- 1849 Okunma
- 32 Yorum
- 0 Beğeni
Anne Yüreği ( 1 )
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sözü geçmezdi evde genç kızın ve o bunu bilirdi. Annesi gibi olmak istememiş ama yaşadığı toplumda annesinden farklı olamayacağını kavramıştı bu yaşında. Kaderinin kendisine çizdiği yolu kabul etmek istememiş ama alnına yazılanları da silmeyi nasıl başaracağını da bilmiyordu. Önünde ona yol gösteren hiç kimse yoktu. Annesi en büyük örnek olması gerekirken, o babasına karşı gelmemesini tembihliyordu her defasında. “ Babana karşı gelemezsin kızım” diyordu durmadan.
Kız mengeneye sıkışmış gibiydi. Adım atacak hiçbir yolu olmadığını görmenin acısı bin kat daha artmıştı yüreğinde. Henüz on iki yaşındaydı ve on sekiz yaşına gelene kadar ailesine bağımlı yaşaması gerektiğini öğrenmişti kitaplardan. Gizli gizli okuyordu kitapları. Okula göndermişti babası İlk Okulu bitirmiş şimdi ortaokula gitmek istiyordu. Okul kayıtları başlamış ve babasının onu okula kayıt yaptırmadığını gördüğünde annesine sormuştu “ Anne ben ortaokula gitmeyecek miyim” diye. Annesi çaresiz gözlerle kızına bakıyor “ daha kayıtların bitmesine var, babanla konuşalım sonra kaydını yaptırırız “ diyordu.
Günler geçiyor ama babasından kayıt yaptırma konusunda ses çıkmıyordu. Bir iki gün kalmıştı kayıtların bitmesine ve hala annesi konuşmamıştı babası ile. Ya da konuşmuştu da babasının verdiği cevabı söylememişti kızına. O akşam yeniden annesine sormaya karar verdi. “Anne babamla konuştun mu, kayıtların bitmesine iki gün kaldı” dedi. Annesi “ Bu akşam tekrar konuşacağım kızım” dedi. Demek annesi konuşmuştu daha önce babasıyla ve verdiği cevap “ Hayır” olduğu için annesi tekrar konuşacaktı. O an kızın yüreğinde volkanlar patladı. Demek babası okula göndermeyecekti. Oysa kız okuyup doktor olmak , annesini bu kölelikten kurtarmak istiyordu.
Gecenin karanlığı çökmüştü eve ve babası gelmişti. Yüzü gülüyordu bu akşam. Babasının yüzünde gülümseme varsa babası ile kendisi de konuşabilirdi. Birden güven geldi içine. Hemen yemek masasına oturdular. Çünkü babası eve geldiğinde eğer sofra hazır değilse her yanı kırıp dökerdi ve bunu bildiği için annesi, babası gelmeden sofrayı hazır eder ve geldiği anda hep birlikte sofraya otururlardı. Yemeklerini yediler. Kız ve annesi sofrayı toplarken baba başköşeye oturmuş TV izliyordu. Kız işini bitirdi odaya geldi. Babasının yüzünde hala gülümseme vardı. “ Baba” dedi kız. Baba diye seslendiğinde sesi korkulu çıkmıştı. Babası” efendim” dedi. Kız “Baba sizinle konuşabilir miyim”. “ Anneni çağır bana” dedi babası. Kız hemen odadan çıktı annesini çağırdı. Annesi ile birlikte kendi de geldi odaya. Kızına baktı adam” sen dışarı çık kardeşlerini alda annenle yalnız konuşacağım” dedi.
Kız iki kardeşini alıp kapıdan dışarı çıktı.
Kadın eşinin yanına oturmuş, eşinin kendisine kızını okula kayıt yaptır demesini bekliyordu. Ama baba “ Yarın akşam kızı istemeye geliyorlar. Ben çocuğun babası ile konuştum tamam dedim. İyi para verdiler. Onun sayesinde borçlar bitecek birkaç dönüm arazi ve bir dükkân alacağız. Bundan sonra rahat edeceğiz”
Kadın şok olmuştu. Eşinin dediklerini doğru mu anlamıştı. Hemen eli ile kolunu çimdikledi. Hayal görmüyordu ve bu bir rüya değildi. Kadın şaşkınlık dolu gözlerle kocasına baktı. “ Ne dedin anlamadım” dedi eşine. “ Sağır mısın kadın, öyle öküzün trene baktığı gibi ne bakarsın yüzüme. Yarın akşam kızı istemeye gelecekler ve bende verdim. Ona göre hazırlık yap”
Kadın olduğu yerde döndü. Kızı henüz on iki yaşındaydı ve o bir çocuktu. Bu yaşta onu nasıl evlendirebilirdi babası. Kızının kaderi de kendi kaderi gibi mi olacaktı. Onu da babası on iki yaşında evlendirmişti kendinden 14 yaş büyük bu adam ile ve o zaman annesi sessiz kalmış kızının kendinden on dört yaş büyük bir adamla evlenmesine engel olamamıştı. Şimdi aynı kaderi kendi kızı yaşıyordu ve buna mani olabilecek tek kişi kendisi idi. Peki nasıl yapacaktı bunu. Köy yerinde yaşıyordu. Ona sahip çıkabilecek hiç kimsesi yoktu. Elinde işi de yoktu ki çocuklarını alıp gitse buralardan. Bir lokma ekmeğe muhtaç olurlardı şehir yerlerinde. Nasıl yapacaktı ve kızının kaderini nasıl değiştirecekti.
Bir anda düşünmüştü bunları. Ve birden” hayır” dedi. “ Hayır, kızımız daha çok küçük ve o okuyacak” dedi kadın. Adam karısının ağzından çıkan sözleri anlamamış gibi bakıyordu karısına. İlk defa karısı kendisine “ hayır” diyordu. Nerden bulmuştu bu cesareti. Adam “ Ne dedin sen anlamadım bir daha söyle bakalım” Kadın eğik duran belini dikleştirmiş. Gözlerini eşinin üstüne dikmiş yüzündeki ve gözlerindeki korkuyu silmiş, oturduğu yerden kalkıp eşinin karşısına dikilmişti.
“Hayır dedim hayır. Kızım okuyacak ve doktor olacak, onun okumasına sen bile mani olamazsın dedim”
Kocası ilk defa karısının gözlerinde korku denen o ürkütücü duyguyu görmemişti ve ilk defa karısının kendisine bu kadar kararlı hayır deyişine şahit oluyordu. Ama adamın da geri adım atacak hali yoktu. Kızını para karşılığında satacak, ondan gelen gelir ile geleceğini garanti altına alacaktı. Ve bu düşüncesinden de asla geri adım atmayacaktı.
Türkan DİNÇER
Devam edecek
YORUMLAR
Hayır dedim hayır. Kızım okuyacak ve doktor olacak, onun okumasına sen bile mani olamazsın dedim”
========================
İnsanın geleceğinin parlak olması okuması ve cahillikten kurtulması için bazen böyle babalarada karşı çıkılır.
Para için kızını(evlendirmek (dahaha doğrusu satmak) kabul edilecek bir şey değil.
Yüreğinize sağlık...
Memleketimizin çok acı gerçekleri."Cennet Anaların ayağı altındadır" Deriz ve inanırız amma;cenneti de ayaklar altına alıyoruz işte.İmandan ve itikattan yoksun bir ruhun durumunu güzel anlatıyorsunuz.
Anne Yüreği ( 2 ) 'yi merakla bekleyeceğim.
Kalemine ve yüreğinize saygılar.
Ayrım yapmama adı altına gizlenen "güne seçki getirilen" yazılarda boy gösterenler, bu yazıya da rağbet edecekler mi merak edip bekledim ve tahmin ettiğim üzere standart güruh ortada yok :)
Çünkü; bu sayfada memleketin "GERÇEK" sorunları var...
Güne gelen yazıları takip edin Sn. onurumsun... demek istediklerimi anlayacaksınız.
Saygımla
''Türkiye’de kızlarımızın yüzde 7-7.5’i evlendirilmek üzere okuldan alınıyor. En temel haklardan biri olan çalışma hakkını kadınlarımızın yüzde 75’i kendi iradesiyle reddediyor. Sokağa çıkmak için yüzde 60’ımız izin alıyoruz. Kadınların üçte ikisi kendi iradeleriyle evlenmek istedikleri kişiyi seçemiyorlar. Bunların en vahimi, yüzde yedisinin zorla evlendiriliyor oluşu. Bu, aşağı yukarı bir milyon çocuk geline tekabül ediyor.'' (Alıntı)
........................
Rakamlar ne kadar yüksek değil mi Türkancığım. Çok üzücü bir tablo gerçekten. Bunları da açalım, açalım ki daha ne kadar acı sorunlarımız var bilelim, bilelim ki düşünelim, düşünelim ki bir çözüm bulalım hep beraber.
Ne diyor Sezen bir şarkısında ;
...Varmadan sekizine
Ergin oldu Ünzile
Hem çocuk hem de kadın
Onikisinde ana
Bir gül gibi al ve narin
Bir su gibi saydam ve sakin
Susar kadın Ünzile
Yağmuru kim döküyor
Ünzile kaç koyun ediyor
Dayaktan uslanalı
Hiçbir şey sormuyor...
..............
Sevgilerimle canım, geç geldiğim için özür dilerim, çok güzeldi yazın...
beden satılır belki ama ruh satılmaz... bir insanın kolu kırılır ve tedaciyle düzelir ama kırılan bir kalp nasıl düzelir, düzelir mi? ya da çocuklar ihtiyaç içinmidir yoksa sevilmek için mi? allah ıslah etsin insanoğlunu...
yazıyı seçenleride, yazarını da yürekten tebrik ederim...
tebessümle, dostça...
Cehaletmi desem tembellikmi desem bilemiyorum.
Bir baba 12 yaşında küçücük bir çocuğa kıyabiliyor.
Bunun adı olsa olsa canavarlık olur bence.
Ne yazık ki biteceğede benzemiyor bu canavarlık.
Sizi yürekten kutlarım Türkan Hanım...
EMİNE45 tarafından 9/7/2009 7:10:24 PM zamanında düzenlenmiştir.
Türkan hanım bu çağda öyle babalar varmı hala sormayacağım bir sürü var nalet olsun bu kadar devrimler yaşamış bir ülkede hala çağ dışı uygulamalar...
şık kanunları
töre
ulemaya sorma
hocaya nuska yaptırma
kadınlar konuşamaz
çocuklar bilmez
gibi uygulamalar......
Ülkemizde evin reisi verdiği kararların yanlış olsalar dahi önlerine geçilmeyeceği bir töre var mantıksızca kararlar veren üçbeş tane yağ tulumu var ....
Anne ne yapsın sustu sustu sonunda patladı belkide annede kızı gibi aynı kaderi paylaşmıştı ......
Türkan hanım değindiğiniz konu toplumun kanı durmayan bir yarasıdır...teşekkürü borç bilirim.
.......Anneleri seviyoruz..önlerinde eğiliyoruz..
Okurken tüylerim diken diken oldu.Her ne kadar hâlâ yaşanıyor olsa da, bu olayların tamamen bitmesi temennisiyle. Bütün kız çocukları mutlaka okumalı.Bu güzel yazıdan dolayı yazarı saygı ile selamlıyorum.Tebrikler.
betülce tarafından 9/7/2009 10:36:41 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bacası tüten her ev mutlu ve huzurlu ev gibi görünsede,penceresi demirli nice yürekler var bilmediğimiz görmediğimiz.
Anneli,annesiz duyulmayan çığlıklar..
Başarılı anlatım,kaleminize sağlık Türkan Hanım..
Devamını güzel noktalarsınız inşallah.
Tebrik ederim yakışan seçkinizi.
çocukların ve gençlerin eğitiminden önce önemli bir sorun var.ihtiyaç duyulan her yerde ebeveyn eğitimi..sil baştan sıfırdan.komik gelecek biliyorum.60 yaşına gelmiş birisi bile eğer ihtiyacı varsa sil baştan eğitime alınmalı.çünkü sonraki gelen neslin geleceğini büyükler şekillendiriyor.başarılar.
Ataerkil toplumların genel yazgısı böyle oluyor maalesef .Bir de feodal yapı hakim ise...
Kendi yazdığım öykü(Buse'nin Göz Yaşları)nı yazarken bir baba böyle gaddar olur mu diye.Ne yazık ki öykünün kahramaını tarafından ağlayarak bana anlatılanlar öyleydi...
Şimdi düşünüyorum da ne kadar da çokmuş toplumda böyle ruhsuz insanlar...Şimdi kızım yanımda cıvıl cıvıl etrafımda dönüyor da yazdıklarım aklıma geliveriyor.Nasıl kıyarım kızıma,nasıl öyle bir baba olabilirim diye.Kızımı bir melek gibi görüyorum karşımda...
Anaya gelince sanırım öyle bir anayı vurgulamaya çalışmışsınız...Yoksa o ananında isyan etme cesareti yoktur...
Yazınızı takipteyim efendim...
saygılar...
Annelerimiz.. Kadınlarımız.. Cesaretleri yüreklerinde saklı kocaman yüreklilerimiz.. Dünya bir parçacık da olsa değişiyorsa kadınların daha ileriyi yaşayacak cesareti olmasından ve bunun için her şeyi göze almalarındandır..
Kendileri isteyip daha ileri gidemediyse çocuklarının yolunu açmak için ellerinden geleni yapıyorlar.. Benim annemde böyle yüce bir kadındı.. Kızkardeşimle bizi okutmak istemeyen babamı annem ikna etmiştir.. İkna olmasını bile beklemeyip tutup kolumuzdan ortaokula kaydettirmiştir bizi..
Türk kadınının topluma kazandırılmasında büyük emekleri olan isimsiz kahramanlardır böyle anneler..
Ve annemden bana geçen bu cesaretle kızlarımın hayallerinin sonuna kadar arkasındayım.. babalarının değil dünyanın bile karşısına dikilirim..
Türkiye'nin aydınlanmış, önünü gören, kendi ayakları üzerinde durabilen ve bilinci aydınlanmış çocuklar yetiştirebilcek kadınlara ihtiyacı var.. yoksa üç çocuk yapın sürüyü çoğaltın diyen çobanların sürüsü olmaktan öte geçemeyecek Türk kadını..
Okulların kayıt dönemi olduğu şu günlerde bu hikayeyi yaşayan bir çok anne-kız olduğundan eminim.. Allah onların yardımcısı olsun, güç ve cesaret versin.. Allah cesurları sever ve destekler.. Bunu bilen için hiç bir zorluk yoktur..
Ülkemizin en önemli gerçeklerinden bir kesitti.. tebrikler..
Kümeslerde tavukları horozlar korur. Fakar civcivleri söz konusu olunca o korumaya muhtaç varlık gibi görünen tavuk, analık içgüdüğsüyle kocaman bir köpek ya da koca bir adamın karşısında arslan kesilir!..
Ana, zaman zaman ezilmeyi sineye çekse dahi, yavrusu söz konusu olunca dişi bir kaplan kesilmeli! İlk kim kendisini gösterirse, diğeri ondan çekinir, siner.
Kutluyorum.
umarım anne kızının kendi kaderinin aynısını yaşamasına izin vermez, umarım başarıyla yıkar bu korkunç zihniyetin kara duvarlarını...
soy kırımın bir başka şekli.....bir babanın kendi egoları için kendi kanından ve canından olan bir varlığa, bir çocuğa yapabileceği en büyük günah...
sayın hocam,
çok hüzünlü başlayan bir hikaye...umarım sonu yüzümüzü güldürür....
kutluyorum..
saygım ve sevgimle,,