Dağ Köyü
O gün yüreği kıpır kıpırdı.Diplomayı almıştı çünkü...Öğretmen olmuştu.Hayatının en güzel anıydı.Kuraları çekme heyecanı tüm benliğini sarmıştı ve adeta yerinde duramıyordu.Eğitim ordusuna bir nefer daha katılmıştı.
Ailesi heyecanını yatıştırmak için uğraşsa da, o devamlı hayalindeki köyü anlatıyordu.Nihayet kura çekme vakti geldi çattı.Elleri titreyerek zarfa uzandı ve çekti.Zarfı açtı.İşte geleceğine attığı ilk adım karşısında duruyordu.
Tüm işlerini tamamladıktan sonra okulların açılacağı günü sabırsızlıkla beklemeye başladı.Annesiyle beraber köyüne doğru yola çıktı.İki saatlik otobüs yolculuğundan, aldığı bilgiler üzerine 45 dakikalık dar patika yollarda yürüyerek köyüne vardı.
Köy Karadeniz’in yemyeşil bir orman köyüydü.Köydeki erkeklerin çoğu Almanya’da işçi olarak görev alıyordu.Dağ köyü olması nedeniyle, çalışanlar genelde kestane toplayarak, kereste satışı yaparak zar zor geçimlerini sağlıyorlardı.
Hayalindeki okulla gördüğü okul arasında çok fark vardı.Okulu bir köy evinin iki odasından ibaretti.Bir odası sınıf diğer odası konaklayacağı odaydı.Tuvaletleri tüm köy evlerinde olduğu gibi altı boş bir çukurdu.Ama o tüm bu olumsuz koşullara rağmen, içtiği andı yerine getirecek azme sahipti.Çünkü vatanın her toprağı onun için kutsal bir hazineydi.O da binlerce çalıkuşundan biriydi.
Hemen köyün muhtarı ile görüştü ve kendisini tanıttı.Tüm Türk köylüleri gibi, onlar da öğretmenlerini sevgiyle bağırlarına bastılar.17 yaşındaki genç kızı hürmetle karşıladılar.
Çalıkuşu hızla çalışmalarına başladı.Öncelikle okula gelmeyen kız çocuklarının okula gelmesini sağladı.Tek göz sınıfında köy kadınlarına geceleri okuma yazma dersi vermeye başladı.Çocuklarının sosyalleşmesi amacıyla yıl sonu gösterisi hazırlamaya başladı.Şiirler, folklör gösterileri, kendi yazdığı piyesle köylüleri eğitmekti amacı.
O gün yıl sonu gösterisini gerçekleştireceği yeri bulmak amacıyla köyü dolaştı ve nihayet köyün harman yerinde karar kıldı.Dört tarafı kapalı, kapısız en uygun yer orası idi.
Sahne perdesi için kumaş lazımdı.Köy dağ köyü olduğu için istenildiği vakit aranan şeyi bulmak mümkün değildi.Köylülere muhtarla haber saldı.Köyün 70 yaşındaki nur yüzlü akça pakça Emine Ninesi tan vakti ağarınca, elinde bastonuyla kapısına dikilmiş halde onu bekliyordu.
-Hayrola Emine Nine, bir derdin mi var diye sorunca
-Hoca Efendi bez arıyormuşsun, benim sandığımdaki kefen bezimi sana getirdim.Al da işini gör dedi.
O an kelimelerin kifayetsiz kaldığı andı.Gözlerinden sicim sicim dökülen yaşlar tüm yüzünü ıslatırken Emine Nine’nin hayretle ona bakıp sarılması bir oldu.Ve
-Hoca Efendi bir yanlışlık mı yaptık, neden ağlıyorsun? diye sordu.
-Türk köylüsünün öğretmenine candan bağlanışını bilirdim de kefen bezi kadar kutsal emanetini verebileceğini tahayyül edemezdim.’ dedi.
O da;
-Sen bizim çocuklarımıza ışık,yol; kadınlarımıza kalem oldun.Kefen bezim sana helal olsun.’ dedi.
Kefen bezinin üstü, kartondan yapılmış üzeri soba borusu ile boyanmış yıldızlarla süslenerek perde tamamlandı.
Perde açıldığında gösteri günü Emine Nine en ön koltuktaydı.Eserine gururla bakıyordu.Gösteri boyunca alkışları hiç susmadı.
Çalıkuşu’nun yaptığı çalışmalar övgüye değer bulunarak müfettiş raporuyla bir yıl sonra köyünden tayini çıktı ve ayrılmak zorunda kaldı.
Köylülerin yazığı dilekçeler onu geri getirmeye yetmedi.
Dağ köyü hala anısında, yüreğinde sıcacıktır.
Anlattıça dillenir, sustukça çoğalır.
Bilir ki hala yeni çalıkuşu destanları lamba ışığında dillenmekte, kardelenler güneşe doğru büyümektedir...
YORUMLAR
"Köylülerin yazığı dilekçeler onu geri getirmeye yetmedi.
Dağ köyü hala anısında, yüreğinde sıcacıktır.
Anlattıça dillenir, sustukça çoğalır.
Bilir ki hala yeni çalıkuşu destanları lamba ışığında dillenmekte, kardelenler güneşe doğru büyümektedir..."
Kardelenleriniz emanet edildikleri yeni ellerde eminim sizin azminiz ve geniş gönlünüzden feyz almaya devam ediyorlardır.
Yüreği acıtan fakat gurur ve metanet dolu anıların sahibesi Sevgili Perime saygılarımız yürekten..
Türk köylüsünün öğretmenine candan bağlanışını bilirdim de kefen bezi kadar kutsal emanetini verebileceğini tahayyül edemezdim.’ dedi.
O da;
-Sen bizim çocuklarımıza ışık,yol; kadınlarımıza kalem oldun.Kefen bezim sana helal olsun.’ dedi.
Kefen bezinin üstü, kartondan yapılmış üzeri soba borusu ile boyanmış yıldızlarla süslenerek perde tamamlandı.
Perde açıldığında gösteri günü Emine Nine en ön koltuktaydı.Eserine gururla bakıyordu.Gösteri boyunca alkışları hiç susmadı.
Sevgili perim
Bu satırlar beni çok duygulandırdı. Böyle bilge Türk kadınına ve sizin gibi fedakar başarılı öğretmene saygılar...
Sevgilerimle