VAZGEÇMELER
Vazgeçmeler ustası diye bir şiir var ya hani. Ben vazgeçememeler ustasıyım inandım.Kaç yıl olduğunu saymanın bir anlamı yok. Ben içimdeki zamanı biliyorum.O kadar uzun ki belki yüzyıllar sürdü.Sevdayı abartan kelimeler bütünlemek derdinde değilim inan.Bir anda öylece otururken bu bir yol belki de dedim kendime.Yazdığım şiirlerin kelime uyakları bunaltıyor beni artık.Ben seni hiç uyaklı sevmedim ki.Hiç kuralları olmadı aşkımın.Belki de o yüzden içimdeki sesi yazabilirsem sen beni duyarsın gibi geldi.Hiç kendim duyabileceğim bir sesle konuşamadım seninle.Hep korkularımın esaretindeyim yıllardır.Şimdi bu harfler kelimeye, kelimeler cümleye döndükçe sen karşımda daha çok var oluyorsun gibi geldi.Yüzümdeki ağlamaklı gülümsemeyi sevdim.İçimde o kadar çok ben var ki.Yoruyorlar beni.İnsan ne kadar çok şeyi aynı anda olmak zorunda kalıyor.Acaba diyorum kendime bunu bilmek mi yoruyor yüreğimi.Düşünmeyi öğrenince sonu yok demiştin ya öyle oluyor galiba.Düşündükçe derbeder bir yüreği oluyor insanın.Belki de o yüzden mutluluk kavramı edinemiyoruz biz.
Kardelenleri niye seviyorum biliyor musun?O kadar yalnızlar ki.Dağ başlarında bir başlarına.Her çiçek baharı beklerken ,onlar kar altında büyütüyor güzelliklerini.Belki de özel olduklarını öyle hissediyorlar.Sadece görmek isteyenler görüyor.Benim senin yüreğini gördüğüm gibi.Ve benimde yüreğimdeki benler o kadar saklı ki herkesten sadece görmek isteyenler görüyor.
Yine aklım sende işte.İyi olmadığını hissediyorum. Bu beni çok
yoruyor.Biliyorum,hissediyorum ama yoksun,yokum.Çaresiz bir kabulleniş
içimi yakan.Ve bilmelisin ki bendeki senin hiçbir zaman sendeki ben
olmadığını biliyorum.Öyle bir beklentim de yok.Bendeki yük bana
yeterken sana da benim yükümü vermek istemem.Bu benim yüreğimin
seçimi seni çoğaltmak içimde yani.Ama şundan eminim ki dostumsun.Gel
,ölüyorum desem iki elin kanda olsa koşacaksın.Koşacaksın değil
mi?Sevda böyle bir şey işte.Eminim dediğin anda soru işaretleri
dolar içine.Yenemezsin kendini.Benim sana sevdam,sen olduğun için
mi,dost olduğun için mi,yalnız olduğum için mi,hatıraları
yenemediğim için mi,trenleri sensiz düşleyemediğim için mi,Her kitap seni
anımsattığı için mi,istediğimden mi yoksa istemediğimden mi
bilmiyorum.Cevap da aramıyorum.Kimseye haksızlık da ettiğimi
sanmıyorum.Bu benim işte.Ben gibi görünen benin içindeki sahip olduğu,va
zgeçmek istemediği benim.Senden vazgeçmek ,benden vazgeçmek
gibi.İşte o yüzden sen hep benimlesin.Attığım her adımda benimle
yürüyorsun.Gittiğim her yerde benimle görüyorsun.Ama biliyorum ki
bendeki senle güçleniyorsun.Ben güç kaybediyorum.Ihlamurlar
altında,kardelen buluyorum.Sadece bakıyorum.Ne elime alıyorum ne
kokluyorum.Sadece gözüm gibi bakıyorum.Seni hayallerde sakladığım gibi.
Senin yüreğinde nerdeyim bilmiyorum.Hala var olduğumu bilmek bile
güzel.İnanması zor belki ama hep mutlu ol istiyorum.Kalbin kırık
olduğunda,yüzünü asık hissettiğimde içim acıyor.Hep o gülümsemen
yüzünde asılı kalsın istiyorum.Ama olmuyor biliyorum.Sende
düşünmeyi öğrendiğinden beri mutluluğu kaybettin.Başkalarının
hayatlarını yüklenmekten sende kendi hayatını kayıp ettin.Belkide sende
benim gibi çıkmazlarının adını sevdiğine yükledin.Vazgeçemeyişinin nedeni bu beklide Biz olmak,öncesi ve sonrası.İmzalanmış sevdalar.Tasdiklenmiş hayatlar.Seni sevmemi düşündüm ben.Sen benim içimdeki benlerden birisin..Kulağa tuhaf mı geliyor bilmiyorum.Varlığının öncesini silemediğime göre şimdiyi yok edemem ki.
Artık ağlayamıyorum biliyormusun?Bu ne kadar sızlatıyor
içimi.Duygularımdan kaçmaya çalışırken gözyaşlarımdan oldum.Onlar en
açık göstergesiydi yaşadığımın ama artık yoklar.Belki biraz da
bu yüzden yalnızım.Ve artık şarkı da söylemek gelmiyor ağlamayacağım artık
içimden.İnsan niye şarkı söyler.Mutlu olduğu için mi?Paylaşmak istidiği
için mi?Sevdiği için mi?Dinleyen birileri olduğu için
mi?Birilerinin dinleyeceğini bildiği için mi?Bütün bunların hiç birimi yok
hayatımda ,benmi olmasına izin vermiyorum.Bilmiyorum.Arabaya binip
müziği sonuna kadar açıp kilometrelerce gidesim var.Ama
yapamam.Birçok şeyi yapmak isteyip yapamadığım gibi.Müziği açtıkça gaza
basmak isteyeceğim.Gaza bastıkça araba hızlanacak.Canımla bir korkum
yok.Ama SEN VARSIN…… Ölüme Tercih edemeyeceğim. Yapamam.Ben
olmadığım sürecede şarkı söyleyemeyeceğim,ağlayamayacağım. Sende he
p benim içimdeki sessiz dost olmayı sürdüreceksin.Kendime
sakladığım tek şey sensin çün ki.Senden vazgeçmek demek,kendimden
vazgeçmek demek olacak.Bunu da yapamam…
Belki birçok sevdiğine inanan insana tuhaf gelir benim sevdam. Kıskanmadan, beklenti duymadan,nefret etmeden, sadece iyi olduğunu bilmeyi
istemek,mutlu olduğunu,sevdiğin insanın senin sevdana layık olduğunu
bilmeyi istemek bu da benim gizli sevdam
işte.
Öte yandan kendi görünen hayatımda ben bir başka benim
bir vucuttan öte gidemediğini sanan bir ben.Herşeyin en iyisi için
düşünen,en ufak olumsuzlukla yıkılmaya hazır,yengeç kabuğumda
kendi dünyamı yaratan ben.Beklentilerim sevgiden öte değil
inan.Somutu istemesende hayatına katıyorsun zaten.Süreç bu şekilde
işliyor.Sende biliyorsunki yadsıyamadığın gerçekler istemesende
hayatının parçası haline geliyor.Öte yandan herkes mutlu olsun
istiyorum.Bunun için ben mutlu olmayı unutuyorum.Ama olsun bana yine sabah oluyor yine gün batıyor.Yeterki o başlayan gün sevdiklerimin gözüne hep
aydınlık doğsun.Geceleri huzurlu olsun.Düşünmemek için
okumuyorum belki.Düşünmeyi öğrenmiş ruhunu beslersen daha çok ızdırap
verecek.Korkularımı gömmek için duymadan,görmeden yaşamayı se
çmek çok mu aşağılayıcı.Bazen de evet dediğim an utancımdan
gözlerimi yere dikiyorum.Yalnızlığıma ortak bir dost ararken
kendimi Yalova ’da evin balkonunda çay içerken buluyorum.Şahin belki
bir mırra yapıyor.İçinde şimdiye ait acıları biriktirmiş
habersiz.Zaman nasıl yok ediyor herşeyi.Adı içimizde saklı dostlar hep
kayboldu.Biz mi sahip çıkmayı bilmiyoruz,kendiliğinden mi yitiyor
herşey.Bazende düşünüyorum,ben mi çok önemsiyorum
herşeyi.Birçoğu silip yittimi hatıraları.Oysa benim gözüm gibi sakladığım
hatıraların insanları benim onlara etmediğim gibi bana ihanet
etmemeliler.Bilmiyorum ki.Belki de bundan yalnızlığım.
Biraz sonra varoluş Sana dönecek.Varolduğu
için binlerce kez şükredeceğim.İçimdeki öteki benlerden biri
başlayacak hayata ,bendeki ben gideceğim.Yaşamın tek anlamı senken
içimde başka herşeyi sileceğim.Taki ben bana kalıncaya
kadar.
Hiçlik le çokluk arasında ne fark var? Bir an tüm dünya benim
gibi görünürken yüreğime, bir anda sanki kapı dışarı edilmiş ,
sahipsiz ve çaresiz kalabiliyorum ben.Her an sanki birileri
saldıracak,her an hiç anlam veremediğim insanoğlunun içindeki düşmanlar
ortaya çıkacak ve beni bulacak.Hepsinden daha kötüsü
konuşamayacağım.Konussam anlatamayacağım ve daha da kötüsü anlatsam
anlamayacaklar.Suskunluk ne kadar büyük bir azap.Ya da dinleyecek bir dostun
yokluğu.Dinlerken içimden akan sessiz şelalelerin sesini duyacak
birisi,akmayan gözyaşlarımı silecek,söyleyemediğim şarkılarımı
dinleyecek,uzatamasamda ellerimden tutup beni yüreklendirecek,ayağa
kalkmam için kendini bana siper edecek.Kim istemezki diyorsun belkide
şimdi.Pek çoğu ihtiyaç duyduğunu biliyormu emin değilim.Çoğu sahip
olduğunun ne olduğunu görüyormu,geçmiş zamanın hoyrat
kayboluşlarında sahip olduğumuz can yoldaşlarımız nerde şimdi peki.Yaln
ızlarmı,ağlıyorlarmı,mutlularmı,acaba akıllarında bir kere
isimsiz de olsa varlıklarımız beliriyormu? Bu beni üzmez diye
düşünüyorsun ama ben eminim içinde acıttığı bir yerler var.Sende benim
gibi sahip olmanın değerini kaybedişlerin içinde sessizce
seyrediyor ,kendine bile itiraf edemiyorsun.Gözlerinin içinde sakladığın
resimler bir akşam üstü ayışığına bakarken orda
canlanıyor.Kimseye ne gördüğünü anlatamadan bakakalıyorsun.Belki seninde
kulaklarında bütün evreni kaplayan bir senfoni çınlıyor.Belki işte o an
o ay ışığının aksinde sen ve ben oluyoruz.Kimse görmüyor.Sonra
sen yıllar öncesinden çıkıp ellerimi tutuyorsun,bu güç bizi
yenilmez yapıyor,tüm dünyaya meydan okuyan kocaman iki yürek
oluyoruz.Tek yürek olmak bize göre değil biliyorsun.Sen ve ben içimizdeki
martıları özünde mavi olan özgürce uçarken seyretmeyi seviyoruz.Ne sen bana esaret
oluyorsun ne ben sana mecburiyet.Biliyorum ki biz sadece cesaret oluy
oruz birbirimize.Yaşamak için.Ötesi yok.Çılgın yağmurlar
altında yürümeyi düşlüyorum.Ayaklarımın değdiği yerlerde
balçıkların içindeyken engin denizlerde kulaç atıyorum.Islanmak,çamura
bulanmak hiç umrumda değil.Bağıra çağıra şarkılar
söylüyorum.Yanımda sessizce yürürken yüzündeki masum gülümsemeyle mutluluğum çoğalıyor. Biliyorum ki sende benim gibi ağırlaşan ayaklarına
inat hafiflemiş yüreğinin huzurunu taşıyorsun gittiğimiz
yerlere.Karanlık aydınlığa dönüyor gözlerimizde.Bilmediğimiz daha önce
hiç gitmediğimiz sokaklarda, arsalarda geziniyoruz.O sokaklar bize hep
gitmeyi istediğimiz uzak diyarlar oluyor.O diyarlarda sadece var
olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.Sadece insan olmanın bedensel
ihtiyaçları zorluyor bizi.Yoksa ruhlarımız bizden bile sıyrılmış yaramaz
çocuklar gibi savruluyor ordan oraya.Baktığım yerlerde senle aynı
şeyi görmeyi o kadar özledimki.Belkide bundan yalnızlığım.Bi
r kızıl toprak mı olur,yüzyıllar öncesinin kalıntılarında
yaşanmış hayatların hayali mi,bir akşam gün batışında denizin
aksinde yakomozların sihri mi,gün doğarken açıp pencereleri
toprağın kokusunu ciğelerimin taa içine çekerken hafif bir esintiyle
kımıldayan yeni yetme bir fidanın ayakta kalma inadını seyretmek
mi,sonsuz gibi görünen beyazlıkların zirvesinde sana içimdekileri
haykırmayı düşlemek mi,radyoda çalan şu türküleri gözlerinin içine
bakıp ta nice ezilmiş insanların acısını yüreğimizde hissetmek
mi…Bilmiyorum.Özlerken seni ,içimde kopan fırtınaları nasıl
olupta dindirebildiğimi bilemeden, kendime yaklaşmanın sevincini
yaşıyorum ya,biliyorum ki ondan artıyor sana olan özlemlerim.Hep dediğim
gibi yokluğun varlığından çok yakarken içimi,varlığın hep
benden uzakta tuttu seni.hayalim cancanım Ne buraya aitim ne oraya.Herkes bana yabancı yada ben
herkese.Bu yabancılaşma duygusu öyle kötü ki.Oysa beni bilirsin
sevdiklerim ben olsun isterim, bende onların yüzü.Olamıyorum
ya,kendime olan yüküm artıyor.Belkide o yüzden zamanla daha çok kendime
kapanıyorum.Böylece bendeki benler çoğalmazsa yalnızlığım beni
yormaz sanıyorum.Ama olmuyor.Hep başka hayatların parçası
olmuş,başka yüzlerde yansıyan dostlar…Ve dost olamayacak kadar kendine
kapalı hayatlar.Belkide o yüzden hep uzak diyarların hayalini
kuruyorum.Tanıdık kalabalıklar içinde tek başınadalıktansa ,tanımadığ
ın kalabalıkların parçası olmak.Kolayamı kaçıyorum,kaçmaktan
yoruldumda ondan mı susuyorum.Bilmiyorum…
sevdamı.Belki yenilmişliğin ,kaybedişimin belgeseli orda yaşananlar.Ve
nasılda yakışıyor bize o durağın duvarlarında satılan kitaplar.Belki
bir gün benim hikayemde soğuk taş duvarların üzerinde seni
bekleyecek ümidi eskitmiyor içimdeki acını.
Çevreme bakıyorum da kavuşanlar hiç sevdalı değil artık.
Televizyonlardaki aptal dediğimiz ama illa bir iksini seyrettiğimiz dizierde
de öyle. Hep özleyenler sevdalı. Kavuşunca sahip oldum duygusu
yeniyor herşeyi.Ne kötü değil mi.İstemek sadece sahip olmakla ilgli
bir şey.Sahip çıkmakla değil.Değer vermek ,değer görmekle.Sadece
hatırlamak hatırlanmakla ilgili değil.i yaralı bir kanatla kelebek hiçbir işe yaramıyor.
Ben denizleri çok severim bilirsin. Ruhumun aynası gibidir sonsuz
mavilikler. Hep bir kıyı kasabasında yaşasam diye geçirmişimdir
içimden. Balık kokmalı ,yosun kokmalı etraf.İnsanlar kendi
halinde,daha iyisi için değil o günü yaşamak için yaşamalı orda.Karın
tokluğuna derler ya öyle belkide.Bahçesi olmalı evimin.Ev iki katlı
ahşaptan olmalı.Yürüdükçe sesini duymalıyım
varolduğumun.Bahçede çiçeklerim olmalı rengarenk.Her gün sabah çiçeklerimi
sulamalı koklamalıyım.Önümde uçsuz bucaksız mavilikler bana hayatı
anımsatmalı.Orda hayata yenik düşmeli ,savaşlara son vermeli huzura
kulaç atmalıyım.
Keşkeleri sevmezsin
bilirim.Keşke demeyeceğim. Sadece otobüse yetişmek
için çırpınıyorum. İndiğimde otobüsten o hiç
bilmediğim şehirde, bilmediğim biryerde, bildiğim insanlarsada
karşımda duran görmek istediğim tek kişi sendin. Sabahı nasıl ettim.
nasıl iliştin gözüme hatırlamıyorum.Nasıl sarıldım sana,nasıl
kokladım.Seni ordan nasıl çıkardık biz.Nasıl geldin bizimle.Ve o bir
gün nasıl da biz olmuştuk yine.
Hüzünbaz sevdamın elindemi kahroldum, bu kaldırım taşlarına
düşman olduğum şehrin içinde mi , gidememek mi çıldırtıyor yoksa
kalmak zorundalıklarmı ,bu hiç birşeyden haz almayan ruh mu deli
ediyor beni …Aynada yansımalarımdan kaçalı çok oldu zaten.Basılı
kağıtlardan yüzümü saklayalı asırlar gibi.Yüzümün aksine
ruhum yansımayınca içim çok acıyor inan.Bu acıyı azaltmak için
çoğalıyor belki yalnızlığım.
ri ]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.