- 2440 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Sevmek Zor Olanı Seçmektir
Sabahın ilk ışıkları ile kalkmıştı yatağından kadın. Uzun zamandır görmediği sevgilisini günün ilk ışıkları ile belki görebilirim diye düşünüyordu. Gece rüyasında görmüştü sevdiğini ve hep sıkıntı içindeydi. Ne zaman sevdiği sıkıntıya düşse, mutlaka kendisine mal oluyordu. Bunu biliyordu, bildiği içinde ilk güneş ışınları ile onu arayıp, bulmak için uyanmıştı uykusundan. Zaten katran karası gecelerde gözlerini çok az yumuyor ve kâbuslardan uzak kalmaya çabalıyordu.
O gün yine aynı kâbuslarla uyanmıştı kısacık daldığı uykudan. Uyanır uyanmaz onu görebilirim umudu ile koşmuş ve onun ile buluştuğu yere gelmişti koşar adım. Geldiği anda onu görmüş ve “ günaydın canım, günaydın” diye seslenmişti. Orada duran ve arkası dönük olan kişinin o olduğundan o kadar emindi ki, sabahın ilk saatlerinde ondan başka kimse gelmezdi buraya. Gelen olsa bile kadın görmezdi hiç birini. Beyninde engellediği gibi hayatında da engellemişti her şeyi.
“ Günaydın” dedi tekrar ve beklemeye koyuldu ses gelir diye. Bekledikçe dakikalar saat, saatler gün, günler ay, aylar yıl oluyordu sanki ve seslendiği kişi bir türlü “ Günaydın canım ben geldim “ demiyordu.
Yanlış mı görmüştü kadın. Umutsuz bir şekilde yanında bulunan ve her zaman ikisinin yan yana oturduğu banka çömeldi. Kendi kendine söyleniyordu. “ Neden merhaba demedi? Neden ben geldim demiyor? Yoksa yanlış mı görüyorum? Gördüğüm bir hayal mi? Diyordu.
Bir an gözlerini kaçırdı oradan ve yere çevirdi bakışlarını. Kendi kendine söylendiğini görmesini istemiyordu sevdiğinin. Sonra yine kaldırdı başını yerden ve o an tam bir şok yaşadı. Kimse yoktu baktığı yerde. Gitmişti oradan. Bir defacık “ Merhaba” bile demeden.
Hayal miydi gördüğü, kimdi o zaman oradaki ve neden gelmişti sabahın ilk ışıkları ile. Eğer oysa neden gitmişti bir defa bile bakmadan yüzüne? Bir şeyler oluyordu ve bu olanlara anlama veremiyordu kadın.
Oturduğu banktan kalktı. Sessiz adımlarla sevdiğini gördüğünü sandığı yere gitti. Ayak izleri duruyordu orada. Demek hayal değildi? Gerçekten o gelmişti. O zaman neden tek kelime konuşmadan kaybolmuştu?
Yere iki dizinin üstüne eğildi. Ayak izlerine değdi elini. Sıcacıktı izlerin olduğu yer. İzlerine sürdüğü parmaklarını usulca götürdü dudaklarına sanki sevdiğini öpüyormuşçasına öptü parmaklarını. Sonra öptüğü parmaklarını elbisesinin eteğine sildi. Bıraktığı kokuyu üstüne almak istercesine.
Eğildiği yerden doğruldu ve yavaş yavaş geldiği yöne doğru yürümeye başladı. Gece gördüğü rüya gerçek miydi? Sevdiği gerçekten çok fazla sıkıntı içindeydi ve buraya da sevdiği kadına “ elveda” demek için mi gelmişti? Elveda demeye gücü yetmediği için kendi sessizliğinin içinde boğulup gitmek istercesine mi çekip gitmişti ardına bile bakmadan..
Kadın evinin kapısından içeri girdi. Gözlerinden akan yaşlar geçtiği her yeri ıslatmıştı ve şimdi de kapısının önü gölet olmuştu sanki. Hıçkırarak ağlıyor ama hıçkırıklarının dışarı yansımasına müsaade etmediği için kendi hıçkırıklarının içinde boğuluyordu sanki.
Evine adım atar atmaz kapıyı kapatmış kendini salonda ki kanepeye zor atmıştı.. Ağladı ağladı ağladı ve olduğu yerde sızdı.
Ne kadar zaman geçti bilmiyordu gözlerini açtığında. Duvardaki saate baktığında saat henüz sabahın dokuzuydu ve kanepenin karşısında ki sehpanın üstünde bir zarf duruyordu. Zarfın üstünde kendi adı vardı.
Hemen zarfa uzanıp aldı sehpanın üstünden ve yırtarcasına açtı. Küçük bir not kâğıdı vardı içinde. “ Canım” diye başlıyordu not”
“Canım, bu sabah korkakça davrandığım için özür dilerim. Gözlerinin içine bakarak sana elveda demek ölümle eş değer olduğu için yüzüne bakıp tek kelime söyleyemedim. Şimdi elveda diyorum ama unutma ki gittiğim her yere, seni de kendimde götürüyorum. Kendi ölümüme katlanabilirim ama ben yaşarken senin ölümüne dayanamayacağımdandır sana elvedam sakın bunu unutma. Seni severek gidiyorum”
Kadın okuduklarına inanamıyordu. Birkaç defa üst üste okumuş, kendinden korkmuştu. Çünkü gece rüyasında aynı sahneyi görmüştü.
Bir zaman sonra kendine geldi ve masasında duran kâğıdı eline aldı
“ Ben senden uzak iken zaten ölümü yaşıyordum. Şimdi yokluğuna nasıl dayanırım hiç düşündün mü canım. Seninle ölüm bile tatlı bir rüyadır sende bunu unutma. Can suyum kurudu, şimdi ben yaşar mıyım ?”
Deyip aynı zarfın içine koydu kâğıdı ve adresini bilmediği bir yere postaladı.
Kim bilir belki bir gün sevgiliye ulaşırdı bıraktığı notu.
Türkan DİNÇER
21:30
Sevmek, zor olanı seçmek demektir. Zor olan da yaşamaktır
Resim Süleyman DİNÇER
Yer: Sinop/Erfelek Tatlıca Şelaleleri
YORUMLAR
Mühim olan da zoru başarmaktır.Semek kolay olmamalı hele hele seni seviyorum cümlesi öyle kolay kolay söylenen bir cümle olmamalı.
Sevgi özveridi,sevgi almadan verebilmektir.
Bir sevgiden ne alacağımıza değil,o sevgiye neler katacağımıza bakmalıyız.
Sevgi; Mermer saksıda topraksız çiçek yetiştirmektir.Ne mutlu yetiştirebilen yüreklere.
Kutluyorum değeli şiir dostu.Varolasınız.
Saygılarımla
Bahar