- 1730 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kalp Kırıklığı
Kalp kırıklığı… Ne kadar kolay dökülüyor insanın dilinden bu iki kelime… Acaba bu iki kelimenin verdiği ağırlığın farkında olan var mıdır? Bütün insanlık böyle kolay döküldüğü zannedilen kelimelerin gerçekte hiç değerli olmadığından yana mı? Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Hayat öyle ya da böyle, insana bazı kavramları gerçek anlamını ört bas etmemize neden oluyor. Aslında bizi zorlayan, böyle düşünmemiz için bize baskı yapan bir şey yok. Bunları bu şekilde görmek istediğimiz için kamufle ediyoruz. Hâlbuki kalp kırmak, insanları bilerek ya da bilmeyerek isteyerek ya da istemeyerek canlarını acıtmak,yüreklerini kanatmak bence dünyanın en ağır suçları ve bu suçlar sadece vicdan ve mantığınızın kalbinizde yaptığı mahkemede yargılanıyor.Peki yargılama esnasında gururunu bir kenara bırakıp “Ben hatalıyım”, diyebilen var mı? Ne yazıktır ki bu oran çok düşük,böyle insanlara zannedildiği kadar sık rastlanmıyor.
İnsanların tümünde guru denen bir his var.Ve çoğumuz bilmiyoruz ki hisler kördür, gerçeklerimi göremezler,gerçekler ortaya çıktığında o çok güvendiğimiz hislerimiz yüzünden keşkelerle doldururuz ömrümüzü.Fakat bazılarımız gurularını bir kenara bırakıp,hatalarının farkına vardıktan sonra kırılan kalpleri onarmak için ellerinden geleni yapıyorlar.Peki ne için ,bir çıkarları mı var bu durumdan? Hayır, kalp kırmanın ağırlığını fark edip, onlara huzur vermeyen vicdanlarının rahatlaması için bunu yapıyorlar.Çünkü emin olun vicdan azabının ve gönül yarasının verdiği ızdırap hiçbir şeye benzemiyor.Kalpler sandığınız gibi iki özür dilerimle tamir olmuyor.Bunun için çok emek harcamak gerekiyor.Bu yüzden elimizi çabuk tutmak zorundayız.Tuz buz ettiğimiz kalbini onarmak için bir şeyler yapmaya karar verdiğimiz kişi kalbinde bıraktığımız o acıyla birlikte bu dünyadan göçüp gitmiş olabilir.Peki o zaman ne yapacağız? Pişmanlığımızı nasıl ifade edeceğiz? Nasıl af dileyeceğiz? O sonsuzluğa doğru giderken biz de her an bir kalbi parçalamanın verdiği vicdan azabıyla mahvolacağız.İşte bundan dolayı bir an önce yaraladığımız kalbi iyileştirebilmek için çalışmaya başlamalıyız.Küçük bir özür dileyerek,samimiyet ve dostluk içeren sohbetler ederek,hal hatır sorarak yaralı yüreği onarabilmemiz mümkün,ancak bunun hiç de kolay olmadığını söylemeliyim.Büyük bir sabır,azim ve anlayış gerektirir.Zor,ama imkânsız değil.Paramparça olan cam kadar kırılgan kalbi bu dünyadan göçmeden,toprak olmadan onarmaya çalışmalıyız.
Düşünün,bir vazoyu yere atıp, kırın, parçaları birleştirin ve bakın kırılmadan önceki sağlamlıkta mı? Tabiî ki olmayacaktır.Ama ona zaman ayırıp onarırsanız ne kadar iyi bir şey yaptığınızı göreceksiniz.
Rumeysa Nur Eser
25.08.2009 / 05:51
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.