- 2090 Okunma
- 43 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
Misafirlerim vardı. yorumlara bakamadım. Birileri yazmış silmiş. Yönetici uyarmak durumunda kalmış.
Sayın Rom@ntik, evet gruplaşma var. Birden çok rumuzlu insanlar var. Ama görüyorsunuz ki, kimse değişmeyecek. Size daha önce de söylemiştim. Konuşmak boş bence. Ben de aynı şeyleri çok savundum. Ama bir çok kişi tarafından taşlandım.Bu yüzden boşverdim artık. Kim ne yaparsa yapsın. Yazımı ekliyorum, sevdiğim yazarları ve gözüme takılan yazıları okuyup, beğendiysem yorum yazıp, beğenmediysem sessizce çıkıyorum. Tabi beğenmediğim yazılara bu düşüncemi belirttiğim de oluyor. Ama kimse eleştirilmek istemiyor. Ben de bıraktım edebi yorum yapmayı artık. Eskiden hergün yazmasam rahat edemezdim.Artık haftalar geçiyor yazamıyorum.
Bu site gördüğüm edebiyat siteleri içinde en elit ve düzgün olanı. Ama bazı şahıslar belirli amaçlar peşinde, sürekli siyaset yapıyorlar. Yorumları da o yönde. Bu kez ne oluyor, ister istemez cevap veriyorsun. Sonra başkası ekleniyor, sonra başkaları. Al sana huzursuz bir ortam...İşte bu yüzden size dedim ki, bu sitede o bahsettiğiniz güzel dostluk ve birlik kurulmaz.
Yorum yazan beğenisini dile getiren eleştiren bütün arkadaşlara teşekkür ederim.
Lütfen tartışmayalım...Bu ortamları sevmiyorum artık...
Sayın Rom@ntik
Konuyu Nesrin Hanıma iletmiş olmanız yada olmamanız bir şey değiştirmez. Çünkü puanlamaları gün boyunca takip ediyoruz. Bu tür bir durumda gereken elbette yapılıyor. Site kurallarına aykırı olduğuna inandığınız bir durum için tepki gösterirken site kurallarını hiçe sayıyorsunuz.
Bu konuda site kurallarına uymanız önerilerinizi yönetime mesaj yolu yada iletişim ile bildirmenizi tekrar hatırlatmak istiyorum.
sevgilerimle
Yazının ikinci yorumu olarak sizin yorumunuz gruplaşmaya zemin oluşturacak bir durum olurşursa insanların yorumlarınıza cevap verme durumu elbette olacaktır. Bu ortamın oluşmasına etken sizin başlatmış olduğunuz yorumdur. Bu anlamda sorumluluk elbette size ait olacaktır.
Üye kınama hakkına sahip değiliz. Sadece üyelerimize kuralları hatırlatma ve Edebiyat Defteri Sitemizin Elit bir tutum içinde yer alması yolunda düşünceler ve işlemler yapma hakkına sahibiz.
İlgili yorumlar üyeler tarafından gün boyunca yeterince izlenmiştir. Haklı yada haksız arama durumu yoktur. Yalnızca tartışmaların edebi ortam çerçevesinde olup olmadığı incelenir.
Sevgilerimle
Sn. ANSIZIN
Erotik dediğiniz şiiri ramazan ayı sebebiyle eleştirmedim !
İçinde çok fütursuzca, açık-saçık edep dışı ifadeler olduğu için eleştirdim ve benim haricimde aynı şiire çok kişi tepki gösterdi.
Diğer üyeleri de kınadınız mı ?
Diğer konuya gelince...
Hiçbir şekilde kimsenin ismini zikretmediğim halde adım kullanılarak bu sayfadan suçlama yapıldı. Buna cevap hakkım yok mu aynı sayfada ?
Keşke hem suçlamayı yapan üye hem de siz yorumları silmeseydiniz de okuyan görseydi, kim kime saygısızlık yapmış ve gerçek yorum kirliliği nedir kararaı okuyan verseydi !
İhtimal dahilinde siz beni sevmiyor olabilirsiniz diye bana yapılan saldırıları hoş mu göreceksiniz ?
Yönetici olarak sizin tarafsızlığınız ve adaletiniz nerede kalıyor ?
Yazdığım her şey... ister forumda olsun, ister şiir ve yazıda, sırf sizin hoşunuza gitmiyor diye hep yanlış mı olmak zorunda ?
Peki, madem siz beni eleştiriyorsunuz... beni eleştirdiğiniz konuda siz neden titiz davranmıyorsunuz ?
Sizin bu sayfada belirttiğiniz gibi... kusurum varsa; özel mesajdan tarafıma iletmek yerine neden site üyeleri önünde adeta çocuk azarlar gibi yazmayı tercih ediyorsunuz ?
Bugüne kadar bana mesaj yazıpta cevap alamadığınız bir konu oldu mu da, bu bölümü kullanarak yazıyorsunuız ?
Eğer bu mülk için de geçerli ise ; ADALET BU SİTEDE DE MÜLKÜN TEMELİ OLSUN
Saygıyla
Rom@ntik tarafından 8/29/2009 9:45:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Rom@ntik
Erotik bir şiir güne gelir vay ramazan ayında bu şiir nasıl güne gelir diye ortalığı hava kaldırırsınız.
Ramazan ayında Ramazan ile ilgili yazı güne gelir bu sefer de maganzisel diye nitelendirirsiniz.
Şimdi ben eleştiri yapamayacak mıyım? Fikrimi söyleyemeyecek miyim? diyeceksiniz.
Bense size şu kadarını söyliyeyim. Yazılar bölümünde yayınlanan her yazı site kurallarına uyuyorsa ve gereken kriterlere uyuyorsa günün yazısı olabilir. Hikaye, makale, roman da edebiyatımızın bir türü. Bu yüzden seçkide sorun yaratacağını sanmıyorum. Önerilerinizi yazıların altında yorum kirliliği yaratacak şekilde yapmak yerine bunu kaç kere söyledim hatırlamıyorum BİZE MESAJ YOLU yada iletişim bölümünden yapabilirsiniz.
15-)Yapılan yorumlarda, konu her ne olursa olsun, üyeler arası isim vererek eleştiri yapılması, düzeysiz tartışmalara girilmesi, konunun kişiselleştirilerek, kişisel ve grupsal tartışma zeminlerine açık hale getirilmesi kesinlikle yasaktır...
Eleştirilerinizi lütfen yazıya yönelik yapın. Ama yazı ile alakası olmayan ve insanların kafalarında soru işareti bırakan anlamsız düşüncelerinizi yapmayın.
Yukarıdaki kurala göre bazı yorumlar silinmiştir.
Sevgilerimle
Ötekileşen bir toplumda yani Abd ve AB kültürüne doğru giden bir yaşam şartının altında, insanlar kendine ecnebi iken diğer insanlara saygı göstermeleri biraz tutukluluk sergiliyor maalesef............
Ilıman İslam diye diye insanlar artık ibadetlerinden kaçıyor, her yaptığı kötü işte dahi benle Allah(c.c.) arasına girmeyen diyor.her müslümanın görevidir , müslüman kardeşini uyarmak.
Ne yazık ki postmodernizme doğru yol almış toplumumuz sömürüye açık olmuş,örf ve adetler ayaklar altında sergileniyor....İnsanlar kendilerini itilmişlik sınıfında görmek istemezken,itilmişliklerinin farkında değiller ne yazık ki::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Günün yazarına,yazısına kıymetli gönlüne karanfillerimi bırakıyorum...
Allah razı olsun...
sevgiler
saygılar
selamlar
güzel bir konuydu.
degerler kaybedilmis genel anlamda.
terbiyenin sinirini asan asana.
ve katiliyorum aile sirri diye birsey kalmamis.
bir özenti halinde yasaniliyor.
ve kadinlarin özelikle iliskileri hakkin da forumlarda falan konusmalari sadece bir tatminsizlik.ben böyle düsünüyorum.
özellikle internette sinir yada ölcü falan kalmadi.
saygisi olan insan yerine göre davranmasini bilmeli.
oruc tutanin önün de insan hareketlerine insan olarak dikkat etmek zorundadir bencede.
bunlar aslinda konu dahi edilmemeli normalin de.insan olan insan hele hele oruclu insanlar önünde hatta söyledikleri sözlerede dikkat etmeli.
ve romantik adli üyenin dedigine katilmiyorum
burada kim reklam yapar ki bir paylasim sitesidir.
sevdigimiz üyelerin gerek siirleri gerekse yazilari yakin takip ettigimiz bir gercek.
ve bazi ilgi ceken yazilari da okuyoruz yani.
ve günün yazisi secildi diye sanmiyorum ki keyiflenen olsun ucarcasina.
dini konular üzerine olan yazilar a devamli rastliyoruz sitede.
dini konu icerikli yazilarin hatta cok cok faydasi var
diye düsünüyorum özellikle benligini yitirmis örf ve adetlerini unutmus insanlar adina.
tesekkürler emeginize güzel bir yaziydi.sevgiler.
Bu harika yazıyı az kaldı kaçırıyordum. Günün yazısı olması okumama sebep oldu.Arkadaş listeme ekledim haber olarak gelir.
--
Burada iki husus dikkatimi çekiyor .
Saygı ve sorumluluk.
Sıkı durun saygı ve sorumluluk konusunda özgür bir insanın diğerine karşı her hangi bir yükümlülüğü, mecburiyeti yoktur.
Şöyle;
Başkasının hakkına tecavüz etmemek şartıyla kimsenin kimseye saygı göstermek gibi bir yükümlülüğü yok.
İnsan sadece kendine sorumlu ve saygılıdır.
Kendine saygı ve sormluluğunu ise kendi özgün olarak belirler. Bu kapsam ne kadar geniş ise o insan o kadar gelişmiş sayılabilir.
Yani
Oruçlulara saygı duymak veya oruçsuzlara saygı diye bir şey olamaz.
Sadece insana saygı vardır.
Kendine saygısı olan başkasının alanına girmez.
Oruç veya değil, sigarasının dumanıyla başkasını rahatsız etmeye kimsenin hakkı yoktur. Ağzındaki sarmısak kokusu ile toplum içinde geğiren de aynı şekilde haksızdır. Saygılı olup olmaması da önemli değil. Sonuç açısından rahatsızlık vermek yanlıştır.
Sorumluluk konusun da şöyle;insan sadece kendine sorumludur. Bu sorumluluğun gereğidir başkalarına zarar vermemek. Yoksa başkalarına karşı her hangi bir sorumluluğu yoktur.
---
Tebrikler.
Yazın çok faydalıydı sevgili Aynur, tebrik ederim.
Benimde dün yazdığım "Yeni nesilden kimler sorumlu" adlı yazımda birbirimizden habersiz benzer konulara değinmişiz.
>>>
Önceden Ramazan ayında, lokantaların pencerelerine perde çekilirdi. Ne oruç tutan rahatsız olurdu, ne tutmayan. Çünkü önceden haklara saygı biraz daha fazlaydı. Oruç tutmayan, oruçluların yanında, karşısındaki aç olduğu için , yiyip içmeye utanırdı.
>>>
Devlet bu konuda bir şeyler yapmalı bence (ceza v.s.) evet ya bazı durumlarda gönüllü olmuyorsa zorlanmada fayda vardır.
Medine-i münevverede dükkan sahibi namaza gitsin veya gitmesin namaz vakti dükkanlar kapanır.
Oruc zamanıda resturanlarda öyle olmalı bence, gerekirse devlet tarafından mecbura bırakılmalı.
Bir çoğu esnaf rızkın Allahdan geldiğini unutur olmuş, halbuki bir bilse veya anlamış olsa her ne kadar cabalarsa cabalasın ancak takdir olunan rızk onu bulacaktır.
Acaba, kazancı bol olsa neye yarar, hiç düşünmez ki KUL HAKKINI nasıl ödeyecek.
__________________
Sayın Rom@ntikin yorumuna harfi harfine bende katılıyorum. Duygusallığın yanı sıra duyarlılık da olursa değer kazanır diye düşünüyorum yoksa o duygular bencil olmakla kalır.
Burda merhamet ve kul hakkı çok fazlaca önemli, ve heleki KUL HAKKI en büyük günahlardan.
Sayın Berkan bey, inşallah önerileriniz dikkate alınır, elbette hep beraber daha iyiye güzele ulaşmak adına tavsiyeler olmalı ve Allah razı olsun bu uğurda emek verenlere.
.
Ben burda bir şikayetimi dile getirmek istiyorum. Kac haftadır siteye fazla giremiyorum, bu yüzden yorumlarda bulunamıyorum diye bana uğrayanda pek kalmadı. Benim kesinlikle puan ve yorum adına bir telaşım yok, öyle olmadığını beni tanıyan, yazılarımı okuyan bilir.
.
Herkese sevdikleriyle mutlu ve huzurlu Ramazanlar diliyorum, muhabbetle...
Sayın Romantik, bir olma, ülke sorunlarını konuşma, bulunduğumuz bölgelerdeki iyi ya da kötü gidişatı bir birimizle paylaşıp çözüm arama fikri çok güzel.Ama arkadaşım, bu sitede olmaz bu iş.Neden mi?Herkes siyasi çomağını sokar konuya. Birbirini suçlar.Sen şusun sen busun der. Ortaya çözüm yerine, koca bir kavga platformu çıkar.Çünkü henüz, görüşlerimize rağmen ortak paydalarda buluşma olgunluğuna erişemedik.Keşke olabilse.
Burası bir edebiyat sitesi. Hep bunun savunucusu oldum. Siyasileştirilmesin. Makaleler de karalama ve saldırı, iç karartma tarzında değil, daha edebi bir anlatımla olsun. Herkes fikrini yazsın ama, bir diğer fikire saldırmadan, kışkırtmadan. Elbetetki öyküler de olacak.Ben şahsen makale değil öykü yazarım. Çünkü burada bir çoğumuz, edebiyatla günlük telaşlardan sıyrılma amacıyla burada. Ben de öyleyim. İsteyen istediğini okur ve puanlar. Entrikalar çok yok değil. Bunu deyince suçlanıyorum.İsim açıklamaya zorlanıyorum. İşitmediğim hakaret kalmıyor. Ama doğrusu bu.
Edebiyat birleştiricidir. O yüzden herşeye edebiyatla yaklaşmalıyız...
Günün yazılarına şaibeli bakıyoruz artık. Galiba en iyisi yönetimin bu işe el atması. Ama o kadar şiir ve yazı ekleniyor ki hangi birine yetişecekler....
İşte istediğim buydu Sn. Aynur Engindeniz
Sanırım beni artık daha iyi anlıyorsunuz.
Bu bölüm dikkatinizi çekti ise " GÜNÜN YAZISI " olarak ayrılmış özel bir bölüm...
İstiyorum ki, bu bölümde değişik değişik isimler de artık görelim, evlatlarımızın sorunları, gençliğin sorunları, ülkede olan iyiye giden yenilikler(maâl esef olmasa da) olmayan ve yanlış giden konular, değerlerimiz vs. vs...
Kısaca bizi bize hatırlatacak silkinmemizi sağlayıp üzerimizden bu ölü toprağını atmaya faydalı olacak konular ve görüşler açığa çıksın, insanlar fikirleri ile katılımda bulunsun ve herkes okuduğundan bir şeyler kazanabilsin.
Akıl akıldan üstün derler... Birimizin unutuğu konuyu diğeri hatırlatabilir ya da ülkenin bilmediğimiz bir yerinde bir sorun yaşanıyorsa; her şehirden üyemiz var, onlar aktarır biz de öğreniriz, paylaşırız, gerekirse çözüm ararız, kulis kurmaya çabalar ve el ele veririz...
Diyelim ki; Karadeniz, Güneydoğu veya Doğuanadolu ya da Edirne'nin bilmediğimiz köyünde yol yok, okul yok, kitap yok veya herhangi başka bir sorun... her ne ise... belki toplanmamıza bir şeyler yapmamıza vesile olur... Ama yok !
Üyeler kendi aralarında başka amaçlarla birleşiyor !
Sırf yazılarına puan toplamak amacıyla siteye üye davet edenler var !
Ki, en azından standart bir puan garantide olsun fazlası gelirse de cabası... Sonra otur koltuğuna güne geldiği için el ovuştur keyifle al çayını gelen yorumları gör... oku keyfine keyif kat !
İyi de... sen keyfine keyif katarken başka bir sayfada ülkede yaşanan belki çok büyük bir dert sırf sen dostlarından günlük standart puanını garantiledin diye gözlerden uzakta kalıyor !
Bu mu vatanseverlik ?
Güler geçerim.
Bu mu Allah'a inanç, iman
Yine güler geçerim.
Dinimizde hile yoktur... "Kul hakkı konu ne olursa olsun kul hakkıdır"
Sözüm asla şahsınıza ya da seçkinize değildir. Ki, siz zaten kutlamamdan dolayı anlamışsınızdır samimi duygumu. Çünkü, kutlamamın ardında kinayeli biçimde "ünlem işareti bırakanlardan değilim"
Bildiğim kadarı ile bu bölüm kendi yayınlayacağı kitabı önceden tanıtıp reklam yapma yeri değildir !
Doğru mu ?
Hikaye, roman vs... okumak isteyen zaten gider kitabevinden alır istediğini okur.
Bu bölüm artık rahat kalsın...
Sn. Yöneticiler... Lütfen bu bölüm artık rahat kalsın. Reklam amacıyla kullanılmasın...
İnsanların yenemediği seçilme hırsını alacağınız önlemle siz yenin...
Naçizane öneri olarak : Sadece günlük yazı adı altında eklenebilen makalelere puan butonu koyulup diğer deneme ya da hikaye kısmına koyulan butonlar kaldırılabilir sanırım. Hikaye takip etmek isteyenler zaten belirlidir ve onlar güne seçki olmasa da, takip ettikleri şahsı her zamanki gibi okurlar (mı acaba?)
Uyanıklık yapıp da seçilsin diye makale bölümünden hikayesini yayınlamak isteyen olursa da silerler... Bu kadar basit.
Saygımla
Rom@ntik tarafından 8/29/2009 2:48:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
Evet, medya...
Bu kültür dejeneresinin bir numaralı müsebbibi onlar.
11 ay Türk İslam ahlakına küfür ederler, Ramazanda dağıtmadıkları dini kitap kalmaz. Kuran bile veriyorlar. Allah biliyor ya, ben onların verdiği Kurana da şüpheyle bakıyorum. O meallerden bir cümle değiştirip geri kalan her cümlesini doğru yazsalar bile onlar için kardır. Çünkü insanların kafasına küçük de olsa bir kıymık batırmışlardır. O yanlış cümle başkalarına aktarılır. Ordan başkalarına. Böyle yaptıkalrına da eminim zaten
Gazeteler her gün cemiyet ahalisinin, namı diğer sosyetenin lüks yaşamlarını ballandıra ballandıra anlatıyor.
Ayrıca kendine sanatçı diyen magazin kuklalarının...
Sevgilileriyle tatile çıkanlar...Balolarda bilmem ne marka elbiseler giyenler.
Sevgilisine Paris Hiltonun ultra lüks arabasının aynısından hediye edenler.
Doğal olarak halk soruyor...Bu değirmenin suyu nereden geliyor...Elbette bunu soranlar akli selimler, görmüş geçirmişler...Genç tayfası imreniyor. İçinde bulunduğu şartlara isyan ediyor.
Diziler gayrimeşru ilişkileri meşru gibi empoze ediyor.
İnsnlar oradaki kuklaları ağızları açık izliyor.
Köy yerinde, bir kız biriyle konuşsa adı kötüye çıkıyor. Ama magazin sayfalarını süsleyen, türkiyedeki zenginlerin bir çoğuyla karı koca hayatı yaşayan kadınlardan birisi, bu köy delikanlılarına evlenme teklif etse hemen o an kabul ederler. Bu da bir garip çelişki...
Çocuklarımıza, ahlakı sevgiyi, evlilik kurumunun kıymetini öğretmeye çalışıyoruz. Ama medyada bankadan çocuk doğuranlar ne kadar mutlu olduklarını anlatıyorlar onlara...
Teşhirin her türlüsünün çirkin olduğunu öğretmeye çalışıyoruz. Ama çocuklarımız Bodrum sahillerindeki, ya da cemiyet balolarındaki teşhircileri gıptayla izliyor.
Sekiz yaşındaki kızımı, bağdaş kurmuş, parmaklarını garip bir şekilde birleştirmiş halde buluyorum. Kızım ne yapıyorsun deyince, " A nne sessiz ol, meditasyon yapıyorum diyor." Meditasyon bir budizm öğretisidir. Ben kızıma Türk İslam ahlakını öğretmezken, sağ olsun çin çizgi filmleri budizmi öğretiyor.
Modernliğin ülkemizdeki şekli yabancı taklitçiliği.
Ülkelerin savaş taktikleri çok değişti malumunuz. ARTIK ERCESİNE MEYDANLARDA KILIÇ SALLAYANLAR YOK. Devir kültür savaşları devri. Amerika kültürünü tüm dünyaya pembe dizileriyle yaymadı mı? Kaçımız Brezilya dizilerinde aptal gibi ağlamadık zamanında.
Brezilyaya gitmeye de gerek yok. Bizim son donem dizilerimiz hristiyan ülkelerde yayınlansa, eminimsan sürlenmemiş sahnesi kalmaz. Dizilerin bir çoğu acaip hlakdışı sahnelerle bitti. Milyonlar nefesini keserek izledi onları. Çocuklar bile. Evet çocuklarıyla o dizileri izleyenler var...Ayıp ne ben de karıştırdım artık. Böyle konuşunca geri kafalı oluyorsun.
Ne zaman yabancı ülkelerde yeni bir icat yapıldığını, bilimsel buluşa imza atıldığını duysam hırsımda saçlarımı yoluyorum. Biz o kadar mı kafası çalışmayan bir milletiz.
Bu akşam bir kibrit kutusu aldım elime. Önceleri iyi hatırlıyorum, TM yazardı bu kutuların üzerine. Şimdi "SWESH MATCH AŞ. adına ENDONEZYA' da üretilmektedir" diyor. Kibrit ya, küçük ağaç parçacıkları.
Bir keresinde de, Çinde ilkokul öğrencilerinin teknik derslerde ürettikleri pilleri Türkiyeye ihraç ettiklerini okumuştum.
Kısacası Sayın Romantik, size katılmamak elde değil. Medya maymunlarıyla beraber kültürümüz paspas haline geldi.
Çocuklarımızı bu dejenerasyondan kurtarmalıyız.Yoksa ususal bağımsızlık diye bir şey rüyalarda kalacak....
aynur engindeniz tarafından 8/29/2009 5:08:32 AM zamanında düzenlenmiştir.
Dikkat ettiniz mi ?
Bizim medyamız ister görsel olsun isterse yazılı... fark etmiyor
Nedense sadece ramazan aylarında dini bilgiler içeren yayınlar gündeme geliyor. Buna rağmen gündüz bu programları hazırlayanlar ya abd özentisi formatı onlardan alınma diziler, programlar hazırlıyor ya da yemekteyiz gibi bizim aile ve toplum yaşantımıza tamamen ters abuk subuk programlarla dolduruyorlar geceleri !
Halbuki biz pazar alışverişinde dahi aldıklarını pazar torbasına koyan bunu da özellikle "alan var alamayan var imrenmesin" zihniyeti ve edebiyle yapan bir neslin çocuklarıyız...
Bizler dinimize, imanımıza, kutsal değerlerimize ve ecdadımıza sırt döndüğümüz sürece bu özenti kirliliği içinde inanın daha en iyi günlerimiz bunlar...
Lüks içindeki yaşamlar, son model arabalar, malikâneler sunuluyor vitrin olarak göze. Etkilenen yok mu ? Çoookk...
O hayata doğru bir adım dahi atabilmeye özenerek her türlü değerimizden feragat ediyorsak daha iyi gün beklememiz de hayalden öteye gitmez.
Daha yazılacak neler var neler ama...
Yazınızı burada görmekten memnun oldum. Haklı başarıya selam olsun...
Saygımla
Öncelikle güne gelen yazıyı, yazarı kutluyorum. Çok güzel bir konuya değinilmiş. Aynur Hanım şehir olarak nerdesiniz bilmiyorum. Ama maalesef büyük şehirlerimizde ramazanlar artık eskisi gibi olmadığının farkındayım. Ben Gaziantepteyim, son birkaç yıl öncesine kadar bizde de ramazana saygı çok fazlaydı, sizinde dediğiniz gibi her lokantanın bir perdesi vardı aşikar oruç yenmezdi. Ama şimdi durum yavaş yavaş değişiyor, bütün cafeler ve lokantalar aşikar bir durumda. Ben bu durumu yani saygısızlığımızı biraz da televizyon programlarına bağlıyorum. Öylesine basite indirgendi ki o saçma sapan dizilerle yaşamlar. Sanki her şey tozpembe gösterilemeye başlandı. Dini duygularımız rencide edilmeye başlandı. Boşanmalar çok kolay ve olağan şeyler olarak gösterilmeye başlandı. İnsanlar sürekli olarak aynı konuların içinde boğuldu ve bu saçma olaylar kanıksandı. Yani sürekli gördüğünüz şeylere alışır ve kanıksarız. Artık sadece bize işleneni yapıyoruz. Çünkü diziler bizim örf adetlerimize ters olduğu halde göre göre kanıksadık doğal gelmeye başladı. Ben biz yaşlardakiler için artık geçti. Ama gelecek nesillere çocuk yetiştiriyoruz onların durumu ne olacak diye endişe duyuyorum……Güzel, duyarlı bir yürekten anlam dolu bir yazı okudum…..paylaşımınız için teşekkür ediyor, seçkinizi kutluyorum….iyi ki güne gelmiş ….selamlar saygılar her daim
Bunu görmek için, alim olmak gerekmiyor?
Atatürk’ün çok sevdiğim bir sözü vardır:
DURMAYALIM! DÜŞERİZ!
Durduk ve düşüyoruz…Ne yapabiliriz? Bilen var mı?
Sorulsa hepimiz saygılıyız, öyleyse bu saygısızlar kim? Hepimiz sağlam elmaysak, sepeti çürüten kim?
Ben bilemedim…
Aynur kardeş duyarlı yüreğinizi kutlarım.
Gerçekten bu çöküş nereye gidiyor? kim dur diyecek bilemiyorum. sepette çürük elme var, ama nasıl temizlenir.
Hepimiz evimizden başlayalım, çocuklarımızı eğitelim.
Bir toplum ailelerden oluştuğu gibi saygı, görgü ve kültürel konularda aileden başlamalı.
Taşın altına herkes elini sokmalı, yoksa toplum çürüyor...
Evet tamda bu konulara eşimle değiniyorduk ki sizin yazınız geldi sayfaya.Ne yazık ki toplum olarak saygıyı unuttuk.Aslında bizler kendimize olan saygıyı unuttuk,kendisine saygısı olmayan bir bireyin kesinlikle kendinden başkasına da saygısı olmaz kanısındayım.
Birey özgürdür,ancak özgürlüğünde kuralları olduğunu unuttuk biz.Mahremiyet vardı eskiden ya şimdi her şey ortalıklarda ,hani diyoruzya EDEP YAHU EDEP nerede biz söylüyoruz kendimiz dinliyoruz.
Bence günün yazısına aday bir yazı..Kutluyorum kaleminizi.
Saygılarımla
Bahar
değerli aynur kardeşim,
yürekten teşekkürler... bu yazınızı asmadan önce hanımla aynı konuları konuşuyorduk.. Oruçlulara karşı yapılan saygısızlığı...
ve sizin yazınız karşımıza dikildi.. okuduk ..
büyük bir yara halıne geldi bu saygısızlıklar... nereye kadar? sanırım tükenişimize kada böyle devam ederse....
tebrik ederim kardeşimi...
umarım günün yazısı olurda, daha çok kişi bu yazınızı okuma imkanı bulur...
saygılarım derin kardeşim...
direnis tarafından 8/28/2009 2:50:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
sevgili aynur..
sabah olmadan yakaladım bu sefer yazını.--gerçi sabah sayılır değil mi 12 sonrası-
saygı, bir kültür meselesi...eğitim ve incelik işi..ama, bu öyle okullarda görülen eğitimle olmuyor. insanın kendini eğitmesiyle mümkün. tek irade de işe yaramaz. bilgi ve incelik, ruhun terbiyesi...ben bu eğitimin en doğru ve anlamlı yolunun edebiyat olduğunu düşünenlerdenim..
insan kendinin alimi olabilmeli..kendinin hocası yani.. kimse beni benden daha iyi eğitemez..kalıp sözler,klişe davranışlar..işte gördüğümüz düzeysiz hareketler..
herkes kendi içindeki oluşum kadar gösterir kendini..
her dine ve ritüele saygı, insan olmanın ilk kuralı olmalı bence..özgürlük başkasına saygıyla başlar..
önemli ve anlamlı bir yazıydı..ayrıca yine başarılı..
sevgiler can kardeşim..