Rehin hayatlar_18
**Ay siz tanışıyor musunuz?...*****
Dışarıda kızlarla erkeklerin yaptığı voleybol maçını seyrederken öyle bir dalmışım ki,boş salonda yankılanan sesle irkildim.Başımı çevirdiğimde Biyoloji bölümünde okuyan Yusuf’u görünce oynayabileceğim biri geldi diye sevinmiştim.
_”Ödümü kopardın. Karşında sağır mı var sandın?”
_”Ödenmiş borçlarına kefil olabilirim. Nereye daldın öyle?”
_”Maç seyrediyordum.”
Yusuf laboratuar teknisyeni ve aynı hastanede çalışıyoruz. O da benim gibi hem okuyup hem çalışıyor.
_”Seni neden bulamadıkları anlaşıldı. Kapıda ‘TEMİZLİ VAR, GİRMEYİN’ yazısını okumadın mı?”
_”Okudum. Gördün madem Sen niye girdin madem?”
_”Dün oyundan sonra raketimi soyunma odasında unutmuşum, onu almaya geldim.Hadi ,top var,raket de var,bir iki el oynayalım mı?ama dur,önce o yazıyı söküp geleyim.”
_”Nereye gidiyorsun sen ya!..Başımıza iş açmayalım…”
Oooo! beni duyan kim? Yusuf yazıyı çoktan söküp geldi bile.
_”Nergis, Sen içeriye girerken kapıda her hangi bir yazı gördün mü?”
_”Görmedim.”
_”Güzel…Ben de görmedim de(!)..”
_”Hadi başla, ama her attığım topu toplamaya gitmeyi de göz al.”
_”Oooo!O kadar iddialısın yani,”
Yusuf topu bana atacağına olan gücüyle karşı duvara atıp raketi masanın üzerine çarptı.
_”Duvarda top sektirmeyeceğiz, masa tenisi bunun adı…”
_”Ya Nergis…Bizim zorumuz ne Allah aşkına?Bak millete paşa paşa sabah gelip akşam gidiyorlar.Şu bar senin,bu bar benim hesabı maşallah kantinden de çıktıkları yok hiç.Her gün sahilde olmalarını hesaba bile katmıyorum.Ya biz?..Hafta sonu hastanede milletin çok af edersin bok/püsürü ile uğraş dur.hafta içi de okulda.
Gündüz okuyup gece alemlere akıyoruz diyenlerden ne eksiğimiz var bizim?”
Yusuf la aynı dertten muzdaripiz. Aslında haklı… Hem okul hem çalışmak sinir sistemimizi alt/üst ediyor, sürekli gergin oluyoruz.
_”Hop hop!...İşte orda dur bakalım.O bok/püsürük dediğin her şeyden önce bizim ekmek paramız.Ayrıca eksiğimiz olduğunu da kim söyledi?Hem okuyup hem çalışmak bir eksiklik mi?yoksa fazlalık mı?Okuman için ailen sana ayda kaç para gönderiyor?”
_”Ne parası ya?...Daha ben onlara gönderiyorum.Ne zaman eve gitsem anam hemen başlar,’Aman oğlum,paranı çar,çur etme.Karı,kız peşinden koşturup paranı onlara yedirme ,gönder bize
biriktirelim’diyor.Sanki karı,kız peşinden koşacak zamanım varda..”
Attığım hakkaha solan da öyle bir yankı yaptı ki; Aynı pinpon topu gibi duvarlara çarpıp geri bana geldi.
_”Eeee. Gönder bize biriktirelim, sonra toptan mı yedirirsin diyor?”
_”Dalga geçme be!..Kooperatife yazılmışlar,Önce ev alalım sonra evlendiğinde kiralarda sürünme diyor.”
_”gördün mü bak, bir de neyimiz eksik diyorsun. Boş boş konuşup durma hadi git al gel şu attığın topu da azcık ders vereyim sana.”
_”Sen mi ders vereceksin?”
_”Beğenemedin mi?”
Yusuf gönülsüz gönülsüz topu almaya giderken;
_”Haaa, Oğuz yana döne her yerde seni arıyormuş.”
_”Buraya gelirken burun buruna çarpıştık bir şey demedi bana.”
_”Ya kim olduğunu fark edememiştir ya da nereye gittiğini bulamamıştır. Kantindeki, kütüphanedekilere hep seni soruyormuş. Oğuz’un seni sorduğunu duyan Nevin de telaşlanmış. Buraya gelirken önüme geçti Nergis’i gördün mü? Diye bana sordu. Ben de ceplerimi yoklayınca kızıp gitti.”
_”Oğuz da kim oluyor ya?...”
_”Oğuz(!)..Hani şu tıbbiyeli yakışıklı Oğuz var ya…Nevin’in Oğuz(!)…,Yakında da….”
_”Hem benim hem senin başımızda yeterince tıbbiyeli var. Bir de buradakilerle uğraşamayacağım. O, başka Nergis’i arıyordur.”
_”Hı hıııı, eminim öyledir.”
Üniversite anılarımla doldurduğum piknik sepetine elimdeki bir böreği yerleştiremedim. Kapı zilinin uzun uzun çalmasıyla aklımı başıma getirdiğinde sepeti kaptığım gibi elimdeki böreği de yiyerek asansöre binip aşağıya indiğimde Neriman’ın eli hala kapı zilinin üzerindeydi. Beni görünce;
_”Ne girmez kınan varmış yaaa. Şahin tepesine gidenler neredeyse geri dönecekler sen daha sepeti alıp inemedin.”
_”Kusura bakmayın beklettim ama son anda üzerimi değiştirmeye karar verdim.”
_”Değiştirseydin madem,senin üzerinde zaten bunlar yok muydu?.Ekrem’de de amma sabır varmış,sakin sakin sigara tüttürüyor zavallım…”
_”Senin de gözünden bir şey kaçmıyor. Öteki pantolonum kirliymiş vazgeçtim. Kaynananın birinden kurtulduk derken diğeri geldi. Ben sana hesap soracağım yerde sen bana soruyorsun.”
;_”Hayrola?..Ne hesabı soracaksın ki?.”
_”Şimdi değil..”
Şahin tepesine varmak üzereydik, Neriman;
_”Ekrem yarın arabanın içini dışını Nergise temizleteceksin tamam mı? Onu beklerken kebapların kokusu her yere sinmiş.”
_”Koku önemli değil bir şişe parfümün başına patlar da, sayesinde soğuk kebap yiyeceğiz.”diyerek bana yan yan bir bakışı vardı ki; Neriman’a sorsan sakin sakin sigara içiyordu güya.
_”Surat asma öyle. Yalan mı? Ben geldim diye telefon açalı kaç saat oldu?”
_”Sana yalan söylüyorsun diyen yok. Dikkat et de dokuzuncu köyden kovulma.”
Şahin tepesine vardığımızda oturabileceğimiz gördüğü ilk yere geçmek için direksiyonu sola kırmasıyla karşı istikametten gelen arabayla çarpışmamız ramak kaldı.
Korna sesleriyle yemek yemek için oturan herkes ayağa fırladı. Öfkeyle kalkanın zararla oturması bu olsa gerek ki biz zarardan kıl payı kurtulduk. Trafikte haddinden fazla dikkatli kişinin başına bunlar gelirse, dikkatli olmayanın başına geleceği düşünmek bile istemiyorum.
Dört beş kişinin oturup yemek yediği yerin yan tarafındaki boşluğa arabayı hızla sürüp kazık fren yapınca az kalsın başımı cama vuruyordum. Neriman daha fazla dayanamayıp patladı.
_”Ekrem! lütfen biraz sakin olur musun? Yüreğimizi ağzımıza getirdiğin yetmiyormuş gibi hepimizi camdan fırlatacaksın. İkinizi bir direğe bağlayıp, eşek sudan gelesiye dayak atmalı. Aaaaa! Geldiğine pişman etmeyin insanı…”
Bir iki dakika kimse arabadan inmedi. Sonunda Ekrem ile ben aynı anda inip göz göze geldik. Neriman ise hala arabadaydı.’siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz ?’der gibi bize baktığını görünce utanıp yanına gittim.
_”Özür dilerim. Gel hadi, kilimi sermeme yardım et.”
Arabanın bagajından aldığım kilimi sermek için şehrin tamamını görebileceğimiz bir yer bakarken karşı komşum Cevriye ablanın ,’Nergis!...’diye bağıran sesi hala kulaklarımı çınlatıyordu.
‘Nergis!...Buradayız burada!...’
Sesin nerden geldiğini anlayabilmek için etrafıma bakındığımda, sol tarafınızda oturan Cevriye ablanın bana salladığı eli hala havadaydı. Öğleden önceki balkon sohbetimiz aklıma geldi. O,beraber pikniğe gidelim dedikçe ben başka planlarımız var demiştim. hiç bozuntuya vermeden,’iyi akşamlar, afiyet olsun!’ dememle,”Aaaaa! Oğuz…”deyip kucağımdaki kilimi yere atmam bir oldu. Otuz iki dişini göstererek bana doğru gelen Oğuz;
_”Neriman!...Bu ne sürpriz?..Kırk yıl düşünsem seni burada göreceğim aklıma gelmezdi.Şükür görüştürene.Nerelerdesin sen ya…”
Arkama bakmaya cesaret edemesem de başımı çevirdiğim de Ekrem bagajdaki eşyaları çıkarmakla meşguldü. Asıl büyük sürpriz Ekrem Oğuz’u görünce yaşanacaktı. Ekrem elindeki eşyalar ve piknik sepetiyle bize doğru gelirken, elindekileri ha şimdi atacak ha şimdi atacak diye içimden geçirirken asıl sürprizi ben yaşadım.
Ekrem elindekilere yere bırakıp, “Merhaba, İyi akşamlar.”deyip Oğuz’la tokalaştığında; Ekrem’in Oğuz yüzünden bana söyledikleri bir kez daha içimi acıttı.Hem de ne acı!...Tepemden aşağıya gaz döküp yaksam şoka girer bu kadar acı duymazdım.
Dört, beş saat önce onun yüzünden bana laf söyleyen kendisi değildi sanki. Karısının geçmişindeki lekeleri(!) bulup çıkaran da O değildi.
Ben canımı yakan acılarımla cebelleşirken Cevriye ablanın kulak tırmalayan sesiyle, “Ay siz tanışıyor musunuz?” demesiyle kendime geldiğimde; Oğuz selamlaşmak için elini bana uzatmış bekliyordu.
Elimi uzatıp uzatmamak konusunda ikilem yaşarken birden uzatmaya karar verdim. Üstelikte Ekrem’in gözünün içine baka baka uzun süre elimi geri çekmedim. Hatta, Seni gördüğüme çok sevindim” bile dedim. Ekrem elini Oğuz’un omzuna koyarak,”Markettekini de sayarsak bu gün ikici karşılaşmamız. Seni burada göreceğimi düşünmemiştim. Yine hepimiz bir aradayız, ne güzel…”
Evet evet, çok güzel oldu. Bir tek davulcumuz eksik.(!)
_”Nevin’in rahatsızlığı yüzünden epeydir bir tarafa çıkamıyorduk. Sağ olsun Cevriye’nin sayesinde bizim için de bir değişiklik oldu. Ha bu ara da Cevriye benim amcakızım olur. Aynı zamanda da canım gibi sevdiğim arkadaş, yoldaş en önemlisi de sırdaşım olur.”
Sırdaşım olur derken niye bana bakıp söylediyse?...Her sözden her bakıştan nem kapar oldum.
Bu sırada Neriman Oğuz ile Ekrem’in kulaklarından tutup;
_”Gelin bakalım gelin siz… İkinizi birden şu dereye yuvarlayayım da beni arayıp sormamak nasılmış öğrenin. Ben buraya gelmesem ikin izinde arayıp soracağı yok. Ulan ben sizin az mı kahrınızı çektim? Utanmasanız kirli çamaşırlarınızı da bana yıkatacaktınız. Çamaşır makinem olsa onu da yapardınız ya neyse.”
Üçü birden bizden uzaklaşıp uçurumun kenarına giderlerken Ekrem ile Oğuz kollarını Neriman’ın omzuna koyunca arkadan görenler halay çekmeye hazırlanıyorlar sanır. Böyle bir yerde bir tane davulcu şart(!)…
Düzgün bir yer bulup kilimi sermeye çalışırken sırf merakını gidermek için Cevriya abla bana yardıma geldi. Arka arkasına sorduğu sorularına,”hı hıı”,”Evet”,”Okuldan”,”İzmir de oturuyor”,”Onu da okuldan tanıyorum” gibi aldığı kısa cevaplarla pek tatmin olmayınca lafı uzatmak için Nevin’in rahatsızlığından bahsetmeye başladı.
_”Nevin benim otuz yıllık arkadaşım. Rahatsızlığını da biliyorum. Şimdi onu konuştuğumuzu anlarsa ayıp olur. Sus.”deyince;
_”Aaaaa! Demek Nevin le de tanışıyorsunuz?...
(devamı var)
nerimanK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.