Bir Günün Hikâyesi
Yarın, evet hemen yarın sabah erkenden kalk. Şöyle deriiiin derin sabahın ilk oksijenini doldurarak ciğerlerine in sahile doğru. Martıların dansları eşliğinde birleştir yalnızlığını denizle. Önüne çıkan senin gibi sabah yürüyüşüne çıkmış olan ilk kişiye bir merhaba de. Önemli değil tanışıp tanışmadığınız da. İşte artık tanışıyorsunuz, ne var bunda?
Ofis’in oradan taaa amfi tiyatroya kadar yürü durmaksızın. Eğer tedarikli çıkmadıysan, mutlaka rastlarsın sahilde bir sabah simitçisine. Al taze gevrek simidini. Ama sakın sen sen ol bencillik etme. O simitte kaç martının hakkı var biliyor musun?. Haydi kır ucundan azıcık da onlara ver, paylaşmakla çoğalır azıklar, unutma..
Ne güzel esiyor sabah meltemi, göreceksin. Denizin yosun kokulu büyüleyici güzelliğini fark edeceksin belki ilk kez. İlk kez güneşin doğuşunda martıların bile o muhteşem yeni günün ilk ışıklarını nasıl seyrettiklerini göreceksin.
Kıyıdaki karabatakların bile sana selam verircesine bir dalıp bir çıkışlarını belki ilk defa hissedeceksin. Kalabalıkların arasında yalnızlık yaşamanın sana verdiği acıyı, onlarla birlikte oluşunun verdiği mutluluk unutturacak sana yemin ederim. Belki de ; ben bunu neden daha önce yapmamışım deyip hayıflanacaksın.
Yaşam denen olgunun sadece insanlar için kurgulanmadığını, etrafında başka hayatların da olduğunu fark edeceksin. Sana şunu da garanti ediyorum ki; etrafında olduğunu zannettiğin dostlarından daha yakın gelecek sana , simidini paylaştığın o martı. Belki yarın da gidecek gene oralarda o martıyı gözleyeceksin. Sonra da ; amaaan ha o ha bu ne fark eder, deyip bir başkasına atıvereceksin yeni bir simit parçasını.
Sonra öyle huzurlu, öyle dingin döneceksin ki evine; belki balkonunda bir bardak çayını yudumlarken, karşı apartmanın çatısındaki martılardan biri miydi acaba az önce simit attığım diye geçireceksin içinden. Öyle ya, seni takip etmiş olmalı değil mi? O kadar iyilik yaptın hayvana.
O mudur değil midir, bilemem, ama; insanlardan daha vefakâr olduğunu anlayacaksın o an, bir martının bile. Ve yarın sabah daha erken kalkıp, güneşin ilk ışıkları, ilk senin yüzüne vursun diye, daha hızlı adımlarla ineceksin sahile. Bir yudum simidi paylaşarak, yıllarca sana yetecek olan sevgiyi yüklendiğini hissederek…
Ha , unutmadan; o martının sana selamı var, dün gitmemişsin, sitem etti ..
Beytullah ARABACI
YORUMLAR
Bir martı çağlığıyla duyabilmek yaşamın sesini.. bir deniz enginliğinde algılayabilmek sonsuzluğunu.. bir yudum simitle varabilmek tadına.. doğanın her bir parçasının kendine has güzelliğinde farkına varabilmek eşsizliğinin.. kaç kişiye nasip olur ki.. kaç kişi kendini bunlara layık görüp izin verir..
Dünya yaşamın bu boyutunun farkında olanların yüzü suyu hürmetine ayakta duruyor bence..
Bütün sevdiklerimi, hatta en yakınlarımı ve günlük rutinlerimi buldum yazınızda...
Önce ben sahile inerim, eve döndükten sonra da martımı beklerim penceremde iade-i ziyaret için.. çok bekletmez beni ve illaki gelir..
TEBRİKLER...SAYGILARIMLA...