- 941 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
kırkıncı düş...
Gecenin akışkanlığında sıcak bir hava insanın etine yapışmadan geçmeyen. Nasıl boş, nasıl, yalnız bir gece. İnfaz kararında bir aşk atlamış terkisine. Kim bozuyor bu aşkın kimyasını? Şaşmaz geceler her zamanki doğurganlığında. Uzakların göçüne düşmüş gözlerim. Şaibeli bir düşünce usumda. Benden habersiz firarda düşlerim.
Korkmuyorum artık senden. Bulduğun en uzağa gidebilirsin. İstemem sende kalanların iadesini. Yeni bir ben inşa edeceğim bıraktığın öfkeden. Düş gecelerimden. Kırkıncı odada, kırkıncı düşe uyurken ben. Ayaklarında milat öncesinden kalma gelişler. İzlerini bile tanımıyorsun. Hangi sabaha uyanmak bu. Ellerinde biriktirdiğin o mistik kokulu dokunuşlarını, sıklaşan kalp ağrılarını,kendinin bile yabancı kaldığın ıslıklarını topla geceden. Git Allah aşkına ötenazime düşmeden.
Gitmeden önce bozuk musluğu tamir eder misin? Sinirimi bozuyor her gece tıp tıp damlama sesi,bozuk kapı kolu da seni bekliyor, üşüyorum örtmeyince geceleri. Zaman hep aynı yerde takılı. İyice tembelleşti akrep ile yelkovan. Hep sen hallederdin, saate de bir baksan. Ne çok eksikmişim sen olmadan. Geçenlerde yüzümün sol tarafında çıkan akneyi bile sıkmayı beceremedim. Yerinde koca bir çıban var şimdi.
Öfkeliyim. Bütün ezgilerimin notası bozuk, hatırlatıyorlar aşkınla girdiğim o gerdeği. Şimdi bütün organlarımı bağışlayacağım tüm aptal müstesna zamanlara. Kırdın zincirlerimi. Anadan üryan çıkıyorum bu aşkın koynundan.
Şimdi silebilirsin ellerini çıkardığım hüzün elbiselerine.
Büyümeden ezmeli derdi annem yılanın başını. Ondan çözdüm gözümdeki sargıları. Anksiyete bozukluğa düşmesin aşk. Şimdi her yer aşka kavşak
Sıkışmış bir zaman ki kör-topal boşluğunda. Bir öfke ki içimde her gece düş orospuluğunda. Yine de kıyamam sana. Demem o ki, düşüme uğrama bir zaman… Uzunca…
sevgi kaya