- 475 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ALIN SİZE AÇILIM !..
ALIN SİZE AÇILIM !...
Dr. Sadık Özen
Çeşitli tanımlamalardan sonra, son olarak “Milli Açılım” isminde karar kılan sayın açılımcılar !.. İşte size, adeta “Milli Felaket” niteliğinde yeni bir açılım. Hem de, ülkemizde, tam da büyük bir doğal afetin yaşandığı, ulusumuzun yasa büründüğü kara bir günde kanlı bir açılım. Yedi askerimiz birden şehit.
Hem de, bir devlet büyüğünün, sözü edilen açılımın içeriğini açıklama gereği bile duymadan, yapılmak istenilenlerin fiili uygulamasına geçtiği gün.
Hem de, tam iyi niyet gösterilerine başlandığı, dostluk mesajları verilmek için ileri adımların atıldığı ve anlamlı ziyaretlerin yapıldığı gün.
Evet beyler ! Aylardır sözünü ettiğiniz ve “Vatan evlatlarının akan kanlarının durdurulacağı” nı söylediğiniz açılımın ilk meyvesi bu oldu. Şimdi; bu son ihanete, bu kanlı olaylara “Kanlı Açılım” ismini verip vermeyeceğinizi merak ediyorum doğrusu.
Dilerim; bir hastalığa iyi bir teşhis konulmadan tedavi edilemeyeceğini artık anlamaya başlarsınız.
Dilerim; meselenin, “Ana dilde konuşmak” gibi masum bir istek olmadığı anlaşılır artık. Dilerim, terörün gerçek nedenini bu olmadığı öğrenilir. Dilerim, vatanımızı bölmek isteyenlerin, maskelerinin altındaki gerçek yüzleri görülür.
Bu yapılmadıkça, daha çok kanlar dökülecek, analar ağlayacak ve gözyaşları sel olup akacaktır.
Şimdi, yeni yeni senaryolar üretilecek, olayları Silahlı Kuvvetlerimizin yarattığı, masum insanlara ateşli silahlarla saldırıldığı, insan haklarının ihlal edildiği, demokratik hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırıldığı yaygaraları koparılacaktır.
Yüz yılı aşkın süredir emperyalistlerin yazdıkları ve sahneye koydukları senaryo budur. Bu oyun, “müstevliler” emellerine erişinceye kadar sahnelenmeye devam edecektir. Taaki kör olmuş gözler gerçekleri görünceye, siyasetçiler akıllarını başlarına alıncaya ve bağımsızlık / egemenlik anlayışını kavrayıncaya kadar.
Evet beyler, yeter artık !.. Evlatlarımızın kanı dökülmesin artık. Her gün yeni şehitler verilmesin, ocaklar sönmesin.
Bunun yolu, emperyalistlere boyun eğmek, onlara yaranmaya çalışmak, yeni senaryolar üretmelerini beklemek, yeni haritalar çizmelerine göz yummak ve olanlara seyirci kalmak değildir. Tek yol, gözlerimizin önümüzdeki sis perdesini kaldırmak ve gerçekleri görebilmektir.
Görüldüğü üzere; gelinen yerde, “Askerlerimize kurşun sıkanlar, bana sıkıyor demektir” diyenlerin sözleri bile kar etmiyor artık. Çünkü ekilen zehirli tohumlar meyvelerini vermeye başladılar. Beyinleri yıkananlar insanlıktan çıktılar ve birer canlı robot oldular. Her biri, nerede ve ne zaman patlayacağı belli olmayan serseri bir mayın gibi. Onları yetiştirenler, isteseler de onlara engel olamazlar artık.
Tek yol, ulusal birliğimizin bozulmamasıdır. Tıpkı Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşımız’ da olduğu gibi.
Vakit geçirmeden, geçmişteki kardeşliğimize yeniden erişmenin yollarını arayalım…