- 768 Okunma
- 19 Yorum
- 0 Beğeni
KÜRT AÇILIMINEREDEN BAŞLATILMALI
KÜRT AÇILIMI NEREDEN BAŞLATILMALI !..
Dr. Sadık ÖZEN
Uzun süredir ortalıkta bir “Kürt Açılımı” lafı dolaşıp duruyor. Bu lafı, ilk olarak iktidar yanlısı ve de emperyalist uşağı bazı karşı devrimciler gündeme getirdiler.
Sürekli olarak yaratılan yapay gündem maddelerinden biri. Tam ülkemizi bölmek ve üniter yapımızı bozmak hevesinde olanların istedikleri gibi.
İktidar partisi de, yaklaşan seçim atmosferinde iyi bir seçim malzemesi olabileceği düşüncesiyle konuya balıklama atladı.
Ortada bir açılım lafı var da açılımın ne olacağını açıklayan yok.
Bu açılım sağlanırsa terörün ortadan kalkacağı söylemleri ile kamuoyu desteği sağlanmaya çalışılıyor.
Terörün sona ermesi bir yana, ülkede yeni tartışmalar yaşanmaya başladı. Toplumsal huzur gittikçe bozuluyor ve gelecek için kuşkular artıyor.
Tıpkı “Köroğlu’nun gözü kör olsun” misali. Konuyu derinlemesine inceleyen ve irdeleyen yok. Türk kökenli vatandaşlarla, Kürt kökenli vatandaşlar arasında nasıl bir ayırım olduğu dile getirilmiyor, sadece kafa karıştırıcı görüşler ileri sürülüyor.
Aslında, ben bu yaşıma kadar, Türk ve Kürt kökenli vatandaşlarımız arasında nasıl bir ayırım olduğunu anlamış değilim. Zira, yasalarımızda böyle bir ayırım söz konusu olmayıp; kanımca farklılıklar, bölgesel toplum yapıları ve bunlara bağlı, olanak veya olanaksızlıklardan kaynaklanmaktadır. .
Galiba, Kürt kökenli vatandaşlarımızı rahatsız eden ilk ve en büyük neden, Doğu ve Güneydoğu illerimizdeki feodal yapı olmalıdır. 30-40 köyün arazisine sahip ağaların, beylerin ve tarikat şeyhlerinin vesayetinde yaşamak ve de sürekli olarak onlar tarafından sömürülmek hiç de kolay şey değildir.
Bu bölgelerde yaşayan insanlar, içinde bulundukları koşullar itibariyle, bu feodal yapıya karşı çıkmak ve onunla savaşabilmek olanağına sahip olamadıkları gibi, kafalarından bu tür düşünceleri geçirebilme cesaretini bile kazanamamışlar ve kurtuluşu devlete karşı çıkmakta aramaya yönlendirilmişler.
Bu durum, hem ülkeyi dıştan bölmeye çalışanların işine gelmiştir, hem de feodal yapı içinde yer alan egemen güçlerin.
İşte devletin zaafı burada ortaya çıkmaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan beri bu feodal yapı ortadan kaldırılamamış, hatta çok partili döneme geçildikten sonra daha da güç kazandırılmış, bu insanlarla mücadele etmek yerine, siyasetin içine çekilerek ve onlara yeni yeni ödünler verilerek, milletvekili seçilerek, başbakan yardımcısı ve bakan yapılarak, kendi iktidarlarının daha çok güç kazanmasına çalışılmıştır.
Yarattıkları toplumsal travmalarla, tarihimiz önünde hesap vermesi gerekenler, cumhuriyetimizin ulusumuza kazandırdıklarını “Travma” olarak niteleme cesaretini bile gösterebilmişlerdir.
Mütegallibe takımı ve üst düzey siyasetçiler konunun dışına çekilecek olsalar; toplumun tabanında, bin yıldır süregelen, evliliklerle kazanılmış akrabalıklarla perçinlenmiş, sevgi ve saygı bağlarıyla örülmüş, tertemiz ve lekesiz bir kardeşlik ortamının oluşturduğu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından mutluluk ve onur duyan, üniter devlet ilkesine inanmış, her türlü etnik ve inanç ayırımlarından arındırılmış bir Türk Ulusu’nun var olduğu görülecektir.
Adı ne olursa olsun, ister “Kürt Açılımı”, isterse “Demokratik Açılım” diyelim, yapılmak istenen şey, eğer bir “Demokratikleşme” sürecinin başlatılması ise, atılacak ilk adım “Toprak Reformu”nun gerçekleştirilmesi, bu önemli ve yaşamsal konuların siyaset dışı ele alınarak çözüme kavuşturulmalarıdır..
Saygılarımla…
NOT: Bu konuyla ilgili görüş ve önerilerimi sunmaya devam edeceğim
YORUMLAR
Sayın Hiçbitmez, önce kafanızdan önyargılarınızı atın ve benim yazdıklarımı bir kere daha okuyun. Ve benim hangi düşüncelerin sahibi olduğumu anlamak için kendi sitemdeki yazılarıma bir göz atma zahmetine katlanın.
Ben Türk-Kürt ayırımına kesinblikle karşı olan, Kürt kökenli vatandaşlarımı kardeş kabul eden, onlara değer veren, onlarla birlikte üzülen biriyim. Birçok Kürt kökenli yakıbn arlkkadım ve dostum var. Onlar benim nasıl bir kişilik sahibi olduğumu bilirler. Çünkü ben Kürt kökenli insanlarla 7-8 yaşımdan itibaren komşuluk yaptım ve birbirimizi hiç incitmedik. Vatanımın her kökeşi benim için birdir ve bir karış toıprağı için canımı vermeye hazıırım. Bütün çabam vatanımda birlik ve beraberliğin bozulmamasıdır. Neden bunu alnamakta direniyorsun, doğrusu bunu anlayamıyorum.
Hekimlik mesleği tabii ki yüce mesleklerden biridir. Ama, insanlık ondan daha üstün bir meziyettir. Ben, senden bir büyüğün olarak saygı beklememin hakkım olduğunu düşünüyorum. Sen bunu yaparsın veya yapmazsın, bu sana kalmış bir şey. Çünkü herkesin bir yetişme tarzı ve bir kişiliği var. Ben 75 yaşımdayım ve kendimden büyüklere saygı göstermesini bilen biriyim. Kendimden küçükleri de severim. Doğu ve Güneydoğu halkını hiç küçümsemedim. Tam aksine bu yörelerin halkına büyük bir saygım var. Ben de bir doğuluyum.
Sevgilerimle...
ben fikirlerimi söyledim ve sanmiyorum ki en kücük bir hakaret iceriyor.
satasma olarak algilamis olmanizi anlayamadim.
saygi kurallarini bana hatirlatmaniz gerekmez
ben buna cok dikkat ederim zaten.
ve diyorsunuz benimle cehalet tartismasina girmenizi istemem.
böyle bir niyetim de yok zaten.
dr ünvaniniz var biraz ileri görüslü olmaniz gerekir dedim.
ve hazmedemedigim her hangi birsey yok,ben kürt degilim sonucta.
bana soruyorsunuz nedir diye demokratik acilim yada kürt acilimi ve eklemissiniz ki
saygi kurallari icinde olsun diye,
ben saygi nedir sizden ögrenmeyecegim.
Demokratik acilimi yada Kürt acilimi anlamak icin
herseyden önce insancil bir bakis acisi gerekir.Ülkenin dört bir yanini seve bilmek gerekir.
neredeyse dagilmis olan Türkiyenin birligini saglaya bilme düsüncesi olmasi gerekir.sen ben degil biz olmayi hedeflemek gerekir.
buda Dogu ve Güney dogu halkini kücümseyerek elde edilemez.
cehalet i yenememis bölgedeki insanlarin elinden tutmak lazim kürt deyip hor bakip ayirimi koyup
olaylari dahada cikmaza iterek gerginlige gerginlik katarak degil.iki üc kelimede ancak bukadar özetleye bildim.
umarim ki saygi kuralini cignememisimdir
sagilar-
Sayın Cahit Kılıç Beyefendi,
Öncelikle, yazdığım konular siyasi olmakla beraber, amacım siyaset yapmak değil, ilke bazındaki düşüncelerimi ifade edebilmeye çalışmaktır. Bunu da mümkün olduğunca kimseleri kırmadan ve incitmeden yapmaya çalışıyorum. Çünkü ben, karşı fikirlere de saygı duyabilen bir yapıdayım.
Karşı Devrimciler sözü ile kimleri kastettiğimi anlamış olmanızı umardım. Kastettiğim doğrudan bir siyasi parti değildir. Tam aksine, emperyalistlerden sağladıkları güçle , siyasi partileri, iktidarları ve hatta TC Devleti'ni yönetmeye kalkışanlar ve kendilerinde bu gücü görenlerdir.
Sizinle aynı kuşaktan olduğumuza sevindim. Sanırım birbirimizi daha iyi anlayabiliriz. Evet ben gençliğimde muhalefet tarafını tutuyordum ve iktidara karşı idim. Ama hiçbir zaman devletimizi yönetenlere karşı yakışıksız ifadeler kullanmadım. İnanın hiçbir zaman sol elimi de havaya kaldırmadım. Çünkü sokak hareketlerinin içinde olmadım. O yaşımda bile mücadelemi ilke bazında yapmaya çalıştım. Eğriye eğri, doğruya doğru demesini öğrendim. 27 Mayıs İhtilali'ne alkış tutanlardandım, ama Andan Menderes ve arkadaşlarının arkasından göz dökenlerden oldum. Çünkü onlar bu acı sonu haketmemişlerdi. Politik hatalar yapmışlar ve ülkeyi kötü yönetmişlerdi, ama vatansever insanlardı. Dolayısıyla, sizin 27 Mayıs hakkındaki Askeri Cunta tepitine katılmıyorum. İhtilal nedenleri ile sonuçlarını birbirinden ayrı tutuyorum. İhtilaller istenilecek şeyler değildir, en haklı nedenlerle yapılmış olsalar bile sonunda haksız uygulamalara neden olabilirler. 27 Mayıs İstilali neden ve sonuçları arasındaki çelişkiler nedeniyle bu söylenenlerin tipik bir örneğidir.
Sizinle beni bir noktada birleştiren şey içimizdeki vatan sevgisidir. Ben aşırı uçtaki fikirlerden her zaman nefret ettim ve halen de ediyorum. Karşı Devrimciler olarak nitelediğim zevat, kendi kişisel çıkarlarını ülke çıkarlarının üstünde gören ve Cumhuriyetin getirdiği kazanımları bile reddetmeye çalışan nankörlerdir. Bunlarla kişisel hiçbir hesabım yok. Ben sadece vatanımda birlik ve beraberliğin bozulmamasını istiyor ve bu uğurda çaba gösteriyorum. Hepsi bu kadar.
Evet şu anda da CHP'nin kayıtlı bir üyesiyim. Ama inanın CHP Lideri Sayın Deniz Baykal'ın da yaptıklarını körü körüne alkışlamam ve sırası geldiğinde en ağır eleştirilerde bulunmaktan da geri kalmam.
Sayın Cahit Kılıç, siz şu anda ülkemizde iktidar veya muhalefet partilerinde tam olarak gerçek bir demokrasi anlayışının var olduğuna inanıyor musunuz? Doğrusunu isterseniz ben buna inanmıyorum. Bir zahmet, eğer vakit ayırabilirseniz, benim kendi sitem olan "www.fikirplatformu.net" de "Yeni makalelerim" bölümündeki CHP Lideri Sayın Deniz Baykal'la ilgili yazılarıma bir göz atmanızı öneriyorum.
Sizinle aynı kulvarda olmayı çok isterdim. Eminim o takdirde ülkemize daha yararlı şeyler yapabilirdik. Ama, karşı fikirlerin sahibi olsak bile, ülkemizin birlik ve beraberliği söz konusu olduğunda elele tutuşacağımıza inanıyorum.
En derin sevgi ve saygılarımla...
Sayın Hiçbitmez, ya yazdıklarımı iyi okuyamadın. ya da içine iyice sindiremeden yanıtladın. Sana, kendini infiale kaptırmadan bir kere daha okumanı öneriyorumn. Zira bu yazdıklarımdan sonra, neden bana çatma gereğini duyduğunu anlayabilmiş değilim.
Benim yazdıklarım herhangibir siyasi partiyi hedef almaktan çok şu an karşı karşıya olduğumuz durumu açıklayabilmek.
Madem ki, herşey apaçık ortada, şu halde senden rica etsem; şu "Demokratik Açılım" veya "Kürt Açılımı" söylemlerinin içerisğinde neler var ve neler yapılıyor bana açıklar mısın? Yalnız, bunu yaparken saygı kurallarının dışına çıkmamanı da sana öneriyorum.
Bana gereksiz sataşman dışında sana katıldığım hususların olduğunu da bilmeni isterim. Aradaki fark sen konuya siyasi olarak bakıyorsun, benim değerlendirmelerim ise ilke bazında. Ayrıca geçmişin bütün kusurlarının da bugünkü iktidarın sırtına yükleme çabasında olmadığımı bilmelisin. Benimle cehalet tartışmasına da girmeni tavsiye etmem. Ben nezaketimi yokuyabilen bir kişiyim. Aynı şeyi sana da tavsiye ederim. Belki bir gün benim söylediklerimi anlayabilirsin. Sevgilerimle...
çok teşekkür ederim hicbitmez arkadaşım. herkes kendi yanlışını ve kusurunu örterek hiç bir yere varamaz.
içi boş bir tenekeye bir tekme atarsınız teneke yuvarlanıp başka bir yöne gider ama içi betonla dolu bir tenekeye tekme atında görün bakalım ne oluyor.işte cahille bilgili insanda aynen buna benziyor.bu yüzden cahilin beynini yıkamak kolay.fakat kimse cahilliğini kabul edip ben cahilim demiyor ne hikmetse.
herkes bu meselenin ta osmanlı döneminden başlayıpta Atatürk dönemine kadar uzanan tarihi kürt ayaklanmalarını ve bu ayaklanmaların altında yatan sebeplerin asıl nedenlerini ve devletinde bu bölge halkına yönelik (doğru yada yanlış) tetbirlerini iyi araştırıp doğru tahlil ederse o zaman gerçektende bir kürt sorununun olduğunu hemen anlar.
niye bu günlere gelindiğinin cevabınıda tabi kürt kökenli kardeşlerimde az birazda olsa anti pati yaparlarsa olayın farkına daha iyi vara bilirler bilirler.bunların hepsini tek yazmak günler sürer ben burda kısa ve öz bir söz söylemek istiyorum sevgili türk ve kürt kardeşlerim inanın Türk'ün Türk'e yaptığı kötülüğü Kürdünde yine Kürde yaptığı kötülüğü şimdiye kadar ne Türk Kürde nede Kürt Türk'e yapmış aslında yani ne yapmışsak yine biz bize yapmışız aslına bakacak olursanız.
bu sorunlar birike birike bu yüzyıla kadar gelmemeliydi. Türk yada Kürt olarak bizim en büyük talihsizliğimiz burda.
peki sorun nasıl çözülür bence herkes aklını başına alıp tarihi yanlışlıklarıda görüp ben sütten çıkmış ak kaşığım demiyerek.tarih içindeki hatalarda ve yanlışlarda ısrar etmiyerek. öyle dilde kardeşim diyerek değil bunu gerçekten inanarak samimi olarak söylemeli ve bu samimiyeti taraflar ispat etmeli en ufak bir kuşkuya ve şüpheye düşmeden.çünki bu vatan bu bayrak
hepimizin ne biz ülkeyi böldürürüz nede siz böldürün.sahip çıkın ülkenize,Bayrağınıza vede Tarihten gelen bağlarınıza.
çünki aklın yolu bir.selam ve saygılarımı sunuyor hepinizi sevgiyle ve muhabbetle kucaklıyorum.Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun inş'Allah.Amin.
inanarak söyledim
sivaslıcengiz tarafından 8/29/2009 2:42:51 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ortada bir açılım lafı var da açılımın ne olacağını açıklayan yok.
ne demek aciklayan yok..
her sey yeterince gereken kisilerce aciklanmis ben ce.
isinize gelmeyin ce aciklama yapilmadi dememelisniz.
ve agalik dönemi falan bu bir gecmise aittir.
nerede yasiyorsunuz siz anlamis degilim.
Bu bölgelerde yaşayan insanlar, içinde bulundukları koşullar itibariyle, bu feodal yapıya karşı çıkmak ve onunla savaşabilmek olanağına sahip olamadıkları gibi, kafalarından bu tür düşünceleri geçirebilme cesaretini bile kazanamamışlar ve kurtuluşu devlete karşı çıkmakta aramaya yönlendirilmişler.
Dogu olsun Güney dogu olsun ne kadar gelistirilmis acaba
ne kadar yatirim yapilmis nekadar el uzatilmis oralara.
yalnis sekillerde tutum sergilemis maalesef.
Türkiye Istanbul Ankara Izmir gibi gelismis yerlerden ibaret mi yani.
bir seyin temelleri atilirken yalnis yapildiysa millet ne yapsin.
bir de tersini düsündüm suan düsünsekki
gelisen bölgeler dogu ve güney bölgeler olsaydi
ve Türkiyenin gelismis bölgeleri geri kalmis olsaydi acaba ne olurdu.
birlik ancak Türkiyenin döert bir yani ile olur
cehaletini yene bilmis olmalisiniz ki dr. ünvaniniz var biraz ileri görüslü ola bilmeniz gerekirdi.
saygilar.
hicbitmez tarafından 8/29/2009 12:33:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
Fikirlerinize, tespitlerinize, önerilerinize saygı duyarım ama daha önce de okuduğum bir yazınızda " karşı devrimciler susturulmalı" demiştiniz. Ben de katılmadığımı belirttiğim bir yorum yazmıştım.
Kimdir bu karşı devrimciler? Siz neyi devirdiniz de bunlar karşı devrim yapıp, sizi devirecekler? Hükümet yanlısı olmak neden emperyalist uşağı olmak anlamına geliyor? Ülkeyi yönetenleri, ülke nüfusunu yarısına yakını seçti. Ülkede yaşayan her iki kişiden biri emperyalist uşağı mı oluyor? Bu nasıl çarpık bir mantıktır?
Karşı devrimciler ve Mütegallibe deyimleri Demokrat Parti için kullanıldı. Bir tek onbaşı rütbesinin eksik olduğu en alttan en üste bir grup subayın yaptığı darbe ( daha sonraları ne denli utanç verici bir hareket olduğu aklıselim herkes tarafından görüldü ama bizdeki gözlerini hırs bürümüş bir takım insanlar hâlâ göremediler, ne acıdır ama) sonucunda demokrasi katledildi. Milletin yarısını fişlediler. İntikam için 1 bakanı camdan atarak, 2 bakanı ve başbakanı da asarak öldürdüler. Kendilerini de ömür boyu "Tabii Senatör", 27 mayısı da bayram ilan ettiler. Bu faşist cunta; her on yılda bir darbe geleneğini başlatmış oldu. 60 yıllık topal demokrasimiz 4 defa hadım edildi. Hadım edenler ve - haydi sizin deyiminizle söyleyelim- yandaşlarını da millet 60 yıldır iktidara getirmedi.
Şimdi size soruyorum, sizin seçmek istediğiniz parti ( herhalde CHP'dir) iktidara gelmiş olsaydı, siz onlara arka çıkarak yandaş olmayacak mıydınız? Öyleyse yandaşlık size helal de başkasına mı haram?
Daha çok demokrasi, insan hak ve hürriyeti isteyenleri neden en kolaycı yolla vatan haini, emperyalist uşağı diye suçluyorsunuz?
Siz de gençliğnizde devrimcilik, solculuk falan yaptınız mı, Dr. Sadık Bey? Yani hakça paylaşımcı, eşitlikçi, özgürlükçü mitinglerde sol elinizi havaya kaldırdınız mı?
Yaşımız aşağı yukarı aynıdır. Gençler bilmezler ama biz birbirimizi ( yani akranlarımızı) iyi biliriz.
Bu arada bendeniz AK Partili değilim, yani yandaş da sayılmam. Demokrasiyi ve insan haklarını savunuyorum. Karşı devrimci ve Mütegallibeden mi saylırım? 40 yıldır kendimi Türk Milliyetçisi diye adlandırıyorum. Milliyetçilik kavramının içini boşaltıp, Mussolini tipi kafatasçı olmadığım için, emperyalist uşağı mı oluyorum?
Madem ki demokrasiyi, çok sesliliği savunuyoruz, o zaman fikirlerinize de -katılmasak bile- saygı duyuyoruz.
Saygılarımla.
KEVE, sadece sen mi ağalık beylik gördün. Sadece kürt denen vatandaşlarmı ezildi yıprandı özgürlüğü kısıtlandı sanıyorsun. Hocamın tüm düşüncelerine katılıyorum. Sende katıl. Kürt diye bakma. Gerçi bir dönem İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİ el broşürü olarak basılmış ve doğuda dağıtılmıştı. Hemde ingilizce olarak. İnsan olmayı anlamadan hakkını nasıl arayacak insan. Elbette sizin dilinizle ezilip düşünemeyecek pozisyonlara getirildiğinizi biliyoruz. Sömürülüp bu sömürgeye karşı da cinsel istikrarlarınız baya güçlü bol nüfus oluşturduğunuzu da biliyoruz. Tek sorun Eğitim. Bilinç. Açılımı bilinç açılımı diye yapsalar kimse karşı durmaz ve sorgularkende dayatılanları dayatmazdı. Ama ne yazıkkı rantçıların tokatı hem size hem bize. İki taraftan sille tokat girdiler bize. Aklımızı başımıza alıp Birlik olalım İnsanlık hak ve yasalarını oluşturup bu yönde mücadelemizi verelim.
Sevgili Keve,
Sorularına birer birer yanıt vermeye çalışacağım. Ben empatı yapmayı en iyi bilenlerdenim. Belki sen, hangi çağda yaşadığımızın farkında olamayabilirsin ama ben hangi çağda yaşadığımızın farkındayım. Bu çağ, körpecik beyinlerin yıkandığı, dostça duyguların köreltilmeye çalışıldığı, insanlar arasında nifak tohumlarının ekildiği, emperyalist güçlerin çok uzaklardan gelerek ülkemizi bölme ve parçalara ayırma planlarının yapıldığı bir çağdır. Ben yaşım gereği bu çağın hem geçmişini bilen hem de geleceğini görenlerdenim.
Ağaların, şeyhlerin beylerin hakim olduğu dönemi çok iyi bilenlerdenim. Aynı feodal yapının biçim değiştirerek, ezilen ve sömürülen insanlara daha şirin görünme gayreti içinde daha da etkin bir biçimde devam ettirildiğini görüyor ve biliyorum.
Kürt coğrafyasını yakından bilenlerdenim. O coğrafyanın içinde yaşadığım dönemler olduğu gibi, kürt kökenli vatandaşlarımla komşuluk yaptım ve aramızda dostluk ve arkadaşlık bağları kuruldu. Kirveliğin ne olduğu hakkında bilgin varmı bilmiyorum ama, onlarla aramızda kirvelik bağları bile var.
Ben sana veya Kürt kökenli vatandaşlarıma "Kardeşim" derken aciz kalmıyorum, ama sanırım sen bunu kabullenmekte acze düşüyorsun. Bu, tamamen senin bileceğin bir şeydir. Ben bu duygularımı aynen korumakta devam edeceğim.
Görüşlerimi açıklarken bazı kişilerin karşı çıkacağını tahmin ediyordum. Ama, "Kargadan korkan darı ekmez" diye bir atasözümüz var. Ben inandığım şeyleri açıklamaktan asla korkmam. Sonuna kadar da sözünün arkasında duran bir yapıdayım. Keşke, benim seni anlayabildiğim kadar sen de beni anlayabilmiş olsaydın. Peşin fikirli insanlarla, art niyet sahibi olmayan insanların anlaşmaları gerçekten zor.
Bana karşı kullandığın "köhneleşmiş" deyimi beni üzdü. Keşke bu saygısızlığı yapmamış olsaydın. Ama yine de seni sevmekte devam edeceğim. Belki bir gün gelir, gerçekleri öğrenebilir ve ne demek istediğimi anlayacak bir seviyeye gelebilirsin.
Ben yazımda, Kürt kökenli vatandaşlarımı (kardeşlerimi) rahatsız edecek, üzecek ve incitecek hiçbir ifadede bulunmamıştım. Galiba, sen sözünü ettiğim o feodal yapı içinden veya çevresinden biri olmalısın. Sana bir kere daha öneriyorum; bugüne kadar yaşadığın bütün olumsuzlukları o yapı içinde ara. Ne Türkiye Cumhuriyeti, ne de ben ve benim gibi vatandaşların uğradığın hiçbir olumsuzluğun nedeni değiliz. Eğer beyninin içinde bir nebzecik olsun yıkanmamış yer kalabildiyse bir gün bu gerçeği görebileceğine inanıyorum.
Sen kabullensen de kabullenmesen de biz birbirimize etin tırnağa yakın olduğu kadar yakınız. Bizi karşı karşıya getirmeye çalışan güçlere lanet olsun. Sana, sağlıklı, başarılı, mutlu ve sağduyulu bir yaşam diliyorum. Sevgilerimle...
sevgili özen, davulun sesi uzaktan hoş gelir.
sen hiç empati yapıyor musunuz?
sen hangi çağda yaşadığını biliyor musun?
ağa, şeyh, beklerin hakim olduğu dönemleri biliyor musun?
sen kürt coğrafyasında ne kadar yaşamışsın?
sen bu düşüncelerle bana kardeşim demekten aciz kalmıyor musun?
sevgili özen, daha çok soru sormayı isterdim ama dr unvanını almış birinin daha köhneleşmiş bu tür fikirleri taşıması açıkça beni üzdü ve soru sormamaı engelledi. çünkü hayatın belli basamakları geçmiş bir insanın çağın bütün nimetlerine rağmen (tv. gazete. ulaşım., telefonlar. vs.) eğer hala bu düşünceleri taşıyorsa ona artık bir şey söylenmez.
selamlar
'''Mütegallibe takımı ve üst düzey siyasetçiler konunun dışına çekilecek olsalar; toplumun tabanında, bin yıldır süregelen, evliliklerle kazanılmış akrabalıklarla perçinlenmiş, sevgi ve saygı bağlarıyla örülmüş, tertemiz ve lekesiz bir kardeşlik ortamının oluşturduğu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından mutluluk ve onur duyan, üniter devlet ilkesine inanmış, her türlü etnik ve inanç ayırımlarından arındırılmış bir Türk Ulusu’nun var olduğu görülecektir.'''
Evet Sadık Bey tespitlerinize katılıyorum.Bu ülkede Kürt sorunu diye bir şey yok.Güneydoğu da devam eden bir terör sorunu ve devlete bir başkaldırı sorunu var.
Bu sorun da Toprak Reformu'yla çözülecek bir sorun.
Ağalık düzeni ortadan kalkacak,halk özgürlüğüne kavuşacak,özgür iradesiyle karar verme yetkisini kazanacak,sorun bitecek.
Anlamıyorum 21.asırda hala ağaya beye,şeyhe kulluk yapmak ne kadar mantıklı.
Geçen gün televizyonda bir güneydoğulu bir gazetecimiz anlatıyor ve savunuyordu toprak reformuna gerek kalmadığını.Yorumu da şöyleydi.
Güneydoğu da en çok toprak parti başkanının ailesine aitmiş. 40.000 dönüm müş.Bu ağa 3 evlilik yapmış ve 15 çoçuğu varmış.Topraklar bunlar arasında ve onların çoçukları arasında bölüşülünce azalmış ve doğal olarak Toprak Reformu yapılmış mış.
Oradan biri kalkıp demediki iyi söylüyorsun ama orada yaşayan Haso ve Memo Dayı'nın da bir o kadar çoçuğu var.Onun 5-10 dönümlük arazisini eğer varsa tabii nasıl paylaştıracaksın.
40.000 dönüm arazisi olan bir parti başkanının ardında yürüyen vatandaşa sormak lazım.Sen kaç dönümlük arazinin sahibisin.
Yine sormak lazım oğlunu ,kızını evlendirmeye kalktığın da ağadan şeyhten izin almadan karar verebiliyormusun.
Asıl bu yönde bir başkaldırı olması lazımken bu konuda kimse bir laf bile etmiyor.
Kutluyorum yazınızı ve düşüncelerinizi.
SAYGILARIMLA.
Kürt Türk açılımı yerine İNSANLIK AÇILIMI ele alınsa... İnsanlığın açılımnda ele alınacak değerler vurgulanıp tüm ülke değerleri ve insanlığı özgür dayanışma ve çalışmalardan üretilenlere açsa, aynı çatı altında sağlıklı yaşamlara kavuşturmayı hedefledik dense. Feodal ve faşist yaklaşımların gerekse kominal düzenlerin sona erdiğini artık teknoloji ve bilgi çağındayız vurgulansa... Hala eski teraneler okutuluyo millet uyutuluyo. BU yukarda yazdıklarıma kimse direnç gösterip dağa kaçmayı yada karşı durup savaşmayı düşünmez değilmi. İyide bu kadar güzel değerleri kim açacak onu da ALLAH... ne diyebilirim başka... Allah inanç bütünlüğünde ise Bir çatıda toplandık ve yaşamın en güzel yanlarını paylaştık olmazmı.