- 1821 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
AÇILIM- 11 (sonuç)
Sonuç; bu ülkenin mütevazi bir vatandaşı olarak,yirmiyedi yılını devlete hizmetle geçirmiş,ilk göreve başladığı gün,kapıdan her giren vatandaşı öz babası yerine koyarak,riyasız hizmet etmiş; tek bir ferdi görevi gereği incitmemiş,hiç bir vatandaşın; rengine,boyuna,giyimine-kuşamına,yaşamına bakmamış; ardında tek siyah nokta bırakmadan,emekli olmuş ve çoğu bölgelerde fiilen çalışmış biri olarak,aklımın erdiğince, olayları irdelemeye çalıştım.
Kürt vatandaşlarımızla,bin yıllardır birarada yaşadık,yaşamaya devam edeceğiz,buna kimsenin engel olmaya gücü yetmeyecek. Yıllardır Anadolu içlerine göç etmiş,etemeye de devam ediyorlar..Devletin okullarında en az benim kadar eğitim görüyor,toprak alıyor,ticaret yapıyor,seyahat ediyorlar...Sosyolojik olaraka hiç bir insan,kendisinin sorun olacağını kabul edebileceği bir yere göçer mi? Ki,bu göçe katılan insanlar,sayısal olarak yerlerinde,yurtlarında kalanlardan fazladır. Yüzyıllardır,ülke içinde göçen,yerleşen bu insanlar,geldikleri yerlerde yakın zamana kadar doğrudan siyasal hiç bir organize harekete katılmamış ve iltifat etmemişlerdir. Ama,dün savaşlara ve kurtuluş şenliklerine coşkuyla katılmışlardır. Daha dün bir Çerkez ile evlenen Kürt vatandaşımızın düğününe gittim; sizler tek tek kerpetenle sökseniz bile,bu insanların,kopmaya,ayrılmaya ne rızaları vardır; ne de böyle bir hakları vardır. Çapraz evliliklerden doğan milyonca çocuğa kimsenin acı yaşatmaya hakkı yoktur.
Biran,hedeflenen devletin kurulduğunu farzedelim; ki,bunu sorun olarak önerenlerin ve eline silah almış insanların nihai hedefi budur. Kimse bu anlamda kimseyi aptal yerine koymasın! Eline silah almış insanı,bağımsız devlet kurmanın dışında hiç bir şey tatmin etmez. Bu eşyanın tabiyatına aykırıdır.
Siz, ülkede,bu insanımıza ,adından doğurduğunuz kimliğinden dolayı muamele yapmaya başladığınızda,şimdi ticaretle uğraşan bir vatandaşımızın düşeceği durumu tahminedebiliyor musunuz? Hiçbir şey olmaz demenin imkanı var mı? Daha ileri aşamada istenen devlet kurulduğunda,meydana gelebilecek ve kendiliğinden, tersine işleyecek göçün vebalini,kim yüklenecek?
Kafaları hiçbir konuda net olmayan insanların,gündeme getirdiği,billurlaşmış bir düşüncesi olmayan yöneticiler elinde,böyle bir konuyu getirip,sorun olarak tartışmanın,ne kimseye faydası vardır; ne de çözüm dediğiniz şaye katkısı olur.
İdare ettiği toplumu, tanımayan,basiretsiz,bilgisiz idarecilerce yapılan hatalarla,dışarıdan büyük maddi,manevi destek gören,organize bir hareketle önümüze konan; nerede,kimin üzerinde patlayacağı belli olmayan,bu "Sorun paketi"ni millet açmayacaktır. Devlet bu aşamada,meşru mücadelesine devam edecek,bütün art niyetli gayret ve çabalara rağmen,millet sıkıca biribirine sarılacaktır...
Bu çok derinlerde kotarılan bir projenin son yansımasıdır...
Son, yirmi,otuz yılda,millet sistemli bir şekilde yoksul bırakılarak; bankalara..
Bankalar,devlete; devlet dışarıya borçlandırılarak güçsüz bırakılmıştır. Son hükümetin bütün enerjisini tükettiği ve çıkardığı AB yasaları,hiçbir türk vatandaşının hayatında zerre mikteri değişikliğe yol açmazken; doğrudan terörün önünü açarak,daha güçlenip yaygınlaşmasına neden olmuştur. Sanıldığı ve iddia edildiği gibi hiçbir müslüman hayata da,katkısı olmamıştır. Bu işten, doğrudan menfaati olanları bir yana ayırırsak; milletimiz,devlet ve toplumun nereye sürüklendiğinden çok emin değildir. Özellikle son gelişmeler dolayısıyla,halk tabanda,sigaranın bile yasak edildiği kahvehanelerin önünde,rahatsızlığını yüksek sesle dillendirmektedir. Bu rahatsızlık gözardı edilemez boyuttadır!
Çözüme en yakınız dedikleri noktanın,çözüme en uzak nokta olduğunun görülmesi ve bilinmesini,bir vatandaş olarak istiyorum.
Hiçbir şey vermediğiniz topluma,güvensizlik ve huzursuzluk vermeye hakkınız yoktur!
Değerli insanımız elbette aldırmayacak,çok derinlerinde ki,insan sevgisini;yeniden,yeniden tazeleyerek,suhunetli hayatını her şeye rağmen bir koza gibi örmeye,kardeşçe yaşamaya devam edecektir.
On yanlıştan asla bir doğru çıkmaz!
Devlet de,sistemler de elbette zaman içinde değişip,dönüşebilir şeylerdir. Farklı düşünmek insanın değişmezliği ilkesini getiriri ki;bu yaratılışımıza da aykırı bir şeydir. Zaman içinde inanç anlayışımız,dindarlığımızın da değişiyor olması gibi...
Eğer bir probleminiz varsa,bunu da büyük bir problem olarak düşlüyorsanız;bunu devletin ve milletin en güçlü olduğu dönemde gündeme getirir ve çözersiniz.
Milleti acımasızca yoksul bırakıp,hepsini bir yerlere borçlandırıp,işsizliği ayyuka çıkarıp,ülkeyi inanılmaz ölçüde küçültüp,devletin devasa tesislerini satıp,devleti basit bir müteahhidin ve taşeronun yapacağı konut inşaatçılığına indirgeyip,topluma bir takım korku ve güvensizlikler salıp,ülkenin önemli gücü olan,silahlı kuvvetleri devamlı boy hedefi yapıp,ondan sonra önemli bir meseleği çözeceğiz demek,ciddiyetle bağdaşır şey değildir. Eğer siyasten ve oy kaygısıyla yapılıyorsa yazıklar olsun!
Bu güvensizlik ortamında,Amerika’ya komşu olmuşken! Devleti ve milleti dönüştürme projesini gündeme getirmek,gaflet değilse,sizler uygun bir ad bulunuz!
Toplumu böyle bir ağır vebalin altına sokmaya kimsenin hakkı ve haklılığı yoktur. Bu toprakların bir milletler mezarlığı olduğunu unutmadan,hem de çevreniz; ümmet olmayı,millet olmayı bırakın,daha kabile aidiyetinden kurtulmamış ülkelerce çevririli iken.
Gelinen noktada,herkes ajandasını açıp,bir daha, bir daha düşünmelidir. Bu tartışmaların, bünyesinde bir çok neslin vebalini taşıdığını unutmadan !
Yazım süresince,gözümden kaçan,birilerini inciten bir yanlış yaptıysam,şimdiden özür dilerim...Selam,saygı...
YORUMLAR
Bütün Açılım yazılarını inceledim,çok doğru tespitler,doğru bir dille açık seçik yazılmış verdiğinizemek için teşekkürler.
Bu konu hepimizi son derece üzmekte zihnimizi oldukça önemli ölçüde meşgul etmektedir.Hem fikiriz ortada kürt sorunu yok sahipsiz birçok soru var.yorum yapan arkadaşlar da gerçekleri dile getirmişler.
Tüm şehitlerimiz adına üzgünüz...Sezen Aksu bir evlat yetiştirip bu uğurda şehit verseydi böylemi konuşurdu acaba...
En derin saygılarımla...
Mücadelede iki cephe vardır; ya düşmansınız yada özgürlüğünü savunan savaşçı. Ortası asla olmadığı gibi, uyumuş beyinlerle, bencil dil oyunlarıyla ancak ve ancak vatanı ve milleti bölmeye çalışan emperyalist güçlere pirim vermiş ve amaçlarına hizmet etmiş oluruz...
Aynı yönetimin azizliğine uğrayan, etnik kompozisyonu meydana getiren bu halk piyon gibi dar alan savaşçısı olmakdan vazgeçip, birlikte; Atatürk bakış açısına ve Kuran anlayışına sahip çıkmadıkça ve bu konuda tek ayak olamadıkça çıkar yol yoktur. Tarih tekerür ise; bu ancak ve ancak bıçak kemiğe dayandığında olacaktır ve başka kaçarı yoktur.
Bu oyunlar, bildik üzere 150-200 yıllık planların uygulanmasıdır. Karganın gözümüzü oymasına yardımcı olmak için iyice serpiltiyoruz. Ne aklı selim kürtler ne de diğer etnik kökenli vatandaşların bundan kesinlikle hoşnut değillerdir. Aklın yolu tektir. Koca memleketi yar etmeyenler hiçbir oluşumu olmayan ve kolay yem olmaya müsait zümreye mi göz açtıracak? Yazık bu heyula içinde sarhoş olan ve vatan-millet bilincinden uzak beyinlere.
Türk milletinin açılımı; Türkiyenin kurulması için savaşan etnik kökenli mozağin adıdır. Aksi taktirde Türkiye'de "Türk'üm" demek saf Türk ırkını asla temsil etmemektedir. Bunu gayet iyi bilmelerine rağmen ekmeğini yediği toprakları (göç) vatan bilip sahip çıkmaktan aciz bir kitlenin ayrı bir millet olması imkansızdır. Bu ruh onlarda olsaydı zaten yüzyıllardır topraklarımızda gözü olan gözü dönmüş, kana susamış güçlere alet olmazlardı.
Bu arada yönetimi asla eleştirmiyorum, Dünya savaşında bile yöneticilerde bu acizlik ve peşkeş görülmüş şey değildir.
Zira zulüm insan olanın işi değildir.
Yazıklar olsun!
*****
Anlayana bu yazılar çok söz söyler, anlamayana ne desek boş.
Teşekkürler sevgili Yazıcı....
goody tarafından 9/11/2009 7:14:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
goody tarafından 9/11/2009 7:17:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
Açılımcıların dikkatine
SATIR SATIR OKU VE HERKESE GÖNDER.GÖNDERMESENDE
OLUR NE YAZIK Kİ YAZILANLARIN HEPSİ DOĞRU.
HEMDE NE DOĞRULAR TOKAT GİBİ
Kararlılık mesajı çıktı ya daha ne istiyorsunuz?
Eğip bükmeden soralım...
*
Son 5-6 yılda...
PKK'lı mı tıktık içeri?
Subay-astsubay mı?
*
Eli silahlı teröristlere habire af çıkarırken; İstiklal Madalyası sahibi Jandarma Genel Komutanı'nı hapse atıp, beyin kanaması geçirene kadar içerde tutmadık mı?
PKK'ya yataklık yaptığı için hapiste yatan kadını, çıkarıp, Meclis'e sokarken, Cumhurbaşkanı'nın masasına davet ederken; 1'inci Ordu Komutanı'nı "terör örgütü kurmak"tan içeri tıkmadık mı?
Şehide "kelle" dediği için tazminat ödemeye mahkûm olan, "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir canım kardeşim" diyen Başbakan'a, "Bravo, aynen devam" deyip, yüzde 47 oy vermedik mi?
PKK, hastalanmaması için serçe parmağının tansiyonu bile ölçülen Abdullah Öcalan'ın saçı kesildi diye, kalkışma provası yapıp, Diyarbakır'ı yakıp yıktığında, polisin-askerin elini tutup, "Cana geleceğine mala gelsin" diyen Diyarbakır Valisi'ne "aferin" deyip, Başbakanlık Müsteşarı yapmadık mı?
Kafamızda Amerikan çuvalıyla gezerken, koordinatör saçmalığı icat edip, "Amerika bizi çok seviyor, istihbarat verecek" demedik mi?
"Amerika istedi diye harekátı kısa kestik, içerde parça bıraktık, o kampları tutmamız gerekirdi" dediği için, neredeyse "vatan haini" ilan edilen Deniz Baykal, o kamplardan gelen teröristler önceki gün Aktütün'ü bastığında haklı çıkmadı mı?
Irak'taki hacivat "Kedi bile vermem" derken; yaralı PKK'lıların tedavi edildiği Kuzey Irak'taki hastaneyi bile kendi ellerimizle yapmadık mı?
Vatandaşa zam üstüne zam geçirirken, PKK'yı koynunda besleyen Barzani'ye, Talabani'ye yarı fiyatına elektrik vermiyor muyuz?
İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de kadınları çocukları havaya uçurduklarında; besleme medyadaki arkadaşlar utanmadan, "Ne malum PKK'nın yaptığı" demedi mi?
Şehit çocukları çıplak ayakla gezerken, tabut başındaki karnı burnunda tazeler Allah'ıyla baş başa kalmışken; fitreleri zekátları Mehmetçik Vakfı yerine, Almanya'da din-iman hortumcusu olduğu alenen tescillenen Deniz Feneri'ne vermiyor muyuz?
Gariban ailelerin çocukları şakır şakır şehit düşerken, subay-astsubay çocukları oradan oraya tayin edilip, lise mezunu olana kadar 28 tane şehir değiştiriyor; yaşadıkları travma nedeniyle üniversite kazanamıyor ve onlara hiçbir ayrıcalık tanınmıyorken; "Babamın parası var, benim de *okumda boncuk var, onun için yurtdışında okuyorum" diyenler askerlikten yırtmıyor mu?
Bir zamanlar bu memlekette askerlik yapmayana kız bile verilmezken, "Popomda sivilce çıktı, bak bu da raporu" diyenler, askerlikten sıyırmıyor mu?
*
Genelkurmay, 68 kere basılan 46 şehit verdiğimiz gecekondu dan bozma dandik karakolu, parasızlık nedeniyle 100 metre ileriye taşıyamadığımızı açıklarken; Genelkurmay eski Başkanı'na, korgeneral refakatinde askeri uçakla taşıyarak, 1 trilyon liralık zırhlı Audi almadık mı?
*
Neymiş efendim, terör zirvesi toplanmış, kararlılık mesajı çıkmış...
Yerim ben sizin o kararlılık diyen dillerinizi.
--
yozdil@hurriyet. com.tr
Eklemeden geçemezdim!
Saygılarımla...
Cinok
Hiçbir şey vermediğiniz topluma,güvensizlik ve huzursuzluk vermeye hakkınız yoktur!
Milleti acımasızca yoksul bırakıp,hepsini bir yerlere borçlandırıp,işsizliği ayyuka çıkarıp,ülkeyi inanılmaz ölçüde küçültüp,devletin devasa tesislerini satıp,devleti basit bir müteahhidin ve taşeronun yapacağı konut inşaatçılığına indirgeyip,topluma bir takım korku ve güvensizlikler salıp,ülkenin önemli gücü olan,silahlı kuvvetleri devamlı boy hedefi yapıp,ondan sonra önemli bir meseleği çözeceğiz demek,ciddiyetle bağdaşır şey değildir. Eğer siyasen ve oy kaygısıyla yapılıyorsa yazıklar olsun!
Bu güvensizlik ortamında,devleti ve milleti dönüştürme projesini gündeme getirmek,gaflet değilse,sizler uygun bir ad bulunuz!'' İHANET''
İdare ettiği toplumu, tanımayan,basiretsiz,bilgisiz idarecilerce yapılan hatalarla,dışarıdan büyük maddi,manevi destek gören,organize bir hareketle önümüze konan;nerede,kimin üzerinde patlayacağı belli olmayan,bu "Sorun paketi"ni millet açmayacaktır. Devlet bu aşamada,meşru mücadelesine devam edecek,bütün art niyetli gayret ve çabalara rağmen,millet sıkıca biribirine sarılacaktır...
Değerli dostum büyük emek vererek hazırlamış olduğunuz yazı dizinizin tamamını okudum ve tamamına katılıyorum.
Şimdi yazıdan ne anladığımı da yukarıdaki bölümlerde siz ayrıca açıklamışsınız.
Anlaşılıyor ki toplumu tanımayan bilgisiz,basiretsiz yöneticilerin bize sorun diye yutturup çözüme kalkıştıkları şey aslında kendi kafalarında ki sorunmuş.Kendi sorunlarını çözmeye kalkışmalarıymış.
Hala millet olmanın vasfını anlayamamış,kendini bu aziz ve büyük millet içinde bir yerlere koyamayan kafaların benlik sorunlarını millet sorunu olarak göstermeleri bir zamanlar çok söylendiği ve şimdi unutulan takiyye dedikleri kelimeyle açıklamak uygun olacak.
Evet takiyye yapılıyor.Bilgisiz ve basiretsiz yöneticilerin kafalarında ki devlet düşmanlığının bir yansıması olarak görüyorum ben bu sorun tartışmasını.
Sonuç olarak bu aziz ve büyük millet onların sorunlarını çözecek ve devlete sorun olmaktan çıkaracaktır bu bilgisizliği,basiretsizliği.
KUTLUYORUM.
SAYGILARIMLA.
Yazınızı büyük bir dikkatle okudum üstadım.
Öncelikle çok teşekkür ediyorum böylesi değerli bir eseri
paylaşıma sunarak öncelikle millet olmanın gereklerini ve önemini böylesi sağlam dayanak ve örneklerle sergileyerek
paylaştığınız için.
Hocam gerçekten bu konuda söylenecek çok şey var.
Siz tarihsel süzgeçten geçirerek bugüne kadar milletimizin
geçirdiği safhaları, alınan kararları sonuçlarını, büyük bir titizlikle yansıtırken bugüne damgasını vuran hayati bir konunun çözümüne de temel hazırladınız bu yazınızla.
Kürt, çerkez, laz, roman, alevi, sünni, hırıstiyan gerek dini, mezhebi,farklı mozaiklerin bir bütün oluşturduğu ülkemizde sosyal , kültürel açıdan yazınızda da ifade ettiğiniz gibi çapraz evliliklere varıncaya dek bir bütünlük vardır zaten.Ve devam edecektir kim ne derse desin.
Bizler kardeş milletiz çerkezimiz de aynı, kürdümüzde, lazımız da, arabımız da , türkümüzde hepimiz aynı topraklar için kan dökmüşüz , hepimiz tarihin şanlı sayfalarına mührümüzü beraber vurmuşuz.
Ve bu devlet herkesi aynı oranda , aynı ölçüde hiçbirni diğerinden ayırt etmeden bağrına basmaktadır.
Okuma hakkı, seçme seçilme hakkı, ticaret hakkı söyler misiniz ? Kim hangi haktan mahrum bırakılmıştır bağlı olduğu kültür sebeb gösterilerek.
Bugün hangi komşumuza kültüründen dolayı art niyetle bakmışızdır r yada bir başbakanını, milletvekilimizi seçmemişizdir.
Nedir bu anlamıyorum ?
Bu gün Edirne ne ise, Ankara, Diyarbakır'da odur.
Farklı kılmaya çalışanlar sınır içine sınır çizme gayesinde olanlardır ki bunun da devletimizin toprak bütünlüğüne ,istikbaline atılan kurşun demektir.
Hocam yorumumu sizin cümlenizle bitiyorum.
"Değerli insanımız elbette aldırmayacak,çok derinlerinde ki,insan sevgisini;yeniden,yeniden tazeleyerek,suhunetli hayatını her şeye rağmen bir koza gibi örmeye,kardeşçe yaşamaya devam edecektir."
Paylaşım için sonsuz kere teşekkürler ederim.
Sağolun, varolun.
Kürt vatandaşlarımızla,bin yıllardır birarada yaşadık,yaşamaya devam edeceğiz,buna kimsenin engel olmaya gücü yetmeyecek. Yıllardır Anadolu içlerine göç etmiş,etemeye de devam ediyorlar..Devletin okullarında en az benim kadar eğitim görüyor,toprak alıyor,ticaret yapıyor,seyahat ediyorlar...Sosyolojik olaraka hiç bir insan,kendisinin sorun olacağını kabul edebileceği bir yere göçer mi? Ki,bu göçe katılan insanlar,sayısal olarak yerlerinde,yurtlarında kalanlardan fazladır. Yüzyıllardır,ülke içinde göçen,yerleşen bu insanlar,doğrudan siyasal hiç bir organize harekete katılmamış ve iltifat etmemişlerdir. Ama,dün savaşlara ve kurtuluş şenliklerine coşkuyla katılmışlardır. Daha dün bir Çerkez ile evlenen Kürt vatandaşımızın düğününe gittim;sizler tek tek kerpetenle sökseniz bile,bu insanların,kopmaya,ayrılmaya ne rızaları vardır;ne de böyle bir hakları vardır. Çapraz evliliklerden doğan milyonca çocuğa kimsenin acı yaşatmaya hakkı yoktur.
Ülkemde sadece Kürt değil, lazı, çerkezi, abazası, göçmeni, romanı ve daha saymakla bitiremeyeceğim kökenli insanlar, yüzyıllardır barış içinde yaşar iken ne oldu da bu hale geldik. Açılım sözleri ortaya atıldığından bu yana sesler daha çok yükselmeye başladı.
Peki, bizim yani teröre lanet eden şehit ailelerinin ve halkın kini, öfkesi kime ? Sırf milliyeti Kürt olan kişilere mi ? Hayır. O Öfke terör örgütüne. Onu azdırıp başımıza musallat eden ve ülkeyi bölmek isteyenlere. Demek ki burada milliyetin bir önemi yokmuş.
Her konuşmada, yada herhangi bir olayda yoksuzluktan bahsedilir. Peki, batıda yolu olmayan, suyu olmayan ve çok fakir köyler yok mu ? Var . Gidin bakın. Her yerde var. Ama biz isyan etmiyoruz. Sabrediyoruz. Hiç biri mazeret değil bence. Kim olursa olsun. Dini, dili,ırkı ne olursa olsun. Önce, Ülkesini sevecek. Onu dağıtmaya değil, birleştirmeye çalışacak.
Kusura bakmayın Hayrettin Bey, güzelim yazınızın altına fikirlerimi ekledim ama. İçimde kalmasın istedim. Şimdi bir yazı da ben yazmaya uğraşacağım. Biraz uyanıklık yapmış oldum böylelikle. Teşekkürler dost yürek. Saygımla efendim.
Hülyam tarafından 9/1/2009 8:39:17 PM zamanında düzenlenmiştir.
Resmi tarihin, elbette her ülke için bir disiplin dahilinde yazıldığı doğru.Bu resmiliğinden gelirde,gayriresmi tarihler böyle bir dayanaktanda yoksundur. Kaldı ki,ben yazdıklarımı tarihten çok biraz da coğrafyaya bakarak değerlendirdim.Tamamını okuduysanz bunu görmüş olmalısınız.Bu yazıda demagojiye yer bırakmayacak gerekli titizlik gösterimiştir.Keşke sizde birkaç cümle söyleseydiniz fikirlerinizle ilgili.
Rasmi tarih;''Devlet dairelerinde yazılır'',diyen bilge ne kadar haklıymış.
Resmi iddiolojinini yıllarca söylediğini güçlü kaleminizle sanat tadında anlatmışsınız.Bunu gerçekten başarmışsınız.
En ilginç olan ;Demokratlaşan muhafazakarlar ve şövenistleşen sosyal demokratlar.
Bu ülkede işlerin neden ters gittiği daha iyi anlaşılıyor.