- 625 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SÜRGÜN
Marhaba, iç dünyama yapılan amansız yolculuğumdan tüm insanlara. Merhaba, sürgündeki bu yürekten tüm dünyaya. Nasıl geldiği, nasıl geçtiği belli olmayan, ilk tutsağı aşk olan, düşleri mahküm eden, hayallerin kurşuna dizildiği 2009’ un acımasız günlerini bir bir geride bırakıyor bu yürek. Oysaki bir hayalle başladım, bir düşle bu acımasız günlere. Ama olmadı, olmadı ve bu yürek birkez daha tutsak oldu bilinmezliğe. Aşk ocakta yaşanan kısa ve güneşli bir öğle sonrası gibi. Hem güne geç kalmıştı güneş, hemde erkenden terk etmekteydi beni, sanki aşk misali. Karanlık tek koldan değil, dört koldan sarıyordu üzerimi. Umutsuzluklar, karasızlıklar, savaşlar ve maddiyata gömülen bağlar herbiri bedenimden birer parça koparıp karanlığa itiyordu beni.
Bu soğuk günlerde insanlar sadece bedenlerini değil iç dünyalarınıda örtmeyi çok iyi başarıyorlardı. Oysa ben onların arasında çırlçıplak dolaşmaktayım. Yüreğim tüm boşlukları doldurmuş ulu orta dışarı çağlamakta. Bedenim ruhumu örtmüyor artık, ruhum ve iç dünyam bedenimin üzerinde, yorgun ve durgun, bilinmez küçük şehirlere sürgüne yolculukta. Bu sürgün bir umuda yolculuktu. Umutsuzlukları, karanlıkları kendi başkentine mahkum eden, özü umut olan, üstünde sevgini, aşkın pırıltılarını taşıyan bir kolunda yalnızlık bir kolunda polyana, ruhun güler yüzüne yapılan ve dönüşü belli olmayan bir yolculuktu bu.
Evet, sürgündeki her insan yazarya bende yazıyorum beyaz sayfalara. Bedenimin ruhumu kabulünü kutluyorum. Gecelerdeki karanlık perdeyi kaldırıp atıyorum. Yeniden o parlement mavisi üzerindeki yıldızları fark ediyorum. Dağların karbeyazını tutuyorum. Gözlerimle olsa bile denizin maviliğine dalıp dalıp çıkıyorum. Sabahları bekliyorum sürgün saatlerinde. Korkularım ve umutlarım bir arada doğan güneşi kucaklıyorum. Sürgünden zafer bayrakları açıyorum. Uzun zamandan sonra da olsa ruhum ve bedenim bir arada gelecek güzel yarınlara kucak açıp sıcak bir merhaba diyorum sılaya.....
NOT: 02-03-2009 da günlüğüme düşen satırlar.