- 1111 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KEP TÖRENİ
2. BÖLÜM
_’Tamam sakin ol, ben şimdi gelirim, önce siz sakin olun, paniğe kapılmayın, hemen geliyorum.’ Aslında ben onlardan da şaşkınım, ambulans çağırmak aklıma gelmedi, ne yapabilirim? Şirketten arabası olan arkadaşları aradım. Mustafa telefonu açmıyor, dakikalarca aradım, açmıyor. Sonra Süleyman’ı aradım onunda telefonu kapalı. Tekrar Mustafa’ya döndüm, bu defa telefonu açtı.
_’Alo, hayırdır bu saatte sen aramazdın’
_’Aradım işte, ama; ulaşmak ne mümkün, nerdesin? Kardeşim o kadar çaldırdım telefonu sağır mısın sen’?
_’Ya kusura bakma, düğündeydik, gürültüden duymamışım, şimdi sigara içmek için dışarı çıkmıştım da, öyle duydum.
_’Hay Allah razı olsun o sigaradan, hayatımda bir sigarayı bu kadar çok seveceğim aklıma gelmezdi. Hadi çabuk gelir misin? Bizim kızlardan birini hastaneye götürmemiz gerekecek’
_’Hayırdır; ne oldu? Kötü bir şey yoktur umarım.’
_’Şimdi anlatamam, bir an önce gel’
_’Tamam, çocuklara haber verip geleyim, beni beklemesinler.’
Mustafa’nın gelmesini evde bekleyemedim, koşarak ana yola çıktım, vakit kaybetmemeliydik.
Kızların evine geldiğimizde, Zeynep iki büklüm durmadan kusuyor, O nu belinden tutmuş olan Murat:
_’İnan aşkım ben seni aldatmadım, sadece işleri varmış beni çağırdılar, amacım yardım etmekti’
Zeynep:_’Yalan söyleme bana, inanmıyorum, sonunda yapacağını yaptın’ (Murat Zeynep’in erkek arkadaşı)
Murat masanın kenarında duran bir kutu ağrı kesiciyi alıp,
_’aradım, dört kişi gittik ama; Ali gelmedi, sonra Zeynep’i aramış. Murat seni aldatıyor şimdi Ayşe nin evinde deyip bir sürü yalan uydurmuş. Bu akıllı da bana değil o na inanmış. Hepsi bu Saadet.’
‘Oldu mu şimdi Zeynep, Ali’nin senin peşinde olduğunu ve Murat’tan intikam için bunu yaptığını bilmiyor musun sen’? Zeynep sadece önüne bakıp ağlıyor, birbirDemek bana inanmıyorsun, bana olan inancın bu kadarsa, ben de bu kutunun hepsini yutarım, inanır mısın o zaman? Koşarak Murat’ın elindeki hap kutusunu aldım.
_’Manyak mısın oğlum sen, sırası mı şimdi kavganın, araba aşağıda hadi hastaneye gidelim, kavganızı sonra edersiniz’. Murat Zeynep’i kucakladığı gibi merdivenleri koşarak indi, arkasından zor yetiştik. Hastaneye geldiğimizde, hemen müşahedeye alıp, midesini yıkadılar, daha sonra bir odaya koyup yakınını çağırdılar. Ben ‘ yakınıyım’ Murat: ‘ben yakınıyım’ Görevli ikimize de baktı, ‘sadece biriniz’ ben biraz ısrar ettim. ‘İkimizde girip bir görelim, daha sonra birimiz çıkar’ ‘İyi tamam bakalım, sonra çıkarsınız tamamı’? İkimiz birden görevlinin yanından jet hızıyla geçip Zeynep’in odasına geldik. Zeynep biraz solmuş, bir koluna serum takılmış, öğlece yatıyor. ‘Geçmiş olsun aşkım’ diyerek sarıldı Murat. Bende ‘geçmiş olsun Zeyno’ deyip, Bir daha göremeyecekmişim gibi sıkıca sarıldım. Sonra:.
_’Haydi bakalım Murat, bana şimdi en başından anlat, seni dinliyorum. Zeynep, sen de lafını kesme Murat’ın sana da sıra gelecek.’
‘Saadet benim hiç bir suçum yok, Ayşe telefon etti, kömür almışlar, birkaç arkadaş bulur musun kömürleri taşımaya yardım için dedi. Ben de arkadaşları lerinin ellerini sıkıca tutmuşlar. Neden sonra:
_’Ama Saadet, Ali bana neler dedi bilmiyorsunuz. Ayşe ile Murat artık birlikte yaşamaya karar vermişler, bana inanmazsan Muzaffer’i ara, o da gitti kömür taşımaya, kışın üşümesin Ayşe’m, şimdiden tedbirimizi alalım demiş. Ben de Muzaffer’i aradım, kömür taşıyoruz dedi, çılgına döndüm ne yapacağımı bilemedim, Murat sız yaşamaktansa, yaşamamayı tercih ettim. O benim her şeyim.’
_’İyi halt ettin, neredeyse ölüyordun, insan sevdiği dururken başkasına mı inanır’? İkisi de pişman olarak yüzüme baktı. Murat birden benim orada olan varlığımı unutmuş gibi Zeynep’in dudaklarından öptü. Serumun damlalarına gözlerimi dikip, karşımdaki aşıklara bakıyorum. Ne güzel, birini ölesiye sevmek. Acaba ben de böyle birini ölesiye sevebilecek miyim? Yaşım otuzu geçti, lise bitti, üniversite bitiyor, hala karşıma sevebileceğim biri çıkmadı, çıkanları da ben sevmedim. Ne olacağım ben? Aşkı tatmadan gidecek miyim bu dünyadan? Ertesi sabah hastaneden çıktığımızda eve gitmeden doğruca işe gittim. Öğleye kadar zor çalıştım, çünkü dün gece hiç uyumadığım için gözlerimi açamıyorum. Ya bir hata yaparsam, sonra işin içinden büsbütün çıkamam. Müdürden izin isteyip eve gittim ve hemen yattım. Murat’la Zeynep’in aşkları da ölümsüzleşti, ileride kötüde olsa anlatacak bir anıları oldu. Acısıyla tatlısıyla okulu bitirdik. Kep töreni için hazırlanıyoruz, mavi cübbe ve keplerimizi yaptırdık. Akşam son pravomu yaptım. Cübbemi giyip odanın içinde sağa sola manken edasıyla yürürken annemle babama da izlemek düştü.
Ertesi gün işten çıkınca eve uğramadan doğruca okula geldim. Annemle babam kapının önünde beni bekliyordu. ‘ Bir sürü mavi cüppelinin içinde seni bulamayız burada bekledik’ deyice, ‘Eyvah, kepimle cübbem evde kaldı’ diye bağırdım. Aylin koşarak geldi. ‘Tam zamanında geldin, tören şimdi başlayacak’ ben şaşkınım eve gidip gelmem bir saat alır o zamana kadar tören biter diye sızlandım Aylin’e
_’İlahi Saadet, düşündüğün şeye bak, ben önce çıkacağım, ben gelince benim cübbeyi giyer sen çıkarsın. Bu kadar basit, gözünde büyütme hadi günün tadını çıkaralım.’ Bu fikir hoşuma gitti. Aylin gururla diplomasını almak için kürsüye çıktığında onu çılgınca alkışladım. Diploma alma sırası bana geldiğinde, hemen Aylin’in cübbesini giyip, gururla kürsüye yürüdüm. Rektörün elinden diplomamı aldığımda dünyanın en mutlu insanıydım, alkışlara teşekkür edip kürsüden indim. Şimdi kep fırlatacağız. Aylin başımdan kepi kaptığı gibi fırlattı, yere doğru inen kepi hemen kapıp bu defada ben fırlattım. Aylin attı ben kaptım. Ben attım Aylin kaptı. Çok eğlendik, iyi ki kepimi evde unutmuşum anlatacak bir anım oldu.
BİTTİ…
Emine Uysal 18/08/2009
YORUMLAR
Harikaydı hikayen. Kutluyorum seni. Kalemin daim olsun. Ben de sevgili Aynur gibi düşündüm bir an. ben de üniversiteyi çalışırken bitirmiştim. Ama kep yok tabi. Sadece önlisans diploması. Ama çok zevkli olmalı. İnşallah kızımınkinde gözyaşlarımı tutabilirsem keyfini çıkarırım. Sevgilerimle. Tebrikler.
ben çok istememe rağmen kep giyemedim. Çok üzülmüştüm. yeterli sayıda cübbe ve kep yoktu.
Ama sonradan bir şey öğrendim, kepin ve cübbenin kültürümüze nereden girdiğini, aslını, şeklinin anlamını...Ondan sonra giyemediğime üzülmez oldum. Yine de öğrenci için en güzl andır o kepi havaya fırlatmak eminim...
Çok güzeldi yine. tebrik ederim...Sevgilerimle...