Gelecek Sekiz Yılım 3
Gün geçtikçe ölüme daha çok yaklaşıyordum. Hayatımda bazı şeyler hep tersine giderdi. Sekiz yıl ve üstüne koyacağım birkaç ay sonra bir kadının elini bile tutamayacaktım. Sanırım hayatımda doğru işleyecek tek süreç olacaktı bu. Daha önceleri kimseye bir şey vermeden elde etme içgüdüsü ile hareket ettiğim için bir kıza bir tek gülü bile fazla gömüştüm.Hayatımın değişmez kuralıydı bu..ticarette bile aynıydı hiçbir şey vermeden her şeye sahip olmak ama istediğiniz her şeye..
Tanrı bile önce can veriyor sonrada alıyordu..
Bencillik her insanda vardı.Tanrıda bile. Öyle değimliydi?
Önce yarattı sonrada kendisine hrıstiyan ve yahuduleri düşman edindi. Tanrı kendi yarattığına düşman olabilirmiydi? İnanmalımıydım acaba tanrıya, yoksa yok sayıp tek tanrım kadınlarımı yapmalıydım.Bilemiyorum.
Beynimi, uzun ve keskin tırnakları ile tırnaklayan ve kazıyan bu düşüncelerden sıyırıp bir an önce normal yaşamıma dönmeliydim artık. Kanayan yaralarımı deşmemeliydim artık.
“Parkta yürüyordum. Hava çok güzel bugün. Ağaçların altında gençler öpüşüyor. Kız nazlı erkek elini kızın beline atmış ve yavaşça kalçalarına doğru indiriyor. Kız utansada, ona engel olmaya çalışsada müsaade edecektir..” Diye düşündüğüm sırada erkeğin eli kızın kalçalarına çoktan inmişti. Kızın kaçacak yeri yoktu. Ve buna engel olamazdı.
Parkta boş bir yer bulup oturdum. Yanımada bir bayan oturdu bir müddet sonra. Bayana bakıyordum arada bir ona belli etmeden. Bacakları güzeldi. Güneş bacaklarının üstünden geçip gözlerime vurduğunda birkaç tüyü belli etmesi o kadını bir anda bana itici göstermişti.
Acaba daha dikkatli olamazmıydı.Ya Hicranda böyle ise ben onunla başlamadan bu ilişkiyi bitirebilrdim.
Çok bakımlı olduğum söylenemez belki ama temizliğimede dikkat ederdim ben. Kızları oldukça memnun ederdim. Bunu onların yüzünden anlayabiliyordum. Aslında seçici olmamam gerek fakat ben buna engel olamıyordum..
Geç kalmadan işyerime gitmeliydim. Yoldan çevirdiğim bir taksiye binip kısa bir süre sonra işyerime gelmiştim.
Tam bu sırada Hicran ı bir arabadan inerken gördüm. Özel bir araçtı. Ve inmeden önce arabadaki adamı dudağından o öptü. Öpüşmüyor adeta köpekler gibi sevişiyorlardı.Dakikalarca öpüştüler.Hicran araçtan indiğinde görmezlikten gelip iş yerinin kapısından içeriye girdim.Tanrım onunla konuşmalımıydım nefret mi etmeliydim bilmiyorum.Masama oturduğumda o da hemen karşımdaki masaya oturdu. Dikkat etmediğimi onu görmediğimi düşünsede masanın altından külotunu düzelttiğini anlayabilyordum..Dudaklarıda öpüşmenin etkisinden olsa gerek oldukça kızarmıştı ve rujunu o şerefsiz adama adeta yalatıp yok etmişti. O adamın yerinde ben olmalıydım şimdi o ruj benim ağzıma bırakmalıydı tadını..
Hicran orospumu olmuştu ne? Ona haksızlık etmek istemiyordum. Göz göze geldiğimizde sorduğu soru üzerine cevabım “Bilmiyorum öylesine sana bakıyorum işte.” olmuştu.
Hicran ı bu şekilde görmüşken ona yine hayran hayran bakarmıydım bilmiyorum.
Sanırım yine bencilliği ele almıştım ve kimselere vermek gibi bir niyetim yoktu.Bir insan hem sever hem nasıl nefret ederdi sevdiğinden üstelik bu kadar tutkunken ona. Onunla ben olmalıydım o arabada başka kimse olamazdı. O beni çok sıkı bir dost olarak görsede ben ondan dostluktan daha ötesini bekliyordum artık. Ölüm tarihimi belirleyen birisi ile kalan 8 yılımı aşk dolu geçirmek. Bu iş çığrından çıkmadan ona bir kötülük yapmadan bir an önce açılmalıydım. Çok önem verdiğim kızlık sorununu sadece onda aşabiliyordum. Daha önce birine verdiyse bile umurumda değildi artık. Onunla heryerde birlikte olmak istiyorum. Ama her yerde sevişmek.Her halde bugünden sonra erkekliğim sadece ona uyanacaktı.