- 2279 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK Nedir Anne?
Aşk nasıl bir duygu ve âşık olduğumuzu nasıl anlarız anne?
Diye soruyordu küçük kızı annesine. Annesi, kızının henüz çok küçük olduğunu düşündüğü için böyle bir soru ile karşılaşacağını hiç düşünmemişti. Ve şimdi düşünmediği bir soru ile karşı karşıya kalıyordu.
Kızına güzel bir cevap vermeliydi ki, kendi yaşadığı duyguları ölçebilsin ve yaşadığının aşk olup olmadığını bilebilsin.
Ayakta duran kızını yanına çağırdı ve kolundan tutup hemen yanı başına oturttu. Gözlerinin içine baktı. Konuşurken gözlerini kızından kaçırmaması gerekiyordu. İletişimin gözler ile kurulduğunu biliyordu anne.
“Anneciğim bana aşkı anlatır mısın, nasıl bir duygu, insanlar âşık olduğunda nasıl davranır, âşık olduğu kişiye nasıl bakar, bunları bilmek istiyorum”
“Anlatacağım kızım” dedi kadın.
Ve başladı anlatmaya.
“ 18 yaşında bir genç kız. Aynı işyerinde görev yaptığı bir delikanlı ile birbirlerine âşık oluyorlar. Erkek kıza arkadaşlık teklifi yapıyor ve kız kabul ediyor. Bir süre birlikte zaman geçirmeye başlıyorlar. Onlar birlikteyken dünya dinmeyi, kuşlar ötmeyi, ay doğmayı, güneş ısıtmayı, martılar konuşmayı, deniz dövünmeyi unutuyor. Koskoca dünyanın içinde yalnız ikisi var, Çevrelerinde olup biten hiçbir şey bunları ilgilendirmiyor. Kadın için sevdiği yanında olmadan yaşanmaya bile değmezken, erkek içinde aynısı geçerli. Gece rüyalarını bile paylaşır durumdalar. Ayrı kaldıkları her dakika onlar için asırlar kadar uzun geliyor. Birlikte olmadıklarında geceler daha karanlık, gündüzler daha soğuk, baharlar hep kışta kalıyor adeta.. Birlikteyken kışlar bile yaza dönerken, geceler masmavi oluyor.
Yaşayacakları zorlukların farkında değiller. Ama ikisi el ele verdiklerinde her türlü zorluğu aşacaklarını da biliyorlar. Atık birbirlerinden ayrı zaman geçirmek istemedikleri için evlenmeye karar veriyorlar. Kız ailesi ile konuşuyor ve ailesi “ hayır” diyor.Ama kız ve delikanlı kararlı.. Emin adımlarla ilerliyorlar aşkın onlar için çizdiği yolda.
Delikanlı bir süre sevdiğinden ayrı kalmak zorunda. Memleketine gidecek. Ama bu süre içinde sevdiğini de arayacak telefonla. Kızın evinde telefon yok ve onun için ev sahiplerinin telefon numarasını veriyor. Oradan konuşacaklar. Kız ev sahibine “ beni sevdiğim arayacak. Lüften o aradığında haber verebilir misiniz?” diyor. Ev sahibi bayan “ tabi kızım” diyor. Gittiği gün arayamıyor ama bir gün sonra onu arayacağını biliyor kız. Akşama kadar işyerinden arar diye bekliyor ama beklediği telefon gelmiyor. Akşam eve gidiyor. Ev sahibi bayana soruyor “ aradı mı beni?”. Yok diye cevap alıyor. Ev sahibi ile kendi aralarında iki kat daha var ve onların olduğu yerden telefonun sesi duyulmaz. Kız her dakika üç kat yukarı çıkıp telefonun çalıp çalmadığını dinliyor. Ve akşamın alaca karanlığında telefon çalmaya başlıyor. Ama kimse açmıyor. Telefon bir türlü susmak bilmiyor. O zaman kız anlıyor evde kimsenin olmadığını. Ve bu telefon ile konuşmazsa o gece yine uykusuz geçeceğini. Hemen merdiven boşluğunda ki pencereye yöneliyor. Beşinci katın merdiven boşluğunda ki camdan, dördüncü katın balkonuna atlayabilir miyim diye düşünüyor. O sırada kızın annesi bahçede. Kızına bağırıyor” sakın yapma” diye. Ama kız aklına koyduğunu yapacak ya. Hemen cama çıkıyor ve kendini beşinci katın merdiven boşluğundan dördüncü katın balkonuna bırakıveriyor. Ve kız balkona geçtiğinde tenini sıyırıp geçen balkon demirleri tenini yırtıyor. Ama canı acımıyor kızın. Hemen odaya giriyor telefonu açtığı anda karşı taraf telefonu kapatıyor. Tam kapıdan çıkarken tekrar çalıyor ve kız geri dönüp telefonu açtığında karşısındaki ses sevdiğinin sesi.
“ Canım sen misin, ne kadar çaldırdım telefonu. Artık umudu kesmiştim gitmek üzereyken tekrar bir aryayım dedim. İyi ki de aramışım. Sesini duymasaydım bu gece bana uyku yoktu” diyor.
Genç kız gözyaşlarına boğulmuş tek kelime konuşamıyor.
“Ne oldu “ deiyor delikanlı. “ Ne oldu, bir şey mi yaptılar sana? Ağlama ne olur. Anlat dinliyorum canım”
“Yok” diyor genç kız. “ Yok sesini duyunca çok duygulandım. Onun için ağladım. Özür dilerim canım” diyor. O anda sevdiğine yaptığı deliliği anlatmamış onu telaşta bırakmak istememiş. Özlem giderip telefonu kapatıyorlar.
Genç kız kapıyı çekip kendi evine iniyor. Ama annesi hâlâ dışarıda, balkonun altında ellerini açmış kızını bekliyor. Kız, annesinin yanına gidip “ Anne kendine gel. Ben buradayım. Telefonla konuşup indim” diyerek annesini sarsarak kendine getiriyor. Annesi kendine geldiği anda kızına iki tokat atıyor.” Beni öldürmek mi istiyorsun sen? Ya düşseydin oradan. Ya tek bir parçan kalmasaydı. Bu nasıl bir delilik? Ne yatığını sanıyorsun sen?” diye bağırıyor. Genç kız annesinin elinden tutup eve götürüyor. Hâlâ ağlıyor annesi.. Bir zaman sonra kızının bacaklarındaki kanı fark ediyor. Yarasını temizlyor, kızını öpüyor ve
“ Bir daha sakın böyle bir delilik yapayım deme. Söz ver bana” diyor.
O arada kapı çalıyor ve ev sahibi kapıda “ Daha kimse aramadı kızım. Ararsa merak etme sana seslenirim” diyor. Ama evdeki telaşı da fark ediyor ve ne olduğunu soruyor.
Kızın annesi” Bu deli, merdiven boşluğundan sizin katın balkonuna atlayıp, çalan telefona yetişti ve sevdiği ile konuştu” diyor.
Kadın şok olmuş bir durumda. “On beş, yirmi dakika oldu evden çıkalı, bakkala kadar gitmiştim. Bu kadar olay bu kadar kısa zamanda mı oldu?”
“Evet “diyor kız. “Siz çıkmışsınız o aramış demek. Ben konuştum. Teşekkür ederim. İki gün sonra beni istemeye geleceklermiş”
Tabi iki gün sonra istemeye gelememişler. Birkaç ay sonra, bir kış ayında gelebilmişler istemeye. Sonra evlenmişler ve şimdi iki tane çok güzel çocukları var ve onlar ilk gün ki gibi birbirlerini seviyorlar.
Anne bu hikayeyi anlatırken, kızı gözünü bile kırpmadan dinlemiş ve gözlerinden akan yaşa engel olamamıştı. Kadın, kızının yanağındaki damlaları eli ile alıp, kendi dudaklarına götürdü.
"Anne, bu hikayedeki genç kız sen, delikanlı da babam mı?
Kadın ne evet, ne hayır demişti. O kişilerin kim olduğunu bulma işini kızına bırakmıştı.
“Aşk ne demek anladın mı kızım?” dedi kızına.
Kız “ Anladım anne. Aşk deliliğin ta kendisiymiş. Acaba bende böyle bir aşkı yaşayabilecek ve deli olabilecek miyim?
Anne;
“Yakalarsın kızım, yeter ki aşka yüreğini kapatma ve hep açık tut. Bir gün sende böylesi bir aşk yaşayacaksın. Aşkta menfaatsiz ve çıkarsız ol. Karşılıksız sevmeyi bil. Çünkü aşk karşılık beklemeden sevebilmektir unutma"
Böylesi aşkların yaşanabilmesi dileği ile.
Türkan DİNÇER
Resim: Zülal BEKTAŞ
Yer: evim, kızım ve küçük kuşumuz
kalin ] NOT: Bu gerçek ve yaşanmış bir hikaye . .
YORUMLAR
Çok güzel ve anlamlı bir yazı okudum..
şu cümleler öyle güzel anlatmışki herşeyi..
“Yakalarsın kızım, yeter ki aşka yüreğini kapalı tutma ve hep açık tut. Bir gün sende böylesi bir aşk yaşayacaksın. Menfaatsiz ve çıkarsız ol. Karşılıksız sevmeyi bil. Çünkü aşk karşılık beklemeden verebilmektir”
EVET AŞK KARŞILIK BEKLEMEDEN SEVEBİLMEKTİR..
Bu da bu zamanda ucuz aşklar peşinde olanlara ve herşeyi bir menfaat çerçevesi içinde yaşayanlara güzel bir örnek olsun..
YÜREĞİNİZE SAĞLIK ( DİLERİM BU GERÇEK BİR HİKAYEDİR )
SELAM VE SAYGILARIMLA