- 829 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Akıl İle Bilindin.
Hocam; Evet ben Allah’ı ÖNCE inkar ediyorum; SONRA da varlığını kabul ederek O’na diyorum ki, ya bana göster kendini ya da hesap isteme benden; o ki, akılla bilindin, akılla da inkar edilebiliyorsun...
Bu soruyu soran bir dostuma yazdığım cevabi bir yazıdır.
Soru geneli ilgilendirdiğinden dolayı o dostumun adını da saklı tutarak cevabımı tüm dostlarla paylaşma ihtiyacı his ettim.
O dostum bundan alınmasın. Hatalıysam dostumdan da özür dilerim.
Söylediklerinin bir kısmı doğrudur.
Evet, Allah akıl ile bilinir,
Zaten Efal-i mükellefinin ilk şartı Akıl sonrası imandır.
Allah aklı olmayanı İmandan mes-ul tutmaz.
Allah akıl ile bilinir!
Ama akıl ile inkâr edilemez.
Allah ancak NEFİS ile inkâr edilir.
Dikkat ederseniz sorunuzun cevabı yazınızın içinde HESAP İSTEME BENDEN bu inkar değil ancak İSYANDIR.
Bana kendini göster diye ortaya koyduğun talep ise muhali taleptir.
Ya Allah görünüyor da sen göremiyorsan.
Ki İslam Büyüklerinden bir zat "EY ŞİDDETİ ZUHURUNDAN İHTİFA ETMİŞ ZATİ ZÜLCELAL" diyor.
Yani her yerde her şeyde okadar çok görünüyorsun ki artık görülürlükten görünmez olmuşsun.
Sonra bence gördüklerimiz görülmesi isteneni gösteren delillerdir.
Görmemizin ne kadar sınırlı olduğunu anlatmaya gerek yok sanıyorum.
Detaya inmeyeceğim çünkü bunlar kabak tadı verdi.
Bir ayna yardımcılığı olmadan ensemizi göremeyecek kadar sınırlı bir görüşe sahip olan bizler.
Mikro ve Makro alem adına her şeyi yaratanı görmek isteme isteğimiz bence bir sivilcemizin içinde veya diş kovuğumuzda kendi hacimlerine göre bir dünya bulan mikrop veya bakterilerden bir tanesinin bizi içimiz ve dışımızla görmek isteme talebi ile aynı kategoriden bir istekten başka bir şey değildir.
Onu görmek için sanıyorum GÖZ DEĞİL GÖNÜL LAZIM.
İnsan sadece görme ve dokunma duyusundan ibaret değil ki!
Fiziki âlem bile sadece görülebilme ve tutulabilme ile sınırlandırılmamıştır.
Beş duyu boşuna değil.
Hatta Allahın en mükemmel sanat eseri olan insanın algı ve değerlendirme materyalleri akıl, kalp ve beş duyu ile de sınırlı değildir.
Bu konuyu çok uzatmak istemiyorum.
Ruhun her insanda bulunmasına rağmen müstesna şahsiyetler ve işin hakkını verenlerdeki tezahürüne temas edip kapatacağım.
Bir barometrenin sıfır altı ve üstünü düşünürsek, sıfır vasat beş duyulu insan.
Sıfır üstü maneviyatta gelişerek aklını midesine, kalbini şehvetine, ruhunu cesedine hakim kılarak fiziği aşıp zaman, mekan ve hacim sınırlarını aşarak harika hallere mazhar olan kamiller, sıfır altına bakacak olsak; yine işin ilimi yapan veya herhangi şok bir hadise sonucu fizik duvarını aşan Yogacı, Toracı, İllizyonist, Sihirbaz, Falcı, biyoenerjisini kullananlar insanın his ve duygularının nasıl sınır tanımadığını fiziğin ruh ve yetenekleri karşısında nekadar dar ve sınırlı olduğunu gösteriyor.
BİRAZ DİKKAT EDERSEK ÇOK ŞEY GÖRECEĞİZ.
İNKAR KAZANIM DEĞİL KAZANMA KUŞAĞINDA YARATILMIŞ OLAN İNSANIN KAYBETMİŞ OLDUĞU KÖR NOKTADAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.
Sevgi ve saygılarımla.