- 3971 Okunma
- 35 Yorum
- 0 Beğeni
**KÜRT EDEBİYATI ÜZERİNE / 2 **
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
MEHMED UZUN
Modern Kürt Edebiyatı’nın kurucusu olarak bilinen Mehmed Uzun, “aslım hastalığına” zorla yakalatılmış olan bir edebiyatın yeniden düzenleyicisi olmuş ve çok uzun soluklu nefeslerin alınabileceği bir edebiyat mirası bırakmıştır. Yeni bir oluşumun kahramanı olmak; zorlukları, itilmişlikleri, kabullenmeyi, sevilmeyi de beraberinde getirir. İki kutuplu bir yaşam içine sürülmüş insanların, Uzun’un insanları sadece kendi kutbuna çekmek istemesi adına yaptığı bir savaştı bu. Mehmed Uzun , iki kutuplu yaşam yerine öz benliğindeki kutba tutunarak, mirasındaki alın terini içine sindire sindire yok edilmek istenilen bir kültürün ve edebiyatın, varoluş mücadelecisi olmuştur.
1953 yılında Siverek’te doğan Mehmed Uzun Türkiye’de yokluğa dair çömelmiş bir bedenin karanlığında kendi mum ışığına damıttığı aydınlığın sahibi olmuştur. Yaşamının büyük bir kısmını özleme ve umuda dair yaşayan Uzun, her zaman dört duvar arasında bırakılmış insanların hayatıyla ömründen pay çıkarmıştır. Entrikalar; örülüdür, düğümlüdür. Bu tür kavramların gölgesinde sürgün edilmiş ve kalemi susturulmanın ötesinde yok edilmek istenen, yazar başka bir ülkede eserlerini yazmıştır. Gittiği İsveç’te saygın bir kişilik ve kalem olarak görülmüştür.Bu da kısa bir zamanda tanınmasına ve daha çok yerde dile getirilmesine sebep olmuştur. Çok dilli , çok kültürlü bir kişilik sayesinde Mehmed Uzun; Kürtçe, Türkçe, İsveççe edebi eserler yazmıştır. Yazdığı eserler yaklaşık olarak yirmi dilde yayınlandı, bu sayı ne kadar çok sağlam bir kalem ve kişilik olduğunu göstermektedir.
Yasaklı bir dil olan “ Kürtçe ” ile yazan Mehmed Uzun , rapt edilen önleyici yasalar yüzünden ; “Aşk Gibi Aydınlık, Ölüm Gibi Karanlık” adlı romanı ve “Nar Çiçekleri” adlı deneme kitabı nedeniyle 2001 yılında yargılandı ve beraat edildi.
“-Aynı yıl içerisinde, Türkiye Yayıncılar Birliği’nin her yıl verdiği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü’ne layık görülmüştür.
-Roman sanatına belirleyici katkılarından dolayı Berlin Kürt Enstitüsü’nün Edebiyat Ödülü’nü almıştır.
-Yarattığı edebiyat ve sözün duruşundan dolayı İskandinavya’nın en önemli ödüllerinden “Torgny Segerstedt Özgürlük Kalemi Ödülü’nü” hak etmiş ve almıştır.
-2002 yılında İsveç kültür yaşamına sunduğu değerli katkılarından dolayı İsveç Akademisi’nin “Stina Erik Lunderberg Ödülü’nü” almıştır.
-2005 yılında Irak Kürdistan Bölgesi Onur Ödülü’nü ve Diyarbakır Belediyeleri Onur Ödülü’nü almıştır.
Parlak bir dönemin içindeyken, 11 Ekim 2007 tarihinde uzun süreden beri mücadele ettiği mide kanserine yenik düşerek , yaşama veda etti.
Kürt kökenli olan Yaşar Kemal onun için “ Kürt romanın dilinin dikenli yolunu açmıştır” dediği Mehmed Uzun , sanatıyla ölümsüzlüğe erişebilen ender sanatçılardan bir tanesidir.”
Eserleri:
*Tu(Sen) Roman: “İnsanın dünya üzerinde “yalnız” kaldığı anlar vardır…Böylesi anlarda, içini dökebileceği tek varlık bazen sadece yolu oraya düşmüş bir böcektir.Yalnızlığın ve dışlanmışlığın acısı,sıradan bir böcek de olsa bir dinleyici bulduğunda hafifler mi? “ Sen”, acılı, trajik bir yaşamdan, Doğunun renkleriyle bezenmiş pastoral bir manzara…Aynı insanın dününü ve bugününü iki farklı üslupla anlatan Uzun, bu ilk romanında insanın zor şartlar altında verdiği yaşam mücadelesini , dayanma gücünün sınırlarını ve Doğu insanının hayata bakış açısını bu manzaranın çerçevesi içine yerleştiriyor.”
*Mirina Kaleki Rınd( Yaşlı Rindin Ölümü)Roman: “Yaşlı Rindin Ölümü, Mehmed Uzun’un en kişisel romanı olarak değerlendirilebilir. Ülkesinden kaçan, sonrasında İsveç’e yerleşen ve yazmaya başlayan Serdar ile sınırdaki konaklama köyünde karşılaştığı, birçok dil öğrenip, birçok ülke gezen, sonunda hiç tanımadığı sınır köyüne yerleşen Yaşlı Rind’in hikayesi anlatılır. Usta bir kavalcı olan Yaşlı Rind’in hikayesinin etrafında göçmenlik, sürgünlük, kimlikler, aidiyetler ve ülke özlemi yeni ile eski kuşak arasında tartışılır. Müziğin ve şiirin eksik olmadığı romanda Serdar, Rind’in geçmişini aradıkça kendine de varır ve hayata dair güzergahını belirler.”
*Siya Evine(Yitik Bir Aşkın Gölgesinde) Roman: “Kimileri "neler olacak" diye sorarlar kendilerine, kimileri ise "neler yapabilirim" diye. İkisinin arasındaki farkın adı ’yazgı’dır. Mehmed Uzun’un, "Yitik Bir Aşkın Gölgesinde" kitabının kahramanı Menduh Selim dayanılmaz bir sürgün hayatı içinde oradan oraya sürükleniyor: İstanbul, İskenderiye, Beyrut, Şam, Halep, Antakya...
Bu yazgı trafjik bir sonla noktalanan aşkı da, içeriyor. Çakışan yazgılarda umutsuzluklar da çakışmaktadır aslında. Bu kitap, aşkın ve yurt özleminin belli bir tarih kesintinde, Doğu’da yanan ateşidir.”
*Rojek Ji Rojen Evdale Zeynike( Abdal’ın Bir Günü) Roman: “Abdalın Bir Günü, geleneksel edebiyat içerikleriyle modern edebiyat biçimlerini buluşturan, çok katmanlı, deneysel bir roman.
Sözlü anlatı geleneğinin modern bir üslupla harmanlandığı, geleneksel içeriklerin modern biçimlerle yeniden üretildiği Abdalın Bir Günü’nde, Uzun, ünlü dengbej, Evdale Zeynike’nin trajik yaşamını tek bir günde toplayarak, nesnel zamanı öznelleştirip, bir günü tüm yaşamın özeti haline getirerek, ustalıkla betimliyor.”
*Roni Mina Evine-Tari Mina Mirine(Aşk Gibi Aydınlık,Ölüm Gibi Karanlık) Roman: “Aşka en çok çaresizlerin mi ihtiyacı vardır?
İki çaresiz, yalnız, eksik ve kırgın yürek aynı topraktan olmalarına rağmen yazgılarına yenik düşüp, farklı cephelerde yer alır. Baz devletin derinliklerinde, yalancı bir geçmişle beslenmiş bir komutan, Kevok, üniversiteyi bırakıp sevdiğinin ardı sıra dağları mekan tutan idealist bir genç kız. Ve bununla birlikte akıp giden, bir halkın makus talihi ve gelecek işaretleri. Yazgıları, onları en umulmadık zamanda buluşturup ölüme yolcu eder.”
*Hawara Dicleye 1(Dicle’nin Sesi 1)Roman: “Unutulmuşların sesi, ikinci bölümde sürgünlerin, kaybedenlerin, bin yıllık topraklarından koparılıp atılan bütün kavimlerin hikayesine dönüşüyor. Herkesin barış içinde yaşadığı Mezopotamya toprakları kanla sulanıyor. Bedirhaniler yeniliyor, isyancılar her biri dünyanın başka bir kıyısına sürgün ediliyor ya da öldürülüyor. Mir, önce İstanbul’a, sonra Girit’e ve Şam’a sürgün edilimiştir ve orada yoksulluk içinde hayat mücadelesi vermektedir. Dengbêj Biro ve Esther de ardı sıra. Büyük umutlar sürgünle, göçle yeniden tarihin sayfalarına gömülüyor.”
*Sırgunenın Dicleye 2( Dicle’nin Sürgünleri 2) Roman: “Dicle’nin Yakarışı"nın kahramanı Dengbej Bıro, anlatmaya devam ediyor. Dur durak bilmeden, kurulan meclislerde, yakılan kandil ışığının altında etrafını saran geleceğin dengbejlerine anlattıkça anlatıyor. Bu kez Bıro, Mezopotamya’nın dışına çıkıyor. Bedirhan İsyanı’nda esir alınmış arkadaşlarıyla birlikte Anadolu topraklarını görüyor. Karadeniz’in hırçın dalgalarını, İstanbul’un hay huyunu, padişah sarayını, dönen entrikaları, yitip gidenleri, Girit’e yol almakta olan bir sürgün gemisinde hasreti, uzaklıkları, çaresizlikleri, Şam’da düşmanlıkları, aşkı, küçük mutlulukları, Bedirhan’ın hayal kırıklıklarını, bekleyişleri, sayılan yılları, hayal edilen toprakları, uzakları, yakınları anlatıyor. Peşini bırakmayan sessizliklerin sesi eşliğinde Mezopotamya ahalisinin, özellikle Kürtlerin üzerine gelmiş olan boranları, tufanları, toprağın gazabını, egemenlerin kılıçlarını, kesip biçen fermanları... Bıro’nun sesine kulak verin, aslında o, sizin hikayenizi anlatıyor.”
*Bira Qedere(Kader Kuyusu) Roman: “Ölümlerle başlayan hayatlar ve yazgılarına yenilen, sürgün edilen, farklı kültürler içinde şekillenen, parçalanan kozmopolit Kürt aydınları…
Kürtlerin en önemli aydınlarından Celadet Bedirhan’ın İstanbul’daki elit yaşamından, sürgün yıllarına, ardından Şam’a yerleşmesine ve yine yoksulluk içindeki ölüm yıllarına dek uzun bir dönemi kapsayan “Kader Kuyusu” bir yandan da dönemi, dünya savaşını, özgürlük mücadelesini, yenilgileri, yalnızlığı ve yaşanan çaresizlikleri de anlatmaktadır.”
*Destpeka Edebiyata Kurdi(Kürt Edebiyatına Giriş)İnceleme.
*Hez u Bedewiya Penusu(Kalemenin Gücü ve Görkemi)Denemeler
*Mirina Egideki(Bir Yiğidin Destanı) Destan-Ağıt
*Varlden i Sverige(Tüm Dünya İsveç’te) Edebiyat Antolojisi
*Antolojiya Edebiyata Kurdi(Kürt Edebiyat Antolojisi) Antoloji
*Nar Çiçekleri, Deneme
*Ziman u Roman(Dil ve Roman) Söyleşiler
*Bir Dil Yaratmak, Söyleşiler
*Dengbejlerim, Deneme
*Zincirlenmiş Zamanlar,Zincirlenmiş Sözcükler, Deneme
*Ruhun Gökkuşağı, Anlatı
*Küllerinden Doğan Dil ve Roman, Söyleşi
*Bir Romanın Hatıra Defteri , Günlük
Eserlerinin tamamıdır.
Kürt Edebiyatı Üzerine yazılar devam edecektir. Tatlı dilin verdiği o tatla kitap okurken yudumladığınız çayınıza şeker olan yazılarla buluşmak dileğiyle.
YORUMLAR
Geç kalmam eksikliğim,
Okumak ise mutluluğum !
Klasikleşmiş kalıp sözlere ne hacet ?
İşte Edebiyat!
İşte Edip!
İşte Edebi yazı !
Anılana rahmet olsun evren yüreğinin hakettiğince derin saygımla...
Emek verip yazana , okutturana ise
HELAL OLSUN !
Gülten Kahraman tarafından 10/6/2009 7:09:51 AM zamanında düzenlenmiştir.
"Barış, insanlığın yarattığı en önemli, en erdemli eserdir. Ölümsüz birey yoktur ama bireyler tarafından yaratılan ölümsüz eserler ve bu eserlerin tümünden oluşan ölümsüz insanlar vardır. Bunu Gılgamış'tan bu yana hep biliyoruz. Barış sadece ölümsüz bir eser değil, insan aklının yarattığı en önemli erdemli iştir de. Çünkü barış, harikulade bir insani metamorfozdur (değişimdir). Barış, ben dediğimiz şeyin öteki haline gelmesidir; öteyi anlamak onunla eşit ilişki kurmaktır. Barış, insanoğluna en çok yakışan erdemleri kendi içinde barındıran yepyeni bir kültür, bir terbiyedir." (Mehmed Uzun, Türkiye Barışını Arıyor Konferansı'na gönderdiği konuşma metninden bir bölüm.)
Sevgili meftunkaranfil öncelikle yazına geç geldiğim için özür dilerim. Ben yıllardır İsveç'te yaşayan birisi olarak sevgili yazarımız Mehmed Uzun'u iyi tanırım. Onun yazılarını kopuk kopuk okumama rağmen kendisini bir kaç kez seminerlerde dinledim. O gerçekten Kürt Edebiyatının önemli bir yazarıdır ve Edebiyatı yapılamaz, romanı yazılamaz denilen bir dilin yani Kürtçe'nin dünya edebiyatı ile buluşmasını sağlayan değerli bir yazarımızdır. O üç dilli bir yazarımızdı ve sanırım 20 küsür de İsveççe kitapları bulunmakta ve burdaki yani İsveç'de bütün kitapçılarda onun kitabını bulabiliyor insanlar.
Onun hakkında söylenecek çok şey var ama siz zaten yeterince söylemişsiniz, sizi bu güzel yazınızdan dolayı kutluyorum.
Sevgilerimle meftunkaranfil...
Guldane Dal tarafından 9/5/2009 1:41:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
makalen ve kullandığın uslubunla
seni yürekten kutlarım kardeşim
Hangi süreçten gelirse gelsin vel üzerine hangi tartışmalar yapılırsa yapılsın insanların doğal dilini konuşmaları kadar doğal
bir şey olamaz.
Eğer bu dil konuşuluyorsa yazarları ve eserleri de olacaktır.
eser evrensel bir dili yansıtan müzik ve resim olunca hiçbir
yaygara kopmuyor da , eser konuşma dili olunca neden
yaygara kopsun
Seni yürekten kutluyorum
sevgilerimle
önemli olan eserin güzelliği olmalı zaten kimin yazdığı veya hangi milletten olduğu değil...
sabah okumuştum yazınızı ve çok hoşuma gitmişti.
şimdi güne değer görülmesi daha hoş oldu.
bu tarz edeb(l)i yazılar okumak ne keyifli bilemezsiniz...
yitik bir aşkın gölgesinde isimli eserinden aşkı okumuştum, gerçekten çok güzeldi...
yazara allahtan rahmet dilerim, bilsem kürtçe yazmak isterdim bu dileğimi...
ayrıca siyasi bir arenaya dönüşmesini engellemişsiniz yorumların bu da çok takdire şayandı doğrusu..
tebrik ederim güne gelmeyi hak eden yazınızı...
harika bir yazydı arkadaşım okudum kaleminizden insan olmak öncüolmak yol gösterici olmak önemli bu konularda çiğdem arkadaşımız atasözü ve deyimleriyle katılacağını söylemiş bende hikaye ve denemelerle sizlere eşlik etmekten onur duyacağım kalemin daim olsun arkadaşım yüreğine sağlık saygı ve selamlarımla
Arkasında eser bırakan insanı alkışlarım ben...
Kürt olmuş, Türk olmuş ne önemi var, önemli olan insanlara bir eser bırakmak ve ardından saygıyla söz ettirmektir.
Ben bu yazara Allah'tan rahmet diler,
gelecek nesillere güzel eserler bıraktığı için ayrıcada şahsım adına teşekkür ederim.
Selam ve saygılar...
Ba, azman, herd, stêrk, roj, ewr, baran, derd, gul,
dawet, evîn, dayik, zarok, ken, girî, heval, rext, stran,
xew, tarî, bahar, av, çiya, gelî, çem, hêjîr, berû, çav,
dev, por, evîn, dayık, xwîşk, bira, gund, heval, zozan, dinya, evîn, hevî...(Destana Egîdekî/Mehmed UZUN )...
Seni Mehmed UZUN'un kelimeleri ile selamlıyorum..
Güzel bir çalışma idi..Başarılar...
değerli dostum, daha önceki yazılarına yapılan yorumları gördüm de hayretler içinde kaldım.
bazıları:
ilginç, kürt edebiyatı diye bir edebiyat da varmış. ilk defa haberim oluyor. kürtçe dil ha v.s. diyordu.
bunlar kendileri dışında kimseyi görmezler. kendi inlerini dünya olarak bilirler. gerçek dünyadan habersizler.
ayılar bile kendi inlerinin dışındaki dünya hayatından haberdardırlar.
değerli dostum, bu çalışmalarınız körelmiş ruh ve beyinlere ışık olacak, görmeyen gözlere de görmeyi sağlayacak.
değerli dost, sizi bu değerli çalışmalarınızdan dolayı kutlar
yüreğinize ve kaleminize saygıyla eğiliyorum