HEYULA
Yılgın bir sabaha açtım gözlerimi. İliklerime işleyen mutsuzluğum, körpe sabahımın aydınlığını lekeliyor. Yalnızlığıma ağıtlar yakıyor ruhum. Dünyada olup bitenlerle hiç alakam yok benim. Ne savaş ilgilendiriyor beni, ne de erken çöken karanlık. El yordamıyla yürüyorum, tutunmazsam duvara, yığılacakmışım gibi yere. Yürürken yalpalıyorum, adım atmayı yeni öğrenen çocuklar gibi, emniyetli bir kucak arıyorum
Belleğimde eşyanın rengi yok, her yer griye çalıyor, gölge misali. Hayaletler tırmanıyor geceleri duvarlarıma. Odamda bir ölüm sessizliği, mezar gibi soğuk duvarlarım. Bir ses arıyorum hayata ait. Cehennem zebanileri ruhumu işgal etmiş, yalvarıyorum batan güne gitme! Gecenin azabıyla baş başa bırakıp gitme!
Kaç geceler geçecek böyle daha bilmiyorum. Daha kaç geceler , bezgin, ürkek, yılgın karanlıklar kuşatacak içimi. Sabahın olmasını daha ne kadar sabırsızlıkla bekleyeceğim dakikaları sayarak. Yeter! ışıkları yaksın biri... Susmayın! hayalet bile olsanız, konuşun, sese hasret kulaklarımın sağırlığı son bulsun. Son bulsun bu karanlık doğan güneş raksetsin göğümde.