Ayrılık..
"Git... Tamam git ama unutma ki seni seviyorum ve hep seveceğim. Seni unutmayı aklımdan bile geçiremeyeceğimi biliyorsun..."
Kadın birşey söyleyemedi. Aslında ne kadar çok isterdi şu anda ona sarılmayı . Herşeyi unutup, onunla elele, dizdize saatlerce, sessizce oturmayı. Ama yapamazdı. Söz vermişti kendine ve yapması gerekeni yapacaktı. Ayrılacaktı ondan. Hiç istemediği ve beceremeyeceğinden emin olduğuşeyi yapıp unutacaktı onu ama herşeyden önce ordan uzaklaşması gerekiyordu. Ne varki ayakları gitmiyordu, ilerlemiyordu bir adım bile. SAnki evine değil darağacına gidiyordu. Ya da gidemiyordu işte. Yaşamdan, aldığı nefeslerden kopamıyordu. Bir an, istemeden duraksadı. Bu istemsiz duraklamalaraın sonu hiçbir zaman hayra alamet olmamıştı ki bugün olsun. Ve nedense hep onun yanında başlıyorlardı. Arkasını dönüp son kez bakmamalıydı. Çünkü az önce zaten son kez bakmıştı ve bu sona sadık kalmalıydı. Ama kalamadı... Arkasını döndüğünde, farketti ki bunca zamanda onu hiç bu halde görmemişti. Yere çökmüştü, gözlerinin kırmızılığı yere bakmasına rağmen belli oluyordu. Gözyaşlarının akmaması için kapatmıyordu gözlerini ve belliki kadının çoktan gittiğini düşünüyordu.
Kadının onu orada öylece bırakmaya cesareti yoktu ama elini tutup kaldırma cesaretinide bulamıyordu kendinde. Gözünden dökülen yaşlara aldırmadan, öylece dikilip, adama baktı. Ölümüne sevdiği, uğruna canını verebileceği, ama şimdi hiçbirşey yapmadan ağlamasını , acı çekmesini seyretmek zorunda olduğu adama baktı. Yüreğindeki acıyla izledi onu ama içinden geldiği gibi gidip gözyaşlarını kendi elleriyle silemedi. Kendi gözyaşlarıysa umurunda bile değildi. Varsın aksınlardı istedikleri kadar, kuruyana kadar... Yaşamayan biri için gözyaşlarının önemi yoktu ne de olsa...
Bir ölü gibi de olsa ayrılmalıydı oradan. Bu kez sonlarına sadık kalıp gitmeliydi. Tam hazırlanırken arkasını dönmeye, adam yüzünü ona döndü. Kıpkırmızı gözlerini gözkapaklarının ardına sakladı ve kapalı gözlerinden yaşlar sanki hiç durmayacakmış gibi aktı. Kadın farkında değildi ama oda az öncekinden daha fazla ağlıyordu şimdi. Kadın kendine geldi ve arkasını dönmeyi başardı. Başarabildiğince derin bir nefes aldığında kendini dakikalardır nefes almıyormuş gibi hissetti. Tam gitmek için ayağını kaldırmak üzereyken cılız bir ses yükseldi uzaklardan. Ne söylediği tam net değildi, hatta duyulamayacak kadar az bir sesti ama kadın bu sesin kimden geldiğini çok iyi biliyordu. Tıpkı şimdi gitmezse ömrünün sonuna kadar o sesten ayrılamayacağını bildiği gibi
Ses biraz daha yükseldi bu kez, söylediği tek kelimeyse çok açık ve netti. O tek kelime, kadının beyninde yankılandıkça yankılanıyordu. Adamın acılı sesi, kadının yüreğindeki karşı konulmaz sesle birleşip aynı şeyi söylüyordu. " Gitme, gitme, gitme, gitme, gitme....." Adam çoktan susmuş olmasına rağmen yüreğindeki ses susmuyordu. Hatta o kadar güçlüydü ki kadının yarım saattir binlerce kez söylediği "git.."leri bastırıyordu.
Dönmedi kadın, dönemezdi. Belki gitmek ölüme işaretti onun için ama yinede dönemezdi. "Gitmeliyim..." dedi çok alçak sesle ve yüksek seslede tekrarladı: "Gitmeliyim." Ağlamaktan ses tonuda değişmişti. Biraz daha alçak sesle "Affet beni.." diyebildi. "Affet beni, sei seviyorum." SAnki ağzı değil yüreği konuşuyordu. Duyguları dile gelmişti bir anda. Son verdi kadın konuşmaya. Hızlandırdı kadın adımlarını, hatta konuşmaya başladı. Adam arkasından birşeyle söyledi ama duymadı kadın. Kendi hıçkırıklarında boğuluyordu o sırada...
Kadın evine vardığında sanki hiç tanımadığı biryerdeymiş gibi hissetti. Ölmüştü de cehenneme hazırlanıyor gibiydi. Artık derdini anlatabileceği bir tek defterleri kalmıştı. Sevdiği o muhteşem adama nice aşk şiirleri yazdığı o defteri aldı eline. Eski şiirlerini okuyup kendini daha fazla üsmek istemedi. Daha fazlası var mıydı, ondan da pek emin değildi aslında. Son sayfayı açtı kadın. O en sevdiği, her tarafı sevdiği adamla dolu defterinin son sayfasına, bu kez diğerlerinden çok farklı bir şiir yazdı. Bir ayrılık şiirydi bu. O defter ki daha önce hiçbir ayrılığa şahit olmamıştı. Kadınsa yazdığı şiiri hiç beğenmemişti ve yazmamış olmayı diliyordu.
Kadın gözyaşlarıyla süslediği şiirinin her bir satırına lanet okuyarak defteri rafa kaldırdı fakat şiirin tüm satırları aklındaydı, zaten yüreğinden geçenden fazlasını yazmamıştı.
Yine bir aşk son buldu işte
Yada aşkın sadece gözle görülen kısmı
Kaybolmadı, eksilmedi yüreğimden hiçbir şey
Aynı fırtınalar yüreğimin bir yerinde saklı duruyor.
Hatta ayrılıktan sonra o fırtınalar, sanki yüreğime batıyor.
"Gitme!" diyorsun ama işte o kadar kolay değil
Unutamam belki seni ama, yinede gitmeliyim
Ayrıllığın tokatını yemeliyim işte, mecburum
Yaşamak için seni sevmeye mecbur olduğum kadar
Senin içinde senden uzaklaşmaya mecburum
Son aşkım...
Sana sevgim affettirebilir belki beni
Birtanem,
Herşeyim,
Çocukluğum, gençliğim,
Yaşama sebebim
Son şiirim;
Ne zor sana "Elveda..." demek
Oysa ki "Seviyorum!" demek ne kolaydı.
YORUMLAR
Oysa ki "Seviyorum!" demek ne kolaydı.
Söyleyemediğimiz en kolay , en sıcak sözdü
İçimize yutkunduğumuzdu
nefes almak gibiydi oysa
içimize çektiğimiz di anlamı
oysaki ne kolay şeydi
her nefes sese muhtaçtı
Hissettiren bir öyküydü. kutlarım kaleminizi
selam ve saygılarımla
Buruk duygular arkadaşım...HÜRMETLE...