- 750 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BÖYLE Mİ OLMALIYDI? (1)
Sevgilerin en yücesi canım kardeşime................
Günler, haftalar, aylar geçti ama acın hala ilk günkü gibi yüreğimi kor ateşiyle kavurmaktadır. Sensizlik, beni her geçen gün yiyip bitiriyor... Alışamadım bir türlü yoklluğuna canım kardeşim.
Senin daima masum bakışın gözlerimin önünden hiç ama hiç gitmiyor. O güzelliğin, iyiliğin, masumiyetin ve umutlu beklentilerin.....
Her hafta sonlarını bekler ve ilk fırsatta yanınıza gelirdim ya... Beni kapının girişinde aylar, yıllar geçmişte görmemişçe beklerdin ya... Her görüştüğümüzde elimi öpersarılırdın ya... İşte ben onları özledim. Seni çok özledim...
Yine her fısatta gidiyorum oralara. Kapıdan içeriye girerken gözlerim seni arıyor. Her seferinde heyacanlanıyorum seni görebilecekmişim gibi. Ama ne yazıkki asla seni göremiyorum...
Yokluğun bir beni mi yıktı sanıyorsun? Sanma. Çünkü seni seven, sana gönülden aşık olan annen, ablaların İjlal, Vijdan, Vildan, Zehra ve biricik küçüğün Meltem ne haldeler biliyor musun? Acaba bizleri duyabiliyor musun? En azından hissedebiliyor musun? Bunları bir anlayabilsem, bir anlayabilsem....
Nasıl gittin anlamış değilim. Nasıl bizleri bırakabildiğini, giderken niçin vedalaşmadığını hala anlamış değilim. Anlaşılamazlar içinde olduğunu anlar gibiyim...
Sevgili kardeşim;
Şunu iyi biliyorum ki, gidişin çok aniydi. Gitmene neden olanlar kesinlikle kendi becerisizlikleri ve vurdum duymazsızlıklarıydı. Yaptıkları hatanın belli olmaması için ellerinden geleni yapmaya çalıştılar. Bizleri hep kandırdılar. Biz ise hastaneye ve doktorlara güvendik. Onların en iyi bildiklerini zannettik.Zannettik çünkü; onlar bize en iyi tedaviyi uygulayacakarını söylemişlerdi. Senin çok önemli bir sağlık sorunun olmadığını söylemişlerdi. Her aşamada mükemmel olduğunu söylemişlerdi. Ameliyat sonrasında lalettayın bir hasta gibi seni sadece bir hemşirenin gözetimine emanet etmişlerdi. Sen çok ağırlaşana kadar yanına hiç kimsecikler gelmemişti.
Hatta ameliyata alırlarken bize söyledikleri hiçbir varsayımları sende çıkmamıştı. Doktora " Neyi var?" diye sorduğumuzda bize; "Ben ne bileyim. İçini açıp görmedikten sonra ne olduğunu bilemem. Ancak içini açarım, ondan sonra sizlere ne olduğunu söyleyebilirim." demişti.
Ameliyat öncesi doktorun kendi odasında birkaç tane sigara içtikten sonra ameliyat odasına gitmişti.
Onlar da iyi biliyorlardıki, asla senin ne bir röntgenini çekmişlerdi, ne de bir tahlilini yapmışlardı.
Ameliyat sonrası bize; "Bağırsağını kestiğini ve iyi olduğunu, tuvalet ihtiyacını yerine getirirsen her şeyin normal olduğunu." söyledi.
Sorgusuz sualsiz seni ameliyata aldılar. Ameliyattan çıktın. Sen kurtuldun diye ben okuluma döndüm, dersimi verdim ama aklımda hep sen vardın. Gün boyu telefonla senden haber aldım. Okulum bittikten sonra hemen yanına vardım. İlk seni görmek istedim. Ama hemşiren izin vermedi. Saygı duydum, ısrar etmedim. Hepimiz seni bekledik.
O gece saat: 11 civarı senin tuvalete giderek sorununun bittiğini söylediler. Tabiki bizler çok sevinmiştik. Hatta hepimiz sevinçten oynamıştık. Bunun üzerine de seni gün boyu bekleyen kardeşlerime evelerine giderek dinlenmelerini ve sabah erkenden gelmeerini söylemiştim. Israr edincede onları gönderebilmiştim.
Meltem’ le ben seni beklemek için karar vermiştik. İkimiz kaldık.
Diğerleri gider gitmez hemşire beni yanına çağıdı ve seni gösterebileceğini söyledi. Ben de hemen yanına gelmiştim. Sen bana tuvalete gittiğini ama hiç bir olay gerçekleşmediğini söylemiştin. Hemşire ise; "Önemli değil, nasıl olsa giderir." demişti.
Oysa gece yarısı fenalaştın. Seni emenet ettikleri hemşire de yanında değildi. Çünkü sık sık sigara içmek için seni yoğun bakım dedikleri, sadece adı öyle olan o odada yalnız bırakıyordu. Fenalaşığında ise kimseler yanına gelipte ilgilenmedi.
Ben ve Meltem senin odanın kapısı önünde bekledik. Hemşirenin her sigara içmek için kapıya çıkmasında seni soruyorduk. O ise bize;" Merak etmeyin. İyi, iyi ..." diyordu. Lafı ağzında geveliyordu.
İşte gece yarısı çok telaşlandığı ve seni bir temizlik görevlisine emanet ederek gittiği yerden, elindeki telefonla bulunduğun odadan konuşmalar yaparak aceleyle yanına geldiği o an var ya; İçeriye girdikten sonra yine bize birşeyinin olmadığını söylemişti. Ama senin fenalaştığını duymuştuk.
Sanki hiç birşey olmamış gibi sabah ettirdiler sana.
Acaba doktoruna haber verdi de umursatamadımı. Yoksa onun mu umursamasını istemediler anlayamadım.
Ama sabah erkenden doktorunun geldiğinde iş işten geçmişti. Odandan çıkarken; "İçinden kötü kokular geliyor, titremeler başlamış" diyivemişti. Aniden seni Çukurova Ünüversitesi Balcalı Hastanesi’ne sevk edivermişti.
.........................................
Not: Canım kardeşim.Mektubum bitmedi. Yine devam edeceğim...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.