- 751 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AĞLAYIŞŞ
sabahın ılık rüzgarı penceremden içeriye hafif hafif esiyor yüzüme vuruyordu.mutfakta annemim sesleri geliyordu.rüzgar perdeyle bir oyuna tutuşmuş gibi bir havaya kaldırıyor sonra bırakıyordu.karşı evin duvarına değen güneş parlak bir elmas gibi camlarda kırılyor yansıyordu mükemmel bir serencam senfonisiydi ,yatağın icinde bir o yana bir bu yana dönüyor kalkıp kalkmamak arasında karar veremiyordum.
Derken bir bagrış çagrış sesleri duyuldu mahalllede kalkıp sese dogru cama gittim güneş duvradan vurruken gözüm kamaşıyordu .Karşı komşu ve eşi tartışıyorlardı birden ses kesİlidi kapı açıldı adam , bütün öfkesini kapıdan alırcasına kapıyı örttü gitti.kendisine boyacı cuma denirdi ismindende anlaşılacağı gibi mevsimlik boyacıydı yani altı ay çalışıp altı ay boşta olan insanlardandı.nedense bana bu tip insanlar yarım insan gibi gelirler.Adana ya giresuna konyaya ve bir çok yere ve işe bir yerden bir yere hep eksik ve ürkek sonunda ayrılışın ve başka bir yerin hikayesi yazılıdır sanki alınlarında.Hayalleri umutları ,istekleri ve insanlıkları hep yarımdır iki lira daha için canlarını pervasızca ordan ora savururlar,galiba hayat denilen tiyatronun yardımcı karekterleri onlarda bizim gibi.
İşte bizim komşuda bu yarım insanlardandı eşi uzun süredir ciddi bir hastalık geçiriyordu ,fakirlik büyük bir sorundu özel hastanelre gidemiyorlar yeşil kartları vardı çünkü sadece devlet hastanesine gidebiliyorlardı her defasında başka bir doktora gidiyorla her doktor başka bir sonuca varıyorlardı, aylardır bir türlü hastalıgın ne olduğu tam sonuca varılamadı;halbuki bir özel hastaneye gitseydi herşey yoluna girecketi ama işte günde belki defalarca önünden geçtiğimiz o binalar bazan okadar ulaşılamz ve uzak olurki insana birçok şey gibi.Malum son yıllarda eğitimin her alanda paraya esir düşmesi ve iyi eğitimin sonucu ortaya çıkan iyi eğitimli insanların paraya yenik düşerek özel sektöre gitmesi ve devlet hastanelerindeki doktor kalitesin
düşürmüş omalılarki aylardır ne oldugu bile tam belli olamayn bir hastalık her ğeçen gün bir aileyide içine çekerek hastalıklı yapıyordu.
Aslında esas hastalık galiba yanlış evlilik ve yanlış atılmış bir aile temeliydi burda.Kadın gerek akraba cevresinde gerekse komşular tarfından pek sevilmeyen bir kişilikti onun için yalnızdı pek ziyarete geleni yoktu,bir kızı hayırlıydı oda evliydi geReği kadar ilğilenemiyordu ,iki oğlu vardı onlarda hayta bir sıfır yenik başlamnın verdiği eziklikle kendilerine bile yetemeden yaşıyorlardı.
Sabahki tartışmanın hemen ardından bir ağlayış sesi etrafı sanki sesin içinde sessizliğe boğdu.Kadın sanki ağrısından değilde bunca gecip giden hayatın ardından geçmişe bir isyan ve itiraf gibiydi,öyle derinden gelen bir ağlayıştıki yürekteki yaraların pişmanlıkların isyanın öfkenin fakirliğin doğru insan olma yolunda atılamayan adımaların ve bunun yürekte açtığı kara lekelerin bir itirafı gibiydi.Yıllarca içte biriken pişmanlığın üzüntülerin hatalrın eksikliklerin ya da insan olamamnın getirdiği bütün eksiklliklerin bir özetiydi ama bukadar sahteliğin içindeki tek ğerçek bir eylemdi koca bir hayata sığan bu ağlayış ,insanlığa yapılmış bir cağrıydı günde beş vakit yankılanan ezan sesindeki gibi bir çagrıydı sadece sıcak ve samimi ,ömür boyu kendimi sorgulamam yolunda da bana bir çagrı....
selçuk bozdağ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.