Arşivimden/Hakkımızda Yazılanlar
ÖLÜMÜN KIYISINDAN DÖNMEK
Rabia GÖLBAŞI
“Hay Hayat ne yazık ki düz bir çizgi değil… İnişli-çıkışlı yollar, o yollarda dikenler, çakıl taşları vs… Yılları ardımızda bırakıp da geriye baktığımızda, geçen yıllarda ne çok şey yaşadığımızı düşünüyoruz. O yıllarda istemeden yaşadığımız acılar, gözyaşları olduğu gibi gönül hanemize derlediğimiz güzel at ne yazık ki düz bir çizgi değil… İnişli-çıkışlı yollar, o yollarda dikenler, çakıl taşları vs… Yılları ardımızda bırakıp da geriye baktığımızda, geçen yıllarda ne çok şey yaşadığımızı düşünüyoruz. O yıllarda istemeden yaşadığımız acılar, gözyaşları olduğu gibi gönül hanemize derlediğimiz güzel
Hayat ne yazık ki düz bir çizgi değil… İnişli-çıkışlı yollar, o yollarda dikenler, çakıl taşları vs… Yılları ardımızda bırakıp da geriye baktığımızda, geçen yıllarda ne çok şey yaşadığımızı düşünüyoruz. O yıllarda istemeden yaşadığımız acılar, gözyaşları olduğu gibi gönül hanemize derlediğimiz güzel anılar, yaşanmış, unutulmamış hatıralar ve dostluklarda olacak elbette.
Dostluklar; ne güzeldir bu dostluklar, bir dostunun bir yerlerde var olduğunu bilmek, çok sık görüşmeseniz de mutlaka o dostunuzun kalbinizde önemli bir yeri vardır sizin için. Bilirsiniz ki o insan ta başından beri sizin dostunuzdu, sizin için önemliydi, yıllar geçse de yine aynı değerinden zerre bir şey kaybetmemiş kalbinizde. Ne güzeldir böyle bir dostun dostluğun var olduğunu bilmek. İşte öyle bir insan, öyle bir dost, değerli ağabeyim Bekir YALÇINKAYA… Onu tanıdığım günden beri hep iyi niyetli, pırlanta kalpli, dostlukta sağdık bir insan. Sayamadım fakat dostluğumuz 20 yılı buldu sanıyorum. Dile kolay… Bunca yıl aynı çizgide kalabilmek ne güzel… gerçekten de güzel. Dostlukların pamuk ipliğine bağlı olduğu, çıkar üstüne kurulduğu günümüzde, riyasız dürüst, arı-duru bir su misali dostluğumuzu yıllara taşımamız gerçekten de çok güzel, güzel ne kelime muhteşem…
İzninizle Bekir Ağabeyim diye devam etmek istiyorum. Bizler Mevlana felsefesini taşıyoruz gönül ehliyiz. Bekir Ağabeyimin de silahı kalemidir. Yüreğinden gelenleri ancak mısralara, kelimelere döker. Kahırlarını sevinçlerini yazılarıyla anlatır. İşte beni, bu yazıyı yazmama sebep olan yazılarından biriyle yüreğime ince bir sızı gibi dokundurdu. Cız etti yüreğim cız…
Nasıl cız etmesin ki… Yıllardır mayıs ayında gerçekleştirdiğim, geleneksel şiir şölenimde "Sağlık sorunu" nedeniyle olamayacağını bildiriyor, bir hoş oluyorum. Dualar dökülüyor dilimden "ALLAH’a emanet ol." "Allah’ım çok iyi tanıdığım bir şairimi, dostumu daha kaybetmek istemiyorum…"
Her yıl şiir şölenimin fotoğraflarını derlediğim albümlere baktığımda inanın gözyaşlarımı tutamam. Öyle çok duygulanırım ki… Şiir şölenime katılan en az 10-15 büyüğüm aramızda yok ve onlar ebedi hayatlarında.
Yüreğim kaldırmıyor acıları lakin elden gelen bir şey yok. Yüce Rabbimizin emri. Doğum ve ölüm takdiri ilahi… ne yapabiliriz ki. Hepimiz her yerde daima yüce Allah’ a emanetiz. İşte en büyük dua bu… "Allah’ a emanet olmak" bunu sakın unutmayın ve unutturmayın.
Yazımızın başlığını neden "ÖLÜMÜN KIYISINDAN DÖNMEK" diye koydum. Neden? bu duyguyu yani ölüme yaklaştığınızı hissedip, sonra hayata yeniden gözlerinizi açtığınızı hissetmek ve yaşadığınızı anlamak… "Rüya değil… Yaşıyorum…" demek, işte ölümün kıyısından dönmektir. Sizler bu duyguyu yaşadınız mı bilmem ama, ben bu duyguyu çok ciddi manada iki defa yaşadım. "Allah bir daha bu duyguyu bir daha yaşatmasın… Amin. "Gerçekten de bu duyguyu kimsenin yaşamasını istemem, fakat bu duyguyu yaşayanlardan biri de Can dostum, Bekir Ağabeyim oldu, geçirdiği by-pas ameliyatıyla. İnşallah bu son sağlık sorunu olur ve çok çok çok uzun yıllar sağlık içinde yaşar ve yine o muhteşem şiirlerini yazar. Yeni şiirler var mı Bekir Ağabey…
Bazıları hayatı toz pembe sanır, günlerin lay lay lom geçtiğini zanneder. Oysa gerçek hiç de öyle değil.
Kimine göre lay lay lom olan hayatlar, kimine keder, hüzün, gözyaşı getirebilir. Hele ki ölümle kalım arasında gidip- gelmeler yaşayan insanlar için hayatın anlamı daha bir başka… Hayata ve insanlara yaklaşımları daha bir farklı oluyor.
Ölümün kıyısından döndüyseniz; hayatın ne adar kısa olduğunun daha iyi bilincindesinizdir. Sizi kıranları kıramaz, sizi incitenleri incitemez, küsemezsiniz. Hayat sizin için maneviyattır. Eğer ki hayatınızda gerçek bir sevgi varsa, karşılıklı seviyor ve de seviliyorsanız işte hayatın anlamı budur. Severek ve sevilerek yaşamak… Başta YARADAN’ı sevmek…Vatanı, Milleti, Bayrağı sevmek… Dostları unutmayalım…"Ne demiş atasözümüz "dostum olsun da uzakta olsun." Kalın sağlıkla. Yüreğinizden sevgi, yüzünüzden tebessüm, evinizden huzur eksik olmasın. Esenlikler.”
MUHATABINDAN NOT:
Evet.. Hakk’ın Dünyevi hayata bağışlamakta olduğu nefesinden canlara istifade var ise, Aristo’nun dediği gibi; “Boşluktan nefret eden tabiat’ta bize boşluk doldurmaya yer vardır..
2008 Mayıs’ından bu yana öylesine büyük bir imtiyaz ile Rabb bize sağlık bahşetti ki mevcut dostların üstüne ne nezih meçhul dostlar kazandık..
Şu büyük lûtfu anlamak bile şükrün en müstesnasıdır..
Ve biz; Allah’a şükür ki anlıyoruz.. Ve de Rabia’mıza en derin sevgilerimizi şükran duygularımızla sunuyoruz..