. Şayet İslâmiyet, "kendiniz için sevdiğiniz şeyi kardeşiniz için de sevmedikçe hiç biriniz Mü’min olamazsınız" cümlesini emrediyor ve kardeşliğin ölçüsünü o derece yüksek tutuyorsa, ya İslâm’ın safında yer alan milletlerde, ya da o milletlerin fert fert vicdani tasarruflarında bir eksiklik var. Bir rehavet var..
Şayet Yahudilik, "sana ızdırab veren şeyi başkalarına yapma. Tevrat’ın esası budur. Gerisi güzel lâftan ibaret" ilâhi sözünü çerçeveye oturtan Talmud’a kulak asmıyor ve Filistin ülkesini kana boyamaktan haz duyuyorsa, ya bu Siyonist milletin gözünü, sadece vaadedilmiş kutsal(!) topraklar bürüyor, ya da ilâhi kelâmın bütünlüğünü veren Tevrat’ı, Filistin halkının canıyla mülküne kasteden tapu senedi biliyorlar. Her din, Allah(C.C.)’tan.. kâinattaki beşeri sıkıntıların düzeltilmesi adına olduğu kadar, insanlığın saadetini temin edici ya Mata İncili, ya Tevrat Talmud’u, ya da Kur’an’ın Sure ve Ayet’leri itibariyle toplumlara indirildi ise, niçin İslâm’ın ince yüreği karşısında Haçlı’nın ve Siyonist’in katı ve gaddar maneviyatından bahse mecburuz.
İşte bu Papa II. jean Paul değil miydi dinler arası diyalog’dan dem vuran. Halbuki bugün İslamiyet’in zulmüyle varıp kapısına dayandığı hiçbir Batı ülkesi bulunmazken, ne kadar Hıristiyanlığa matuf insanlık dramı varsa Batı eliyle Müslüman ülkelerin bağrında yakılan Nemrud ateşinde boy gösteriyor. Ki işte o Papa, bir istikâmet gösterdi diye bunlar hayatımıza giriyor.
Ya, girmesin isteniyorsa, İslâm âleminin özünden olanların her türlü hayati ihtiyaçlarını mutlaka, Batı’nın şer oyunlarını kıracak ölçüde temin etmeleri gerekiyor..
YORUMLAR
Değerli kardeşim,
Sizden güzel bir yorum aldık..
Hassasiyetimiz 15 asırı aşkın bir zamana yayılmış melânet köklerin yetiştirdiği Küfrî fidanlara karşı, elimizden gelmeyenleri dilimiz ile temine çalışmak..
Szler de, bizler de bulduğumuz her meşru mecrada ses verme vazifemizi ifa eyliyoruz..
Devir kılıç devri değil..
Devir silân devri de değil..
Batı, artık bütün bunlarla yenemediği bizim âlemimizi, fikir ateşiyle boğma gayretinde..
Bu itibarla biz de fikir ile mukabelede bulnmayı yeğliyoruz..
Değerli fikirleriniz için size çok teşekkür ederim kardeşim..
Selâm ve dualarımızla
batının, doğu dünyasını anlamak, zafiyetlerini öğrenmek ve nihayetinde sömürmek için geliştirdiği bir disiplin tarzı olan oryantalizm nihai hedefine doğru emin adımlarla ilerlemekdetir ve bizlerde buna seyirci kalıyoruz elimiz kolumuz bağlı birşekilde ne yazıkki ne islam dünyasını nede ülkemizi uyuduğu derin uykudan uyandıracak bir lider yok
yazınız içinde teşekkürler ...
şehzade_ tarafından 9/11/2009 5:51:16 PM zamanında düzenlenmiştir.