- 1017 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Anne Yüreği (3)
Kadın yaşadığı tüm olayı ayrıntıları ile anlattı adama. Kadın anlattıkça adamın bakışları değişiyor, gözlerini kadından ve çocuklardan uzaklaştırıyor, tek kelime söyleyemiyordu. Bir şey söylemeye çalışıyor ama kelimeler dudaklarının arasında titremekten dökülmüyordu dışarı. Kadın, gülümseyerek onlara bakan adamın yüzünde gülümsemeden eser kalmadığını görüyordu.
“İşte ağam başımıza bunlar geldi. Şimdi ben kaçtım çocuklarımı alıp köyden. Allah sonumuzu hayır etsin, bakalım kendimizi bu hiç bilmediğimiz şehirde bulabilecek miyiz?
Adam yine konuşmuyordu. Ama kız gözlerini hiç adamdan ayırmamış, onun yüzündeki değişimi öylece izlemişti. Kadın konuşmasını bitirince kız.
“ Amca siz nerden geliyordunuz. Bizim oralardan çok nadir araba geçer. Sizinle orada karşılaşmak çok büyük bir mucize bizim için”
Adam kendini toparlamaya çalışarak. “Ben köyümden geliyordum. Benim köyüm sizin köyünüzün karşısındaki köy. Annemin ve kız kardeşimin mezarlarını ziyaret ettim. Şehre bayağı uzak köyüm ama yirmi yıldır her hafta köyüme gider annemin ve kız kardeşimin mezarlarını ziyaret ederim”
“ağam size bize yiyecek aldınız. Kaç para tuttu. Hemen parasını vereyim” dedi
Adam. “Ne parası. Birkaç lokma ekmeğin karşılığı mı olur. Koy onu kesene”
“Olmaz ağam. Olmaz. Sende çalışıp kazanıyorsun. Bizim karnımızı doyurmak zorunda değilsin. Allah razı olsun bizi o dağ başında kurda kuşa yem etmedin. Alıp getirdin buralara. Şimdi birde karnımızı doyurmak zorunda değilsin”
Adam bu onurlu kadının yüzüne baktı. Gözleri dolu dolu “ keşke benim anama ve kız kardeşime de biri yardım edebilseydi, bir kişi onların elinden tutabilseydi o zaman onlar ölmezler, bizde yetim onun bunun elinde büyümezdik”
Kadın duydukları karşısında irkildi. Onlara yardım elini uzatan adamın bu kadar gözlerinin dolmasının bir nedeni vardı.
“Ne oldu ağam annenize ve kız kardeşinize”
Adam bu defa gözyaşlarını tutamamıştı. İlk defa değildi ağlaması ama bir başkasının yanında ilk defa ağlıyordu.
“Biz beşkardeştik. İki kız üç oğlan. En büyüklerimiz ablamızdı. Benden dört yaş falan büyüktü ablam. Babam öyle gaddar biriydi ki, astığı astık, kestiği kestik. Zavallı anam ne dayaklar yerdi babamdan. Biz küçük olduğumuz için ona yardım edemezdik. Bir köşeye siner, babamın annemi dövmesini bitirmesini beklerdik. Olanları izlememek için gözlerimizi kapatırdık. Bir gün babam eve geldi ve ablamı sattığını söyledi anama. Anam tek kelime konuşamadı babamın karşısında. Ablam öyle çok ağlıyordu ki evlenmek istemediğini söylüyordu anneme. Annem, babamı ikna edebileceğini düşünmüş olmalı ki “ bey, kızımız henüz çok küçük. Daha çocuk o. Vereceğin adam çok büyük. Verme bey, ne olur yapma, kızımızın hayatını bitirme “ dedi. Ama babam, annem bu sözü söyledi diye eşek sudan gelene kadar dövdü annemi. Ablamı verdiler para karşılığında o adama. Ama ablam “ölürüm de evlenmem” diyordu anneme. Annem büyük kızından sonra sıranın küçük kızına geleceğini biliyordu ve ikisini de kurtarmak istiyordu. Önce dayımlardan yardım istemiş. Dayımlar “ sen mi değiştireceksin gelenek ve görenekleri. Burada kocan ne derse o olur. Evlensin ne olacak. Sende o yaşta evlendin. Kötü mü oldu bak” demiş yardım etmemişler. Köyün muhtarından yardım istemiş. Muhtar “ Bu aile içi konulara karışamam hanım” deyip göndermiş annemi. Öyle çaresiz kalmış ki annem. Bizleri alıp köyden ayrılmayı koymuş kafasına. Ablam anneme “ kendimi öldürürüm de o adamla evlenip üçüncü karısı olmam” demiş. Annem köyden kaçabilmenin yollarını aramaya başlamış. Bir gece bizleri toplayıp, babam evde yokken çıkmış yola. Bayagı gittik ama babam bizim yokluğumuzu fark edince peşimize düşüp yakaladı bizi. Hepimiz döndük eve ama annem ve ablam için cehennem hayatı başladı. Babam köyde herkese “ bu karı orospu olmak için kaçıyordu şehre” diyordu. Bir sabah ablamın yatakta olmadığını gördük. Koşarak anneme haber verdik. Annem ablamı aramaya başladı. İkisi de gitmişlerdi. Babama söyledik babam düştü peşlerine. Annem ile ablamın yine kaçtığını düşünmüş babam. Evde ki av tüfeğini alıp düşmüş peşlerine. Oysa onlar uzakta değilmiş. Hemen evin alt tarafında ağaçlık vardı bizim. Oraya gitmiş ve ablamı bir ağaca asılı bulmuş annem. Annem feryatlar içinde ağlayıp babama lanetler yağdırırken, babam tüfeği doğrultup ablamın ipini vurmak isterken ( jandarmada öyle dedi babam az ceza almak için) elinde ki tüfekle annemi öldürdü. Babam cezaevine, annem ve ablam mezara gitti. Biz dört kardeş sel sefil kaldık ortada. Sonra bizi büyük dayım aldı yanına ve onunla şehre geldik. Ama yengem bakmadı bize ve her birimizi yurda verdiler. Hepimiz on sekiz yaşımızı bitirince birbirimizi bulup bir araya geldik. Şimdi dört kardeş aynı mahallede oturuyoruz. Çok şükür işlerimiz iyi. Ben mahalle muhtarıyım, resmi bir kurumdan emekli oldum, benim küçük kardeşim bir dükkân açtı gıda üstüne, en küçüğümüz bir butik işletiyor. Kız kardeşim terzilik yapıyor eşi de devlet memuru. Geçinip gidiyoruz.
Kadın “ ağam babanızdan haber yok mu? Onu görmüyor musunuz?
“Babam kaza kurşunu olduğunu kanıtlayamamış ve bayağı büyük ceza almış. Biz küçük olduğumuz için gidemedik yanına. Cezaevine düşeli iki yıl olmuştu sanırım. Bir gün dayıma haber gelmiş. Babam cezaevinde kendini asmış. Ölüsünü tuvalette bulmuşlar. Köye götürüp gümmüşler babamı. Ablam ile annem yan yana yatıyorlar ama babam onlardan çok uzak bir köşede yatıyor. Biz de büyüdükten sonra mezarlarını yaptırdık. Arada gidip geliyoruz köye. Annem ile ablamın mezarı olmasa hiçbir zaman gitmem köye”
Adam bunları anlatırken kadın gözyaşlarına boğulmuş, hıçkırıklar boğazına düğümlenmişti. Şimdi anlıyordu bu adamın neden onlara yardım ettiğini. Onun ailesi de yaşamıştı demek onların yaşadıklarını. Bir an düşündü. Eşi onları yakalamış olsaydı mutlaka öldürürdü. Kendi öldüğü bir şey değildi. Kızının ölümüne dayanamazdı.
Adam, kadına bunları anlatırken yorgunluktan bitap düşmüş çocuklar odadaki kanepenin üstünde uyuyakalmışlardı.
Devam Edecek
YORUMLAR
Olmaz ağam. Olmaz. Sende çalışıp kazanıyorsun. Bizim karnımızı doyurmak zorunda değilsin. Allah razı olsun bizi o dağ başında kurda kuşa yem etmedin. Alıp getirdin buralara. Şimdi birde karnımızı doyurmak zorunda değilsin”
Adam bu onurlu kadının yüzüne baktı. Gözleri dolu dolu “ keşke benim anama ve kız kardeşime de biri yardım edebilseydi, bir kişi onların elinden tutabilseydi o zaman onlar ölmezler, bizde yetim onun bunun elinde büyümezdik”
Kadın duydukları karşısında irkildi. Onlara yardım elini uzatan adamın bu kadar gözlerinin dolmasının bir nedeni vardı.
“Ne oldu ağam annenize ve kız kardeşinize”
Adam bu defa gözyaşlarını tutamamıştı. İlk defa değildi ağlaması ama bir başkasının yanında ilk defa ağlıyordu.
..........Yani ğa olsun /bey olsun ama o merhamet illa ki var...
Anadolumun kaderi ne değişti ne değişecek...
Orda kadına düşen ne büyük sorumluluklar var...
bizler sistemleri oturtamamış milletlz biz görmeyiz de bizden sonrakşiler..?
toplumsallık senin kanına işlemiş..........
senin kanında nakış/nakış
senin kanında sen ve ilmek ilmek.......
Ah ah Türkan Hanımcığım, hikayeni okudum yine hüzünlendim. Her insan bir öykü aslında. O kadar çok öykü çıkar ki aslında bacası tüten her evden. Büyüklerimiz der ya, " dUMAN TÜTÜYOR BACADAN AMA NASIL " ÇOK DOĞRU SÖZLER BUNLAR. İÇİM ACIDI KİKAYEDE. DOST KALEM SEVGİLERİMİ VE TEBRİKLERİMİ GÖNDERİYORUM SİZE. :)
evet türkan hm cahiliğin hiç bir boyutu yoktur..
yani bazen düşünüyorum
hadi köydekiler töre ya şehirdekiler ne .buna benzer ve şiddetin alasını şehirde yaşayan kadınlar var ve birde okumuş bilgili dediğimiz ... bence bizler gereken hassasiyeti göstermediğimzden kaynaklanıyor..bu da sivil örgütlerin desteklenmesiyle olur işte yaşamak için yaşanacak günler için kadın erkek dememeli herkes biraz
daha mücadele etmeli biraz daha çaba göstermeli.
duyarlılığınız için teşekürler,
saygılarımla
Kadın olmak çok zor.Anne olmak bembaşka.Kendimiz için çekiyoruz yinede ama çocuklarımıza zarar geleceği anda o yumuşak ellerimiz,pençeye dönüşüyor işte burdaki gibi.Yine kadın geriyor kanatlarını her derde sıkıntıya,ayakta kalmaya çalışıor yavruları için.
Benim bu hikaye içimi çok acıtıyor.
Çoook...
Anlatımınız ve konu seçimi çok özel.
Yüreğinize dert uğramasın hiç...
evet maalesef töre gibi devam eden bu korkunç zihniyet önceden nasıl pek çok cana mal olmuşsa hala devam ediyor..parçalanmış bir hayatın hikayesini okurken bir başka ama birbirinin aynı bir hayatın daha parçalanıp nasıl ziyan edildiğini okuduk kaleminizden..
umarım evlatlarını kendi çıkarları için bir meta gibi gören babalar bu zihniyetten bir an önce arınırlar..
hikayenin ana fikri değişmeyen ve değişmeside imkansız gibi görünen bu cahilliği ne güzel sermiş satırlara..
çok güzeldi ve devamını sabırsızlıkla bekliyorum...
var olun...
yüreğinize sağlık..
sevgimle,,