seyirlik
bir devletin devlet ve bir milletin millet olabilmesi ,sonra da kendini devam ettirebilmesi için belli noktalara temas etmesi ve bu noktaları kabul ettirebilmesi gerekir!
bunlardan biri,kuruluş efsanesidir.her devlet,yönetim şekli ne olursa olsun,bir kuruluş efsanesine sahip olmak zorundadır ve bu bir şekilde yaratılır.inandırıcı kılınır.sonra da empoze edilir.
kuruluş efsanesi,devletin oturtmak istediği sisteme hizmet edecek unsurlar barındırır.bunlar genellikle metafiziktir.fizik alemin üstüne çıkılmasının sebebi,bunları kutsal hale getirmek ve sorgulanmamasını sağlamaktır.
(buraya kadar anlattıklarım,varolanın tasviri ve açıklamasıdır.kesinlikle varolanın eleştirisi değildir.mevcudiyeti anlaşılır kılmayı ve farkındalığı okurda yaratmayı amaçlamaktadır yazı.)
şimdi bir örnekle konuyu somutlaştırmak istiyorum.ortaokul yada lise tarih kitaplarını hatırlayın.içerisinde bir mete han portresi bulunur.mete’nin sert bir duruşu vardır.uzun saçlıdır.bıyıkları uzun ve sarkıktır.hiç düşündünüz mü,o tarihte yaşamış bir Türk kaganının resmi nasıl çizilebilir?çünkü tasvir eden bir argüman yoktur.neden çizilir?üstelik,daha önce değil de neden o zaman çizilir?
bu,yaratılmak istenen toplum tipini temsil eden en uç tiptir!kişi,varlığını,bir yere,bir tarihe,bir kahramana bağlamak ister.bu ihtiyacı da kısmen efsaneler ya da efsaneleştirilen tarihi önderler karşılar.mete de bunlardan biridir.
(ne denir?ilk düzenli orduyu kurmuştur!ordu-millet anlayışını yerleştirmiştir vs.)
çünkü,dönem,toplumun topyekun harekatını gerektirmektedir.seferberlik amaçlanmaktadır.mete seçilir,çünkü kafasında sarığı,kavuğu yoktur.yakın geçmişe dair hiçbir şey hatırlatmamaktadır,hatırlatacak bir şey de barındırmamaktadır.
öyle çok örnek gösterebilirim ki size...
mesela yavru kurt teşkilatları neden kurulmuştur?sembol olarak neden kurt seçilmiştir?
biraz kopukluk oluşturacak belki ama aklıma gelmişken bu konuya da gireyim.son beş yıldır giderek artan bu bayrak çılgınlığına ne demeli?bunun sebebi nedir?vapura bindiğinizde kıyıyı bir inceleyin mümkünse,gayet net göreceksiniz ki bayrak dikilmeyen ufak bir boş alan dahi kalmamıştır!(şunu belirteyim,bayrağın saygınlığını tartışmıyorum.bayrağın sıradanlaştılırmasını,fizik alana inmesini izah için yazıyorum.)
girişte söylediğim şey tam da buydu.bayrak birleştirici unsurlardan biridir.çünkü bu coğrafyada bu bayrağın temsil ettiği kurtuluş için mücadele etmemiş yada ölüme gitmemiş en azından bir azanın olmadığı bir aile,bir soy gösteremezsiniz.
o vakit,sonuca geliyoruz.bayrak kutsaldır!kutsallar bu kadar göz önünde bulunmaz!hayal edildikçe kutsallığı sürer!siz bu kadar gözümüze sokarsanız algımızda değişmezlik meydana gelir!tutkuyu,heyecanı,inancı,aidiyeti söndürürsünüz!
önemli olan,dönemin şartlarına uygun ve ihtiyaçlarına cevaz verebilecek şekilde yönlendirmektir toplumu.bazı değerler,gerektiğinde ağıza alınmalıdır,eskitilmemelidir!
maharet eskiyi taklit ederek sürdürülebilir kılmak değildir!geçmiş,Allah kelamı ile yazılmamıştır,fakat özü korunarak uyarlamalar yapılmalıdır bugüne!
Türklüğümüzle övünebiliriz,bundan doğal bir his ve tezahür olamaz.çünkü tarihimizde kocaman kocaman kara lekeler bulunmaz.herşey bir yana,dünya tarihine yön veren bir geçmişe sahibiz.medeniyet halkalarından biri bize aittir.ve sayılabilecek 3-4 imparatorluktan birinin mirasçısıyız.fakat burada mühim olan,bu inancı afyonlaştırmamaktır.
toplumun kahir ekseriyeti karın tokluğuna yaşamakta,tabiri caizse eşek gibi çalışmaktadır.meslek erbabı olabilmek artık şansa kalmıştır.liyakat yada yaldızlı diplomalar duvar süsünden başka nedir...bu noktada biz neyle övüneceğiz,el insaf!açlıkla,yozlaşmışlıkla,işsizlikle adaletsizlikle mi övüneceğiz?bize kala kala Türklüğümüzle övünebilmek bırakılmıştır.kaldı ki siyasilerin kavgalarından ve yanlış politik hesaplarından dolayı artık bu amaç da sorgulanır hale gelmiştir!
her toplumda ve her dönem akıllılar azınlıktadır.aksi halde sistemler devamlılık sağlayamazdı.buna diyeceğimiz yok.yanlış olan akıllıların cahillere hükmedemez hale gelişi ve cahillerin akıllılık postuna bürünüp cehaleti yüceltmesidir.işte devir bu devirdir!
tarih...tarih ders vericidir,okunan bir ders olmaktan ziyade!fakat,çoğu zaman aynı hataya düşülür.bölünüp parçalanarak taraftarlar yaratılır.en büyük hata da kıyastır!çünkü her çağın bir ruhu bir aklı vardır.ne öncesine ne de sonrasına benzemez.benzetilmeye çalışılması da nafile gayret tüketmekten maada bir şey değildir.
bu noktaya da temas ettikten sonra üst paragrafa bir ekleme yapalım.tarih,her ne kadar kendinde bir şey ise de değişmezleri yok değildir.işte bunlardan biri de alacağımız paydır.medeniyetlerin çöküşünde rol oynayan çok sayıda faktör vardır ki kanaatimce en önemlisi,kurulu düzende delikler oluşmasıdır!bu delikler bugün gözümüzün önündedir.ne zaman ki,düzen,düzensizlik olur,o zaman sıkı durun,sona yaklaşılmaktadır!
aslında bu yazı bitmez!herkesin bir yarası var,gönül ister ki hepsine tuz basalım.lakin,burada noktalamak istiyorum.
bırakalım son noktayı Şeyh Edebali koysun!bir alimin öz vasiyetinden daha doğru ve daha gerçek bir kelam olmasa gerek!
Edebali,Orhan Bey’e şöyle nasihat eder;
ey Oğul Üç Kişiye Acı;
Cahiller İçindeki Alime,
Zengin İken Fakir Düşene,
Hatırlı İken İtibarını Kaybedene...
Şunu Da Unutma! İnsanı Yaşat Ki, Devlet Yaşasın...