- 700 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“ESKİ ve YENİ”
Biliyorum ki yine sorulup, tekrar edilecek “nerede o eski Ramazanlar diye..”
ESKİYE çok meraklıyız biz, YENİ’nin tadını bir türlü alamadığımız için!
Yeniyi bilmeyenin GÖRGÜSÜ DE tabi ki ancak eskiye olan özlemle dile getirilir.. Herkes GÖRGÜSÜ KADAR DÜŞÜNEBİLİR!
“Eskiden Karagöz – Hacivat, orta oyunu, ramazan davulu” diye başlayan cümleler alır da gider başını, kendini yenileyememiş için!..
Yaşanmış bu güzelliklere karşı olduğumu düşünmeyin sakın; ama dillendirmek istediğimi de ne olur anlayın!(?)
Merhaba efendim, Kur’an-ı Kerim’in inzâl olduğu bu ay hepimize YENİ’yi getirsin inşa Allah!..
Evet, sorun bu “YENİ BİLİNEMEDİĞİ İÇİN ESKİYİ YÂD ETMEK, ONU ARAMAK”
Bu sorunun temeli ise Ay (Kamer) Takvimine göre Ramazan ayında inzâl olan Kur’an-ı Kerim’in NE olduğunun ve NE ANLATMAK istediğinin yeterince araştırılmaması ve kulaktan dolma bilgilerle, GÖREgelinen şeylerin tekrar edilmesi ve dahi bunların sanki örf ve adetmişçesine yeni nesle sunulması...
Ramazan ayının ihtişamını ve ORUÇ’un ne olduğunu kavrayamayan biri için YENİ’den söz etmek anlamsızdır gerçekte çünkü o hep eskiyi düşünür “nerede o eski....” diyerek ESKİYİ arar, çünkü onun hafızasında davullar, zurnalar, orta oyunları vs. saklıdır hep, yani bir gelenek - görenektir Ramazan onun için.. Onun için DER ya zaten “nerede o eski Ramazanlar” diye..
Çünkü Ramazan deyince aklına ilk gelen şey bunlar, başka bir şey gelmiyor aklına NE YAPSIN!(?)..
Halbuki Ramazan ayının ve ORUÇ’un ne olduğunu bilen için, ESKİ ESKİDE kalmıştır. Çünkü O idrakındadır Hakikâtin!.. “Nerede o eski Ramazanlar” kendisini yenilemeyenin sözüdür. Çağımız ilim ve bilimini takip eden için “ORUÇ” APAYRI bir ANLAM ifade etmektedir ve her Ramazana YENİ GÖRGÜSÜ ile girdiği ve de farkında olduğu için İLİM ve BİLİMİN; eskiyi asla aramaz O!..
Din’i anlamada reformun başladığı bir dönemdeyiz!
Oruç’un sadece tutulduğu değil, NEDEN tutulduğunun sorgulandığı bir döneme girdik..
Oruç’un ve diğerlerinin öylesine bir TANRIyı memnun etmek için değil, kişinin kendisini geleceğe hazırlayabilmesi için yapılması zorunlu çalışmalar bütünü olduğunun farkına varılmaya başlandığı bir dönem.. Ve dahi bu çalışmaların her birinin FİZİK – BİOŞİMİK – ASTROLOJİK temellere dayandığının , günümüz ilim ve bilimi ile farkına varıldığı bir döneme girdik..
Kuantum Fiziği ve Holografik Gerçeklik gibi kavramları daha önce duymuşsunuzdur herhalde!!!
İbadet İSMİ ile bizlere bildirilen bu çalışmaların tamamıyla BEYNE dönük çalışmalar olduğunun farkına varıldığı bir dönem...
Bütün bunlar size yeni gelebilir, öyledir de muhtemelen, bu söylenenlere “OLABİLİR” gözüyle bakan da, “HADİ CANIM SENDE” gözüyle bakan da çıkacaktır, veya bunların ZATEN farkında olanlar da vardır belki, kim bilir!? Ama UNUTMAYIN Kİ doğru veya doğru olmadığını öğrenmenin tek yolu düşünmek ve araştırmaktır!.
Hiç düşünüp, araştırmadan inkâr eden kendine eder. UNUTMAYIN ki inkâr cahilin cehaletini örtme silahıdır.
Bu konular üzerinde düşünen kendine düşünür, düşünmeyen ise kendine...
Bir tarafta ESKİyle avunanlar, diğer tarafta da YENİ’ye kanat açanlar hep olmuştur tarih boyunca!...
Ne diyor Mevlâna Celaleddin-i Rûmi “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün YENİ şeyler söylemek lâzım!”
Ramazan ayı, Rasulullah Muhammed Mustafa’nın(as) bildirdiği Din’i, çağımız ilmi ve bilimi ışığında anlamaya vesile olsun inşa Allah!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.