- 660 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Benimle Evlenir misin?
Sabahın erken saatleri olmasına rağmen , kadın gözlerini açmış yatakta öylece yatıyordu . Güneş daha sıcaklığını hissettirmeye başlamamış sadece etrafı aydınlatacak kadar ışık saçmaktaydı . Saatlerdir kah yatıp kah dolaştığı evinin içinde , adeta dört duvar kadının üzerine geliyor ve nefes almasını zorlaştırıyordu . Günlerdir geciktirdiği kararı almış , akşam üzeri hamilelik testini alıp denemiş ve istemediği sonuçla karşılaşmıştı . Hamileydi...
Yorgun olan zihni düşüncelerinin dehlizinde mücadele ediyor ve yüreğinde yaşadığı gelgitler kadını ağır bir vicdan azabı mahkemesine sürüklüyordu. Bu ilk hamileliği idi ve henüz evli değildi . Otuzlu yaşlarının başlangıcında olmasına rağmen yaşıtlarından hep daha olgun olmuş ve şu ana kadar hep sağlıklı kararlar vermişti fakat bu , o anlardan biri değildi . Zihni çamurlu bir su kadar bulanıktı ve kendi düşüncelerinde boğulmamak için oldukça çaba sarf ediyordu.
Bir seneye yakın süredir beraber olduğu bir erkek arkadaşı vardı . Yaşça kendisinden çok büyük olmasına rağmen , her duyguyu ve güzelliği hat safhada yaşıyor ve karşılaştıkları hiçbir sıkıntıyı sorun haline getirmiyorlardı . Mutluydular , belki de parmakla gösterilecek kadar özel bir aşktı yaşadıkları . Karşılık beklenmeyen , gereksiz kıskançlıkların olmadığı ve bir bakış için uğruna can vermeyi kabul edebilecek kadar büyük bir aşk ... Tüm bu güzelliklere rağmen kadın korkuyordu . Hamile olduğunu öğrendiğinde , erkeğinin nasıl bir tavır sergileyeceğini düşünüp sorular içindeki zihniyle savaşıyordu. Saatlerdir içtiği sigaranın haddi hesabı yoktu . Bu işi kendi başına mı halletmeli yoksa sevgilisini de bu sıkıntıya dahil etmeliydi , bilemiyordu .
Yatakta tüm bunları düşünürken , pencereden içeri süzülen güneş ışığının sıcaklığıyla bir an kendine gelip ayağa kalktı . Önce duş almalı ve hem arkadaşı hem de doktoru olan arkadaşına gitmeliydi . O ne yapması gerektiği konusunda yardımcı olabilirdi. Olayların dışında olan üçüncü gözlerin , içinde olmadıkları konulara dair daha doğru kararlar verebildiklerine çokça şahit olmuştu . Vakit kaybetmeden duş alıp hemen Derya’yı aradı . Yeni anne olan Derya , bebeği için erken kalkmaya alışık olduğundan , sabahın yedisinde gelen telefonu yadırgamadan açtı . Derya’nın sesi bile Canan’a huzur vermişti .
Canan : Bebeğim bu saatte aradım kusura bakma ama sana gelebilir miyim ? Konuşmamız lazım .
Derya : Tabii bir tanem , bekliyorum . Üstüme de hafif bir şeyler giyeyim mi ?
Canan : Şaka kaldıracak halim yok Derya’cım . Gelince konuşuruz .
Derya : Hadi bekliyorum ...
Canan , arabasına binip Derya’ya nasıl gittiğini anımsamayacak kadar büyük bir süratle kendini arkadaşında buldu . Derya kapıyı açar açmaz Canan’ın bitkin haliyle karşılaşınca olayın ciddiyetini anlayıp dostuna şefkatle sarıldı . Hiç bir şey sormuyor sadece sarılıyordu . O an tek ihtiyacı olan şeyin sevgi olduğunu hissetmiş ve var gücüyle destek olmaya çalışıyordu . Canan , ağlamayı çocukluğundan beri hiç sevmezdi ama içine akıttığı gözyaşlarını görebilen biri olsa , koca bir okyanusla karşılaşacağına da şüphe yoktu . Bir süre kolları birbirine kenetlenip kaldıktan sonra yine kol kola salona geçtiler . Derya , Canan’ın oturduğunu ve üçlü kanepeye uzandığını gördükten sonra , bebeğine bakmak için içeriye gitti. Derya donuk gözlerle pencereye sabitlenmiş dışarıyı izliyordu . İçinden geçenleri hangi sırayla arkadaşına anlatacağını hesaplamaya çalışırken can dostu yanına gelmişti bile .
Derya : Kuşum ne oldu anlatsana , Vedat’tan mı ayrıldın ? Ölen mölen mi var ? Çatlatma beni ...
Canan : Hamileyim Derya . Test yaptım ve pozitif çıktı , ha-mi-le-yim ...
Derya : Hmm .. Bu sefer olay ciddi sanırım .
Canan : Ben , hiç anne olmak istemedim biliyorsun canım. Hele hele evlilik dışı bir bebek aklıma bile gelmez ama nasıl kıyacağım ? Pek çok kadın anne olmak için mücadele verirken , ben bana sunulan bu mucizeye nasıl kıyacağım ?
Derya : Delinin zoruna bak kıyma sen de o halde . Vedat ile evlenirsiniz , bebeğinizi de doğurursun olur biter .
Canan : Saçmalama , bebek için benimle evlenmesini istemiyorum . Bana daha evlenme teklifi bile yapmamışken , bebeği koz olarak kullanacak kadar küçük müyüm ben Derya ?
Derya : O halde vakit geçirmeden aldırmalısın , büyüdükçe daha da zor olacaktır.
Canan : Yanımda olur musun ? Benimle gelir misin? Bunu daha fazla uzatmak istemiyorum ve Vedat’ın da haberi olmamalı .
Derya : Peki peki , dur ben Salih Bey’i arayayım . Bizim hastanenin en iyi jinekologlarındandır . En azından hijyenik ve sağlıklı bir ortamda gerçekleşsin.
Canan : .....
Canan sadece susmuştu . Hiç doğmayacak olan bebeği ile kendi dünyasında konuşmaya başlamıştı bile. Bebeğinden binlerce özür diliyor ve yaşama gelmeden onu öldüreceği için kendini affetmesi için kimsenin duyamadığı çığlıklarıyla ağlıyordu . Derya , onun içten içe eridiğini ve içindeki derin okyanusa yeni damlalar eklediğini görüyor ama bir yandan da görevini yerine getirip doktor ile konuşuyordu . Akşam altı için randevu almıştı bile , bu iş bugün bitecekti .
O sırada Vedat aradı ancak Canan konuşacak halde olmadığından telefona bakma işi yine Derya’ya düşmüştü. Gece uyku tutmadığından erkenden Canan’ın kendisine geldiğini ama şu an banyoda olduğunu , sonra arayacağını söyledikten sonra telefon , iki tarafında inandırıcılığa dair zihinlerinde oluşan sorularla kapandı . Vedat bir tuhaflık olduğunu anlamıştı . O gün iş için İstanbul’da bulunuyordu ama yüreğinin üstüne yerleşen karabulutlar Ankara’ya dönmesi gerektiğini fısıldar gibiydiler ... Bir aksilik vardı ...
Akşama kadar Derya , Canan’ın başından ayrılmadı . Zaman hızla ilerliyor ; yelkovan ile akrep birbiri ile adeta kovalamaca oynuyorlardı . Canan , kendi dünyasına gömülmüş ve sadece kendisinin görüp duyduğu dünyasında konuşup ağlıyordu . Bir süre sonra , kapı çaldı . Gelen Derya’nın annesi idi . Bebeğe bakmaya gelmişti . Derya , yavrusunu öpüp kokladıktan sonra bir iki saat sonra geleceğini söyleyip Canan’I da alarak evden çıktı . Canan , bayılmamak için kendini zorluyor ve kapıda bekleyen taksiye doğru yavaş ve isteksiz adımlarla ilerliyordu.
Yarım saat kadar sonra Salih Bey’in muayenehanesindeydiler. Salih Bey içeride bir hastası ile konuşurken , Derya ve Canan kapının hemen ağzında oturmuş bekliyorlardı . Elini karnına götüren Canan , gözlerini kapattı . Tek bir damla gözyaşı bile akmıyordu dışarıya ve içine yerleşen bu damlalar yüreğine baskı yapıp içini acıtmaya devam ediyordu . Günahımın bedelini çekmeliyim dedi sesli olarak . Derya tüm gün ağzından duyduğu bu tek cümleye anlam verememişti ama nasılsa bir cevap alamayacağını bildiğinden soru da sormamıştı arkadaşına .
Salih Bey , hastasını uğurlar iken büyük bir nezaketle canan ve Derya’yı odaya buyur etti . Canan , arkadaşını yardımı ile ayağa kalkabilmişti . Gözleri faltaşı gibi açık , sadece karşıya bakıyordu . Tekrar , “ günahımın bedelini ödemeliyim” dedi ...
Derya korkmaya başlamıştı . Odaya girdiklerinde sağ köşede duran muayene masası Canan’ın içine kor gibi bir sıcaklığın düşmesine sebep oldu . O tarafa hiç bakmadan doktorunu dinliyordu .
Doktor , rutin birkaç soru sorduktan sonra hamilelik testi dışında emin olmak için kan testi yaptırıp yaptırmadığını sordu . Hepsinin cevabı “evet” idi . Muayene vakti geldiğinde , Canan kabinin arkasına geçip o buz gibi mavi önlüğü giyip geldi . Derya kapının hemen ağzında bekleyeceğini garanti ettikten sonra , Canan usulca masaya uzandı . Jinekolojik muayene ile bebeğin 40 günlük olduğunu anlamıştı doktor . Aldırmak istediği konusunda emin olmak için bir daha sordu . Canan , emindi . Çocuk için kendisi ile evlenecek bir koca istemiyordu . “Eminim doktor bey “ diyebildi sadece .
Doktor açıklamalarına devam ediyordu: “Yirmi dakikaya kadar her şey bitmiş olacak . Acıyı hissetmemeniz için size lokal ya da tam anestezi uygulamam gerek . Hangisini istersiniz ?”
“Hiçbirini “ ... dedi Canan ...
Doktor şaşırmıştı . “Bakın bu acı kolay ve katlanılabilir bir acı olmayacak . Parça parça rahminizdeki fetüsü kazımam oldukça sancılı ve zor bir süreç olacak . Bütün hastalarımıza anesteziyi bilakis öneriyoruz . Biraz düşünün bence “
Canan : “istemiyorum “ ... Başlasın ve bitsin . .. Her anını yaşamak ve beynime kazımak istiyorum . “ Günahımın bedelini ödemeliyim “
Dakikalarca süren doktorun ve hemşirenin ısrarına rağmen derya ikna olmamıştı. Devreye giren Derya bile arkadaşının fikrini değiştirememişti. Operasyon sakinleştirici olmadan yapılacaktı.
Hemşire , Canan’ın yanında duruyor ve birbirinden çirkin aletleri doktora duygusuzca uzatıyordu . Canan , bacaklarının arasındaki acıyı tüm hücrelerinde hissediyor ama gık bile demiyordu. Bebeğinin parçalandığını düşünüyor ve ona verdiği acıyı hiçbir detayı kaybetmeden kendisinde yaşamak istiyordu . Neşter darbesi ve açılmakta olan kesiklerin sesi bile odanın sessizliğini bozmuyordu. Canan , kendi sessiz dünyasında , sadece doğmamış bebeğinin çığlıklarını duyuyor ve başka hiçbir ses duymuyordu . Her çıkan parça küçük bir tabakanın içine özensizce atılıyordu . “ Bu kızımın koluydu diye düşündü , bu da bacağı olsa gerek , belki bu da parmağıdır “... Acı o kadar dayanılmaz olmuştu ki , kalp atışı yavaşlamaya ve bakışları iyice sabitleşmeye başlamıştı . Yoğun bir acı , yoğun çok çok yoğun bir acı vardı sadece ...
*****
Dakikalar geçip Derya gözünü açtığında Vedat ve Derya , canan’ın başındaydılar . Derya , dayanamayıp Vedat’a her şeyi anlatmıştı . Vedat , Canan’ın saçlarını okşarken , acı dolu gözlerle kadınının haline bakıyordu . Sevdiği kadın , saçma sapan bir gurur uğruna hem bebeğini kaybetmiş hem de canından olmaktan son anda dönmüştü . Tüm gücüyle , kadınının elini tutuyor ve sıcaklığını ona yansıtmaya çalışıyordu . BU travmaya şahit olan Derya ise artık gözyaşlarını tutamayıp ağlamaya başlamıştı bile . Canan ise , gururlu ama bitik bakışlarla erkeğine baktı . Hala onu deliler gibi seviyordu ve baş ucunda elini tutan adamı bütün hayatı boyunca yanında istediğine o anda karar verdi . Vedat ağlamaklı gözlerle yataktaki kadınının kulağına eğilip “ Benimle evlenir misin” dedi ...
Canan artık duyulacak şekilde ağlıyordu ...
Sahrabetis
YORUMLAR
yazınızı okurken hayretler içinde kaldığımı söylemek isterim...
aslında toplumumuzda fazlasıyla böyle vakalar oluyor.ama anlamadığım bir insan her şeyini paylaştığı, ortak bir hayatı beraber yaşadığı bir insandan nasıl olurda böylesi çok önemli bir gerçeği saklamak zorunda hisseder.sonuç ne olursa olsun ister kaybetsin ister kazansın yine de en büyük gerçeği ve bu gerçek her ikisini ilgilendirirken neden saklar yada tek taraflı karar verme isteği duyar.
bir çocuğu dünyaya getirmek Aallah'ın kadına verdiği en büyük mucizeyken nasıl olurda henüz cevabını bile bilmediği ve sadece kendi kafasında yarattığı ve yine kendi kafasında yanıtladığı cevapları bencilce hareket ederek asıl mahatabı ile bunu tartışmadan diğer başka üçüncü şahıslara danışmak zorunda kalır.
Canan baştan hatalı....konuşmadı ve içinde çözmeye kalktı hem de kazıya kazıya...
canan hatalı.....en güvendiği dostu üstelik bir hekim ve henüz yeni bir anne olan Derya....ne kadar ikna edici bir dost!!!
canan hatalı....çünki bencil...
ve sonuç,,
bence insan ayaklarının üstüne basabilmeli ve bazen karar verirken sonradan pişmanlıklar yaşamamak için bir değil pekçok kez düşünebimeli...şimdi ne oldu? kim kimi ne kadar seviyormuşun ispatımı?
ya yok olan bir can...
hikayeniz çok güzel ve akıcıydı ve çokda üzücü....
çok şaşırarak kimi zaman öfkeyle ve acıyarak okudum...
kutluyorum kalben...
saygım ve sevgimle,,