- 1472 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
DOYUMSUZ SEVGİLER OLMAZSA, YAŞANIR MI..? (Denemelerim)
DENEME
Bir yılbaşı akşamı; bilgisayarın msn’sinden , karşısındaki kişiye “Kamerayı aç..” diye yazdı, genç ve güzel bayan... Israr ediyordu durmadan:
-Kamerayı aç... Kamerayı aç.
Bilgisayarının karşı ucundaki kişi, heyecanlanmıştı. Türkiye’nin uzak bir köşesinden genç, güzel, kırılamayacak, geri çevrilmeyecek, ret edilmeyecek kadar tatlı bayan ille de, ka-merayı açtırmak istiyordu ona... Birden eli, ayağı dolaşıverdi adamın... Yıllardan beri yazıştığı, uzaktan tanışıp görüştüğü, telefonda sesini bile duyunca heyecanlandığı, güzel bayandı bu. Durmadan ısrar ediyordu o.
-Kamerayı açsana yahuu... hadi, aç kamerayı...
Yalnızca kitabındaki resimlerinden tanıdığı bu genç bayan, kararından dönecek gibi değildi. Son kez yine, ısrar etti:
Hadi ne olur? Aç şu kamerayı...
Bu kadar ısrar üzerine adam; mavsun (farenin) ucunu gerekli gözlerin üstüne getirip tıkladı. Hemen bir yazı çıktı karşısına.. “-Karşınızdaki kişiyi görüntülü konuşmaya davet ettiniz. Görüntü yükleniyor, bekleyiniz. Gerekirse (KABUL) için, (Shift-A) ‘ya basınız. (RED) için ...... tuşuna basınız diye, yazdı.
Heyecan ve telaşla beklerken, açılmakta olan kamera görüntülerinin açılışı tamamlanmadan, yanlışlık ve heyecanın çokluğu sebebiyle, (RED) konumuna bastı. O anda, eyvahlar olsun... Görüntüler kayboldu. “Yandı pamuk, keten helvam..” diye, içinden kızıp kendi, kendine söylendi.. Tekrar kamera gözcüğüne tıklayıp, görüntülü konuşmayı başlatırken, aynı hatayı bir daha yaptı. Daha çok kızdı kendine, heyecanı doruktaydı.. Onu karşısında, kamerada görecekti. Görecekti ama olmuyordu.. Olamıyordu bir türlü. Eli ayağı dolaşıyor, hata üstüne hata yapıyor, bayan arkadaşına da mahcup oluyordu... hemen bilgisayarın tuşlarına dönüp, saldırır gibi tuşlara vurup yazmaya başladı.
-Bu gavur icadını bir türlü, çalıştırmayı beceremiyorum yahuu! Diye, yazdı. Karşı tarafa göndermeden hemen ekledi.
-Sen, bir şeye dokunma. Bir kez daha deneyeceğim.. diye, ilave etti. İşlemi son anda tamamladı. Şükür, bu kez hata yoktu. Görüntüler açılıyordu.
Ve... Ve az sonra gerçekten güzel bir bayan, sesi kadar kendi de genç ve güzel bayan, ekranda göründü. Ne şahane şu teknoloji be kardeşim!!... Yüzlerce, binlerce kilometre uzaktaki bir kişiyi getirip, karşınıza oturtuyor, onu göre göre konuşuyor, yazışıyor, sohbet ediyorsun. Ne olağan üstü, ne inanılmaz, ne güzel bir kolaylık...
Karşısındaki genç bayan; gözlerinin içine bakarak, dudaklarında o tatlı tebessümle ona:
-Merhaba..! diyordu.
-Nasılsın?
Ya Rabbi, bu ne güzel bir sürpriz, ne güzel bir dostluk, ne inanılmaz sevgi ve o, ne tatlı bir gülümseme idi..!? Buna hangi can, hangi yürek erimeden, heyecanlanmadan dayana-bilirdi ki..!!?
Karşıdaki güzel genç bayan, adama teşekkür edip, başarısını kutluyordu. Gönderdiği deneme yazıları ve şiirlerini çok beğenmişti.. Onun için hem teşekkür edip, hem de tebrik ediyordu.. Sanırım; iki kalbin arasına sevgiden, şeffaf bir köprü kurulmuş, iki kalbe doğru karşılıklı, doyumsuz bir dostluk akışı, sevgisinin sızıntısı başlamıştı... Bu pencereler, o iki kişinin gönlüne açılan, birer kapı gibiydi sanki... Ve o; şeffaf sevgi yolu ise yalnızca, onlara özel bir yol, bir köprü gibiydi... Gözlerdeki bakış, dudaklardaki gizemli tebessüm, gülüş kıvrımları, yüreklerindeki karşılıklı atış, heyecan, yalnızca onlara aitti... Onların; özel dünyalarının yaşam sırrı idi.. Bu sırrı, iki kalp de biliyor, hissediyor, yaşıyor ama söyleyemiyordu. Ama yalnızca şuan için.. Belki bir gün.. Ama o gün gelince, mutlaka dile getirip, söylemek zorunda kalacaklardı.
Güzel bayanın başında bir taca benzer, maskeye benzer bir şey vardı. Tam seçilmiyordu kameradan. Bulunduğu oda karanlıktı.. Gözünde de koyu camlı bir gözlük takılıydı. Böylece kendine daha da bir gizem havası veriyordu. Adam karşısındaki güzel bayana:
-Nedir o başındaki? Gelin duvağı tacı mı? Diye, sordu. Bayan başındakini çıkardı, gözlükle kaldı. Adama:
-Hayır. Diskoya gitmiyor musun, diye yazdı?
Adam:
Hayır evdeyim, diye cevabını yazarak ona bildirdi. Bayan:
-Yaaa! Ne güzel yazılar onlar... Çok hoşuma gitti, vallaha diye, yazdı.
-Sevindim..Sağ ol, diye cevapladı.
-Kutlarım seni, dedi bayan.
Adam ise; heyecanı yatışsın diye beklerken, o “SEN” kelimesi onun hoşuna gitmişti. Öylesi bir heyecanın üstüne o kelime “SEN” diye hitabındaki sıcaklık, adamın yüreğine bir kor gibi oturdu. Ne güzeldi o ( SEN) deyişi... Bu arada bayan:
-Daha yemek olacak, dedi. Ve devam ederek:
-Ayrılmam gerek. Yemek var.. dedi . Hemen kestirip attı:
-İzninle.. dedi ve de ayrıldı.
Hemen, akşamdan ayrılmaları ne kötüydü..?
Yılbaşı gecesi ise henüz yeni başlayacaktı. Peki, o koca uzun gece yalnız, yapayalnız nasıl geçecekti? Adam çaresiz boynunu büküp, msn’yi kapattı. Kimseye cevap vermek istemiyordu artık. İsyan etmişti kendi kaderine.. Diğer Internet kanallarında biraz gezdi.Ama, gece tatsızdı.. Kimseler yoktu sitelerde...Nasıl olsun ki, tüm insanlar bu yılbaşı gecesini dostlarıyla, sevgilileriyle ev dışındaki mekanlarda, çılgınca eğlenip geçirecekti. Böyle bir gecede, evde kim otururdu...? yalnız adam; koca dünyada yalnız olduğunu yine, bir kez daha anladı...Dudaklarında ise:
-Ah şu yalnızlık, Ahhh şu yalnızlık ...! Kelimeleri dökülüp, boynunu büktü. Yaşamın, o karanlık, kapkaranlık kucağına kendini bırakıverdi...
01.01.2008
Suat TUTAK
(Denemelerim)
DOYUMSUZ SEVGİLER OLMAZSA, YAŞANIR MI..? (Denemelerim) Yazısına Yorum Yap
"DOYUMSUZ SEVGİLER OLMAZSA, YAŞANIR MI..? (Denemelerim)" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
14 Eylül 2009 Pazartesi 10:32:56
BİR ATEŞTEN GÖMLEK DİYOR YASEMİN SANAL DUNYAYA
DOKUNSAN DOKUNAMSSIN
KOKLAYAMASSIN BİR MAUSE VE BİR ÇARPILIK AŞKLAR
HEYECANLAR ZOR ZOR ATEŞDEN GÖMLEK
GİYSEN GİYEMEZ ÇIKARTSAN ATAMASSIN.
AŞKIN NERDE NEYI KIMI BULACAGINI BILMEYIZ AMA
SANAL ZOR VE ÇOĞU BIR MASAL
KUTLARIM GÜZEL YAZINIZI SEVGİYLE KALIN....