- 408 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kara Delik...
Duvara yaslanmış duruyordu. Ellerini ; masum ,karamsar çocuklar gibi kavuşturmuştu. O’nu düşünüyordu. Oysa ne kadar yakındı. Bir adım mesafedeydi. Ama çok uzak hissetmişti. Artık “olmaz” diyordu içinden. Gürültüyü duymuyordu bile. Bir anda geliverdi yanına. İrkildi , heyecan kapladı vücudunu. Konuşamadı bir-iki saniye. Geveledi bir şeyler , sorusuna cevap veremedi. Zaten gitti , tekrar yaslandı duvara. Müziği duymaya çalıştı. İçindeki müzik bastırdı. Bir ayağının üzerine çok yüklenmişti , ağrıdığını farketti. Ayağını düzeltti. Ağrısı geçmedi. Tekrar yanına geldi. Yine heyecan , yine geveleme ,yine saçmalama. Duvarın yanında kaldı. Gelip geçenlerden sıkıldı. Dışarı çıktı… Üşüdü , içeri girdi.
Yanlarına gitti. Eğlenirmiş gibi yapıyordu. Ama aklında “O“ vardı. “Olmayacak” dedi kendi kendine. Negatif düşünceler sardı , gürültülü müzik gibi. Sessizdi o akşam. Kalabalığa karıştı , arkadaşları ordaydı. Onların yanında da zevk almadı. O’nun yanına döndü. Yakınındaki O , uzaktı. Öyle hissediyordu.
Yitik kente dönüverdi. Sanki kaçar gibi. Paramparça duvarlar , evler, insanlar. Gönüller darmadağın. Herkes kırgın, herkes üzgün. “Neden burası böyle” dedi içinden. Ruhu sıkılmıştı. Hüzün sardı. Maşuk gibi vakur , mağrur , sabırlı olmak istedi. Ama aşık gibi sabırsızdı. Yitik kentin duvarlarına yaslanmaya korktu. Sanki pamuk ipliği gibiydi. Öyle mi gözüküyordu acaba ?.. Anlam veremedi , zaten orası da anlamsızdı. “Ben ki varım ; sen içimdesin , bunu bil !..” Bu söz beyninde çınladı. O’nun içinde miyim diye düşündü. Yitik kentte yalnız başına , belki O’nla…
Omzuna çarptı birisi , dönüp bakmadı bile. Düşüncelerde boğulduğunu anladı o an. Aslında mutluydu. Karşısına birisi çıkmıştı. Mücadele edebileceği birisi. Zaten istemesinden belliydi. O’da istiyor muydu ?.. Dakikalar önce düşünmüştü bunu , ama yıkık dökük bir kentte bulmuştu kendini. İnşası zor , büyük emek gerektirecek. “Yaparım” dedi. Eğlenen insan yığınına baktı. Gerçekten eğleniyorlar mıydı ?.. Evet , eğleniyorlardı. Öyle olmasa bile , öyle gözüküyorlardı en azından.
Duvarlara yaslanmaya korktu. Yine oradaydı. Ruhunun sıkıldığı yerde , cam kırıklarının üstünde. Oradaki insanlar neden yaşıyorlardı ki burada ?. Oysa dayanamıyordu bir dakika bile. Yer gök hüzünle sarılmıştı. Gök ağlıyor , yer isyan ediyordu. İnsanlar sadece birbirlerine acıyarak bakıyorlardı.
Derin bir iç geçirdi. Neydi bütün bu olanlar ?.. Yığınların içinde yalnızlık mıydı ?.. Daha sorulması gereken çok soru vardı ama verilmesi gereken cevaplar nerdeydi ?.. Cevap gerekli miydi bu sorulara , onu bile bilmiyordu. Yalnızlığındaki sessizlikten ürktü. Sessizliğindeki yalnızlıkta her şeyi anlattı , fısıldadı. İç dünyasına anlam veremedi. Mutluluktaki hüznü , sıkıntısındaki neşesi. Anlamsız geldi, tezatlar arasındaki aynılık. Duygularındaki karmaşaya benzetti insanları. Yukardan bakınca coşuyorlardı. Ama detaylarda gizli olanlar , oraya inince gözüküyordu. Kalabalığın içinden O’nu gördü. Gülen yüzüne baktı , o an durdu. Zamanı durdurdu. Ürperdi , tekrar müziğin ritmine ayak uydurdu , zaman tekrar sardı bedenini… Hassasça ölçülebilen nicelik değil miydi zaman. Zamanı bükebilmiş miydi ?..
Uzun koridora çıktı. Adımları yavaştı , yere sağlam basıyordu. Yürüdü o zamansız koridorda. Arkasına bile bakmadan , sadece önüne bakarak yürüdü. Tıpkı zamanda yolculuk yapar gibi. Geçmişi büyük hızla geride bırakıp , kara deliği yakalamak istercesine….
Emre , 11.03.2009 – 21.31 , İzmir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.